ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
billy budd
-
amerikalı sağlam yazar herman melville'in kısa ama kısalığının aksine oldukça çarpıcı, düşündürücü ve bir o kadar üzücü kitabı.
yazılmış en iyi kısa romanlardan biri olan ve aynı adlı ana karakterin denizler üzerinde ve tayfa arasında yaşadıklarını içeren bu romanda kötülük karşısında masumiyeti korumanın ve masumiyetin kötülük söz konusu olduğunda dişini gösteremediği gösterilir bizlere. bizler de kitabı okurken bu acımasızlığın önüne geçemez ve hüzünlü sona doğru savrulup gitmekten başka bir şey yapamayız.
savaş gemisi ındomitable (amansız) açık denizlerde yol almaktadır ve yakışıklı denizcimiz billy budd bu gemiye tüm canlılığını, sen şakraklığını katmaktadır. donanmayı isyan korkusu sarınca bu iyilik dolu gencimiz suçlanır, insanoğlunun inatçılığının kurbanı olur. kitabın sonunda budd'un sözleri vardır ki ağlamamak gerçekten zordur.
hayatın tezatlığı vardır bu kitapta. diyalektik düşüncenin çarkını da döndürebiliriz aynı zamanda. billy budd, yakışıklı denizcimiz.
geçtiğimiz aylarda zeplin kitap'tan yeni bir çevirisi çıkmıştır. yky çevirisinden daha düzgün, derli toplu.
askerlikte ilk sabah
-
allah aşkına bu ne ya :)
millet öyle bi yazmış ki sanırsın hepsi afganistanda uyandı :)
askerlikte ilk sabah azıcık kafanı çalıştıracaksın. ortalama zekalı bir erkek gibi davranırsan tuvalette sıra bekler, tıraş olurken lavabo paylaşır, yüzünü yıkayamadan ictimaya çıkarsın.
gece yatmadan önce uzun dönemlere2 kritik soru soracaksın:
1. sabah kalkış saati kaç?
2. tuvalet nerede?
gerekli cevapları aldıktan sonra kolundaki casio f-91w saatininin alarmını "koğuş kalk" saatinden yarım saat önceye kurar; temiz tuvalete sıçar; boş lavaboda tıraş olursun.
sonra diğer ortalama zekalılar bunlarla uğraşırken boş koğuşta yayıla yayıla giyinip, temiz hava almak için dışarı çıkarsın.
olay budur askerlikte ilk sabah.
yalnızlığın anlaşıldığı anlar
-
oturuyorum bir barda iki tane arkadaşımla, içiyoruz. hepimizin canı birbirinden sıkkın. garson geldi ve maytap bıraktı masalara. müzik durduğunda yakar mısınız dedi, olur dedik. doğum günü kutlaması falan zannettim. durdu müzik, yaktık maytapları. bir çocuk çıktı sahneye aldı mikrofonu, kız arkadaşını çağırdı yanına, diz çökerek çıkardı yüzüğü ve "hayatımın kadını benimle evlenir misin" dedi. mutluluktan ağladı kız tabii, sarıldılar ve evet dedi. müzik başladı ve şu an dans ediyorlar.
ben ne mi yapıyorum? maytap tutuyorum tabii ki ne yapacağım.
show tv'yi batmaktan kurtarmanın yolları
-
(bkz: tutti frutti)
gümrük memurunun gezginlere asılması
-
sesi kıs, türkiye detaylarını gizle, konuşmayı altyazılı ver gene ve afganistan sınırı de inanırım.
auto tune
-
akatlar/ levent civarlarında sesi kendiliğinden auto tune'lu bir simitçi var, her bağırışında aynı ton, vurgu, volüm, bugün nihayet karşılaştım, ilginç.
https://soundcloud.com/basakpurut/simitci
15 nisan 2022 egm basın açıklaması
-
emniyet genel müdürlüğünün türk halkını korumak yerine, ortadoğulu müslüman din kardeşlerimizi koruduğunu öğrendiğimiz açıklamadır.
yazıklar olsun bu nasıl açıklama. hadi milliyetçi duyguları geçtim sizin hiç çocuğunuz yok mu?
dolmabahçe sarayındaki altın vazoların kaybolması
-
yazar burada başlığı ''kaybolması'' şeklinde açarak kendisine açılabilecek davaları ustaca bertaraf etmiş, tebrix. eee türkiye'de yaşamak için adapte olmak şart.
bana hiç şans vermeyeceksin değil mi
-
kimsenin hayatında bir seçenek olmayın sevgili yazar arkadaşlarım. bu yüzden onu mu seçti bunu mu seçti, bana şans verecek misin? yok aramızdaki şeye şans vercek misin falan bunlar anlamsız şeyler. birinin hayatında bir seçenek olmaktansa gitmek daha mantıklıdır.
türklerin öğrenemediği şeyler
-
metroda inen yolcuya öncelik vermek.
eskişehir'de 18 geyik ihale ile vurulacak
-
neden vuruluyor arkadaş bu hayvanlar? bir tane mantıklı açıklaması var mı? para için neden doğal ortamında yaşayan bir canlının ölümüne izin verilir? bu nasıl spor? bunlar nasıl insanlar?