hesabın var mı? giriş yap

  • sonra ,allah'ım beni iyi kullarından eyle, bana cennetinde yer ver diye dua eden ,insanlıktan bihaber müslümanın (!!) tavsiyeleri..

  • hic itiraf etmeseler de aptal insanların mutluluguna ozenirler.bir turlu tatmin olamazlar hicbirseyden,bu yuzden kendilerinden baska herkese faydaları dokunur.genelde anlashılmadıklarından anlayabilene hemen baglanma egilimindedirler.

  • öykü serter yüzünden başlığa üçüncü entry girişi yaptıran yarışma. kızım sen bildiğin terbiyesizsin? sadece sunucu olduğunun farkında olmayan, yarışmacılara ayar vermek için debelenen biri oldu çıktı. "özlem uzun mu konuşacaksın, oturayım mıaa?" ne demek ablacım? sen orada sunucusun. 92644 saat de konuşsa ayakta bekleyeceksin. biri kralsın, yardır falan mı dedi nedir? herkeste saygısızlık diz boyu.

  • hazırlıkta okuyoruz. liseden öyle bir ortama geçmişiz ki adapte olmak çok zor. hazırlığın camında bir baktım. isimim yazıyor. matematik bölümünden prof. dr. bilmemkimi görünüz. beni bir ter bastı. ulen koca prof. beni niye çağırsın. lisede müdür yardımcısı çağırdı mı başın belada demektir. dersi mersi unuttum defter kitap falan sınıfta kaldı. koşarak matematiğe gittim. buldum odasını hocanın. öleceğim heyecandan. neden çağırır beni koskoca profesör. hem de matematik profesörü. kapısına geldim kapı açıktı. elinde çay fincanıyla vatandaş kapıya yöneldi "buyrun" dedi. kendimi tanıttım büyük bir heyecanla sesim titreyerek. "hocam ben hazırlıktayım. beni çağırmışsınız." dedim. "estafurullah. çağırmak ne kelime. burası üniversite. kimse kimseyi çağıramaz. ben sizinle görüşmek istedim. hazırlığın sekreterini aradım onlar da ilan asmışlar. konu şu: sizin alacağınız matematik dersi ......" konuştu konuştu ben gerisini dinlemedim.

    şimdi bu hocalar bu öğrencilere böyle eğitim veriyorlar. bunu odtüde okumayan bir adam başbakan da olsa anlayamaz bilemez. nerden bilsin.

  • 2007 impreza sedan kullanıcısı olarak imprezaların tutmaması hakkında sanırım bir şeyler karalayabilirim. önceli bunu birçok sebebi var.

    1) subaru kaynaklılar
    -iç donanım kendi yılının standartlarına göre düşük. eğer araba kullanmaktan çok oyuncak arıyosanız kaçın.
    -parça fiyatları yüksek ve bazısını bulmak zor. özellikle orijinal olanlar. ancak sanayide kapı kapı gezidrecek kadar değil.
    -dış tasarım yıllar geçtikçe kötüleşti. ha ben benimkinden memnunum ama 2012 sonrası üzüyor.
    -yakıt tüketimi evlere şenlik (yoğun trafik git gel 13-14 gördüm ancak boş yollarda 7-8 olabiliyor)

    2)türkiye - türk insanı kaynaklılar
    -ülkemizdeki vergi sisteminden dolayı 1.5 motorla gelen araç sayısı hayli yüksek. bu seçenek maalesef o beklenen uçiyim kaçiyim hissini engelliyor. tıpkı mercedes e serisinden başladığı gibi imprezalar da 2.0 motordan başlıyor.
    -ikinci eli zayıf. ben satılığa koymadım ancak piyasayı takip etmeyi severim. en hızlı 1-2 aydan önce gitmez.
    -servis yeri ve ustası az.
    -nüfusun çoğu istanbul izmir gibi yerlerde yaşadığı için 4x4 gerektirecek bir iklim yok. 4x4 arayan da genelde suv tercih ediyor.
    -maalesef şekilci bir toplumdayız “altında passat çekmek”, “kaputta yıldızı görmek” gibi sözler meşhurdur. subaru sadece onu bilnelerin anlayacağı bir prestij sunar. yani sokaktan geçen biri “woooow subaru mu çok iyiiii” demez ama biraz ilgili olan markanın değerini bilir.
    -genel olarak herkesin aklında sarı 18' jant, ralli mavisi boyalı, kanatlı, lağam borusu gibi egzozlu bir araba canlanıyor. bundan dolayı insanlar daha düşünürken bile “yav apaçi arabası geç” diyor. bütün araçlar böyle değil. bi başlarsak tüm arabalara bir kulp bulunur. gerek yok.

    ben bütün bu saydıklarıma rağmen oldukça mutlu bir şekilde kullanıyorum. virajda yolu tutuşu, direksiyonun adeta konuşması, her park ettiğimde dönüp baktırması, standart olmaması, küçüklüğüm de içinde geçtiği için manevi değeri olsun benim için bir ayrıdır subaru.
    ayrıca başka arabaları kullanan arkadaşlarım da kendi arabaları her ne kadar daha hızlı, daha çevik veya daha rahat olsa da bu arabaya her bindiklerinde eğleniyorlar.
    son olarak karda doğru lastikle herkese nanik çekerek yolunuza devam edebilirisiniz.

