hesabın var mı? giriş yap

  • evinize alın!
    gelinlik kızınız varsa verin, bekar oğlunuz varsa everin
    kendi içinizde çözün. bizi karıştırmayın.

  • üst edit: başlık sanırım işe yaradı başta trakyalı olmak üzere birçok troll geçtiğimiz dakikalarda uçuruldu. polat alemdar bir gecede 6 babayı temizliyor tarzı etki yarattık.*

    sözlüğü normal seyrinde okumanın imkansız hale geldiği, troll (ak) hesaplar tarafından tüm gündemin cumhuriyet ve atatürk düşmanlığı içeren başlıklarla donatıldığı, uçurulan hesapların yan hesaplarıyla gelip sözlüğü esaret altına aldığı, başlıkları engelle fonksiyonunun çalışmamaya devam ettiği, moderasyonun uyuduğu rezil bir hal. bir de troll başlığa elinde tuzlukla koşup fav kasma peşindeki dangalaklar var başlıkları gündemde tutan onlara hiç girmiyorum.

    16 temmuz 2022 sözlüğün utanç günü olarak tarihte yerini alsın.

  • atv nin önünden geçmiştim bi defa, ali kirca haber sunuyordu ben otobusun icinde tavsan gibi bakmistim. tvde ciktim mi bilmiyorum. barbaros bulvarinda.

  • oyuncu ödüllerinde cinsiyet ayrımını kaldırmaları çok tebrik toplayacak, en başta çok güzel bir iş yaptıkları için bol bol alkışlanacak, fakat zaman geçtikçe pek de iyi bir karar olmadığı ortaya çıkacaktır. ödülü iki sene üst üste erkek oyuncular -hak ettikleri şekilde- alınca, üçüncü sene hak etmese bile kadın oyuncuya verecekler ödülü. bunu tahmin etmek için sinemadan anlamaya ve festivalleri takip etmeye gerek yok. sosyal medyada kırk beş saniye geçirmek yeterli. çünkü ödülleri erkek oyuncular topladıkça, oyuncular gerçekten ödülü hak etmiş mi etmemiş mi buna bile bakılmaksızın, festivalin ayrımcılık ve kadın düşmanlığı yaptığına dair yazılar yazılacak, podcastler doldurulacak, tweet'ler atılacak, yazılar yazılacak. ''ödülü hak ettiği şekilde erkek oyuncuya vermek sureti ile kadın düşmanlığı yapmak'' gibi ilginç argümanlar türeyecek. eşitlik sağlayalım derken, erkekleri de kadınları da eşitsizliğe ve adaletsizliğe maruz bırakacaklar ama kolay kolay geri dönülecek bir karar olmadığı için geri adım da atamayacak ve zaman içinde ''en iyi oyuncu ödülünün'' itibarsızlaşmasını izleyecekler.

    kategorilerin cinsiyete göre ayrılması kadınları mağdur etmediği gibi eşitsizliğe de neden olmuyor. bilakis, bence, bu hâliyle daha eşit şekilde yarışmalarını sağlıyor. aynı tartışma akademi ödülleri için de yapılıyordu. sektör hâlâ erkek ağırlıklı, büyük bütçelerin büyük kısmı erkekler tarafından yönetiliyor, başrolleri erkek olacak senaryolar yazılıyor ve tartışılan şey ''oyuncu ödülünde cinsiyetsizlik''. eğer berlin'de ödül hakkaniyetli şekilde dağıtılırsa her on ödülden dokuzunu erkekler alacaktır. sebeplerini de az evvel yukarıda saydım zaten. tartışılması gereken başka konular varken bütün bunları es geçip vitrindeki bir ödülü kimin, ne şekilde alacağına kafa yormak, popülizmden başka bir şey değil. hiçbir sorunu çözmediği gibi, yeni sorunlar yaratmaktan başka bir işe de yaramayacak.

