ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
dünyanın en yorucu şeyi
-
perde takmaktır
kendime not
-
eğer gece ağrılarım yoksa,
vücudum uyuşmamışsa uyuyabilmişsem;
gece mide bulantısıyla uyanıp kusmamışsam, sabah yemek yiyebilmişsem…
aynaya baktığımda saçlarım varsa ve kaşlarım kirpiklerim.
ne çok şeye sahibim?
ne çok şeye sahibim.
bu dünyada su içerek aldığım kemoterapi ilaçlarını atmam gereken fakat bir yudum su içemediğim, çünkü midemin almadığı zamanlar da yaşadım.
normalliğin, rutinin sihrine hep inandım. ancak standart donanımlara sahip her insan gibi düzgünce uyuyup uyandığım dağınık saçlı sabahlarımı çok özledim. çok özledim.
bir sabah kanser oluyorsunuz ve söylendiğiniz tüm normalleriniz hastanenin camlı vitrininde unutulmuş kurumuş bir çiçek gibi solup gidiyor.
kemoterapiye gittiğim günlerde hastanenin camlı vitrininde, sevinçle yollanmış ama sahibine ulaşamadan solmuş çiçekleri her gördüğümde aklıma kendim geliyor.
kendime not: yaşamanın kolay olmadığı bu hayatta en önemli şey kendimim. vitrinimdeki çiçekleri asla soldurmayacak, kendimi asla söndürmeyeceğim.
konut kredisinin son taksiti
-
ne tuhaf lan. hepimiz insanız, doğada ne ayı mağara için kredi çekip bir ömür sadece barınmak için enerji harcıyor, ne de sincap bir tane ağaç için kredi çekiyor.
sınırlı vaktimizde bolca yemek, içmek, gezmek için çalışacağımıza içinde dümdüz durup, geberip gideceğimiz beton için çalışıyoruz.
yaran facebook durum güncellemeleri
-
"hadi ben iyilik yapar denize atarım da ankaralı nereye atacak çorumlu nereye atacak?"
karadağ cumhurbaşkanlığı seçimleri
-
ilk turda %29 ve %35 almış iki adayın ikinci turda oylarını yükseltmesi, %59 ve %41 ile ilkinin kazanması durumu.
şayet ki anadolu ajansı'nın duyurmakta olduğu oranlar doğruysa, ikinci turda erdoğan'ın kaybetmesi için oy oranının hiç yükselmemesi gerekiyor ve bu ne yazık ki pek mümkün durmuyor. karadağ'da bile böyle olmamış. şu an iki umut noktası var:
1) erdoğan'ın oy oranından kaybetmesi. detaylı bakınca karadağ senaryosu çok da fantastik değil ama bu olursa harbiden fantastik ve bence harikulade olur. bunun birkaç yolu:
1a) muhalif katılımın artması
1b) erdoğancıların rehavete kapılıp katılmaması
1c) erdoğancıların tehlikenin farkına varıp karar değiştirmesi veya en azından geri adım atması
2) anadolu ajansı'nın alışılagelmiş yandaşlığıyla oranları yanlı açıklaması, erdoğan'ın aslında %47 küsur olması. bu durumda erdoğan %2 yükselebilir, kılıçdaroğlu da %3-4 yükselip alabilir.
8 mayıs 2020 akıllı telefon vergisi
-
türkiye'de bu vergilendirme sistemini kim belirliyorsa gerçekten çok zeki ve büyük adam. akla hayala gelmeyecek yerlerden yeni vergiler yaratıyorlar. helal olsun diyorum.
mesela geçen ay kira vergi beyannamesi doldurdum. neyse yazdık oraya gelirler-giderler, kredi ödemeleri falan filan. en sonunda devletimiz hesabını kitabını yaptı ve bana evet bu yıl vergi ödemene gerek yok, çünkü giderin gelirinden daha fazla dedi. buraya kadar her şey normal. ama tabi ki olay burada bitmedi. en son ekranda ne göreyim olmayan verginin, damga vergisi olarak 89 lira ödemem gerekiyormuş. eee damga vergilik ne işlem yaptım ben, beyannameyi elektronik olarak doldurdum, devlet dairelerini meşgul de etmedim ki. verginin vergisini gördükte, olmayan verginin vergisi ne ayak??
