hesabın var mı? giriş yap

  • nerde oğlum bu güneş? saat 8 oldu güneş yok lan! sizin yüzünüzden her gün geç kalıyorum. böyle saçmalık mı olur, gece yatıyom gece kalkıyom, güneş efendinin ancak keyfi oluyor da 8den sonra doğmaya başlıyor.

    gece gözümü açıyorum, lan niye uyandım gece gece, akşam çayı fazla kaçırdım heralde diye düşünürken alarm çalıyor meğer sabah olmuş.

    21 aralık’a kadar asker gibi şafak sayıyorum, en azından dipten dönelim diye, 20 aralık’ta şafak doğan güneş diyorum o güneş bile doğmuyor.

    psikolojim bozuldu, çok gerginim çok.

  • (bkz: 30 yaş üstü espriler)

    edit: muhtemelen bu yarın dbe'ye girecek.
    ssg sadece esprilerden oluşan bir sözlük istiyordun buyur kına yak. senden tek ricamız biraz disiplin..çok gülmek isteseydik komikaze'de takılırdık ne işimiz var kutsal bilgi kaynağında!

  • babam, sabah işe gitmeden önce yapıyordu mercimek çorbasını. o gittikten sonra ben yavaştan hazırlanıyordum okula gitmek için. mavi önlüklü zamanlar...

    tencereden bir kaseye doldurup içine ekmek doğruyordum biraz. sonra elimde tepsiyle annemin yanına gidiyordum. yatağında hasta hâlde yatıyordu. " hadi anne bunu yiyorsun bak! hepsini... " diyordum ve kendime de koyuyordum biraz. sabahları çorba içmeyi o vakitlerden beri severim.

    hep besmele çekerek başlardı babam her işine, hâlâ öyle. " sen şifâ kat içine allah'ım " derdi gözleri dolardı annemin hâline. ben de öyle izlerdim ayağının dibinde ki çok iyi yemek yapıyorum artık ben de.

    öğrendim ki şifâ bazen gerçekten bir kaşık mercimek çorbasında dahi saklı olabilirdi.

    annem iyileşmişti artık. inanılmaz cömert bir kadındır. kapıya gelen dilencilere çorba, yemek vs. verirdi; yanında ekmek ve ayran. neredeyse her zaman yapardı bunu. ben de izlerdim.

    gönüllü refakatçilik diye bir şey vardır duydunuz mu?
    üç beş kez yapmışlığım vardır kimsesi olmayan amcaların yanında. hastaneler sürekli mercimek çorbası veriyor sanırım. " bunu içiyorsun, sonra ameliyat bile olmadan fırlayıp gidiyorsun burdan genco " derdim refakatçisi olduğum hastalara.
    " inşallah " derlerdi hafif bir tebessümle...

    ekim ayı yaklaştı artık ve soğudu istanbul.
    sabahları çorbacıya gidin ara sıra. sokakta yanından öylece geçtiğiniz evsizlere çorba ısmarlayın.
    güzel bir mercimek çorbası, pilav, salata, tavuk falan yapıp yoksul olduğunu bildiğiniz komşularınızı çağırın evinize yemeğe. yoksul değilse bile çağırın. verdikçe artar insanın malı mülkü.
    ayrıca belki de kalbimizin şifası, birinin bizim sayemizde boğazından geçecek bir kaşık mercimek çorbasında gizlidir.
    bunu düşünün.
    " hiç kimseyle işim olmaz " diyorsanız kendinize yapın. sıkın limonu için iki kase.

    rabb'im açlıkla sınamasın kimseyi.

  • lisede okurken, cuma günleri okul çıkışında servisi çiftlikten* geçirirdik. isteyen kokoreç, isteyen mısır falan alırdı. bir gün yine bazılarımız kokoreç alırken ben yarım ekmek dönerimi yemiş halde tok aslan gibi kokoreççiyi izliyordum; tık tıkı tık tıkı sesleriyle sanatını icra ediyordu ustam. "acı olsun mu?" diye sordu arkadaşlara. onlar da erkekliklerinin bütün gururuyla ilerleyen yıllarda basur olmayı göze alarak "bol acılı" dediler. bir zaman sonra kokoreçleri ellerindeydi. birden ustayla göz göze geldik. "sen almadın mı?" dedi, "hayır" dedim. birden bir çeyrek ekmek arasına kokoreç doldurmaya başladı. ben durumu anlayamadan onu izlerken "al" dedi. "saol amca ben yemem" dedim. "al" dedi tekrar "insanlık ölmedi ya".

  • bunun babasi olan prens andrew ( sulalecek prensler ) kurtulus savasimiz sirasinda yunan 2. kolordusunu yonetmis fakat savas sirasinda basarisiz olunca yunan ordulari baskomutani general papulas tarafindan gorevden alinmistir. zaten bir sene sonra biz savasi kazaninca yunan tahtinda bulunan amcasi konstantin de tahttan indirilmis , yunanistan da devrim olmus ve bu dedenin tahti taci kalmamistir. gerci o zamanlar bebeydi ya .

    her neyse bir baska ilginc konu ise eşi olan kralice 2. elizabeth le uzaktan kuzendir. bunun dedesi olan yunan krali george 1 , kralice ikinci elizabeth in dedesi olan ingiltere krali george 5 in annesi kralice aleksandra yla oz be öz kardestir. yani prens philip in dedesiyle , karisi kralicenin babasinin babanesi oz kardeslerdir. yani her ikisi de danimarka krali cristian 9 un torunlaridir. cunku yunan krali george 1 ve kralice aleksandra danimarka krali cristian 9 un cocuklaridir.

    simdi biraz beyin yanmasi olabilir farkindayim. ulan yunan krali nin ingiliz kralicesinin danimarka kraliyla ne alakasi var dediginizi duyar gibiyim.

    fakat durun bu bir sey degil.

    bu dedeyle kralice elizabeth ayni zamanda kralice viktorya tarafindanda akraba. prens philip in ananesinin ananesi (bkz: oha) ingiltere kralicesi viktorya dir. yani şu şekilde oluyor kralice viktorya -- kizi prenses alice -- onun kizi prenses viktorya -- onun da kizi olan prenses alice , prens philip in annesidir. bildiginiz gibi kralice viktorya elizabeth in buyuk buyuk babanesi olur. yukarda degindigimiz danimarka dan gelen kralice aleksandra nin kocasi olan 7. edward in annesi kralice viktorya dir efenim.

    olaylar olaylar olaylar ...

    ulan zaten avrupa da hanedan uyesi olupta kralice viktorya nin torunu olmayan yok gibi bi sey . rus cari nikolay , alman kayzeri wilhelm , kendi torunu ingiltere krali otede danimarka hanedani alayi bu kadinin torunu.