hesabın var mı? giriş yap

  • green card çıkmadan e2 vizesi ile yerleştim ve rahatlıkla houston diyebilirim . amerikanın bir çok eyaletini&şehrini (maryland , delaware, virginia, new jersey, new york, san diego, san fransisco, l.a, ındiana, arkansas, florida ve aklıma gelmeyen başkaca yerler) gören birisi olarak houston 'ı önermemin yegane sebebi , amerika'da ilk başlangıcı yapabilmenin diğerlerinden daha kolay olmasıdır.
    çok ırklı nüfus aralarına kolayca karışabilmenize olanak verir, bir çok iş kolunun burada olması kolaylıkla iş bulabilmenize olanak sağlar, ev kiraları diğer yerlerle kıyaslandığında müthiş avantajlıdır. yeni amerikaya gelen birisi için en önemli şeylerde bunlar değilmidir zaten?
    -kolay iş bulabilme -ırkçılıkla karşılaşma riskinin minimal seviyede olması(dünyanın hiç bir yerinde olmadığına inanmıyorum), ev kiralama fiyatlarının çok uygun oluşu .
    ayrıca değinmeden edemeyeceğim bir şey daha var ki o da halkıdır. inanılmaz derecede sıcak kanlıdırlar, konuşmayı çok severler, yardım etmeye bayılırlar (dükkanımı yeni açtığımda kimseyi tanımazken her biri arkadaşlarını kolundan tutup dükkanıma getiriyordu, abartmıyorum 2. yılımı doldurmadan dükkanıma mtv bile gelip çekim yaptı ve bir çok dergi ve radio programlarına katıldım bu sayede. çok göze hitap eden bir şehir değildir ama ben sevdim be kardeşim...

  • son 1 ayda sözlüğe giriş yapmış 8284 kadın sözlük kullanıcısının yazarlığı onaylandı. yazarlık onayı bekleme derdinin tamamen son bulacağı günlere doğru elele! (hedef 2023)

  • ne zaman bir ambulans sesi duysam, içindeki için dua ediyorum, dışında olduğum için şükrediyorum, yol vermeyene beddua, arkasına takılıp fırsatçılık yapana da küfrediyorum.

  • maç sonrası röportajında "2 pozisyon gaçırdım gafam ordaydı sonra zor olanı yaptım gene" minvalinde bir şey söyledi ve ardından "burdan altuğ abiye, gomşum, selam gönderiyorum. gol atacağımı söylemişti." diye ekledi. altuğ ebini yesinler senin.

  • yok o iş öyle değil. paran varsa kız seni tavlıyor, sen de sen tavladın sanıyorsun.

    debedit: bazıları gibi ''o kadar entry'min arasından soka soka bunu mu debe'ye soktunuz'' demek isterdim ama aksi gibi diğer entry'lerim de pek bişeye benzemiyor.. neyse :/ ha unutmadan, selam kızlar.*

  • tarihin başından beri varolan bir kavram olmasına rağmen somut ve metodik bir şekilde ortaya koyulması napoleon bonaparteın meşhur code de napoleon'a (code civil des français eğer çok lösvijömapel hissediyorsanız kendinizi) nasip olmuştur.

    fransız devrimine değin sadece aristokrasinin keyfini sürdüğü hakların halka da açılmasını öngören bu kanunlar bütünü "işi bilene verecen ağa, öyle topun tüfeğin başına sadece yukarı ildöfranz kontu onsekizinci janpol geçerse halimiz harap, arada orleyanlısı (delikanlının harman olduğu yer) ne bileyim kaley'lisi falan da geçsin" şeklindeki yaklaşımını getirmiştir.

    elbette eksiksiz değildir ama ana fikri güzel oturtmuştur. sonuçta aynı napolyön bonapart der ki "fırsat olmadan yetenek hiçbir şeydir" (impossible is nothing değil olm cahil gibi konuşmayın). işte bu gerçeğin ışığında, ülkenizin (ya da kurumunuzun, işletmenizin vs.) çıkarını düşünüyorsanız işin başına geçecek ehil insanlara bu fırsatıı sunmanız gerektiği savunulur.

    tek başına "ben bu işin ustasıyım hemen müdür yapın beni fikrini" savunmaz meritokrasi. hatta ehil (merit) sahibi kişilerden çok imkan sağlayıcıların yani yöneticilerin içselleştirmesi gereken bir düşünce tarzıdır bu yüzden biraz elitist olduğunu düşünürüm hep. yine de torpil (friends in high places, wasda vs.) sistemine (!) karşı en ideal seçimdir.