hesabın var mı? giriş yap

  • çomarlar tarafından desteklenen şahıstır.

    türkiye'deki polislere çiçek veren gezicilere bile "törörik" diyen kompleksli aşağılık insanlar, başka ülkenin polisine karşı alenen kuvvet kullanıldığında ezik ezik sevinip, "gavur döven müslüm" nakaratları dizmektedirler.

    çünkü çomarların ilkesel bakışı yoktur dünyaya; kendileriyle aynı kampta gördüklerine her türlü şiddet eylemini hak görmektedirler.

  • "kâfirle dostluk etmek ya da herhangi bir şekilde iletişim kurmak... islâmiyette hiçbir şekil ve koşulda yeri olmayan vaziyet."

    ulan hıyar, ateistlerin okuyacağı yerde yazma o zaman. ne iletişim kuruyorsun?

  • acun firarda programında, acun'un yurtdışında bir barda önüne gelen kıza sarkıntılık yapıp yılışan bir tipi gösterip, "görüyorsunuz sayın seyirciler magandalık sadece türklere özgü degil, avrupa'da da magandalar var" demesi, ardından o kişinin gelip, "abi nasılsın? ben de türküm" demesi.

  • çalma hastalığı olarak bilinir fakat hırsızlıktan farklıdır. bu bir psikolojik rahatsızlıktır. kişide oluşan dürtü kontrol bozukluğu olarak nitelendirilir. kişi maddi bir ihtiyacı olmadan, herhangi bir çıkar sağlama düşüncesi olmadan bir nesneyi izinsiz olarak almaktadır. kişi bu dürtüsüne engel olamaz ve yanlış olduğunu bilse de o nesneyi gizlice almak için büyük bir istek duyar ve bunu eyleme döker. türkiye'de çok sık görülmemekle birlikte genel olarak üst sosyo-ekonomik düzeyde insanlarda görülmektedir. en büyük sebebi ise stres faktörüdür. genellikle kişi kendini bulunduğu düzeye ve gruba ait hissetmemektedir.
    bu durum kişinin alt düzeyden üst düzeye yükselmesi ve kendini yükseldiği düzeye ait hissetmemesi ile ortaya çıkabilmektedir. kişilerde iki grup arasında kalma ve çelişki yaşaması durumu görülür ve bu durum kleptomaniye neden olabilmektedir. bunun dışında çocuklukta yaşanmış bir takım travmalarda sebep olabilir.

    tedavisinde ise öncelikle kleptomani hastalığının altında yatan sebep araştırılır o yönde bir tedavi yöntemi izlenir. psikoterapi ve ilaçlı tedavi bazen de hipnoz yöntemi kullanılmaktadır.

  • (bkz: #118548917)
    "madem masumsun neden ülkende değilsin" diye sormuş birisi.
    kardeş; ergenkon balyoz zamanında da masumdu herkes. masumluğuna güvenip kaldı herkes ülkesinde. her birine en az 40 yıl ceza verdi erdoğan'ın ben bu davanın savcısıyım dediği mahkemeler.
    bu ülkenin genel kurmay baskanı 'silahlı terör örgütü kurmaktan müebbet hapse mahkum edildi!
    iktidar fetöyle köşe kapmaca yaşamasaydı onca insan hala suçsuz yere içerde yatıyor olacaktı. herbiri 5-6 yıl yattıktan sonra devran değiştide öylelikle tahliye oldular. sen ne ezberden konusuyorsun!

    muhalif gazeteciye atarlanamak en kolayı. milliyetçilik yapmak istiyorsan; ne istedin vermedik diyen cumhurbaşkanına, darbeden haberi olmayan mit mustesarina, askeri tarafindan rehin alinan genelkurmay baskina, "o gece bu devleti halk topladı sokaktan. dusman evimizin içine kadar girmiş siz ne is yaparsiniz" diye soracaksın...

    sonra hepimizden iyi anlayacaksın bu ülkede insaların neden kalamadığını!

