ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
amerikan evlerinin en beğenilmeyen yanı
-
bahcedeki cimlerle ugrasmak. basta guzel geliyor bahce cim falan ama sonra amigolara itelemek zorunda kaliyorsun. zamaninda kesmezsen ozellikle yaz aylarinda basa cikilamaz hal aliyor hemen. 1 hafta aksatirsan gecmis olsun. sehirlerin bahcedeki ot icin yukseklik limiti var. o yuksekligi gecerseniz 3000 dolara kadar cezalar var. bizzat uyari aldigim icin biliyorum.
evi surekli bakimli tutmaniz gerekiyor. oyle aldim kiraya verdim saldim cayira kafasiyla basi bos birakirsaniz evi bok goturur. bir tanidigim kiracisina guvenip birakmis, en son konustugumda evdeki hamambocegi istilasiyla ugrasiyordu. bakimsiz evlere de cezalar var muhitine gore. mahallenin goruntusunu bozan evlere hemen denetim gelir.
sehrine gore degisir bu: atlanta sehir sinirlari icerisindeki su faturalandirma sisteminde atik su ucreti kullandigin su ucretinin 3 katiydi. $20 su kullandiysam $60 atik su ucreti veriyordum. bu yuzden ogrenciyken atik su ucretini azaltmak icin aklima ne igrenclikler gelmisti de yapmadim ama simdi burada anlatmayayim ;)
ha bir de, cogunlugunda banyo kuvetleri derin degil. japonyadaki gibi daha derin olsaydi cok guzel olurdu. ev alirsam ilk banyosuna girisecegim.
ek:
evden kastin mustakil ev oldugunu varsayip ona gore yazmistim fakat apartman dairelerini de kapsiyorsa, en nefret ettigim sey icinde camasir/kurutma makinesi olmayan dairelerdir benim de.
harvard'a değil tecrübeye bakıyorum
-
rengin hanim'in marmara universitesi mezunu olmasi ile percinlenmis mesaj.
oğlun nerede okuyor denince ittü diyen ezik anne
-
insanları konuşmaları yada şekliyle değerlendirip ezik diyen ezik insanın açtığı ezik başlıktır bu başlık.
le scaphandre et le papillon
-
eğer gerçekten iyi bir görüntü yönetmenliği örneği görülmek isteniyorsa izlenilmesi gereken film.
kameralar çok sıradışı kullanılmış, bir anda kendinizi jean dominique bauby'nin yerinde buluyorsunuz. ve filmdeki bir ilginçlik de şu: filmin neredeyse ilk üçte birinde başroldeki oyuncuyu hiç göremiyorsunuz. içinizde acayip bir merak uyanıyor, nasıl, acaba ne hale geldi diye. düşünüyorsunuz, böyle gizli tutulunca karakter, ilk gösterim etkileyici olmalı, nasıl gösterilecek acaba ilk defa diye. ve gerçekten de çok etkili bir şekilde, hiç beklemediğiniz bir anda çatt diye karşınıza çıkıyor, donakalıyorsunuz. filmin en etkili sahnesi de buydu bence.
lüks zannedilen fakir markaları
-
yuh arkadaş, herşeyi yazmışlar. ekşi sözlük değil lordlar kamarası sanki.
esenyurt'ta taksicilerin sürücü adayına saldırması
-
ehliyet kurslarının eğitim araçlarında şoförün acemi olduğunu belirten uyarıcı işaretler vardır. bunu gördüğü halde sıkıştırmak için trafik canavarı olmak gerekir.
kaldı ki tecrübeli bir sürücü bile yokuşta aracı kaldırırken sorun yaşayabilir, sırf bu nedenle birine saldırmak, hatta adam toplayıp geri gelmek tam bir şerefsizliktir.
sonra o.ç. taksici başlığını sildirmeye uğraşıyorsunuz, önce insan olun.
uzun olan saçları kestirmek
-
a) yaaaylalaaaar yaylaaalarr
b) hmm.. cv'nizi inceledik.. sizi hede departmanında......
c) demek kızıma talip olan delikanlı sensin!...
diyaloglarından kısa süre önce yaşanmış olması muhtemel durum...
mini elbiseyle otomobil kullanan teşhirci kadın
-
halk otobüsünde önündekini fortlayıp aynı zamanda yolda giden arabaların içini dikizleyen sapık piçleri azdıran kadındır.
volkswagen golf
-
komşusu aç yatarken kapısı toktur. bizden değildir.
tavukgöğsünde tavuk olduğunun öğrenildiği ilk an
-
hamsiden tatlı olabileceğine inanmadığım gibi senelerce tavuk etiyle yapılabileceğine inanmadığım gerçek.
hamsi tatlısı
eminim; tavuklar da, hamsiler gibi şekersiz hallerinden daha memnun.