ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
sırrı süreyya önder
-
kemal kılıçdaroğlu'nun tırnağı olamayacak siyasetçi. samimiyetsiz adam.
6 yıllık ilişkinin aldatılma ile bitmesi
-
- merhaba ben ekşi sözlük yazarıyım ve 6 yıllık ilişkim aldatılma ile bitti
* hadi ya, geçmiş olsun... nickin neydi sözlükte?
- amcokelek abi... amcokelek...
* ahahahahahahaha
- abi?!
* yok ya sana gülmüyorum, aklıma bir şey geldi de... ahahahah.... hay amk ya...
4 ocak 2021 boğaziçi üniversitesi protestosu
-
boğaziçi üniversitesi öğrencilerinin çağrısıyla 2. kayyum rektör melih bulu'yu protesto etmek amacıyla güney kampüs kapısı önünde saat 14.00'te gerçekleşecek protestodur.
''rektörler okul bileşenleri tarafından seçilmelidir! üniversitelerin çok sesli, özgür, özerk yapısını savunan öğrenciler olarak rektörlerin atama yoluyla değil üniversite bileşenlerince seçilmesini talep ediyoruz.''
(bkz: 5 ocak 2021 boğaziçi üniversitesi protestosu)
bugün boğaziçi'de başlayan direnişin sembolü bu fotoğraf olacaktır: https://ibb.co/nkmhjdw
polisin üniversite kapısını kelepçelemeye çalıştığı anlar: https://mobile.twitter.com/…tus/1346094101574406150
canlı yayın linkleri: https://www.twitch.tv/cuneyttcakir
https://twitch.tv/mustafayldrmm
edit 1: polisler tabii ki öğrencilerden önce toplanmış.
https://ibb.co/snfncym
https://ibb.co/r5h7ymk
edit 2: öğrenciler de toplanmaya başladı.
https://ibb.co/bjcyq2s
https://ibb.co/54jbm2l
https://ibb.co/znfmpx4
edit 3: basın açıklaması başladı.
https://ibb.co/25f0frz
edit 4: boğaziçi üniversitesi'nde şu ana kadarki en kalabalık prostesto olduğunu düşünüyorum. basın açıklamalarından sonra bir forum düzenlemek için kuzey kampüse geçiliyor.
https://ibb.co/bntzhpb
https://ibb.co/cj2chkm
edit 5: kuzey kampüs içinde forum başladı.
https://ibb.co/yqcj1ky
https://ibb.co/2n8ytjk
edit 6: polisle öğrenciler arasında arbede çıktı. polis şu an güney kapı önüne barikat kurmuş durumda ve grubu dağıtmak için anons yapıyor.
https://twitter.com/…si1/status/1346085174459715584
https://ibb.co/nw26qrx
edit 7: polis güney kampüs kapısına kelepçelemeye çalışıyor.
https://mobile.twitter.com/…tus/1346094101574406150
edit 8: polis müdahalesi sert bir şekilde tekrar başladı. plastik mermi, biber gazı, su ve tomalarla direniş dağıtılmaya çalışılıyor.
https://twitter.com/…sit/status/1346109619807154177
https://streamable.com/e7eua2
edit 9: öğrenciler çarşamba günü tekrar buluşmak üzere dağılmaya başladı. (bkz: 6 ocak 2021 boğaziçi üniversitesi protestosu)
https://streamable.com/0dpgxe
en önemli tıbbi buluş
-
türkiye cumhuriyeti’nin eski sağlık bakanı prof. dr. recep akdağ'ın, “keneden korunmak için pantolon paçalarını çoraba sokun” buluşudur şüphesiz.
sokakta ayı oynatılan günler
-
çoçukluguma denk gelen dönemdir. oynayan aynını etrafında bütün çocuklar toplanırdı, ayı lan ayı. sokaklarda ayı gezerdi, elinde tef ile bir adam o ayıyı oynatırdı. şimdi böyle bir şeyi hayal etmek bile olanaksız.
ekşi sözlük tatil arkadaşı aranıyor ilanları
-
yaşım 27, boy 178 kilo 78.
meslek:genel cerrah
gidilecek tatil yeri: doğu karadeniz
aranan özellikler: bol su tüketmesi, daha önce böbrek rahatsızlığı geçirmemiş olması, pek kimsesi olmaması.
herkesin oruçlu olduğu ofiste yemek yiyen tip
-
insanları kendilerinden gizli gizli yemek yemek zorunda bırakan tiplerin saygı saygı diye zırladığı başlık.
kimse senin inancına saygı duymak zorunda değil. beğenmiyorsan bırak işini, kapat pencereni kapını, otur evinde. kimse de sen zırlama diye senden gizli gizli yemek zorunda kalmaz.
kapitalizmi anlatan en iyi söz
-
"kapitalizm gölgesini satamadığı ağacı keser."
the beatles
-
led zeppelin için diyeceğim tek şey şu ki; beatles'ın beatles olduğu zamanlar, milletin salya sümük beatles dinlediği zamanlarda liste başı çoğunlukla led zeppelin görünüyor.