  • birden cok parametreye baglidir. ebeveyn duzeyinde, bosanmalar iki taraf icin de maddi sikinti yarattigi icin (ve ozellikle kucukse cocugun anneye verilmesinden dolayi) genelde yasadiklari muhit, buna bagli olarak okul-egitim-arkadas grubu kalitesi (mesela cetelerin oldugu okullara gecme ya da suc oraninin daha yuksek oldugu guvenligi az muhite tasinma), vekaleti alan ebeveynin bosanmayla ve eski esiyle ilgili olumsuz duygulanim durumlarini ebeveyn-cocuk iliskisi ustune yansitmasi (yani ebeveyn-cocuk iliskisinin kalitesinin dusmesi, potansiyel olumsuzlasma), vekaleti alan ebeveynin maddi nedenlerle genelde daha uzun mesai yapmasiyla cocukla gecirdigi zamanin azalmasi gibi ve benzeri nedenlerin cocuk uzerinde bir cok olumsuz etkisi olabilir. ozellikle kucuk yastaki cocuklar icinse en yaygin etki, cocugun anne babanin arasinda olan sorunlarin kendi sebebiyle olduguna inanmasi'dir*.

    eger ebeveynseniz, bosanmayi dusunuyor ve bu basligi bu sebeple okuyorsaniz, en net tavsiye (cocugunuzun yasini ve anlama seviyesini goz onunde bulundurarak), kanli bicakli olmadikca iki ebeveyn olarak cocugunuza bosanacaginizi ve bu durumun tamamen sizin ikili iliskinizle ilgili oldugunu, onu hala ayni sevgiyle sevdiginizi ve seveceginizi, anne babasi olarak kalacaginizi ve gorevlerinizi yerine getireceginizi aciklayan bir konusma yapmaniz olacaktir. bu konusma icinde (bosanma orneklerine bakildiginda olmasi yuksek bir ihtimal oldugu icin soyluyorum) "annen biraz daha soyle bir kadin olsaydi/ senin bu annen/ yavrum babanin ne yapacagi beni ilgilendirmez ama ben annen olarak" gibi konusmalardan kacinmaniz tabii ki en guzeli olacaktir.

    fakat sunu demiyorum, farzedelim esinizle birbirinizden nefret ettiginiz bir noktaya gelmis durumdasiniz, yani iliskide yuzunu seytan gorsun'un son perdesini oynuyorsunuz. iste bu durumda bile "-mi$ gibi davranmalidir" degil dedigim. olumsuz, cozume yonelik olmayan diyaloglari mumkun oldugu kadar azaltmak proaktif yani cozume yonelik davranis gelistirme surecini baslatmak icin ilk adim da olabilir, bu ayri mesele. fakat bu konusmanin temel amaci durumu kendine atfetmeye hazir cocugunuzu rahatlatmak, durumun bu olmadigina, aranizdaki anlasmazliklarin hicbirinden onun sorumlu olmadigina cocugunuzu ikna etmek. ki bu aciklamayi yapmakla da is bitmiyor tabii ki, bu aciklamayi yapip ardindan ilk paragraftaki etkiler de sahneye girince, ben kotu bir cocugum annem babam ondan ayriliyor'la baslamasi olasi olan surec, gelecek yillarda mutlu olmayi hak etmiyorum'dan ozdeger dusuklugune, ve cocugun ilerideki iliskilerinde kacma ya da tam tersine iliskide karsi tarafi baskilama ve bogma gibi etkilerle de devam edebilir. madalyonun obur yuzu, tabii ki de cok daha kotu bosanmalar sonucunda bile koruyucu diger faktorler isiginda (sorumluluk alan buyuk anne babalar, maddi sikintinin olmamasi, anne babanin kotu gecen bir bosanmadan bir sure sonra kendilerine gelip cocuk icin gorusebilmesi gibi) cok az sayida olumsuz etki de yasayabilir. bu noktada sizin en iyi yapabileceginiz sey, cok degiskenli bu denklemde cocugunuzun en az etkilenebilecegi sartlari yaratmaya calismak, ki bunun temeli, sizin -kendinizin- bosanmaya nasil baktigi.

