hesabın var mı? giriş yap

  • sömestır tatilinde, akşam evde otururken birden telefonum çalar, ilkokul arkadaşlarım buluşmuş ve beni çağırıyorlar

    ben: ben gidiyorum, ilkokul arkadaşlarım aradı, buluşmuşlar

    babam: oğlum boşver, napacaksın küçücük çocuklarla?!

  • bana hitap etmedi, hatta sikimde bile olmadı.. dolayısı ile herkese hitap etmiyor demek ki..

  • ortalama türk insanı'nın portresidir.

    - her türlü lüksü dibine kadar kullanıp, ortamlarda mütevazı görünmeye çalışmak,

    - gelenek- göreneklere bağlı, milliyetçi, muhafazakar bir görünüm ile bu kesimin sempatisini kazanarak istediği yere yönlendirmek ve tabi bundan menfaat elde etmek,

    - ideolojisi , niteliği fark etmeksizin maddi güç , mevki , popülarite sahibi iş insanı, sanatçı, siyasetçi, bürokrat ile ''nolur n'olmaz , ileride işimiz düşer'' menfaatiyle iyi geçinmek,

    kısacası omurgasızlığın binbir türlüsünü barındırır.

    tipik bir sakaryalıdır...

  • 133 ıq puanına sahip zeki bir insan olan frank lee morris, hiç kimsenin kaçmayı başaramadığı alcatraz hapishanesinden (rock) 1962 yılında anglin kardeşlerle birlikte dahiyane bir fikirle kaçmayı başarmıştır. bu kaçıştan 1 yıl sonra imajı zedelenen bu hapishane 1963 yılında kapatılmıştır ve günümüzde müze olarak sergilenmektedir.

    ömür boyu hapise mahkum edilmiştir, bu abi çok zeki biridir, kaçarken suda boğulup öldüğüne kesinlikle inanmıyorum çünkü ortada bir delil yok. alcatraz hapishanesi görevlilerinin boğularak hepsi öldü demesi gururlarına yediremedikleri için uydurduğu bir yalandır bu kimse kaçamaz, burası kaya; fakat 3 adam sizleri çok güzel kandırarak kaçmayı başardılar, demek ki o kadar da imkansız değilmiş.

    öyle zekice planlamıştır ki her şeyi morris, kaçtıktan sonra kendi yaptıkları botla direkt san francisco'ya değil akıntının daha az olduğu angel ısland'a geçmişlerdir, oysa tüm ekipler onları san francisco sahillerinde aramakta ve hiçbir şey bulamamışlardır. ne zaman ki planladıkları bu kaçışın 4. adamı olan ve yavaş olduğu için daha odasındaki tüneli kazıp yetiştiremeyen allen west kaçıştan sonra bu planı açık edene kadar kimse nereye kaçtıklarını bilmiyordu. allen west'in ifadelerinin ardından angel island sahillerinde bir bot, kürekler ve ayak izleri bulunmuştur, daha sonra ise o bölgede çalıntı bir araba ihbarı kaçtıkları gecenin sabahında verilmiştir.
    bu kaçışın dosyası hala kapanmamıştır, kanıt, delil, ölüm veya yaşama gibi bir durum hala bulunamamıştır. olayın ilk günlerinde polisler delil karartmış ve diğer adada bir bot veya ayak izi bulunmadığını rapor etmişlerdir oysa göreve gelen diğer polis memurları bu belgelerin gerçeklerine sonradan ulaşmışlardır.

    frank lee morris 1 eylül 1926 washington doğmuştur. amerika'nın en iyi korunan ve en azılı suçlularının bulunduğu alcatraz'da yatmış ve kimsenin kaçamadığı alcatraz'dan kaçmayı başarabilmiş bir mahkumdur. öldüğü gün hakkında bir bilgi yoktur, kaçarken boğulduğuna inanılıyor. fakat boğulduğuna dair hiçbir delil yoktur.

    alcatraz hapishanesi: san francisco körfezi'nde sahile 2,4 km uzaklıkta 9 hektar alana yayılmış olan alcatraz adası, abd'nin en ünlü hapishanelerinden biri olma özelliğini taşıdı.

