hesabın var mı? giriş yap

  • ışık hızında zaman akmaz. misal foton için işleyen bir zaman yoktur. sözgelimi andromeda galaksisinde oluşan bir fotonun bizim gözümüze ulaşması ikibuçuk milyon yıl sürerken foton için olan şudur: oradaki bir yıldızda oluşur ve aynı anda bizim gözümüze ulaşır. foton için bu böyledir. bu yüzden zaman sadece gözlemciye bağlıdır demiş anştayn reyiz.

  • yüzde bi kilo boya. erkek gözetleyip videoyla taciz. bu tacizi internet yoluyla yayınlama ama başı kapalı. allah'ın emrini yerine getirmiş yani!

    t: kafası karışık bir kızdır.

  • geçen internetten süt söyleyeceğim, bir uygulamada kampanya var. pınar da baya indirime girmiş kampanya ile 4 süt neredeyse bedavaya geliyor. neyse lan dedim pınar söylemem şimdi o kadar pınar boykot diyoruz beleş de olsa almam diyerek vazgeçtim.

    muhalefet şu anda halkın en az yüzde 50'si. yüzde 50'nin dirayetli şekilde boykot yaptığını düşünsenize. bu ülke birlik olamadığı için bizi kıtır kıtır yiyorlar zaten. birlik olup bir boykotu çaksak o firma sahibi ayağımıza kapanıp, yalvarırım abi bırakın şu işi der.

    edit: boykot sebebi şu şekildeydi. pınarın yönetim kurulu başkanı, (not: bu kişi pınar yönetim kuruluna üye ama pınarın sahibi firmanın yönetim kurulu başkanıymış) karşıyaka başkanlık sistemine evet demediği için karşıyaka basketbol takımının sponsorluğunu çekebileceğini söylemişti.

    bu adamlar bize ekmek vermek istemiyor yani kendi siyasi görüşlerinden değilsek. biz de onlara para kazandırmamalıyız.

  • f35 nedir ne değildir :

    para vererek başkasının uçağını kullanmaktan farksızdır. ortalarda dolaşan f16 yazılımı artık yerli geyiklerine kesinlikle aldırış etmeyin. uçaklara kendi yapımımız bir bomba eklemek istediğimiz zaman bile abd'den izin almalıyız. abd olmaz derse, kız kaçıran bile takamıyorsun uçağa. aksi takdirde bütün mekanik desteği kesmekle tehdit ediyor. şöyle ki ; pakistan'dan f16 eğitmeni istedik. pakistan olur dediği halde abd karşı çıktığı için pakistan eğitmen gönderemedi. adam ona bile karışıyor. abd istemese, f16'ları geçit törenlerinde bile uçuramayız. bunun adına bağımsızlık diyemezsiniz. böyle bir durumda yapılan yatırım da ölü yatırımdır. ilk uçuşunu 45 sene önce yapmış f16'da bile böyle bir durum söz konusuyken f35 işine girmek tam bir saçmalıktı zaten. türkiye'ye karşı, işid de dahil bütün terör tehditlerinin arkasında abd var. bu saddam döneminde de böyleydi.

    osman pamukoğlu ne diyor ;

    pkk'nın yöneticilerinin olduğu bölgeyi tespit ettik. öcalan da dahil bütün üst düzey yöneticiler orada. tam operasyona başlayacağız, operasyon yapacağımız yere alakasız bir bölgede bm helikopteri düşürülüyor. abd'den bir telefon geliyor ve hava operasyonunu yapmayın deniyor. ne alaka? hiçbir mantıklı açıklaması yok. bu olay 25 yıl önce olan olay. şimdi durum farklı mı? hayır. sen bu adamdan f35 alsan ne olacak almasan ne olacak. alsan da onun malı, almasan da onun malı.

    pkk, işid militanı mı bombalayacaksın f35'le diyeceğim -ki artık f16 ile bile pkk'lı vuramıyorsun "bizim orada askeri danışmanlarımız var" diyerek engel oluyorlar. eee? f35 ile 19 mayıs geçit törenleri mi düzenleyeceğiz?

    s400 nedir ne değildir :

    açık ara en iyi savunma sistemidir. bu sistemi neden aldığımıza gelirsek, abd bize senelerdir patriot savunma sistemini vermiyor. böyle bir ülkenin savunma sistemi olmaması zaten başlı başına bir skandal. çin'den alacaktık ve abd "alma, ben vereceğim" dedi. anlaşmayı iptal ettik fakat yine yan çizdiler. rusya ile anlaştık, anlaşma bitti ve şimdi bize çok cömert bir teklif sunmuşlar. eğer rusya ile olan anlaşmayı da iptal edersek, emin olun yine bir çomak sokup vermeyecekler. bu sefer rusya'yı da çin gibi küstüreceğimiz için hiçbir alternatifimiz kalmayacak. bu kadar önemli bizim için s400. asıl önemli nokta ise, s400'ün bir bataryası da ülkede yapılacak. bu da gelecek için çok önemli bir adım.

