hesabın var mı? giriş yap

  • fenerliler hiç kıvırmasın. n'dombele de size 15 milyon kazık girdi diyip cengiz'i unutturamazsınız.

    cengiz ünder dediğin futbolcu taş çatlasa 75 kg. yani kilosu 200.000 euro.
    tanguy ndombele ise en az 100 kg. yani kilosu en fazla 150.000 euro.

    gördüğünüz gibi cengiz için %33 daha fazla ödemişsiniz, hala gelip burada tatava yapıyorsunuz.

  • 330.000 kişilik bir ülkenin profesyonel ligi olmamasına rağmen, 23 kişilik bir kadro çıkarıp avrupa şampiyonasında çeyrek final oynaması bir destandır.

    tanim: bu destanı yazan takımdır.

    bu ne ilk, ne de son!
    üzülme yanakson !

  • bu videodaki kişileri tanımam etmem ama 2 kelam edeceğim. bu kadının kocasıyla birlikte kaldığında böyle şovlar, eğlenceler, cilveler yapmadığına eminim. yapılan o dansların hepsi ınternet alemi için yani sosyal medyada beğeni, takip alabilmek amaçlı.

    gerçekten kocasına böyle cilve yapacak bir kadın , sadece kocasına yapar, internette milyonlarca insanın görmesini umursamaz. eleman videoda çok daha mutlu durmuyor çünkü karısının bunu kocasıyla iyi vakit geçirme amaçlı değil de video için veya başka bir amaçlı yaptığını biliyor.

  • kendisinin işine olan saygısını şöyle anlayabilirsiniz; gittiğim çoğu konser veya gösteride belirtilen saatte çıkanını hiç görmedim. saat 9 dedilerse o saat 9:30 olur. hele konser ise saat 10:00'a kadar yolu var hatta geçer.

    işte bu adam saat tam 9:00'da sahnede olur. belki de daha erken çıktığı da olmuştur. seyirciler daha yerini almadıysa bile sahneye çıkar gelenler ile sohbet eder. herkes yerini aldıktan sonra perdenin arkasına gider tekrar sahneye çıkar.

    çok ünlü şöhretli olabilirsiniz ama işine saygı duymak çok başka bir iş.

  • doğuştan sahip olduğu yeteneğe, kazandığı kamyonla paraya, etrafında pervane olan kızlara, 7/24 kendisine dalkavukluk eden menajerlere rağmen zerre şımarmayıp hala it gibi çalışan, en büyük yıldızı olduğu takımın aynı zamanda en çok çalışan oyuncusu da olan, takımın yenik olduğu maçın 90. dakikasında bile 70 metrelik deparlar atan ve tüm bunların karşılığını alan saygı duyulası adam.

    böyle adamları görünce, türklere futbolun yasaklanması gerektiğini düşünüyor insan. şampiyon olan takımın ilk onbirinde selçuk şahin diye bir adam var lan..

  • ''erkekler takım elbise giyip önüne bakınca cezası iniyor, benim takımım, kravatım yok. annem apar topar bu tişörtü bulabilmiş. bir de ne yalan söyleyeyim hayatta kalmış olmanın saklayamadığım bir sevinci var içimde. o ölmese ben ölecektim. o size, beni pazarlamaya karar verdiğini söylemeyecekti, başka adamların koynuna beni sokma planlarını anlatmayacaktı, benim patlıcan fazla pişti diye, perdeler azıcık kirlendi diye, masada kırıntı kaldı diye yediğim dayakları söylemeyecekti, kaç kere hastanelik olduğumdan bahsetmeyecekti.