alevilerin blok halinde başkanlığa evet demesi
-
hz.ali başkanlığa aday olsa bile evet %97,8 çıkmaz gençler. rahat olun.
feribotta 1 saat çığlık atan velet
-
haklı olan yazardır. çocuktur yapar şımarıklığı arkasına sığınmayın. çocuğa kimse bir şey demiyor zaten ailesi bir şekilde çocuğu susturabilmeli. mahalledeki köpek değil ki bu insan. yanında ailesi var. bir şekilde kontrol altına alınması gerekir. kimsenin kimseye rahatsız etmeye hakkı yok.
motorcunun kafasına kaskla vuran polis
-
madem vuruyorsun neden sonra yusufluyorsun. işte ses çıkartmazsanız hakkınızı aramazsanız böyle keyfi vururlar, karşı çıkarsan el pençe dururlar karşında.
tanım: klasik afedersin polis.
elit kesimin çocuklara koyduğu sikimsonik isimler
-
büyüsün de caddede düşük bel giyinip pijlik yapsın diye konulur bazıları;
-->maşallah ne tatlı adı ne?
-->adı yamaç
-->paraşütü var onun di mi?
-->hııııııı
çocukların üstünde çok yapay dururlar
-->maşallah ne tatlı adı ne?
-->adı poyraz,
-->kardeşi? keşişleme falan mı
-->yoook. kardeşi ada
bazılarını anlamazsınız,
-->maşallah ne tatlı adı ne?
-->adı burçiğ
-->burçin?
-->yoook burakla çiğdem'den burçiğ,
-->iç ses: hay mnıza koyim sizin...oooo çok yaratıcı ya
var bir sürü; arca, adonis, suyüz, erke, doruk, çınar falan bir sürü...
fehmi ulan fehmi!
fehmi!
yaran fıkralar
-
üç mahkum cezaevi yolundadir. her birine, hapiste gecirecekleri gunler icin bir esya getirilmesine izin
verilmistir. otobuste, biri digerine doner ve sorar :
- eeee sen ne getirdin ? diger mahkum bir boya kutusu cikarir ve bununla her seyi boyayabilecegini soyler.
ikinci mahkum bir deste iskambil kagidi cikarir.
- bunlarla poker oynayabilir, fal bakabilir veya herhangi bir kagit oyunu oynayabilirim.
üçüncü mahkuma merakla sorarlar :
- sen ne getirdin ?
adı temel olan üçüncü mahkum bir kutu cikarir ve gulerek :
- bu orkidleri getirdim. der. diger iki mahkumun kafasi karismistir.
merakla sorarlar :
"bunlarla ne yapabilirsin ki?" temel siritir ve elindeki kutuyu gostererek,
- kutuda yazdigina gore, bunlarla ata binebilir, yuzmeye gidebilir, hatta paten kayabilirmisim...
metroya ve minibüse yürüme mesafesinde
-
metro istasyonunun bile metroya yüreme mesafesinde olmadigi bir sehirde söylenince gülünc kacan laf. ulan taksim meydanindanki metro girisinden trene varincaya kadar taksi tutsan 20 lira yazar be.
fen lisesindeki ilginç kavga
-
ilginçtir ki olay fen lisesinde geçmesine rağmen insanın aklına tek bir şey geliyor;
(bkz: imam hatipler kapatılsın)
pelin öztekin'in 153 kilodan 63 kiloya düşmesi
-
6 yıl önce bir mekanda tuvalette karşılaşıp tanışma fırsatı bulmuştum. gerçekten sağlıksız bir kilosu vardı. fakat dünya tatlısı, iyisi bir insandı. o mütevaziliğine hayran kalmıştım. aklımdan geçmişti o gün. benim gibi 50 kilo olup hala takıntılı olan biri için ben olsam belki içime kapanırdım demiştim. ama onu takdir edip hayran kalmıştım.
şimdi her gördüğümde sanki o günden beri arkadaşımmış gibi hisseder deliler gibi mutlu olurum. haketmişliğine, mutluluğuna bende deliler gibi sevinirim.
ne kadar önemliymiş hiç tanımadığı bir insana gülümseyip selam vermek meğerse.
bir kadın olarak gurur duyuyorum.