ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
evlenmeye 1 hafta kala nişan atmak
-
annemin kankası olan ayten teyze oğlu nişanlıyken müstakbel gelininin annesinin evde çocuk bakmasına kafayı takmıştı. müstakbel gelinin annesi ücret karşılığı, yarım günlüğüne 6-7 yaşlarındaki çocuğa kendi evinde bakıcılık ediyormuş. bunu da ek gelir olsun diye yapıyormuş. ayten teyze "vay efendim benim dünürüm nasıl çocuk bakar" diye kafayı takmış bi kere. sonunda ayten teyze oğlunun başının etini yiyerek "nişanlına söyle annen kaç para alıyorsa çocuk bakmak için, biz kendi maaşımızdan ona veririz de" diye beyin yıkama yapıyor. oğlan da nişanlısına bu cümleyi kurunca kız da küçük görüldüğünü anlayıp düğüne günler kala nişanı atıyor. ayrıca kızcağızın ilk küçük görülmesi değilmiş. birikmişlik varmış. her neyse ayten teyzenin oğlu şu an başka bi kızla evlendi. yeni kızın babası iflas ettiği için kız yıllardır babasının borcunu ödüyormüş. ayten teyzenin yıllar önce küçük gördüğü ailenin borcu harcı yoktu. ayağını yorganına göre uzatan bi aileydi. biraz ilahi adalet oldu sanki bu durum. *
17 ağustos 1999 depremindeki yağmacılar
-
bugün deprem olurken aklıma ilk gelenler bu yağmacılar oldu.bu yaratıklar kamyonlarla deprem bölgesine gelip bir sürü iğrenç olaya imza atmıştır.yukarıda yazılmış ben de ekleyeyim.askerde bir jandarma astsubaydan bizzat duymuştum.yıkılan bir evin molozlarını kaldırırken bileklerinden elleri kesilmiş 2 kişi çıkarmışlar.zar zor ayakta kalmış bir evin bahçesinde üst üste yığılmış televizyon ve müzik setleri bulmuşlar.ayrıca ordunun getirdiği malzemeleri çalmaya çalışanlar yüzünden havaya ateş açılmış ve vurulan bir kaç kişi görmüş.
durum değişti mi hiç sanmam.üstüne bir de ne idüğü belirsiz suriyeliler ve afganlar eklendi.istanbul'da büyük bir deprem olduğunda ortaya çok daha vahşi bir tablo çıkacak.insanı depremden çok bu ürkütüyor.
mahmud efendi hazretlerinin büyük kerameti
-
ışte cumhuriyet bunlardan kurtulmak için kuruldu. cumhuriyet bayramınız kutlu olsun.
gelmiş geçmiş en komik dizi bölümü
22 mart 2016 sabah'ın fotoşoplu haberi
-
reza zarrab'ı tutuklatan savcı preet bharara'nın cemaatçi olduğunu iddia eden haberdir.
haberde fotoşoplu bir fotoğraf ile savcının, kimse yok mu derneğinden ödül aldığı iftirası atılmış.
haberin tiviti:
https://twitter.com/…abah/status/712226397129981953
silerlerse diye ekran görüntüsü:
https://pbs.twimg.com/media/cejyx1qwaaal9yi.jpg
haber:
http://www.sabah.com.tr/…klayan-savci-tanidik-cikti
ekran görüntüsü:
https://pbs.twimg.com/media/cejyystxeaac6kg.jpg
sabah'ın fotoşop yaptığı fotoğrafın orijinali:
https://pbs.twimg.com/media/cejapnrwoaagcso.jpg
edit:
havuz medyası, yalan ortaya çıkınca haberi sildi ancak google önbelleğinde sabah'ın haberi hala görülebiliyor:
kaynak
kaynak 2
haberi aynı fotoşop ve yalan içerikle akşam gazetesi de vermiş ve biz fark edince onlar da silmiş.
kaynak
megafonla adam azarlayan trafik polisi
-
iki trafik polisi arabası yanyana ilerlemektedir.
sivil herhangi bir arabaya "34 ..... kenara çekermisiniz" diyerek hayatının hatasını yapar polis. diger arabadan cevap yetistirmekte zorlanmaz polisler.
