ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
misafirliğe gidilen evin kızı
-
evin oğlu sokaklarda gezerken gelen misafire hizmet etmek zorunda kalan kızdır. okuldan yorgun bir şekilde döndüğünde bile annesi kapıyı açar açmaz "hemen misafirlerin elini öp." diye uyarılan kızdır. kardeşi bilgisayarda takılırken, misafirlere çay ikram eden kızdır. annesinin sürekli kaş göz hareketlerine maruz kalan kızdır. misafir gelecek diye temizlik yapan, misafir gitti diye temizlik yapan, misafire yatak açan, misafirin yatağını toplayan kızdır. özetle; eve gelen misafirin oğlunu skine bile takmayan kızdır, işi başından aşkındır.
hoh deyince sıcak püf deyince soğuk hava gelmesi
-
(bkz: höh diyince ılık hava gelmesi)
ikisinin ortalaması arkadaşlar, şu an icat ettim %100 çalışıyor.
yaran diyaloglar
-
bir evlendiricilik programında hanım teyzenin teki koca adayında aradığı özellikleri sıralamakta iken damat adayı amcalardan biri lafı yapıştırır;
- doktor, mühendis bir bey istiyorum. şöyle olsun böyle olsun bidi bidi...
- tramvay durağına gelmişsin metrobüs bekliyorsun!
büyük a yerine 4 yazmak
-
(bkz: şansal 4)
her gün duş alan insan
-
yağlı kafayla gezmeyi sevmiyordu. pis kokmak istemiyordur. ayakkabıyı çıkarınca etrafı kokudan bayıltan, uyarıldığında da yok yav benim ayaklarım kokmaz diyen pişkin leş adamlardan olmak istemiyordur. ailesinden öyle görmüştür, standardı budur. sabahları tertemiz güne başlamayı seviyordur. vücudu ıslanmadan uykusu açılmıyordur. kirli vücuda temiz kıyafetler giymeyi sevmiyordur. yakın temas halinde olduğu insanlara saygı duyuyordur. yanında oturan, aynı odayı paylaşan, aynı araçta yolculuk eden insanları rahatsız etmek istemiyordur. uykudan 5 dakika daha erken uyanmaya üşenmiyordur. zamanında uyanıp duş alır, saçlarını kurutursa hasta olmayacağını biliyordur bünyesi zayıfsa akşamdan giriyordur suyun altına.
hayata dair gülümseten detaylar
-
sabah çay servisinde çay yerine kahve istemek için çay ocağı aranır ama telefon açılmaz. bir kaç dakika sonra serviste çay yerine kahve gelir. "telefona yetişemedim, sen az çaldırıyorsun, aradığında da kahve istiyorsun, kesin sensindir diye kahve getirdim" der emekçi ablam.
ben mi çok basit yaşıyorum o mu çok zeki bilemedim.
eczanelerin yerine ilaç otomatlarının getirilmesi
-
oldukça basit bir sistem. devlet büyük ilaç otomatları oluşturacak, reçete barkodunu okutunca ilaçlar alttaki hazneye düşecek, bir de kullanım fişi çıkacak, oldu bitti işte. nöbet işi de olmaz 24 saat hizmet verir.
böylelikle ilacın son kullanıcıya maliyeti de minimize edilmiş olur.
troll diyip geçmeyin, ciddi ciddi düşündüm, bunun olmaması için eczacılar odasının göstereceği direncin dışında ne engel var? ne gibi bir eksiklik veya sorun olabilir inanın bulamadım. en fazla yaşlılara biraz zor gelir.