hesabın var mı? giriş yap

  • “bu ülkede gemiler seferlerini durdurdu. herkes ekmek kuyruğuna girdi. doktorlar iş bıraktı, doktor bulamadık.” diyen dayılar ne zaman gelir? o dayılar biz mi olacağız?

  • yıllar bana şunu öğretti ki regl dönemindeki kız ibnesin dese hayır önde gideniyim diyeceksin.

  • topluca muhabbet esnasinda bana donup:

    - turkler de zaten arap, degil mi?
    - nasil yani?!?
    - ikisi de musluman, dolayisiyla turkler de arap...
    - e o zaman ruslar da ingiliz?
    - ho?
    - siz de hiristiyansiniz ingilizler de hiristiyan?
    - hmm evet ben cok yanlis dusunmusum, sorry...

  • toplu taşımada sadece türbanlı kadınlara yer verir. diğerleri kadın değil tabi, onlar başka dünyadan.

  • türkiye'nin özlediği ortamı nakleden yayındır.

    böylesine bir kriz zamanında bile makam sahibi belediye başkanı ve bilim adamları konuşuyor. bir gazeteci moderatörlük yapıyor. kimse ağzını yüzünü eğip diğerini aşağılamıyor. kimse kimseyi vatan hainliğiyle itham etmiyor. makam sahibi başkan bilim adamlarına saygılarını sunuyor, kelimelerini özenle seçiyor. bilim adamları da başkanın görevinin zor olduğuna yönelik takdirlerini ifade ediyorlar.

    akp 17 yılda sen bizi nasıl kirlettin böyle... bu ortamlara nasıl hasret bıraktın...

  • david fincher'in babası jack fincher'in senaryosundan uyarladığı şimdilik son filmi. sinema sanatı açısından oldukça malzeme barındıran citizen kane'in tamamlanmasından sonra basın imparatoru william randolph hearst'ün filme açtığı savaş ve yaşananların etkisiyle orson welles'in çalkantılı bir kariyere sahip olması başlı başına bir film konusu olabilecekken "mank" çok da alışık olmadığımız bir yoldan ilerliyor.

    --- spoiler ---

    merkeze herman mankiewicz'i yerleştiriyor ve onun efsaneyi senaryolaştırırken yaşadıklarından çok sık sık geçmişe giderek yazarın senaryoyu biçimlendirmesinde rol oynayan olaylara değiniyor. filmde anlatılanlara göre welles'in "mank"'ı senaryo yazımı için seçmesinin tesadüf olmadığını, hearst'ün hayatını irdelemek için onu yakından tanıyan ve kimseden lafını sözünü esirgemeyen alkolik yazar herman mankiewicz ile çalışmak istediğini anlıyoruz. geriye dönüşlerle yazarın şahit olduğu acımasız holywood kurallarının ve o çevreye hakim kişilerin onu ne denli doldurduğunu fark ediyoruz. yani citizen kane çok kişisel bir senaryonun ürünü. bu açıdan bakıldığında hearst'ün gücünü kullanarak saldırıya geçmesini anlamlandırabiliyorsunuz.

    filmi seyrederken yığınla isim karşınıza çıkıyor. josef von sternberg, david o. selznick, joseph l. mankiewicz, ben hecht, charles lederer, irwing thalberg, marion davies ve elbette louis b. mayer ile william randolph hearst. filmin en kayda değer yanlarından biri de mank'ın iç dünyasına daha fazla girmemize yol açan kaliforniya valilik seçimleri ve adaylardan biri olan upton sinclair. yıllar sonra senatör mccarthy'nin başlatacağı cadı avının aslında holywood'un genel yapısına çok uygun olduğunu görüyoruz bu olayda. louis b. mayer ile ilgili çok hoş şeyler söylenmez ama şeytanın film dünyasındaki izdüşümü gibi sunulmuş olması da çok ilginç.
    --- spoiler ---

    kişisel film zevklerim ve sinemadan beklentilerim doğrultusunda söylemek isterim ki tüm david fincher filmografisi içinde en severek seyrettiğim film oldu "mank". kane ile onun işaret ettiği medya patronu hearst arasında kurduğu paralellik ve iki karakter arasındaki tutarlılık konusunda gösterilen özen beni kendine hayran bıraktı. son yıllarda seyrettiğim en iyi filmlerden biri olduğunu söyleyebilirim rahatlıkla. bu filmin ışığında citizen kane'i yeniden seyretmenin çok ilginç bir deneyim olacağı kanısındayım.