    önceleri ispanyol'ların yönetiminde olan ada, "la ısla de los alcatraces" (pelikanlar adası) adını taşımaktaydı. 1848 yılında abd yönetimine geçen ada, bir süre san francisco'nun savunması için askeri amaçlarla kullanıldı. 1868 yılında yapılan, yerli isyancıların önderlerinin tutulduğu hapishane, alcatraz adasının gelecekteki rolünü de belirleyecekti. ek binalarla giderek büyüyen cezaevi, 1 ocak 1934 tarihinde federal hapishaneye dönüştürüldü. disiplinin sıkı tutulması amacıyla yeni hükümlü alınmayıp, diğer cezaevlerinden tehlikeli hükümlüler buraya nakledildi. 1934 haziran'ında çeşitli yerlerden 196 tutuklu ve hükümlü bu kaçılması çok zor olan adaya taşındı.

    alcatraz adası, birçok ünlü suçluyu "ağırlamıştır". bunlardan bazıları; al capone, doc barker, "makineli tüfek" george kelly, "kuş adam" ya da alkatraz kuşçusu olarak bilinen robert franklin stroud, bonnie ve clyde ikilisinin şoförü floyd hamilton ve alvin karpis gibi isimlerdi.

    hükümlülerin sayılarla isimlendirildiği alcatraz'da çok basit temel gereksinimler dışında hiçbir ayrıcalık yoktu. cezaevi kitaplığından yararlanmak için bile en az beş yıl sorun çıkarmayan bir mahkum olma şartı aranıyor, aşırı akıntıyla çevrili adadan kaçışın çok zor olduğu hapishane koşulları, esir kamplarına benziyordu. sığınma yeri, yemek, kıyafet ve sağlık yardımının dışında hiçbir şey verilmiyordu. çoğu mahkum, günün 23 saatini hücresinde geçiriyordu. ancak fırsat gelirse, dışarıya -temizlikçi olarak bir saat kadar çıkabiliyorlardı. ana binada kapılar ve pencereler, demir parmaklıklarla kapalıydı. burada ve gözetleme kulesinde silahlı görevliler vardı. adanın etrafı ise soğuk körfez suları ve bolca köpek balığı ile çevriliydi.

    frank morris alcatraz'a geldiği ilk anda her mahkum gibi buradan kurtulmanın yollarını aramaya başladı. gardiyanlar onun çok zeki birisi olduğunu fakat ailesindeki karışık durumdan dolayı daha küçükken kötü işlere bulaştığını belirtirler. frank morris, john anglin, clarence anglin daha önceden başka bir hapiste tanışmışlardı. alcatraz'da güvenlik en üst seviyedeydi, tüm mahkumlar tek kişilik hücrelerde kalıyordu. gardiyanlar değişmeli olarak gün boyunca nöbet tutuyordu.

    aslında frank morris, john anglin, clarence anglin'in yanı sıra kaçış planının içinde allen west'de vardı. fakat allen west, çok yavaş hareket etmesinden dolayı diğerlerinin arkasında kalınca alcatraz'dan kaçamadı. frank morris grubun lideri konumundaydı, kaçış planı tamamen kendisine aittir. morris, uzunca gözlemler yaptıkdan sonra alcatraz'ın duvarlarının eskidiğini ve denizinde duvarlara vurmasıyla duvarların aşındığını fark etti. bir alet ile duvarı kazıyan morris böylece kaçışın ilk adımını attı.

    frank morris ve ekibi hücre duvarını delip, yerine dergilerden yaptıkları maketi yerleştirerek hücreden dışarı çıktılar. böylece gardiyanlar duvarın delik olduğunu asla fark etmedi.

    söylenenlere göre morris ve ekibine kaçmaları için alcatraz'da bulunan hemen hemen herkes yardım etti. morris alcatraz'da çeşitli görevlerde bulunan mahkumların yanına giderek onlardan yardım aldı, örneğin hazırladıkları mankenler için berber olarak çalışan bir alcatraz mahkumunda yardım aldıkları bilinir.

