hesabın var mı? giriş yap

  • bu pazar yaptığım eylem. dünya tatlısı bir sözlük yazarı ile tanıştım. hatta enteresandır birbirimizi neredeyse hiç görmeden tanıdık, tanıştık sıcak bir cay içtik aynı sıcaklıkta bir sohbet ettik.

    bu ilk değil aslında, gerçek hayatta görüşmeye devam ettiğim bir sürü dostum oldu. hatta geçen sene evde kızılca kıyamet kopup ben pılımı pırtımı toplayıp evi terkettiğimde, bu dostlarımdan biri öğrenir öğrenmez "ev bomboş duruyor, anahtar komşuda al, gir istediğin kadar kal" diyen jet hızında bir mesaj çekti taa londra'dan.

    bir başkası avukat dedi istediğin an. bir başkası iş dedi hatta "düşünüyorum, ne yapabilirsin diye 3 gündür, istersen buraya gel" dedi. tabi ki istisnalar vardır ama insanlar her yerde tanışıyorlar her yerde arkadaş, dost, sevgili olabiliyorlar. iyi insanlarla, kötü insanlarla karşılaşma ihtimali her yerde var. bu ihtimal galiba sizin ne aradığınızla da alakalı.

    sonuç olarak şu ana kadar, gerçek hayatta karşılaşıp, dost olduğunu zannetiğim kadar zarar görmedim henüz hiç birinden. demek ki o kadar da kötü bir şey değil.

  • 14. dakikadayım içim şişti, üniversitelerden, hocalarından, devletin hantallığından silkeleyen bir konuşma.
    ---------------------------------
    hocaların kendi çabasıyla devletten maaş almadan dünyadaki gelişmeleri yakından takip ederek proje ödenekleri alıyor, bu parayla 30'a yakın doktora öğrencisi alıyor böylece bilimsel olarak ülkesine katkısı oluyor.

    bizim ülkemizde ne oluyor 1-2 öğrenci alıyor, rica minnet.onlarda maaşı devletten bekliyor. kendileri ellerini taşın altına sokup gideyim bir proje yapayım ödenek getireyim diye dertleri yok. bu tembellikten ve memurlaşmaktan oluyor.

  • milli servetten harcadığınız parayı neden çöpe atıyorsunuz?
    hiç mi kafanız çalışmıyor sizin?

  • nöbetçi astsubay hafifçe kapınızı tıklatır. iki kolunun altında iki güzel kız, birini seçmenizi ister. ikisininde elinde birer kahvaltı tepsisi, seçtiğinizi odaya bırakır ve diğer kızla gider. mango aromalı o ferahlatıcı içeceğinizi bitirdikten sonra da hem onu tazelemek, hem de biraz daha serinlemek için havuz başına, diğer komutanların yanına geçilir. fonda da jazz havalarında ya da big band formatında yaylalar coverı dönmektedir.

    her seferinde ısrarla sormama rağmen sonrasını anlatamadan düşüncelere dalıp gittiler, bana anlatılan bu.

  • bir beş sene kadar oluyor, bir iş için new york eyaletinin kuzeyinden greyhound (abd'nin metro turizmidir) ile nyc'ye geliyordum. yol üç buçuk saat kadar sürüyor, ilk bir saat tıngır mıngır geçti. gidiyoruz. birden otobüste selda bağcan çalmaya başladı. lan dedim ne oluyor... sonra yaklaşık iki saat boyunca çalmaya devam etti. bizim otobüs bir anda erzincan-malatya otobüsüne dönüverdi. ben şaşkınlık içindeyim, bayağı da merak ettim mevzuyu. inerken şoföre sordum ne iş diye; owww selda is my favourite dedi. adam karışık mp3 yapmış yollarda hep çalıyormuş. diyeceğim o ki, bu kadını gerçekten bütün dünya dinliyor.