    şunu sakın unutmayın ; bize kıçı kırık bir tabancayı bile göndermeyi reddeden bir ülke abd. bu ülkenin ipiyle bundan sonra asla suya inilmemeli. ne solcusuyla, ne sağcısıyla. ecevit döneminde de bize ambargoyu uygulayan bunardı, sağcıların döneminde de bunlar. sürekli kazık attığı halde vazgeçilemeyen kanka gibi anasını satayım. her fırsatta sizi satar ama siz mal olduğunuzdan hep sineye çekersiniz.

  • bir bagimlilik cesididir. hastamiz gosteris olsun ya da kutuphanede sik duruyor diye kitaba yatirim yapanlardan bircok noktada farkliliklar gosterir. oncelikle hasta kisi, kitabi sadece satin almaz, okur da. yalniz okuma ve edinme hizlari birbirlerine uyum gostermediginden, aradaki fark, yani okunmamis kitaplarin okunmuslara orani gitgide buyur. bu durumda hastaligin ilk etaplarinda bir hayiflanma sureci yasanir. sikayet edilir zamansizliktan, hicbirseye yetisemiyor olmaktan, daha okunacak aha su kadar kitap bulundugundan. zamanla bu durum kaniksanir, zira okunan ya da gozgezdirilen bir metinde, bir arkadas sohbetinde, ilgi duyulan bir konu, yazar, vs. ile karsilasildiginda hemen soluk kitapcida alinmakta ve evde biriktilmekte olan kitap sayisi gunbegun artmaktadir. bir gun gelir kitaplikta yarisi, dortte biri okunmus, hic okunmamis, ya da soylece bir goz atilmis kitaplar ustunde bir baski olusturmaya baslarlar. o zaman hastamiz bu gidise bir son vermek lazim der ve bagimliligi kontrol altina almaya calisir, fakat genelde cabalari beyhudedir. bir sure bagimlilik kontrol altina alinir, kutuphaneye dadanilir, odunc alinan kitaplarin teslim tarihi gelip catinca soluk en yakin kitabevinde alinir. buradan da anlasilacagi gibi kisinin derdi yalnizca okumak degil, okunan metinlere sahip olmak, yaninda bulunmak, bir gun birseye bakmasi icabettiginde elini atacagi kaynaklari yakin cevresinde bulabilmektir. boylelikle okunmamis kitaplardan ozur dilenip baris antlasmasi imzalandiktan sonra bir ferahlama donemi gelse de artan kitap sayisini kaldirmayan kitapliga yenilerini eklemek, evin orasina burasina konuslandirilmis kitap yiginlarini duzenlemek gibi mekana ve mobleye dair problemlerin peydahlanmasi yakindir. etrafla konu uzerindeki konusmalarinda ise savunmaci bir havaya burunur. kitapciya yollandigini soyledigi arkadasi, -e daha gecen gun almadin mi sunu bunu? dediginde - birader bu meyve sebze degil ki curusun, bittikce alinsin, teessuf ederim! gibi bir cikista bulunup kabarsa da icten icte, 'yahu hakli, hayallah, ama geldik iste simdi elim mecbur...' bir tane daha. neyse efendim, bilincli ve bagimliliginin farkinda olan hastamiz cesitli ruh hallerine bata cika kah okur kah kitap alir, bu is boylece gider. dilegimiz gun gelip de okunmamis kitaplarin agirligi altinda ezilen hastamizin, 'ben bu kitaplari simdi baslasam omrumun sonuna kadar bitiremem' hesabi yapip okumayi topyekun birakmamasidir.

  • evinde bile kamuflaj olsun diye koltuk döşemesinin artan kumaşından giyinen bir insanın evindedir.

  • başlık “haluk levent’in 4 aralık 2018 tarihli instagram paylaşımı” olacaktı

    abi sen nasıl bir kralsın yaaa

    valla sendeki bu mütevazılık keşke tüm sanatçılarda şarkıcılarda, kendini ünlü diye nitelendiren herkeste olsa

    adammmmm

    üşenenler için ekran görüntüsü

    edit: ulan ne at kafalılar var ya.. yok gündemmiş yok reklammış. kıçını başını açarak reklam yapsa, ona buna sataşarak reklam yapıp magazine çıksa bu sözlük yıkılır...