hesabın var mı? giriş yap

  • beni terk edip giden..

    yavrularına nasıl anlatayım bilmiyorum ki. anneniz artık yok nasıl diyeyim? ben daha kabullenememişken nasıl avutayım onları?

    dün yol kenarında ölüsünü buldum kuzumun. gece dolaşmaya çıkmış bahçeden, allahın belası bi araba çarpmış, fren bile yapmamış. kaskatı, cansız.. gözümün önünden gitmiyor o hali. hiç benzemiyor ki benim kedime. bembeyaz tüyleri yok. kan.. yavruları var onun. senelerce beraber uyuduk, ben varım. daha aşıya gidecektik. daha ağustosta 3 yaşına girecekti. ama öyle cansız yatıyor orda. elimde tek kalan tasması.

    insan gibi kullanın şu arabaları. benim canım gitti, niceleri gibi, başka canların sebebi olmayın.

    ben nasıl derim o yavrulara insan kılıklı bi şerefsiz kıydı annenize diye?

    yıktılar yuvamızı..

  • annenin camları silmek için cama çıkmasıyla evde yaşanan ''ya düşerse'' korkusudur. silinen camın bulunduğu yükseklik arttıkça korku da doğru orantılı artar. anne lan bu !!!

  • madden ilk 3:

    1- etiketine bakmadan alışveriş yapmak.
    2- upuzun tatiller.
    3- ben bugün işe gitmiyorum ulan diyebilmek ve kimsenin hesap soramaması.

    manen ilk 3:

    1- sağlıklı olmak (grip olunca bile çöküyor insan, ötesi yok...)
    2- huzurlu olmak (iç sıkıntısı kadar skimsonik bişey olamaz)
    3- aşık olmak.

  • abd versiyonunu bir süredir kullandığım video servisi. aynı anda hulu, disney+, netflix, amazon prime da kullandığım için karşılaştırma şansım oldu.

    iyi tarafları:

    -malum kaliteli hbo dizileri. bu konuda zaten fazla yazmaya gerek yok. imdb top 250'deki ilk 20 dizinin yarısı hbo yapımı.

    -bünyesindeki filmler her ay değişiyor. her ay bir sürü yeni film geliyor ve bir sürü film ayrılıyor. yine de getirdikleri filmlerin büyük çoğunluğu belli bir kalite eşiğinin üzerinde oluyor. ıvır zıvır film fazla olmuyor.

    -çocuklara hitap eden içerikleri hem zengin hem kaliteli. mesela susam sokağı'nın abd'de yayınlanan orijinal programının 1970'lerdeki bölümleri bile mevcut. bunun dışında türkiye'de 90'larda yayınlanmış olan ve herkesin severek izlediği flintstones (taş devri), şirinler, ayı yogi, looney tunes serisi, tweety, jetgiller, scoobie doo, bugs bunny, road runner gibi bir çok çizgi film serisi mevcut.

    -bünyesinde south park var.

    kötü tarafları

    -arama motoru çok kötü. mesela netflix'te bir filmi arattığınızda o filmi bulamasa bile o filme stil veya konu olarak benzeyen veya aynı yönetmenin elinden çıkmış başka filmler buluyor. mesela tarantino'nun bir filmini arattığınızda bulamazsa başka filmlerini önerebiliyor. hbo max'te arattığınız bir filmi direkt bulamazsa "bulamadık kardeş, olsa dükkan senin" diye kesip atıyor. bir de aradığınız filmin ismini yanlış hatırlıyorsanız bulamama riskiniz yüksek. netflix'te filmin ismini yaklaşık olarak aratarak bulabilirsiniz.

    -film ve dizi öneri algoritması çok iyi değil. netflix, hulu ve disney gibi servislerde bir film veya dizi izleyince ona benzer başka şeyler öneriyor ve genelde öneriler %70 oranında başarılı oluyor. hbo max'te ne izlerseniz izleyin aynı şeyleri öneriyor. mesela bugs bunny izledikten sonra south park öneriyor.

    -hbo'nun yapımları çok kaliteli olsa da sayı olarak az. adamların 20-25 demirbaş dizisi var ve bunlar zaten herkesin bildiği yapımlar. bunları çoğu insan zaten izlemiştir ve bunları izleyip bitirince izleyecek şeyler çok kısıtlı oluyor. hbo'nun olayı az ama kaliteli içerik olduğu için içerikleri tükettiğinizde boşluğa düşebiliyorsunuz.