  • bu filmi göklere çıkartanlar çoktur, görselliğe ve kurguya övgüler dizen çoktur. son bölümde kahramanımız kurtz'ü bulduğunda izlediğimiz sahneler bugün bile çekilememektir, desek yeridir; ama bu film için söylenecek en önemli şey bu filmin çekim tarihidir. o tarihte bu filmi çekmek ve hala konuşulmasını sağlamak az iş midir?

  • öncelikle iyi seneler dilerim, yeni bir gt3 pro kullanıcısı olarak soluğu bu başlıkta aldım. ios ile kullanıyorum ve ilk izlenimlerinden bahsedeyim.

    iphone'la uyum konusunda şu ana kadar herhangi bir sorun yaşamadım, youtube inceleme videolarında bahsettikleri bir çok sorun güncellemeyle giderilmiş. (bildirim gelmeme, ücretli kadran satın alamama, emoji gözükmeme, ekg sorunu, kamera uygulaması kullanama vs. hepsi tıkır tıkır çalışıyor. )

    saat çok şık, pro dediğimiz ekstra ücretli malzeme kalitesinin hakkını veriyor, ben siyah kauçuk kayışlı modelini aldım. siyah kauçuk kayış fotoğraflarda biraz dandik plastik kayış gibi duruyordu ama yakından hem premium görüntüsü var hem de bilekte oldukça rahat hissettiriyor. hatta yedek kayış almayı bir süre ertelemeyi düşünüyorum çünkü bu kayıştan baya memnun kaldım.

    gt3 ve gt4'ün tasarımını pek beğenmemiştim, kasa üzerindeki sayılar gözüme batıyordu. pro serisinde o sayılar yok, sayıları temsil eden küçük çizgilerle sade ama daha şık bir tasarım elde edilmiş. hem de pro'ların malzeme kalitesi, düz gt'lerin çok ilerisinde... titanyum kasa ve safir cam ile o kaliteyi fazlasıyla hissedebiliyorsunuz. söz olsun diye yazmıyorum, ciddi ciddi kutusunu açınca ilk görüşte önce bir "vaaaay" çekiyorsunuz, sonra da kolunuza takıp bakınca "laaaan çok iyimiş be!" diyorsunuz.

    gelelim her ürünüyle apple eko-sistemi kullanan biri olarak ısrarla apple watch değil de gt3 pro alma sebeplerime, öncelikle ilki tasarımdı -ki- ondan bahsettim, gt3 pro gerçekten her senaryonun saati; ister spor, ister günlük, ister de takım elbiseyle her kombinin aksesuarı olabilecek uyumlulukta. apple watch'un görüntüsü malum, her ne kadar farklı kayışlarda kullansanız da yine de klasik saat görüntüsünden çok uzak kalıyor. ikinci ve en önemli sebebim ise kesinlikle şarj konusu... saatin tüm sensörleri açık bir şekilde, hakkını verip dolu dolu kullanarak günde sadece %10-15'lik bir batarya tüketimi mevcut. yani tam dolu bir şarj ile saati kendinizi kısıtlamadan 10 gün kullanabiliyorsunuz. gerçekten "game changer" dediğimiz bir mevzu bu, müthiş!

    vadettiği şık tasarım ve batarya performansıyla, doğrudan günlük hayatımıza etki eden ve düzgün çalışan akıllı özellikleriyle kesinlikle tercih sebebi! hatta bana kalırsa şu an piyasanın "en mantıklı" akıllı saati diyebilirim. apple watch kadar akıllı değil, uyumlu değil kabul ediyorum ama günlük hayatımızda, illa ki telefon kullanabildiğimiz bir gün içerisinde apple watch'un o akıllı özelliklerine ne kadar ihtiyaç duyuyoruz orası da ayrı bir tartışma konusu. şahsen ben gerek duymadığım ve en temel ihtiyaçlarımı bu saat ile karşılayabildiğim için huawei gt3 pro tercih ettim ve ilk 1 hafta itibariyle inanılmaz memnunum.

    tavsiyedir dostlar :)

  • hiç de bile aklımı yitirmediğim olay. gecede 20-30 kişi gelip kilot değiştiriyor bizim benzinlikte. alıştık yani artık. kapiş!