hesabın var mı? giriş yap

  • okunabilmesi için türkçeye çevirebilecek birilerine ihtiyaç duyulan başlıklardan birisi. çünkü bilinen hiç bir dile benzemiyor.

    ekleme: başlığı açana hitaben:
    ne diyorsun! çıldıran bana geliyor. siler misin diye bekliyorum, silmedin de. durup dururken debeye sokacaksın bizi de. ne ayaksın ablacım/abicim sen?

  • + bak babacım bi sumuklubocek bide salyangoz cizdim.
    - aferin kızıma, cok guzel olmus.. sumuklubocekle salyangoz arasında ne fark var peki kızım?
    + sumukleri akana sumuklubocek, salyaları akana salyangoz denir.

  • şu hayatta kimseye çirkin diyecek kadar kötü olmayın amk, kendi halinde takılan bir kadın. kime ne zararı var da bu kadar kin ve nefret topluyor, ayıp.

  • "otisabi"

    ipe sapa gelmez
    saptan ipe gitmez
    topluma mal olmaz
    daldan dala konmaz

    sabi sabi sabi sabbirini
    oti oti oti oti otisabirani

    havadaki kuşlar
    klavyeyi tuşlar
    banyodaki duşlar
    sıcak suyla haşlar

    oti oti oti oti otttirini
    sabi sabi sabsabbarani

    aristoyu andın
    tiridine bandın
    güllaç güllaç güllaç
    sütlaç sütlaç sütlaç

    sabi sabi sabi sabbirini
    oti oti otissa bararani

  • bu adamda oyle bir hal var ki, sanki 1940'lardan 60'lara kadar yasamis, sonra yok olmus, sonra 2000'lerde dirilmis gibi. kullandigi eski kelimeler gercekten ilginc oluyor. gecende tekerlekli sandalye basketbol macinda olaylar olmus, aysal "tekerlekli iskemle takimi" diyor. yine dikkatimi ceken meireles'in tukurmesi konusunda tahkim kurulu baskani 7 saat video izledik deyince "7 saat neyi izliyorlar bu tarzan filmi mi?" diye bir elestiride bulunmustu. ben de tarzan nereden cikti diye dusunmustum. mehmet demirkol'un dedigine gore 40'li 50'li yillarda johnny weissmuller'in oynadigi tarzan serileri olurmus, herhalde onlara binaen soyluyor dedi. tabi galatasaray lisesi mezunu olup da 2001 yilinda galatasaray'a uye olmasi da kendisinin aslinda resurrected olma ihtimalini guclendirmektedir.

  • birisi sanatçı değil yazmış.

    ortaokulda piyanist şantörlüğe başlamış gece kulüplerinde, istanbul üniversitesi devlet konservatuvarı türk müziği bölümünü bitirmiş. her türlü enstrümana hakim, profesyonel bir şekilde piyano, gitar, klarnet çalabiliyor. söz yazarı, bülent ersoy, ferdi özbeğen, müslüm gürses ve emrah gibi geniş bir ses aralığında daha birçok sanatçının sesini muazzam bir şekilde taklit edip şarkı söyleyebildiği gibi kendi sesiyle de başarılı bir şekilde birçok şarkı seslendirmiş. italyanca opera söyleyebiliyor. tiyatro ve senaryo yazarı. aynı zamanda tek kişilik gösterilerden tutun da tiyatro, dizi ve birçok sinema filmi oyunculuğu yapmış. yönetmenlik yapıyor.

    ama bizim sivilceli ergen ekşici dedi ki sanatçı değil. ama döve döve sorucan böylelerine. he yarrağım he anlat bakalım sanatçı nasıl oluyor.