    çay bahçesinde çekilmiş bir fotoğrafım var. biraz yan gülmüşüm. belki de o fotoğrafı gösterip namussuz karılar gibi çıkmış filan diyecekti.
    karısını başka adamlara satan o değilmiş gibi “namusumu temizledim” diyecekti.

    siz onu 3-5 yılla yargılayıp, namusu kirlendi diye mazur görüp, yandan gülüşümü tahrik sayıp bir de üzülecektiniz adama.
    oysa namus benimdir hakim bey, bir kağıda imza attık diye kimselere bırakmam.
    sonuna kadar idare edebilmiş olmam, elaleme değil de başıma gelenleri hep karakollara anlatmış olmam, kızıma hiç fark ettirmemiş olmam namusumdur.
    o utanmamış yaptıklarından, benim utanacak bir şeyim yoktur.

    içimdeki hayatta kalma mutluluğunu atamıyorum hakim bey.
    ağlayamamam bundandır.
    ne yalan söyleyeyim aynı acının çemberinden geçmiş, sağ kalabilmiş kadınlarla aynı koğuşta, bir ömür kazasız belasız da yaşarım ben ama benim bir kızım, bir de memleketin aç kaldığı bir adalet var.
    gel sen, ölmedim diye beni cezalandırma, benim bir derdim; kızımın bari mutlu olmasıdır.
    yanında ben olayım.
    can alan bir katil değil, can derdinde bir kadın de bana.
    kurşunla yatıp kurşunla kalkan, yastığın altında silahla yatan adamlar hiç eceliyle ölmüş mü?
    hem sevebilseydi o da ölmezdi di mi ama?
    öldüyse hepsi benim suçum mu?''

    edit: yanlış bilgi aktarımı olmaması adına düzeltmek istedim. yazı çilem doğan ın karar duruşması sırasında, mahkemeyi takip eden bir arkadaşım tarafından yayınlandığı için çilem'in kendi ifadeleri olarak düşünmüştüm fakat yazı ayşen aksakal tarafından kaleme alınmış. çilem'in yaşadıklarını ve hiç kaybetmediği dik duruşunu çok iyi yansıttığını düşündüğüm için yazıyı bu haliyle editliyorum.

    edit 2: dahili meddah tarafından böyle de güzel bir kampanya başlatılmış; (bkz: çilem doğan'a mektup yolluyoruz)
    ben yazacaklarımı düşünmeye başladım.

  • roman gibi olabilendir. özet geçiyorum: sözlük kızından mesaj almış, izmire gitmiş, sonra rusya'ya gidip rus hatunlarla aganigi naganigi yapmış. şimdi de birine evlenme teklif ediyor ama kime ettiğini ben çözemedim. herhangi birimize olabilir. bana ediyorsa; zaten evliyim olmaz.

  • bu amcaların çoğu öyle mülayim, suskun vs. kişiler değildir, daha çok gün görmüş, kulağı kesik tiplerdir ve yaşlılıktan dolayı biraz yalnızlaşmışlardır..sahilde mutlaka birilerine selam verirler; genelde göbekli ve kıllıdırlar ve kıyafetleri hafiften eskidir (altlarında sadece şort bulunur)..bazen elinde bir ağaç dalından asa taşıyanlarına da rastlanır..yanlarında havlu-meyve filan taşıdıkları eski püskü bir çanta mutlaka vardır ama kimi zaman bunun yerine migros poşeti kullandıkları da olur..genelde tatlı sohbeti olan ve araya hayali olaylar karıştıranlarına rastlanır..ve fakat tuhaf şekilde özenli ve şairane bir yalnızlık içinde olan, zamanında nitelikli hayatlar sürdüğü anlaşılan tipler de mevcuttur..tüm bu adamların en büyük özelliği sistemli bir şekilde hep aynı yerde ve aynı saatte bulunmaları ve körük gibi ciğere sahip olmalarıdır..sigara içenleri çok azdır ama zamanında çok içmişlerdir..ben bu insanların anılarını tazelemek ve hayal kurmak için yüzdüklerini düşünürüm zira uzun soluklu yüzmek kişinin kalabileceği en sakin ve tatlı atmosferi yaratmak için bire birdir..seslerin kaybolduğu ve fonun yavaş yavaş değiştiği bir deniz..kişi yüzerken geçmişe ve hayal dünyasına kolayca dalabilir..yaşları da göz önüne alındığında bu amcaların geçmişe seyahat için denizde uzun soluklu yüzmeleri anlaşılır bir durumdur..kıyıdan uzaklaşmaya başlayan bir amcanın düşünce akışı:

    ' büyük kızın oğlu kocaman oldu hafize, yerinde duramıyor kerata..görsen nasıl severdin sen..onu gördüğüm zaman mutlaka bir hediye vereceğimi bilir, gözleri parlar..bazen biraz şekerleme, misket, hoşuna gidecek bir şort, oyuncak tabanca..eskaza boş gitsem yüzü asılır..küçük kızın iki çocuğu da çok güzel anlaşıyorlar..ikisi de kız ve büyük olanı hık demiş senin burnundan düşmüş..ismini hafize koyalım bir tanesinin demiştim de : aman babaa bu isimler artık kullanılmıyor biz nehir ismini koymayı düşünüyoruz dediler ve koydular da..nehir ve esin..oysa hafize koysalardı, ben her seslendiğimde seni ansaydım olmaz mıydı? gerçi ben içimden hafize diyorum hep, çaktırma..

    ben seni zamanında çok üzdüm hafize, denizin tuzu gözlerimi yakınca senin ağladığın zaman kızaran gözlerin gibi oluyor..tıpışladığın göbeğim kocaman oldu zaman içinde, kollarım rotatif gibi maşallah yorulmadan suyu yarıyorum, çelik gibi zindeyim bu soğuklarda yüzerken ama işte sakince ağlamayı da seviyorum kulaç atarken..senin deyiminle zıtlık seremonisi..dayın, yengen, benim kuzenim coşkun, almanya dan alt komşumuz gökhan bey, senin pek sevdiğin bahçıvan selim filan hepsi rahmetli oldular..yani bilirsin, öte dünya inancım pek olmadığından onları da görüyorsundur diyemiyorum ama haberin olsun işte..öte dünya inancı olmayınca beni nasıl duyacaksın dersen, biliyorum duyarsın sen hafize...öyle olmayacağına inansam ileri değil dibe doğru yüzerim, yaparım bilirsin..

    apartman aidatları arttı, büyük kız sağolsun arada yemek yapmaya, çamaşır-bulaşığı halletmeye geliyor, damat efendi biri, evcimen..galatasaray geçen sene şampiyon oldu, ama yine fenerbahçe yi yenemedik..ama bak n'oldu, onların sahasında yenilmedik de şampiyon olduk..haha, tahmin edeceğin gibi çok sevindim..kupayı bize saatler sonra verdiler hafize, bunu bile medenice organize edemedik anlayacağın..gençliğimizde gurbet ellerdeki en büyük eğlencemiz olan st.pauli maçlarına giderdik ya beraber, o zamanlar ne pür neşeydik be! ..türkiye ye belki de dönmemeliydik, sana bakamadılar burada..memleket hasreti diye tutturduk da n'oldu? hiç..gerçi çocuklar mutlu, ben de iyiyim aslında..yüzüyorum, balık tutuyorum, ev temiz, bahçeyle uğraşıyorum, 10 numara hayat..geçen gün yöneticiyi dövecektim de zor tuttum kendimi..yok efendim şu sınır çalılarını keselim de duvar çekelim..lan godoş, ben onları büyütmek için..neyse, şimdilik kestirmedim işte..haftaya torun torba geleceğiz ziyaretine, yeni çiçekler ekeceğiz..eskiden bu sahiller ne kadar boştu, şimdiyse seninle sohbet etmek için açıldıkça açılıyorum hafize, ancak yalnız kalabiliyorum..dünyadaki tek sessiz yer meğer denizmiş, şu fransız boşuna dememiş deniz için sessiz dünya diye..sen üzülme, sigara içmiyor ve öğünleri atlamıyorum..kıyıya da yaklaştık, görüşürüz yine karıcığım..'