hesabın var mı? giriş yap

  • basit bir çözümü olmayan ve son kalan yağların depolandığı bölgedir kendileri.

    tek çaresi şekerden uzak durmak, kaliteli karbonhidrat tüketmek ve spordur. başka bir imkan yoktur.

    edit: soranlar oluyor ufak ipuçları vericem. bu arada yazmak lazım; her zaman profesyonellerle çalışmak gerekir. yazılanların tamamı herhangi bir sağlık sorunu olmayan insanlar için geçerli olan tavsiyelerdir. bir diyetisyen gerektiğinde spor hocası veya doktora danışılmalı. bu kadar beğeni alacağını düşünmemiştim. daha müsait bir zamanda uzun ve detaylı bir şekilde bildiklerimi ve tecrübe ettiklerimi aktarmaya çalışıcam siz sevgili suserlere. (bkz: kilo verirken bilinmesi gerekenler)

    bol su. sabahları ilk iş koyu bir fincan kahve (içerisine hindistan cevizi yağı koyulursa yağ yakımını kuvvetlendirir). kaliteli yağ (avokado, ceviz, badem, omega 3, hindistan cevizi vs.) ve kaliteli karbonhidrat (yulaf, kinoa, tam tahıllı ürünler, muz, meksika fasulyesi, bezelye, bütün yeşil sebzeler.) .

    eğer yağ yakımı istiyorsanız liss cardio yapmanızı tavsiye ederim. yani düşük ama düzenli yoğunlukta kardiyo olarak çevrilebilir. 1 saatlik koşu temposundan bir tık yavaş yürüyüşler. dikkat edin koşu demiyorum. bunun nedeni yoğun egzersizlerde vücut öncelikle hızlı yakabileceği şekere yüklenir. yavaş ve rutin egzersizlerde ise önce depolarındaki yağı kullanır. yağ yakımı 25 dk.sonra başladığını göz önünde bulundurarak bunun üzerine koyduğunuz her dakika size yağ yakımı olarak döner. kendinizi aç bırakmayın aksine düzenli beslenmeye çalışın ve vücudu bu beslenmeye alıştırın. sonrasında ihtiyaç duydukça 1-2 kaşık daha az yiyerek kalorinizi azaltın.

    edit2: protein tarafını yazmamışım. ben ağırlıkla uğraştığım için bu tarafını es geçmişim. vücut ağırlığınızın 1 ila 1,2 katını geçmeyin. 80 kilo biri için 100 gr protein alımı yeterlidir. ayrıca et ne eti olursa olsun eti et olarak tüketin. örnek kırmızı et yiyecekseniz adana kebap değil biftek tercih edin ya da en kötü köfte yiyin. döner gibi yağlı gıdalardan uzak durun. kendi yemeğinizi kendiniz yapmayı öğrenin. böylece yemeğinizi yerken kontrolü elinizde hissedeceksiniz.

    edit3: konu uzuyor git gide ama çok söyleyen olduğu için şunu belirtmek lazım mekik gibi bölgesel hareketler bölgesel yağlanmayı azaltmaz. sadece o bölgedeki kas yoğunluğunu arttırır ve kaslarınızın daha görünür olmasını sağlar. örnek vermek gerekirse tüm gün boyunca herkes bacaklarının üzerinde hareket ediyor ama bu yağlanmasına engel olmuyor. fakat daha fazla kas = daha fazla enerji ihtiyacı = daha fazla kalori yakımı demektir.

    edit4: liss cardio video eklendi. 2:10 dan sonrasına bakabilirsiniz.

    edit5: size bir bilgi daha veriyim. vücudunuz bunca yıldır şekeri yakarak enerji üretmeye fazlasını yağ olarak depolamaya alıştı. bunu değiştirmeniz için yapmanız gereken vücuda şeker girişini tamamen durdurmalısınız. buna süt, meyve, nişastalı her türlü gıda (patates, havuç dahil) ve özellikle alkol dahil. yerine ne koyucaz diyeceksiniz. işte asıl olay şimdi başlıyor. vücut yine kolay olan yolu seçerek kaslara yönelmeye başlayacaktır. bu noktada vücudunuza günlük 50 gr. aşmayacak şekilde kompleks karbonhidrat, bol miktarda su, kaliteli yağ ve protein almanız gerekiyor. saçma geliyor biliyorum ama vücut yüksek oranda kaliteli yağın fazla miktarda alınması ile yağı depolamak yerine yakmayı öğreniyor. nasıl olsa sürekli vücuda yağ alımı var bunu depolamama gerek yok diyor.ilk 15 gün çok önemli. baş ağrısı ve halsizlik başlayacaktır. ağız kokunuz değişecektir. halsizlik ve baş ağrısı geçtikten sonra kendinizi sabahları çok daha dinç hissetmeye başlayacaksınız. işte bundan sonra şeker almadığınız her an vücut daha fazla yağ yakacak. bunu kahve, hindistan cevizi yağı, sporla iyice arttırabilirsiniz. 1-2 aydan sonra az miktardaki basit şekeri kabul edebiliriz. ama aldığınız her şeker yakılana kadar yağ yakımı duracaktır. bu söylediğim beslenme metodu böbrekleri yorar o sebeple en az 2,5- 3 lt su tüketmek ve rutin yürüyüşlere desteklemek gerekir. bu sistemin işe yarayıp yaramadığını soranlar oluyor. bu sistem bir beslenme düzeni değildir ve uzun süre yapılmamalıdır. ben bu rutinle 5,5 ayda 29 kilo verdim. sonrasında istediğiniz bir beslenme düzenine geçmenizi tavsiye ederim.