    öte yandan kitap ve dergi dağıtan mahkumunda manken için morris ve ekibine fazladan kitap ve dergi verdiği bilinir. morris ve ekibi hücreden çıkmanın yolunu bulmuştu, hücrelerindeki duvarı deldikten sonra hücre duvarının içinden yukarıya tırmanıp, çatıya ulaşmaktı. fakat en önemli nokta burasıydı, çünkü çatıya ulaşınca karşılarında soğuk ve sert dalgaları ile san francisco körfezi bulunuyordu.

    alcatraz'dan gündüz kaçmak imkansızdı, gardiyanlar sürekli nöbet tutuyor ve belirli aralıklarla sayım yapıyordu. gece kaçmak zorundaydılar, çünkü gardiyanlar geceleri sadece nöbet tutuyor sayım yapmıyordu. fakat kaçtıktan sonra hemen fark edilmemek için bir yol bulmaları gerekliydi, bunun içinde kendilerinin yerine birer manken yapma fikrini ürettiler. dergilerden ve kitaplardan yaptıkları mankenleri iyice inandırıcı olması için berberden aldıkları saçlar ile birleştirip kaçacakları gece yataklarına koydular. hücreden çıkmak içinde hücreden bulunan havalandırma kanalını delerek, dergilerden ve kitaplardan yaptıkları duvarın aynısını kanala yerleştirdiler, böylece gardiyanlar hiçbir zaman duvarın delik olduğunu fark etmedi.

    alcatraz karaya 2,4 km uzaklıktaydı. yüzerek karşıya geçmeleri imkansızdı, çünkü yola gece çıkmak zorundaydılar gardiyanlar gün boyu nöbet tutuyor, ayrıca belirli aralıklarla sayım yapıyorlardı. morris ve ekibi karşıya geçmek için içinde bulundukları şartlarda çok zor olan bir fikir ürettiler. morris ve ekibi karşıya geçmek için bir bot yapacaklardı. bunu yapmak biraz zaman aldı, morris ve ekibi yağmurluklardan bir bot yaptılar ve yaklaşık 50 adet yağmurluk kullandılar. morris ve ekibi gecede kendileri yerlerine yerleştirmek için kusursuz birer manken yaptılar, bu mankenleri yataklarına yerleştirdiler ve açtıkları delikten yukarıya tırmadınlar. hücreden dışarıya çıktıktan sonra çatının altında bulunan demirleri söktüler, bu işleri geceleri yaptıkları için oldukça dikkatli ve sessizdiler, gardiyanlar hiçbir zaman fark etmedi. orada bulunan demirlikleri de kestikten sonra çatıya ulaştılar. ardından 11 haziran 1962 gecesi alcatraz'a bir daha asla dönmemek üzere kaçtılar.

    1979 yılında yayınlanan alcatraz'dan kaçış isimli filmde frank morris'i clint eastwood canlandırdı.

  • gerçekten sorulması gereken soru üstte sorulmuş. cebinden mi verdi?
    7 maaşını bağışlayıp butun turkiyeye maske kolonya ikram edebiliyor mu?
    yoksa bu devletin karşıladığı bişey mi?
    ne zamandır kişiler devlet oldu?

    edit:
    an itibariyle 809 fav almış bu entri debe'de yokken, 15 favlı bir westworld spoileri 13 favlı bir hakan ural eleştirisi 12 favlı bir fatih altaylı gafı 3 favlı bir "yasak elma" dizisiyle ilgili ne olduğu anlaşılmayan 258471263418723. entri ve daha niceleri debe'de.
    şahane gerçekten.
    tamam bu entri de bi bilgi değil belki, ben de debeye gireyim diye yazmıyorum. kendi kendime söylenmek için yazıyorum da neyse ben bişey demiyorum. sansüre karşıyız.

  • 2023 model çağan ırmak prodüksiyonu.

    önce; (bkz: frankenstein/@justin mcleod) (bkz: mary shelley/@justin mcleod)

    1815 yılında yazılmış bir edebiyat eserinin uyarlamasına ''sıkıcı'' diyen, klişe diyen kültürel engellileri geçip konuya dönersek...
    (herif cidden 200 yıllık hikâyeye klişe demiş ya)

    (bkz: spoiler)

    "hakikat..? hakikat, insanın kalbinin çirkinliğidir. dışarısı, yani bu dünya âlem bize yalandır. bizim gibilerin tek hakikati budur yavrum... bizim gibiler hakikati birbirlerinde bulurlar. bizim toprağımız birbirimizin kalbi kadardır... ne kadar anlatsak birbirimizi, o kadar genişler topraklarımız"
    s1e6

    yapım daha başında size bir uyarlama olduğunu belirtiyor.