    daha fazla uzatmadan sadede geleyim: hayatta ustunde kontrolunuz olmayan seyler icin uzulmekten insana daha cok zarar verebilecek cok az sey vardir herhalde. hele de biraz bunu yapmaya megilli bir tipseniz, kendinizi sikca gunduz duslerine dalip kuruntular denizinde yuzuyor buluyorsaniz, insanlari kolay affedemiyor ve olan hemen her sey icin baskalarini suclama egilimindeyseniz, uzgunum ama saniyorum sizi de, cocugunuzu da cooook zorlu yillar bekliyor. bunu bu kadar bodos, ve bu kadar net soyluyorum, cunku bazen tamamen yabanci birinin ektigi dusunsel tohum, yillar sonra uygun ortam, sicaklik, nem esliginde filiz verebiliyor.

    yanisi, diyorum ki: aciya, gecmise; terk edilise ya da istemediginiz gibi gitmis ve bitmis(!) bir iliski ustune kurmaya ayirdiginiz zamani sistematik olarak azaltabilirsiniz. bunun bircok yolu var, bir profesyoneli gorebilirsiniz, self-help kitaplari her ne kadar hor gorulse de dogru kaynaklardan dogru basa cikma yontemlerini ogrenebilirsiniz; ya da ongorusu gelismis bir insansaniz bunu el yordamiyla da bulabilirsiniz; ki temel nokta surekli kendinizi gozlemleyerek kendinizi bu tip olumsuz dusunce ya da diyaloglar icinde buldugunuz anda, duruma mudahele ederek degistirmek. eger bir seyi kontrol etme sevdasindaysaniz, bu tip bir donemde en guzeli kendi dusunce akisinizi kontrol etmeye calismak olacaktir, ki bunu bir kere basardiginizda, ileride karsilastiginiz sorunlarda da bisiklete binmek gibi bir sey oldugunu gorecek, ve cozume yonelik davranisa yoneleceksiniz.

    bunlarin hicbiri, bir gecede olabilecek seyler degil; ama denemeye fazlasiyla deger. hayat enerjinizi eski esinizle ilgili "su an nerede, kiminle, neden, neden ben degil, neden boyle oldu" gibi takintilara yatirmaktansa, yoneltebileceginiz en ve tek dogru mecra cunku. siz secimlerinizsiniz, rahattan kontrol takintiliya degisen skalada her nereye dusuyor olursaniz olun, su an dustugunuz yerden daha iyisinde olmaniz mumkun, ve bagli oldugu ana degisken de alginiz; durumu degistiremiyorsaniz, alginizi degistirebilirsiniz.

    aciya, aska, dramalara, hikayelere ayirdiginiz hayat enerjinizi daha dogru kanallara yoneltmeniz dilegiyle, kullandigim-kullanmadigim tum kli$elere el salliyorum.

  • - aşırı kalabalık, sıra oluşmayan hiçbir yer yok. ki halkımızın sıra kavramını düşünün. evet istanbul halkı daha bi cahil.
    - suriyeliler her tarafta. özellikle geceleri çıkıyorlar, berbat.
    - pahalılık. sonradan görme halk. en kötü ev 1000 lira olur mu??
    - yemek olayı. "yok o orda yenir yok bu burda yenir" diye diye, dışarda yemek yemek ateş pahası, her yer isminin başına "tarihi" eklemiş. kim kimi dolandırabilirse.
    - eminönü'yü hiç söylemeyeceğim. hayatımda gördüğüm en kaos ortam. bir deniz kenarı bu derece "bok" edilebilirdi.
    - aşırı dar sokakları ve trafiği de söylemeyeyim.

    iyi yan say deseniz cidden zor. insanlar ayda bir deniz görebilmek için deli gibi çalışıyorlar. facebook mutlusu o insanlar. "beykozda kahvaltıya geldik xdxd" emin olun gelmeden önce 2 saat trafikte takılıp, mekan önünde de 1 saat kahvaltı sırası beklemişlerdir. (evet orada da sıra var)

  • bu ülkenin partisi olduğunu iddia eden partinin, bu ülkenin görev başındaki askerine karşı yaptığı provokasyonun sahibi milletvekili.