hesabın var mı? giriş yap

  • valla ligin haline bakıyorum da, perez'in örnek göstermesi küçümsemek değil, olsa olsa iltifat olur gibime geliyor. ben olsam tamamen görmezden gelir, yok gibi davranırdım.

  • muazzam bir eğitim geçmişine sahip, ekonomist, hukukçu, kültürlü, sanatsever, edebiyatla ilgili, sporu takip eden, entelektüel, mizah anlayışı olan, tevazu sahibi, gurme... vedat milor. çok seviyorum, çok büyük saygı duyuyorum.

  • ücret beklentiniz ne?
    * siz hiç ikea'ya gittiniz mi?
    -?? hayır gitmedim..
    *hadi ya gittim deseydiniz çok güzel şey yapacaktım. bir şey dicektim.

    sonuç: kapı nerede?

  • debe'ye girdiği gibi "uzay boşluğunun rengi" falan değildir. tüm galaksilerin renk ortalamasıdır. yani renge uzay boşluğu dahil bile değil. ufkunuzu iki katına açana kadar okuduğunuzu anlamaya iki kat zaman ayıraydınız da doğru idrak edeydiniz.

  • başkalarının başarısızlığından zevk alma deneyimi olan schadenfreude çok yaygın bir duygudur. kötü ruhlu, hatta kindar bir tutum gibi görünebilir ancak bir başkası başarısız olduğunda yaşadığınız tatmin konusunda suçluluk duyduysanız, kendinize fazla yüklenmemelisiniz. schadenfreude, insan beyninin evrim geçirmek için milyonlarca yıl harcadığı, derinlere kök salmış birkaç sürecin sonucudur.

    her şeyden önce, insanlar inanılmaz derecede sosyal hayvanlardır. hatta bazı bilim adamları insanları 'ultra sosyal' olarak tanımlar. diğer insanların, onlarla olan ilişkilerimizin ve en önemlisi bu bağlamda sosyal statümüzün sürekli farkında oluruz.

    statümüz buradaki anahtar noktadır; biz insanlar içgüdüsel olarak genel hiyerarşinin ve içerisindeki konumumuzun farkındayız. bilinçaltımızda sevilmek, saygı duyulmak, beğenilmek istiyoruz. toplumdaki konumumuz davranışlarımızın ve motivasyonumuzun çoğunun sebebidir.

    sosyal statüyü iyileştirmenin birçok yolu vardır. atletizmde harika başarılar elde edebilir, mesleğimizde başarılı olabilir, en büyük ve en iyi eve sahip olabilir, en yeni teknolojik ürünlere sahip olabilir, bilgisayar oyunlarında en yüksek puanlara sahip olabiliriz. bunu nasıl sağlarsak sağlayalım sosyal statümüzü yükseltmek iyi hissettirir. çünkü sosyal statümüz yükseldiğinde beynimizdeki ödül mekanizmamız tetiklenir ve zevk alırız. bunun tam tersi de doğrudur; araştırmalar çok düşük sosyal statüye sahip olmanın aşırı stresli olduğunu ve refahımız için kötü olduğunu göstermiştir.

    ancak yukarıdakilerin hepsi öznel ve göreceli olduğu için sosyal statünüzü iyileştirmenin en kolay yolu bir başkasının sosyal statüsünün düşmesidir. birinin itibarını kaybetmesine ve dolayısıyla sosyal statüsünü kaybetmesine neden olacak şekilde berbat olduğunu gördüğümüzde hiçbir zahmet göstermeden kendi sosyal statümüzün yükselmesine şahit olur ve zevk patlaması hissedebiliriz. bu duygunun adı schadenfreude’dir.

    bu duyguyu her çuvallayan insana rastladığımızda hissetmeyiz. çuvallama orantılı olmalıdır. kurban bir şekilde bunu “hak etmiş” olmalıdır. (araba kazası geçiren kişinin sizinkinden daha güzel bir bahçesi olduğu için hak ettiğini düşünüp zevk almazsınız.) çuvallayan kişi tatlı, sevilebilen bir kişi ise bizden daha yüksek sosyal statüde olsa bile zevk almayız.