    çevresinden dolaşıp konuya gelecek olursak yapım ekibi muhteşem iş çıkartmış. müthiş bir 19.yy osmanlı istanbul'u ve bursa'sı kurulmuş. her detay incelikle seçilmiş. akıl almaz ölçekte setler kurulmuş.. o3 yapım masrafa acımamış.

    hele hele beşinci bölüm ile frankenstein ile carnivale dizisinin iç içe geçmesi müthiş bir fikir..
    burada sirk /gezici tiyatro olarak işlenen konu ana kaynak eserde yerleşik tiyatrodur. fakat ucubeler sirki / gezici tiyatro çok yaratıcı olmuş.

    her bir diyalog eski türkçe'ye olabildiğince sadık kalınarak yazılmış ve oyuncular bu dile özen göstermiş.

    eğer frankenstein aynı dönemlerde bir türk yazar tarafından yazılmış olsaydı tam olarak böyle bir eser ortaya çıkardı.

    tiyatro, sinema ve dizi sektörlerinde yapılmış 100'ü aşkın frankenstein uyarlamasında es geçilen ama frankenstein karakterinin yapı taşını oluşturan detaylar burada tane tane anlatılmış.

    mesela; ölüme ve sonrasına saplantılı olmasının nedeninin annesinin ölümü ile alakalı olması ve bu ölümü kabullenememesi... bunu yalnızca frankenstein (1994) filminde ve penny dreadful dizisinde görmüştük.
    penny dreadful/@justin mcleod

    yaratılanın (the monster) ilk kez insan içine çıktığı sahne diğer frankenstein uyarlamalarında es geçilir, danny boyle uyarlamasında ve penny dreadful dizisinde romantize edilirken burada olayın etkilerinin üzerinde durumuş... ki bu da yaratılanın kişiliğini oluşturan olayların en önemlilerindan biridir.

    kitabın yazıldığı dönemin değil de tanzimat dönemi sonrası osmanlısı üzerinden anlatılıyor olması da ayrı bir lezzet katmış.

    fransızcanın saray çevresi ve osmanlı halkı üzerindeki etkisinden bilim ve sanata doğru yönelen bir aydınlanma hareketine kadar.

    özellikle sokakların elektrik ile aydınlatılıyor olmasına vurgu gerçekten çok zekice çünkü penny dreadful dizisinde de abd - avrupa arasındaki kültür ve bilim farkını vurgulamak için özellikle bu konuya dikkat çekmişlerdi.

    dönemin osmanlısında ve özellikle yaşanan suni islam, mary shelley kitabında geçen ve mary shelley'nin tüm hayatınca savaş verdiği katolik bakış açısının yerine çok güzel bir biçimde oturtulmuş.

    hikâyenin orijinalinde geçen tıbben sorgulanması yasak olan detayların bu uyarlamada ibni sina üzerinden eleştirilmesi yine güzel detaylardan biri.

    avrupa'da 1900'lerin ilk yarısı bile karşı çıkılan bilimsel/tıbbi hareketlerden bahsederken ''yuh yahu, tanzimat zamanı serbest bırakıldı bunlar'' denmesi kahkaha attırdı. çünkü doğru detaylar...

    diyaloglara william shakespeare ve yunus emre detayları yerleştirilmesi kimin aklına geldi bilmiyorum ama hoş olmuş.

    çağan ırmak her ne kadar ülkemizde romantik komedi/dram filmleri ile biliniyor olsa da korku sineması konusunda kabuslar evi serisi ve açılışını montreal'de açtığı karanlıktakiler gibi filmleri ile bu türde daha önce de başarılı işler yapmıştı.

    dizide yer alan tüm oyuncular rollerini canlandırdıkları karakterlerin gerektiği şekilde yerine getirmiş.

    ps: bu diziyi iyi bir ses sisteminde izlemeniz gerek çünkü dolby atmos sistemin her bir kanalı akıllıca kullanılmış. her ses her detay muhteşem bir şekilde kaydedilmiş, ki zaten bu eserin en önemli yardımcı anlatıcısı da ses.
    (bkz: dolby atmos/@justin mcleod)

    ps 2: bu tarz netflix ile dünyaya satışı yapılan işler batılıların kafasındaki ve yüz yıldır tv/sinemada kasten yarattıkları türk/osmanlı algısının kırılması için önemlidir.

    geç mi kaldık... evet!
    ama bir yerlerden başlamalı.

    ps 3: çağan ırmak dramatizmi size tanıdık gelebilir ama şunu unutmayın, netflix için yapılan yerli yapımlar size yapılmıyor. tüm dünyaya satılıyor.