  • dediler sen bir fakir düzcelisin
    düne kadar ilçeydin, şimdi ilsin
    güldüler düzceli audi ne bilsin
    passat mı çekeyim yanlarına

  • araba alırken bakılan, bakılması gereken iki temel özelliğin karşılaştırılması durumu.

    otomobilden beklentinize göre yeni bir araba ararken donanıma, sunduğu ekipmanlara, güvenlik seçeneklerine ve size sağladığı prestije bakılır. ya da derdiniz "sürüş zevki" ise işin içine başka faktörler girer. tork ve beygir gücü de bunlardan ikisidir.

    adamın biri zamanında "arabayı veya motoru sattıran beygir gücüdür ama arabayı asıl yürüten torktur" demiş.

    başka biri de "hızlı gitmek isterseniz beygir gücü yeter. ama tork ne kadar yüksek olursa beygir gücü de o kadar yüksek olur" demiş.

    ikisi de haklı aslında. birbirinden ayıramayacağımız bu iki kavram, aracı hangi amaçla kullanacağınıza göre tercih sebebi haline gelebilir.

    mesela tır veya traktör alacaksanız hayvan gibi torka ihtiyaç duyarsınız. çünkü tork "insanın kendine...", pardon tork kısaca "bir yükü çekme kuvvetidir". bir aracın torku ne kadar yüksekse o kadar ağır yükleri çekebilir.

    bu yükü hızlı çekmek istediğinizde ise beygir gücü devreye giriyor.

    binek otomobillerde ise işin içine bir de devir giriyor. yani arabanın dakikada kaç devir çevirdiği ve tork ve beygire hangi devir aralıklarında ulaştığı konusu.

    normal, şehir içi kullanımda 2000-4000 devir aralığı ideal kullanımdır, bu nedenle torku bu devir aralığında sunan araçlar çok rağbet görmektedir. nedeni ise daha düşük devirlerde gereken güce ulaştığınızda harcamanız gereken yakıt miktarının daha düşük olmasıdır. yine bu nedenledir ki küçük hacimli, özellikle dizel otomatik arabadan geçilmez oldu ortalık. anlaşılır da bir durum. hem yakıt ekonomisi, hem de düşük devirde yüksek tork nedeniyle ataklık hissi vs. söz konusu. hatta aynı motor hacmine sahip bir dizel ve bir benzinli motor eşit şartlarda bir drag yarışına katılsa dizel motora sahip araç yüksek ihtimal yarışı kazanır. iş daha uzun süreli yarışlara geldiğinde ise dizelin şansı kalmaz.

    özetle tork ve beygir gücü değerleri kullanım amacına bağlı olarak tercih edilirken başvurulacak değerlerdir. dizel araç daha yüksek tork üretir ama ciğeri küçüktür, benzinli motor daha yüksek güç üretir ama daha yüksek devir çevirdiği için yakıt ekonomisinde dezavantajlıdır.

    tabi işin içinde aktarma organları, lastik ebatları, motorun atmosferik ya da turbolu olması gibi konular da var ama oraya girersek uzar gider. onlara ayrıca bakarız.

  • regl döneminde östrojen hormonunun düşmesi sebebiyle serotoninde'de düşme görülür. aynı dönemde bir de fizyolojik değişiklikler (patlayacak gibi şişmek, ağrı, yorgunluk...) bu sebeple bayanlar bu malum dönemlerde, mutsuz, huzursuz, hayattan nefret eder haldedirler, her şeye ağlama potansiyelleri vardır, ve tek istedikleri çikolatadır.

  • temel çok güzel bir rus kadınıyla evlenen dursunun karısına kafayı takmış. ne yapsam da bu kadınla birlikte olsam diye içi içini yiyormuş.
    bir gün temel dayanamayıp eva'nın yanına gitmiş;
    temel: senden çok hoşlandım seninle birlikte olmak istiyorum demiş :
    eva: hay hay neden olmasın ama 100 dolarını alırım. müsait olunca ben seni ararım gelirsin demiş.
    ertesi gün eva,dursun işe gittikten sonra temeli aramış;
    -100 doların hazırsa hemen gel demiş:
    temel, "hazır hazır, hemen geliyorum" cevabını vermiş
    temel 100 dolari evaya verdikten sonra işi bitirmişler ve temel evden çıkıp gitmiş.
    akşam dursun eve geldiğinde;
    dursun: hanım temel bugün buraya geldi mi ?
    eva: şeyyyy...geldiiii dursunnnn.....
    dursun: peki sana 100 dolar verdimi.
    eva: şeyyy dursunnnn beni dinleee...şeyyy verdiiiii......
    dursun; temel sabah koştur koştur yanıma geldi, " dursun bana acil 100 dolar
    lazım öğleden sonra size uğrar yengeye bırakırım" dedi....
    ula bu temel çok dürüst adam ya...!!!!!!