hesabın var mı? giriş yap

  • geciktirilmiş kazanım, gelecekte daha önemli bir ödül elde etmek için anlık bir ödülün cazibesine direnme yeteneğini ifade eder. uzun vadeli faydalar veya hedefler lehine anlık tatmin veya zevkten vazgeçmeyi içerir. ertelenmiş doyum genellikle özdenetim, irade ve ani dürtüleri geciktirme yeteneği ile ilişkilendirilir.

    ertelenmiş doyum kavramı, 1960'ların sonlarında ve 1970'lerin başlarında psikolog walter mischel tarafından yürütülen ünlü "marshmallow deneyi" ile büyük ilgi gördü. deneyde, çocuklara marshmallowu hemen yeme veya belli bir süre (tipik olarak 15 dakika) bekleme ve sabrının ödülü olarak fazladan marshmallow alma arasında bir seçim verildi. çalışma, hazzı erteleyebilen ve ikinci şekerlemeyi bekleyebilen çocukların, daha yüksek eğitim düzeyi, daha iyi duygusal başa çıkma becerileri ve gelişmiş sosyal yeterlilik gibi yaşamın çeşitli alanlarında daha iyi sonuçlar sergilediğini ortaya koydu.

    gecikmiş tatmin birkaç nedenden dolayı önemli

    hedefe ulaşma: anlık tatmini geciktirmek, bireylerin uzun vadeli hedeflere odaklanmalarına ve bunları başarmak için çalışmalarına olanak tanır. bu yetenek, eğitim, kariyer ve kişisel gelişim gibi çeşitli alanlarda başarı için çok önemlidir.

    geliştirilmiş karar verme: dürtüsel eylemlere direnerek ve gelecekteki sonuçları göz önünde bulundurarak bireyler daha bilinçli ve rasyonel kararlar alabilirler. kısa vadeli faydaları uzun vadeli ödüllere karşı değerlendirerek daha iyi genel sonuçlara yol açabilirler.

    artan öz disiplin: gecikmiş tatmin, öz disiplin ve öz düzenleme gerektirir. ertelenmiş hazzı uygulayarak, bireyler duyguları yönetme, dürtüleri kontrol etme ve uzun vadeli hedeflere odaklanma becerilerini geliştirebilirler.

    finansal refah: gecikmiş tatmin, finansal başarı ile yakından bağlantılıdır. para biriktirmek, geleceğe yatırım yapmak ve gereksiz harcamalardan kaçınmak çoğu zaman anlık harcama dürtülerine direnmeyi ve uzun vadeli finansal istikrara öncelik vermeyi gerektirir.

    işte hazzı erteleme yeteneğini geliştirmeye ve güçlendirmeye yardımcı olabilecek birkaç strateji

    net hedefler belirlemek: uzun vadeli hedefleri net bir şekilde tanımlamak, bir amaç duygusu sağlar ve bireylerin bu hedeflerin peşinden koşarken anlık tatmini erteleme konusunda motive olmalarına yardımcı olur.

    hesap verebilirlik oluşturmak: hedefleri başkalarıyla paylaşmak veya hesap verebilir bir ortağa sahip olmak, destek ve teşvik sağlayabilir, bu da anlık ödüllere direnmeyi kolaylaştırır.

    sabır geliştirme: meditasyon, farkındalık veya zaman ve çaba gerektiren hobiler gibi sabır gerektiren faaliyetlerde bulunmak, sabrın ve hazzı erteleme yeteneğinin geliştirilmesine yardımcı olabilir.

    hedefleri parçalara ayırmak: daha büyük hedefleri daha küçük, yönetilebilir adımlara bölmek, nihai hedef hâlâ gelecekte olsa bile bireylerin bir ilerleme duygusu yaşamasına ve yol boyunca ödüllendirmesine olanak tanır.

    dönüm noktalarını ödüllendirmek: yolculuk boyunca dönüm noktalarına ulaştığınız için kendinizi kutlamak ve ödüllendirmek, motivasyonun korunmasına yardımcı olabilir ve uzun vadeli hedeflerden ödün vermeden bir tatmin duygusu sağlayabilir.

    genel olarak, gecikmiş tatmin, kişisel gelişime, gelişmiş karar vermeye ve hayatın çeşitli yönlerinde uzun vadeli başarıya katkıda bulunabilecek değerli bir beceridir.

  • - en son kiminle çıktınız peki?
    - semra ile efendim, okulda tanışmıştık.
    - ezgi ile çıkmadınız mı?
    - hayır efendim.
    - açıkcası ben en az bir ay ezgi tecrübesi olmayan insana kız verme taraftarı değilim.
    - aslında tam çıkmak üzereydik, araya askerlik girdi malumunuz...
    - peki beş sene sonra kendini nerede görüyorsun delikanlı?
    - sizlerle birlikte yazlıkta okey masasının başında görüyorum efendim, hatta siz okeye dönüyorsunuz.
    - güzeeel, hanım benim kanım kaynadı bu çocuğa.