  • nasıl ki bir insana telefon numaranızı vermek ona size günün her saatinde ulaşma hakkını tanımıyorsa onun günlük hayattaki rutinlerini takip etme olanağını da tanımaz.

  • manyaklık..bu konuda en iyi sözü arthur schopenhauer 200 sene önce söylemiştir : "dünya, 15 yaşından küçük çocuklara din dersi vermeyecek kadar dürüst olursa, belki o zaman ona umut besleyebiliriz."

  • twitter binasına elinde lavabo ile girmesinden belliydi temizlik yapacağı. ama çok hızlı bir başlangıç yapmış

  • 2 sene önce istanbul-stockholm arasıydı benimki. uçuş boyunca en korktuğum an tuvalette işimi hallettikten sonra sifona benzeyen bir şeye basmam sonrası kopan gürültüydü. o kadar derinden, o kadar dehşet vericiydi ki "uçağı düşür düğmesine mi bastım lan!!!?" diye sırtımdan kıçımın arasına doğru anında bir ter süzülmüştü. gürültünün sürdüğü o 5,6 saniye içerisinde national geographic'deki "uçak kazası raporu" programının bizim uçağın düşüşünü konu alan bölümünü bile kafamda canlandırmıştım. hem bok yoluna gidecek, hem de uçağı benim düşürdüğüm ortaya çıkınca "dünyanın en gerzek uçak yolcusu" olarak anılacaktım. sesler kesildiğinde yanlış bir şey yapmadığımı anlayıp, 40 yıllık uçak yolcusu gibi gözüm kapalı sifona basabildiğim için övündüm kendimle. tuvaletten çıkıp koltuğuma doğru yürürken de herkesin suratına "işte bu iş böyle yapılır. tuvaleti yaptıysan sifonu çekecen abi." gibisinden bakarak gururlu bir tavır takındım.

  • yıllarca çektiğim sendrom. bilimsel bir açıklaması var mıdır bilmiyorum ama bu sendromun direkt sigara ve stres ile alakalı olduğunu düşünüyorum, yani en azından sigara bu sendromun olma sıklığını arttırıyor ve bir şekilde tetikliyor. uykusuzluk sorunu çeken biriyim ve yıllarca günde 1 paket 1.5 paket hatta bazı zamanlar 2 pakete yakın sigara içtim. ve sigara içtğim zamanlarda da ay içinde 5-6 kere bu sendrom'a yakalanırdım. ne zaman ki sigarayı bıraktım ve bu sendrom'a yakalanma oranım da zaman içinde azalmaya başladı. sigarayı bırakalı neredeyse 9 ay olacak son 3-4 aydır patlayan kafa sendrom'u denen rahatsızlığı çekmiyorum. bu rahatsızlığın nedeninin en önemli başka bir etkenin de stres olduğunu söylebilirim. stres ve strese bağlı olarak sigara kullanımının yarattığı ağır psikolojik etki bu sendromun oluşması için gerekli alt yapıyı sağlamakta, uzun zamandan beri sigara içmiyorum ve son zamanlarda da eskisi kadar stres altında değilim ve artık(çok şükür) bu sendroma yakalanmıyorum.

    tabii bu saydıklarım benim sinir sistemim ve bünyem için geçerli olan şeyler. benim yaşadığım deneyimler bir başkası için ne derece geçerli olur bilemem, ama zamanında fena halde bu sendromu çeken biri olarak size tavsiyem; eğer sigara kullanıyorsanız sigarayı azaltmanız ve yapabiliyorsanız sigarayı bırakmanız yönünde olacaktır. ve stresi de hayatınızdan bir şekilde çıkarmaya bakın. bu dediklerimi yaptığınız an geceleri biraz daha rahat uyuyabilirsiniz. ve düzenli, rahat ve iyi bir uyku uyumak vücut direncinizin artmasına yardımcı olacaktır. ve vücut direncininiz artması demekte bu tür sinirsel ve psikolojik sorunlarla başetmeniz adına size çok yardımcı olacaktır.

  • gece gece okurken beni sinir krizine sokan başlık. ortaokuldayken voleybol takımına girmiştim, gerçi girmemle çıkmam bir olmuştu çünkü babam şort giymemiz gerektiğini öğrenmişti. tayta bile ikna edememiştim ve bırakmak zorunda kalmıştım. sonra da dışarı çıkmam yasaklanmıştı :) sırf voleybol oynamak istedim diye. ha oynamaya devam etsem vargas mı olacaktım hayır. ama belki kızları izlerken içim bu kadar buruk olmazdı. olabilecekleri bu kadar düşünüp kendimi üzmezdim.
    burada atıp tutanlara sesleniyorum: bu ülkenin kızlarının yaşadıkları bunlar. yardımcı olmuyorsunuz bari çenenizi kapatın ve sevinenlere karışmayın.

    bu ülkenin ağ tutmuş zihniyetiyle hiçbir şey yapılmaz.

  • inşaat mühendisi olarak "bir fayans ustası ne kadar farklı çalışabilir ki?" düşüncesi ile inceledim. tesviye tabakasındaki mikro pürüzleri traşlaması ve tozu süpürmesi ile başlayan video, burada laminat parke ve kısmen pvc haricinde kullanılmayan şilteleri sermesi, kapı çerçevesini kesmesi, köşeden başlayıp "olduğu kadar" düşüncesi ile hareket etmeyip yerleşim tasarımı yapması ile devam etti. fayans ustalığında alman ekolüne saygı duydum, kendimi iş makinesi izleyen insanlar gibi hissettim.

    şu anda bile saatte bu disiplinle 36,80 metrekare** hız ile çalışıyor ancak allah rızası için biri kendisine lazer metre ve lazer su terazisi hediye ederse, fayans döşemenin usain bolt'u olabilir.

    (bkz: yarın gel başla)