    tüm bunlar, insan beyninin derinlerine kök salmış olan “adil dünya” önyargısından kaynaklanmaktadır. beynimiz adil bir dünya için gerçek kanıtlar bulamasa da dünyanın adil bir yer olduğunu varsaymak üzere gelişmiştir. beynimiz algılanan hakkaniyete ve adalete, yükselen sosyal statüye verdiği gibi bir tepki verir ve durumdan keyif almamızı sağlar.

    bu nedenle beynimiz, bizden daha yüksek sosyal statüye sahip olan ya da statüsünü haksız yollarla elde ettiğini bildiğimiz kişiler çuvallayıp kendi sosyal statülerini düşürüp bizimkini yükselttiklerinde bize baş döndürücü bir zevk kokteyli üretir. herhangi bir bedel ödemeden, zahmet etmeden elde edilmiş bir adalet ve sosyal statü artışından hoşlanmamız, chadenfreude'dan hoşlanmamamızdan daha şaşırtıcı olurdu.

    kaynak: bbc science focus

  • yazılı gibi başlayıp sonunda sözlüye çevrilmiş cümle.

    - hocam müsadenizle önce kubarı basabilir miyim?
    + evinde niye basıp gelmedin çocuğum!
    - akşam aradım torbacımı ama telefona cevap vermedi ipne, sabah gelirken alabildim anca
    + doğru dürüst bi torbacı bulaydın kendine, otur sıfır!
    - o_0

  • ne vakit bir kızdan hoşlansam bu teste başvururum. şu ana kadar yanıldığım hiç olmadı.

    malzemeler:

    1 kase karışık kuruyemiş,

    1 kase çöp kasesi,

    1 tane hoşlanılan kız.

    hazırlanışı:

    malzemeler aynı anda birarada olsun

    yapılışı:

    malzemeleri bir araya getirdikten sonra hiçbir şey olmamış gibi davranmaya devam ediyoruz. işte ne bileyim, "olimpos çok bozdu yeaa" diyebiliriz, "cihangir bitti artık burçin" diyebiliriz. hoşlanılan kızla ne konuşuluyorsa onlar. bildiğiniz şeyler. bir takım hebele hübele muhabbetten sonra planı uygulayabiliriz. kızcağız siz yanınızda olduğunuz için antep fıstığına ve bademe yüklenemiyor haliyle. elini atıyor kaseye, artık ne gelirse işte.

    gözümüzü kasenin içine dikiyoruz. adeta fotoğrafını çekiyoruz. neydi o, bir tuş var hani, basıyorsun ekran görüntüsünü kopyalıyor. ondan işte. diyelim saaat 3 yönünde 2 adet antep fıstığı 4 cm aşağısında badem, sol kenarında 3 adet kaju var. bu görüntüyü hafızaya atıp ben bir tuvalete gideyim diyoruz.

    evet. tuvaletten geldiğimizde derhal ilk işimizi biliyoruz zaten. görüntüyü kasenin içine tekrar ctrl v yapıyoruz. işte ak koyun kara koyun ortaya çıkıyor burada. kajudan, bademden eser kalmadıysa. leblebiler karaya vuran hamsi sürüsü gibi yüzeye çıktıysa bu iş bitmiştir. evet. maalesef hoşlandığınız kız bir adet sinsi. maalesef. inanın ben de çok üzgünüm fekat durum bu. derhal kadını kapı dışarı edin. bu yaptığının çok yanlış olduğunu ona izah edin. ondan size hayır gelmez artık. demin de dediğim gibi. şimdiye kadar hiç yanılmadım. süper bir test bu. % 100 çalışıyor.

    10 yıldır bu testi uyguluyorum. kafam rahat valla. oooh mis. doğru insanı bulana kadar sürdüreceğim elbette.

  • suriye sınırları içinde olup adı ayn-el arab olan şehre ayn-el arab demektir. bir ülkedeki yönetim boşluğundan faydalanıp, o şehri ele geçirip, adını değiştiriyoruz demekten çok daha insalcıl ve makuldur.