    bir ara da ''bond kadın olmalı'' tartışmaları vardı. böyle tartışmaları açanların kadın düşmanı olduğunu düşünüyorum ben zaten. kadınlara eşit haklar vermenin yolu ''erkek bir karakteri'' kadın yapmaktan mı geçiyor? beş yüz yıllık kült bir karakteri bir anda kadın yapınca bütün sorunlar bitiyor ve kadınlar eşitliğe mi kavuşuyor? mesela bond tarzı bir kadın karakter yaratıp, yıllar yılı ona yapılan yatırımlarla kült bir kadın karakter oluşturmak daha iyi olmaz mı? hazıra konmak mı yoksa böyle bir süreç mi daha çok saygı uyandırır ve kabul görür? bunu kadınlara sorsak ikincisini tercih ederler ama sosyal adalet savaşçıları birincisinde ısrarlı. çünkü popülizm böyle gerektiriyor.

    geçen yıl ''bu sene de en iyi yönetmen oscar adayları arasında kadın yönetmen yok'' tartışmaları da buna bir örnek olabilir. bunun sebebi, o sene kadın yönetmenlerin adaylık kazanacak bir film çekmemiş olmaları olabilir mi, sadece soruyorum. sesli düşünüyorum. bir ihtimal olarak kadın yönetmenlerden adaylık hak edecek bir performans çıkmamıştır belki de? hiç düşündünüz mü bunu? sanmıyorum. işin kötü kısmı ise ben bunları söyleyince kadın düşmanı oluyorum. halbuki alakası yok.

    kadınların eşit haklara sahip olmaları, hak etmedikleri adaylıklar ve ödüller almalarıyla sağlanmayacak. bu adaylığı/ödülü kadına verelim de sesleri kesilsin anlayışı devam ettiği müddetçe de hiçbir sorun çözülmeyecek zaten. kadınların ihtiyacı olan boş adaylıklar veya cinsiyetsiz kategorilerde yarışmak değil: eşit şekilde yarışacakları alanlar sağlamak. çekilen yüz filmden doksanı erkekler tarafından yönetilirken ''neden kadın aday yok'' sorusu mânâsız. berlin'de de birkaç seneye ''neden ödülleri erkekler alıyor'' tartışmaları yükselecek. zannedecekler ki ödülü kadına verince sorun da çözülecek. bir diğer sorun ise balrog gibi yer altında bekliyor: ödülü -hak ettikleri şekilde- kadınlar alınca da ''pozitif ayrım yapıp ödülleri kadına verüyüüürler.'' diyecekler.

    son sözüm şu olabilir: yine de yenilikler ve kabuk kırmak iyidir. kötü sonuçlansa da yol gösterici olabilir. bazı değişimler gerçekleştikten sonra ona ihtiyaç duyulduğu anlaşılır. çünkü çehre değişir, bakış açısı değişir. şahsen bu fikri anlamsız buluyor, sorun çözeceğine inanmıyor, yeni sorunlar yaratacağını ve sürekli etrafında dönüp duracak olan tartışmalardan ötürü de ödülün, zaman içinde itibarsızlaştıracağını düşünüyorum. ancak belki de burada açılan yol başka yollar açılmasına ve şu an benim ya da bu kararı alanların dahi göremediği, kestiremediği daha da farklı yollar açılmasını sağlayabilir. böyle ihtimaller her zaman vardır. genelde gerçekleşmese de.

  • müslüm gürses'i nerede sevdim ben biliyor musunuz?

    bir gün ona şaka yapılmıştı. müslüm baba'nın orkestrasına darbukadan hiç anlamayan bir adam oturtmuşlardı (sözde asıl darbukacısının eşi doğum yapmış). neyse işte müslüm gürses hazırlandı, şarkı çalıyor falan..ama darbukacı tam anlamıyla içine ediyor şarkının..müslüm gürses baktı böyle 1-2 falan olmuyor..durdurdu..inanılmaz sakin bir şekilde problemin neden kaynaklandığını sordu darbukacıya... sonra tekrar denediler, tabii yine olmadı falan..müslüm gürses yine çok sakindi. hatta ona darbukayı öğretmeye çalıştı kendi yanına gidip, ne yapacağını anlatmaya çalıştı falan..“çok basit bak yapabilirsin” falan dedi, cesaretlendirmeye çalıştı adamı. ne bilsin adamın ona şaka yaptığını… sonra tekrar..sonra tekrar.. darbukacı her seferinde şarkıyı katlediyor... bu durum uzun bir süre devam etti fakat baba en ufak bir kelime etmedi, hiç de sinirlenmedi. hatta en sonunda şakayı planlayan program sunucusu ayaklandı ve yalandan baya kızdı darbukacıya "beyefendi yapamıyorsanız gidin" falan dedi, ortalığı biraz karıştırmak istedi. darbukacı da "tamam o zaman ben gidiyorum" falan dedi kalktı ama orada baba devreye tekrardan girip "darbukacı gidemeeeeeeeezzz" dedi, yine destek çıktı adama ve bu durumu orkestranın içinde eritebileceklerini falan söyledi.