"kenara çekermisiniz diyen dillerini yesinler senin."
her lafa hayır ile başlayan insan
-
hayir baska neyle baslayacak anlamadigim insandir.
iş görüşmesi sonucunu adaya bildirmeyen ik
-
izmir'deki bir yazılım firmasına yazılım test pozisyonu için iş başvurusu yapmıştım. mülakat öncesi test senaryoları oluşturmam için doküman gönderdiler. senaryoları oluşturup gönderdim ve mülakat yaptık, mülakat bitiminde biz sizi arayacağız diyerek sonlandırdılar ve aramadılar, yaklaşık 1,5 sene sonra aynı firmanın açık iş pozisyonunu görerek yeniden başvurdum (kaşınmışım demek ki) ve yine aynı dokümanı gönderdiler senaryolar hazırlamam için. daha önceden gönderdiğim senaryoları bularak küçük değişiklikler yaptım ve tekrar gönderdim. tekrar mülakat yapıldı ve mülakat sırasında "senaryoları güzel hazırlamışsınız, daha öncede mülakat yapışız sizinle neden o zaman sürece devam etmedik" diye sordular. "arayacağız dediniz aramadınız" dedim. mülakat bitti ve yine biz sizi arayacağız dediler, ve yine aramadılar :)
dünyanın en talihsiz hırsızı
-
90'ların başı, bir yaz gecesi. arkadaş evinde toplanılır. güzel vakit geçirilir, kafalar da çeşitli yollarla güzelleşmiştir. geyik yapmaktan bıkıldığı noktada tv açılır, sesi kısılır, karanlıkta çıt çıkarmadan seyredilir. derken yukarı kattan* bir cam kırılma sesi gelir. burada atlanmaması gereken nokta, ev sahibinin imitasyon katana koleksiyonu olduğudur. ve hepsi de aşağı katta, bulunduğumuz salonun duvarlarında asılıdır. cam kırılma sesinin ardından sanki telepatik uzaylılarmışız, sanki yıllardır bunun için eğitilmişiz, sanki biri bir düğmeye basmış gibi hepimiz sessizce kalkar ve duvardaki kılıçları alırız. gerçek kılıç olmadıklarından keskin değillerdir ama elde çok ürkütücü durdukları da bilinmelidir. psikopat ninjalar gibi karanlığın içinde kılıçları havaya kaldırır, gözümüzü merdivene dikeriz. saniyeler sonra tvnin ışığında şüphelinin ayaklarını görürüz. merdivenden yavaş yavaş iner. başı gözüktüğü anda ev sahibi ışıkları yakar. göz göze gelinir. karşılıklı çok kısa bir donmanın ardından topluca haykırmaya ve adama doğru koşmaya başlarız. adam ışık hızıyla yukarı fırlar ama durmayız. kovalamaya sokak boyunca devam ederiz. ama hırsız akıl almaz bir hızla kaçar. hoş, yakalamak istiyor muyuz, yakalasak ne yapacağımızı biliyor muyuz belli değildir. adamın o an ne hissettiğini canlandırmaya çalışıyorum gözümde. dört adam. dördü de entel kuntel tipler. şortlu, gözlüklü, keçi sakallı, 20'li yaşlarda gençler. ellerinde japon işi kılıçlarla pozisyon almış seni bekliyorlar. hatta içlerinden biri yeniçeri taarruzundaymış gibi allah allah allah diye bağırıyor. "ne kadar postmodern" diyecek zamanı olmuş mudur?
edit: http://www.hurriyet.com.tr/dunya/12497984.asp
adnan hoca ile fethullah hoca arasında kalmak
-
adnan hoca ile ortam, fethullah hoca ile kariyer yapılır.
tercih meselesidir
hoşlanılan kızın whatsapp'tan gönderdiği son mesaj
-
(bkz: boş küme)
valla en son bi kızdan hoşlandığımda whatsapp yoktu.
hatta akıllı telefon yoktu, salak salak telefonlar vardı.
rte henüz bir kul kabul ediliyordu.
fışkiye kırılmamıştı.
küçük ibo hala küçüktü.
nihat doğan daha seda sayanla çıkmamıştı.
ibrahim tatlıses yıldız tilbe'yi pezevenklerin elinden kurtarmamıştı.
düşünün euro daha yoktu ya.
bağlaç olan de'yi ayrı yazamayanlara tavsiyeler
-
hâl eki olan -de'yi çıkardığınızda cümle, yapısal olarak bozulur:
iş yerinde geç saatlere kadar çalıştık.
izmir'e ağustosta gideceğiz.
kimliğinizi yanınızda bulundurunuz.
bağlaç olan "de"yi çıkardığınızda anlam daralır ama cümleniz hâlâ sağlamdır:
ben de sizinle geliyorum.
bekledim de gelmedin.
ona bugün de ulaşamadık.
akılda tutun, %99,9 çalışır.
kendini güzel sanan çirkin kızlar
-
+gittikçe güzelleşiyorsun sen.
-ay çok teşekkür ederim.
+az daha git.
-nasıl yanii
+git git biraz daha git.