  • kreşler kapatılacaksa eğer devlet anne ya da babaya ücretli izin vermek zorundadır.
    burada herkes atıp tutuyor " yok doğurduysan bakacaksın", yok bilmem ne.

    bok gibi, iki yüzlü bir topluluksunuz.

    anne çalışmasa çocuk baksa onu eleştirirsiniz,
    anne-baba birlikte çalışsa çocuğa bakacak bir yer arasa onu da eleştirirsiniz.

    size göre kimse çocuk yapmasın. sonra insanlık bir noktadan sonra yok olsun.

    gerçekten katıksız malsınız. size göre şartları iyileştirmenin tek yolu "vazgeçmek ya da yapmamak" ama hayvan gibi vergi ödediğiniz devletinizin sizin için şartları kolaylaştırması bir seçenek değil.

    sorsan hepsi sistem karşıtı, devlet politikalarını eleştiren, avrupa, amerika medeniyetine sahip olmak isteyen insanlar.

    avrupa, amerika, japonya gibi gelişmiş ülkelerde, böyle bir kriz anında tek seçeneğin "bakamayacaksanız o çocuğu yapmayacaksınız" fikri olsa, 10 sene içinde nijeryadan beter olurlar.

    bir araba alırken üç araba parası ödüyorsan,
    dünyanın en pahalı benzinini kullanıyorsan,
    aldığın en uyduruk bir şey için kdv, ötv, öiv, gibi saçma sapan vergiler ödüyorsan
    ve bunu da en uzun ve acımasız mesai saatleriyle, en boktan maaşı alarak karşılıyorsan, devlet afet, salgın gibi durumlarda sana "bakacak" arkadaş.

    b a k a c a k. bakmıyorsa devletten bunu isteyeceksin. kreşleri kapatıyorsan anneye ya da babaya maaşını verip izine yollayacaksın.

  • bence en iğrençleri salçalı (''salça kaynatıyorum, salçalandım, taze salça aldık'' vb) ve kan ağlamalı (''anavatan kan ağlıyor, kıbrıs kan ağlıyor, her yer kan ağlıyor'' vb) olanlardır.
    kusucam bi gün birisinin suratına. böyle iğrenç tabirler olur mu allah aşkına...

    vampirli bir fıkra vardı, biz lisedeyken çok anlatılırdı. hatırladığım kadarıyla şöyleydi;
    vampirlerin takıldığı bir bar var. her giren vampir, barmene diyor ''barmen bana koca bir bardak kan'' barmen veriyor. herkesin keyfi yerinde.
    sonra vampirin birisi, ''barmen bana bir bardak sıcak su'' diyor. herkes şaşırıyor. vampir dediğin kan içer sonuçta. ''hayırdır?'' diyorlar. bizim vampir cebinden kullanılmış bir ped çıkarıyor ve ''ben sallama içeceğim'' diyor.
    böyle tabirleri ne zaman duysam, aklıma bu iğrenç ötesi fıkra gelir.

    ya bence insanlar regl olduklarını söylemek zorunda değiller. gerçekten yani. kimse bilmek zorunda değil. saklanması gerekiyor demiyorum. ama bilinmesi de gerekmiyor. mutlaka söyleyeceksen ve regl oldum diyemiyorsan, ''hasta oldum'' falan de bari en azından. insanı vatandan, salçadan soğutmayın gözünüzü seveyim ya. içim kalktı yine.

  • cyberpunk kültüründe en önemli ve cyberpunk'ı kesin olarak belirleyen tanım:bilgi güçtür tanımıdır.evet cyberpunk alt kültürüne meyil vermiş insanlar varolan teknoljik ve bilgiye dayalı herşeyi öğrenmeye meyillidirler.bilginin sağladığı bu uçsuz bucaksız özgürlük gerçek yaşamın verebileceği tüm nesnelerden daha üstündür.evet sanal dünya yani internet yani anime ve mangalar veya frp bunların hepsi cyberpunk alt kültürüne göre bize gerçek hayatta sunulan ve gerçek izlenimi verilmiş herşeyden üsütündür ve bunlar özgürlüktür.
    cyberpunk alt kültüründe kendilerine yer edinmiş bu kültürü seçen insanların kendi çaplarında bu kültüre ait rolleri vardır.
    belirli bir sınıflamaya gidersekhacker,phreaker,cracker,otaku ve zippie şeklinde bu rolleri tanımlayabiliriz.bunlar bilginin değerini anlamış ve sanal dünyanın tüm olanaklarıyla ezoterikbilgiye ulaşmaya çalışan gruplardır.ve gerçekte aslolan bilgiyi paylaşmaları söz konusu değildir.çünkü elde ettikleri bilgi onlara güç ve özgürlük tanır.paylaşılan bilgi ise aslolan bilgiye ulaşmak için kullanılan yöntemleri gösteren bilgidir.