    hani bu şakayı planlayanlara göre normalde müslüm baba'nın zıvanadan çıkması ve olayların komik bir hal alması planlanıyordu ama o kadar naif ve ince bir adam vardı ki karşılarında, umdukları gibi olmadı.

    ben işte ilk kez orada çok sevdim onu. inanın o şakayı bi bülent ersoy'a veya muazzez abacı'ya veya bi ibrahim tatlıses'e falan yapsaydınız, verecekleri tepki çok başka olurdu. elleri ayakları falan titrerdi. bağırır çağırırlardı adama..belki iki dakikada kovarlardı. tam da şakacıların arzuladığı şeyler gerçekleşirdi.

    düşünmeden hızla kalp kıran, empati yoksunu insanları sevmem ben. müslüm gürses öyle değildi ve yine her zamanki gibi iyiler önce gitti.

    bazen isyan ediyorum bu sıralamaya. ruhun şad olsun baba.

    not: bu arada ilgili şaka şuradan izlenebilir.

    edit: link yenilendi. uyarısı için @scarletletter'e teşekkürler.
    edit2: link bir daha yenilendi (niye sürekli kaldırıyorsunuz ulan müslüm gürses şakasını internetten). @rahatsizadam'a teşekkürler.

  • bunu kılıçdaroğlu 2015'den beri bas bas söyleyince, meydanlarda yuhalatılıyordu. cumbabamız açıkça bizlere çiftdüşün demektedir.

    gıda, tarım ve hayvancılık bakanı ahmet eşref fakıbaba: "biz dışarıdan şu an 3,5 milyon bizim suriye'den gelen misafirlerimiz var, kendileri gitse biz onları göndermeyeceğiz, bizim ihtiyacımız var" 1 ekim 2017

    ak parti manisa milletvekili doç. dr. selçuk özdağ: "biz kılıçdaroğlu gibi ‘alın başınızı gidin’ diyecek tabiata sahip değil, o insanlara devlet şefkatini, millet olma bilincini verecek güce sahip bir iktidar partisiyiz." 12 mayıs 2015

    içişleri eski bakanı efkan ala: "herkes biliyor ki; sınırın öte tarafında savaş var ve insanları savaş bölgesine gönderemeyiz. türkiye’de halkın sığınmacılarla birlikte yaşamasına, yaşam koşullarının iyileştirilmesine dönük çalışmalar da hızla sürecek." 5 nisan 2016

  • haluk bilgineri cok severim, cunku muazzam bir oyuncudur.

    ancak aldigi odul emmy degil, international emmy'dir. sponsorlarindan biri de ay yapim denilen sirkettir. daha once de dandik bir dizi almisti bu odulu bizden.

    kendisinin yine onore edilmesine sevindim. ama yineliyorum, aldigi odul ile emmynin bir alakasi yoktur. emmy zaten eylulde sahiplerine verildi.

    edit: valla bircok kisi kufurler etmis, sayip sovmus dandik bir odule dandik dedigim icin. kara sevda diye bir sey saha once odul almis bu torende. gecen sene, bakin gecen sene, tekrarliyorum henuz gecen sene, soz diye bir tv seyinden tolga saritas diye biri ayni kategoriden aday olmus. kim oldugunu maalesef tanimiyorum.

    haluk bilginer bir ustadir. kariyeri ve oyunculugu iemmyde aldigi bir odul icin tebrik edilecek seviyede degil, cok daha buyuktur. adamlar game of thronesun son 2 sezonki dandik yonetmenleri odul aldi diye bu odul torenini ovmeye calisiyor resmen.

    umarim kendisini daha bircok odul toreninde goruruz.