  • oecd istatistiklerine göre gelir adaletsizliğinde meksika'nın ardından ve amerika'dan önce 2. sırada olduğumuz bile ufak bir google araştırmasıyla bulunabiliyorken "utanmadan yalan söyleyebilen şeref yoksunu bir yaratık olduğum için" şeklinde ifadesi daha doğru olacaktır sanırım. ha havalimanı da sana girsin bu arada.

    edit: tam da tahmin ettiğim gibi "gelir adaletsizliği demedim gelir adaletsizliğinin en çok azaldığı dedim" diye kıvıranlar da geldi. aynı raporada gini indeksine göre 1980lerden bugüne 0,43 olan gelir adaletsizliği parametremiz 0,41 olmuş. o kadar muhteşem bir şey ki bu aklınız almaz yani o kadar muhteşem. adeta akepe helikopterle fakirlere çuval çuval dolar saçsa ancak bu kadar etkili olur öyle bir rakam. lakin bu artış bile gelir adaletsizliğinde 2. olduğumuz gerçeğini değiştirmemiş ne hikmetse.

    edit 2: link ve kendi adamın gol diyor linki

  • oğlum bu ne lan. sanki hz.musa dönemi mısır krallığında yaşıyoruz. felaketlerin biri bitiyor diğeri başlıyor. veba salgını ve kurbağa istilası da başlarsa tam anlamıyla kutsal metinlere uygun olur. umarım ülkemizi etkilemeyecek olan istiladır.

  • procrastination kişiyi kalkındıracak, hayallerine kavuşturacak, hedefe ulaştıracak mükemmel planı kağıtlara yazıp, başlamadan önce bir duş alıp, sonra acıktığını fark edip yemek yemek için dışarı çıkmaktır. çünkü açken plan gerçekleştirilemezdir, mantıklı olanı doymaktır. procrastination eve dönüp, plan kağıdına göz atıldığında hepsinin siyah kalemle yazıldığını görüp, üzülüp, dışarı çıkıp renkli kalemler almak ve baştan yazmaktır. renkli plan kağıdı hazırlanıp duvara asıldıktan sonra harekete geçecekken canın kahve istemesidir. hem de zihni açardır, daha ne olsundur, procrastination gidip kahve yapmaktır. kahvenin yanında çikolata da ne güzel giderdir, ama o da ne, evde kalmamıştır market de hemen yakındadır, akılda çikolata fikri kalıp da beyni bulandırmasın diye dışarı çıkmaktır procrastination ve o anda bir de bankaya gidip faturaları yatırayım demektir ve yolda bir arkadaşa rastlayıp 5 dakikalığına bir yerlere oturmaktır. ama akılda sürekli yapılacak listesi olduğu için rahatsız olunup, sohbeti kısa kesip planımızı gerçekleştirmek için eve dönülür. evde kirli çamaşırlar göze ilişir ve bu dağınıklık ve kirlilikte planın uygulanması imkansız olduğu için önce renklileri sonra beyazları yıkayıp asmak ve biraz da etrafın tozunu almaktır procrastination ama bu arada çoktan akşam olmuştur. günün ortasında böylesine mükemmel bir günlük plana başlanamaz diye ertesi gün başlamaya karar vermektir procrastination. peki yılmak mıdır? asla! ertesi sabah kalkıp mükemmel bir plan yapmaktır.

  • herkesin cok acayip umrunda olan yerler. yani ben mesela cok merak ediyorum tanimadigim bir suru tipin nerede staj yaptigini. keske herkes yazsa da ben de okusam.

  • şu şekildedir:

    ayağı yerden kesik sol avanakla, köle tüccarı sağ avanak el ele göçmen politikasızlığını savunup duruyorlar.

    suçladıkları ise her zamanki gibi makuliyet ve öngörü.

    yani biz.

    kendini sola yerleştirmiş hıyarın biri diyor ki, “sizler göçmenlere karşı çıktığınız için altındağ’da böyle oldu”

    tek kelime var bu durumu çok da terbiye dışında çıkmadan tanımlayan.

    “dangalaklık”

    herif apartmanın 20'nci katında balkon demirine çıkmış aşağı atlamaya hazırlanıyor. birisi diyor ki, bak atlama, atlarsan ölürsün” adam atlayıp ölüyor.

    bu solcu hıyara göre sorumlu “atlarsan ölürsün” diyen.

    sonra bu gibiler türkiye'nin düşün hayatına yön verdiklerini düşünüyorlar.

    haliyle bunların yön verdiği düşün hayatı da böyle oluyor işte.

    aynı dangalak devam ediyor.

    “iklim krizi nedeniyle bu göçler olacak.”

    suriye’den gelenler ve afganistan’dan ipini koparanlar iklim krizi nedeniyle mi geliyor peki.

    buna sorarsan evet.

    kendi gibi salaklar inanabilir.

    ama ben inanmam.

    bu gibilerin ilk kez duyduğu ve millete sattığı bilimsel kavramları yıllardır türk halkına anlatmaya kendini adamış biri olarak söyleyebilirim ki, iklim krizi ve 6. büyük yokoluş sürecinde olacak olan göç başkadır, dış politika hataları ve abd politikalarına aptalca biat nedeniyle ortaya çıkan bu göç başka.

    bu ikisini aynı yerde değerlendirmek katıksız bir cehalet değilse, okuyanı kendi kadar dangalak zannetmektir.

    sağcısı ile solcusu ile sözde fikir adamı bu kadar cahil, ya da saf, aptal ya da belki kötü niyetli ve satılmış olan bir ülkenin burnunun boktan çıkmaması ise normaldir.

    çünkü bu aptallıklar yanlış politikaların mimarlarına “bak doğru yoldayız” dedirten aptallıklardır.

    https://m.haberturk.com/…avanak-solumda-salak-amp?_