  • haftalarca kan dökülmüş, insanlar ölmüş. hazretin derdi binalar. baktığı her yerde inşaat görüyor.
    zaten işid de terör örgütü değil toki'nin taşeron şirketi.

  • evde sevgiliyle oturulurken, siz ders çalışıp o kitap okurken internetten birşeye bakmak gerekir. benim laptopumu al der. google, wikipedia karıştırılırken çok kullanılanlarda bir blog görülür. sevgilinin bu kadar çok girdiği ve okuduğu blog merak edilir ve aklın bir köşesinde kalır.

    o gittikten ve siz ders çalışmaktan bezmişken, kafanızı dağıtmak için bir bölüm how i met your mother izleyeyim derken blog aklınıza gelir. o bloga girilir ve okunmaya başlanır.

    blogu yazan kişi sevgilinizle aynı müziği dinlemekte, aynı filmleri seyretmekte, aynı konulara ilgi duymakta ve aynı kitapları okumaktadır. cümle yapıları bile sevgilinizinkine benzemektedir. ama yazıların içeriklerini anlayamazsınız. çünkü onları yazan kişi birini çok sevmekte ve sevdiği kişiden çok uzaktadır. ama o yazılar o kişinin okunması için yazılmıştır bilirsiniz.

    derken taşlar yerine oturur. '4 yıldır birlikteyiz ve seni sadece yazları görmekten yoruldum' cümlesi akla sevgilinin yazlıktaki aşkını getirir. '2 yıldır nerede olduğumuzu bilmiyorum' derken son 2 yıllarında açık ilişki yaşadığı hatırlanır. 'eskiden senin istanbula taşındığında oturacağın evi düşünürken şu an onunla ev bakıyorum' yazısının tarihi sizin ev baktığınız tarihlerle aynıdır. 'artık seni unuttum, başkasını öpüyorum' yazmışken yukarıdaki tarih ilk öpüştüğünüz tarihtir. 'senin kot pantolonlarını, siyah tshirtlerini özledim' diye okurken aklınıza size hep renkli elbise giydiğiniz için sitem ettiği gelir. 'senin gülmeni isterdim sense hep somurturdun, o bana hep gülüyor ama senin somurtmanı tercih ederdim' dediğini gördüğünüzde içinizde birşeylerin kırıldığını hissedersiniz.

    ama bunların hiçbiri 'biz seninle bu yola birlikte çıktık, birbirimizi bulduk, kaybettik, kendimizi sınamak için başka yollara girdik, ara sokaklara daldık. durdum seni bekledim. ben seni bekledikçe sen uzağa gittin. bende yanıma başka bir misafir aldım, saptığım yollara onla devam ediyorum. birlikte devam edebilmemiz için başka yollar öğrenmemiz, başka misafirler tanımamız lazım biliyorum. tekrar ana yola çıktığında haber ver, yanında olmak istiyorum' diye yazdığını görmek kadar sizi incitmez, üzmez. siz onu anayolunuzda birlikte olduğunuz kişi olarak düşünürken siz onun için ara yollardaki misafirsinizdir.

    o anda anlarsınız. sevgilim dediğin sevgilin değildir. eski sevgilisi ise onun için eski değil her daim sevgilisidir.

    edit: yıllardır bu entry ile ilgili sonra ne oldu tarzından 100'den fazla mesaj aldım o yüzden editleme gereği duyuyorum.

    bu olaydan 1 hafta sonra ben en sonunda bunu köşeye sıkıştırdım ve itiraf ettirdim, sonra da ayrıldım. ayrıldıktan sonra biraz rahatladı bu hıyar, eski sevgilisine geri döndü. eski sevgilisiyle bir süre çıktıktan sonra kız bunu bundan daha iyi eğitimli, iyi maaşlı biri için terk etmiş. ayrıldıktan 1 yıl sonra bana tekrar deneyelim gibisinden yazdı, buluştuk, oturduk, konuştuk ve baktım bunun kafa hala o kızda, kızı sinir etmek için bana yazıyor gene reddettim. hoş o zamanlar yaptıklarıyla beni çok üzmüştü, o yüzden aklı o kızda olmasa bile reddederdim. son duyduğuma göre okyanus aşırı bir yerlere taşınmış, tüm arkadaşlarını hayatından silmiş. the end.