beatles led zeppelin'den az kazanmıştır. daha çok konuşulmuştur. beatles süt çocuğu müziği yaparken led zeppelin kimsenin söyleyemediği şeyler anlatıyor, müzikal açıdan da hiç denenmemiş şeyleri çaluyordu.
lütfi elvan
-
ben bu bıyıktan görmek istemiyorum artık.
suçsuz yere mağaza alarmına yakalanmak
-
bir insan evladının başına gelebilecek en korkunç talihsizliklerden biri. asıl prison break budur işte dostlarım. mağazanın girişinde bulunan ve arasından geçtiğimiz o mendebur zamazingo bazen çalar ansızın... şaşırır kalırız. hiçbir suçumuz yoktur oysa. tişörtüyle olsun, dizkapağına kadar uzanan çiçekli mayo şortuyla olsun yaz sezonunun en gözde ürünlerini almışızdır parasını ödeyip. sevdiğimiz dergileri, dvdleri, kitapları almışsızdır helal paramızla. kimi zaman iki eppek, makarna, yoğurt ve "yaz geliyor, evde geniş geniş, ferah ferah giyilir bu... marka aranmaz ev kıyafetinde... bayaa da güzel lan aslında" şeklinde sinsi sinsi düşünerek migros marka şort alırız, üzerinde alın teri olan ve bir beybi gibi cüzdanımızda özenerek sakladığımız o ellilik, kimi zaman yirmilik banknotlarla.
bu derdi çeken bilir. winçester arşidükü gibi bir havayla yaptığım nice alışverişin meksika sınırında yakalanan kaçak göçmen gibi bittiğini bilirim. oysa param olduğu zamanlar yaptığım o sevimlilikler, "kaça bölelim?" diye soran kasadaki emekçi dosta yaranmak için en beybimsi halimle "hiç farketmez" deyişim, kasadaki emekçi dostun "iki taksit?" deyince içimden hemen bir hesap yapıp "altıya bölün o zaman" diye rica edişim, kasadaki emekçi dostun bana bakışı... öten bir alarmla dağılan bir dünya. yıkılan hayaller. girilen suçlu psikolojisi.
insan suçsuz yere alarma yakalanınca belli tepkiler veriyor. ben şahsen ilk seferinde içinde koray mağazasından aldığım üç adet atlet, iki adet don bulunan poşeti hemen yere koyup, dizlerimin üstüne çökmüş ve ellerimi başımın üstünde birleştirmiştim. çünkü birinin "fiiiiriiiz... put di fakin' pekıç devn" diyeceği hissine kapılmıştım. sonradan yozgat'ın sorgun ilçesinden olduğunu öğrendiğim babacan bir yiğido güvenlik görevlisi gelip "bugün o ötüp yattı abi... bozulmuş herhal" deyip kaldırdı beni yerden. sinirim bozuldu, ağladım. don atlet çalan adam konumuna düşmüştüm çünkü. sağolsunlar yüzümü yıkayıp, su verdiler. daha sonra da birkaç kere başıma gelince bu, verilecek en iyi tepkinin sırıtarak ve çalışanlarla beş bin yıllık dostmuş gibi bir edayla kasaya yönelmek olduğunu anladım. tam mağazadan çıkarken arasından geçtiğim o şey dividividiviviviv diye ötünce "ilahi çocuklar" yahut "hey allahım, hem mağazanın sahibiyim hem bana çalıyor alarm ohohoho" şeklinde bir kendine güven ifadesiyle kasaya yönelip sorunu çözmeye başladım. alarm sesini duyunca çömelip ağlamaktan ya da gaza gelip "beni yakalayamayacaksınız aşağılık herifler" diye bağırarak kaçmaya çalışmaktan çok daha olgun bir hareket bu. bir de görüyorum, alarma yakalanınca "acaba rezil mi oldum?" diye düşünüp mağazadakilere kızanlar oluyor, ben yapmadım ama yapanları anlıyorum. nihayetinde ömür törpüsü bir durum bu.
o alarm cihazlarının arasından her geçişimde hiçbir suçum olmadığı halde "alarm çalarsa ne yaparım?" diye düşünüyorum: acaba şimdi alarm yanlışlıkla çalsa ve çaylak bir güvenlik görevlisi ben durumu açıklayamadan ateş edip beni vursa, sonra başıma toplansalar ve ben ağzımın kenarından s şeklinde akan kanla ve öksürerek cebimden aldığım ürünlerin fişini çıkarsam... masum olduğum anlaşılsa ve herkes ağlasa böyle, üzülse... ben başım sol tarafa düşmeden önce son nefesimde beni kucağında tutup ağlayan güvenlik görevlisine "neden? neden canıtın? neden?" desem o da ağlaya ağlaya "abi benim adım halil ibrahim" dese... işte alarm yanlışlıkla öter korkusuyla hep bunları düşünmek zorunda kalıyorum. mecbur muyum lan ben bu korkularla yaşamaya? mahvoldu psikolojim yeminle...