hesabın var mı? giriş yap

  • aile gallaghers gibi olunca çekilmeyen hadise. her bayram ayrı gerilim. yaklaşık 1 saat kaldı korkuyorum sözlük...

    edit: entrynin üzerinden 6 yıl geçmiş, ben mezun olup iş güç sahibi oldum. kardeşlerim evlendi, farklı şehirlere göçtüler. bu entryden sonra sadece bir kere daha bir araya toplanıldı, o da düğün var diye idi. uzun süre sonra bu kurban bayramında beraber olacağız. sorunun ana kaynağı babam yaşlandı, kendisini artık kimse takmıyor, herkesin ekonomik özgürlüğü var. eskiden yaptığı gibi parayı o kazandığı için psikolojik şiddet uygulayamıyor, buna kalkıştığı zaman gülünç duruma düşüyor. fiziksel olarak devantajlı duruma geçtiği için fiziksel şiddete de başvuramıyor. sorunun diğer kaynağı kardeşim yaşlanmasının ve yaşadıklarının etkisiyle daha bir ağır başlı olmuş gibi duruyor. ayrıca evlenenler çocuk sahibi oldular, aile genişledi. bu sebeplerden dolayı bu bayram kahvaltısından umudum var, o öve öve bitiremediğiniz özlemiyle yanıp tutuştuğunuz aile toplantılarını ben de umarım tadabilirim yıllar sonra.

    9 yıl sonra editi: yurtdışına çıktım artık umurumda bile değil :) son iki bayramdır hayatımın en huzurlu bayramlarını yaşıyorum tek başıma. bazı ailelerde bireyler arası dinamikler uyumsuzdur, bir süre sonra bunu anlayıp çabalamaktan vazgeçiyorsunuz. insan seçtiği ailesiyle ama daha da önemlisi kendiyle başbaşa daha mutlu olabiliyor. herkese iyi bayramlar!

  • ondokuzuncu yüzyılın başlarında venedik’te yaşamış bir ayakkabıcı. ekşi sözlük’te başlığı açıldığına göre önemli biri olmalı değil mi? evet öyle. bu ayakkabıcımızın mazoşist bir saplantısı var: herkesin gözü önünde çarmıha gerilmek. dahası bunu kendi kendine yapmak istiyor. yani amacı crucifixion değil, self crucifixion.

    kerbela’yı anma törenlerinde caferilerin zincirle kendi sırtlarını parçaladıklarını düşünürsek mattio’nun self injuryi dini bir yöntem olarak düşünmesi o kadar da büyük bir sapkınlık değil gibi duruyor aslında. eline ayaklarına çivi çakıp san marco meydanı’na çok yakın olan bir sokakta -ki sokağın bugünkü adı çalle crosera, yani çarmıh sokağı- kendini çarmıha germiş. yoldan geçenler hemen hastaneye yetiştirip kurtarmışlar ama dedim ya adam saplantılı; kısa bir süre sonra bu saçmalığı tekrarlamış. fakat bu sefer daha profesyonel davranıp odasına kurduğu bir düzenekle pencereden kendini sarkıtarak ve yine elini ayağını çivileyerek isa pozlarına bürünmüş. ahali apar topar mattio’yu kan kaybından ölmeden hastaneye yetiştirmiş ve kurtarmış. fakat doktorlar kendisinin yerinin artik akıl hastanesi olduğuna hükmedip san servolo adasindaki tımarhaneye yatırmışlar, lakin yaralarının enfeksiyon kapması nedeniyle bir kaç gün içinde ölmüş. mattio’nun ünü de burdan sonra başlıyor zaten. kendisini tedavi eden doktoru cesar ruggieri bu ilginç vakayı kaleme alır ve boylece mattio lovat olayı dilden dile aktarilir. bu arada mattio’nun hastalığına sonradan doktorlar şu teşhisi koyarlar (bkz: pellagra)

    konunun 19.yy avrupa tıp tarihi bağlamında ele alındığı yakınlarda çıkmış bir maria bohmer kitabını da buraya bırakayım: "the man who crucified himself - readings of a medical case in nineteenth-century europe" https://brill.com/view/title/35719

  • bir bıkmadınız avrupalının tuvalet temizliğini tartışmaktan. avrupalının bilimini sanatını tartışsana birader. rönesansı nasıl kaçırdım diye merak etmiyor ispanyol kıçını nasıl siliyor diye merak ediyor.

  • "avrupa görmemiş öküz türkler." demişim gibi olacak biliyorum ama vallahi amacım türkiyedeki alkol fiyatlarına dikkat çekmek.
    şu pakete verilen 169 tl ile çek ripablikte mandıra alınıyor.
    iki ortak daha bulursanız bira fabrikası kurup bira dolu havuzunuzun keyfini sürebilirsiniz.

    geyiği bir tarafa bırakırsak ölümü gösterip sıtmaya razı ediyorlar insanı türkiyede.
    o fiyata içki mi olur lan.

    sırf nasıl düdüklendiğinizi daha açık anlayın diye aynı yahut muadil markaların fiyatlarından örnek vereceğim.

    bira, 60 kuruş. (onlu pakette alınırsa 50 kuruşa kadar düşüyor)
    votka 70lik 19 lira
    johnnie walker black label 32 lira
    şarap 11 lira (tekrar baktım da bugün 11'e çok daha kaliteli şaraplar alınıyor. standart sofra şarapları 6 lira)

    içki içmeyi lüks hale getiren politikaya sokayım.
    onu kanıksayan halkın da dibine vurayım.

  • herkese oluyor mu bilmiyorum ama ahir ömrümde annemin benim adıma ona 1 tane yeter dediği yaşlarımdan sonraki tüm lahmacun siparişi sahnelerinde yaşadığım kararsızlık anıdır.

    2 tane istesen yetmeyebilir zira açsın doyacaksan da doymayacaksın gibi gelir. 3 desen birincisi ohaa lan, çüşş, yuhh ayı gibi tepkilere maruz kalmak dışında bir de fazla gelme ve mecburen bitirmek zorunda kalma ihtimali var. çok zorlanıyorum be sözlük bildiğin gibi değil.

  • hayatimi borclu oldugum dizi. trafik kazasindan sonra 6 aylik komadaydim. tum ailem perisan haldeydi. bir turlu uyanmiyordum. bir gun televizyonu acmislar arka sokaklar varmis. hemen kalkip kapatmisim. kendilerine tesekkur ediyorum...