hesabın var mı? giriş yap

  • amerikan dizilerini, filmlerini izlerken dışarıda lapa lapa kar yağmasına rağmen amerikan halkının evde t-shirtle dolaşmasına anlam verememiş çocuktur.

  • efendim, işte bu hayvanların bayrak tutanlarından biri, yani bir efes pilsen sever yanına bir stella sever, bir samuel adams sever, bir youngling sever ve pilsner urquell sever ile birlikte bara gitmiş.

    stella'cı tabiatiyle barmenden stella istemiş, barmen vermiş, samuel adams'çı bir samuel istemiş, barmen vermiş, younglingçi, bir youngling yolla bakayım barmen derken, pilsner urquell'i seven arkadaş da pilsner urquell istemiş.

    efes pilsen sever hayvanoğluhayvan kıro da, bir bardak su istemiş efendim.

    tabi diğerleri şaşırmış, nasıl olur demişler, sen neden bira söylemedin?

    bizimkinin cevabı hazır tabi, "baktım kimse bira içmiyor, ben de içmiyim bari" demiş.

  • dünya tarihinin hiç bir diliminde, hiç bir yerinde devlet bu kadar yüzsüz, bu kadar umursamaz olmamıştır.
    her başa gelen olayı ya halktan biliyorlar, ya halka fatura ediyorlar. onların orada ne iş yaptığını kimse anlamıyor.

  • iki tane simitçi çocuğunun koca holdingi batırdığı dizi.

    valla ancak bizim memlekette olur zaten.

  • randy rhoads uyuşturucu kullanmazmış, vito corleone gibi anisette'yi severmiş ve alkolle ilişkisi de nadiren içtiği anisetteden ibaretmiş söylenene göre. ancak inanılmaz fazla sigara içermiş. akciğer kanseri olimpiyatları olsa kesinlikle randy kazanırdı diyor osbourne.

    konserden sonra, otobüste giderlerken osbourne yine tıksırana kadar içmiş, sulu kuru ne bulduysa atmış. temiz yürekli randy, onun karşısına geçmiş ve çok fazla içiyorsun, içme şu mereti, kendini öldüreceksin yakında demiş. bu ikilinin bilinen son konuşmasıydı. biraz sonra osbourne uyurken, otobüsün bozulan havalandırma sisteminin tamir edilmesi için mola verirler. o sırada yakınlarında ufak bir pist ve üç beş uçak bulunan bir bölgedeler. otobüsün şöforü, eskiden pilotluk yapmış olan andrew aycock yanına ekipten birilerini alarak, ben bunların ağababalarını sürüyordum amk deyip, hemen uçağın birisine atlamış. ilk seferde başarılı bir uçuş gerçekleştirmişler. ikinci turda aycock, rhoads'a gel lan tırsak bir tur da seni gezdireyim demiş ve bunun üzerine rhoads uçağa binmiş. sonrası malum, hikaye olacak ya, uçağın kontrolünü kaybeder aycock, kanatlarından birisi kırılır ve uçak düşer, rhoads ve diğerlerinin cesetleri parçalara ayrılır. öyle ki rhoads'ın cesedini ancak takılarından tanıyabilirler. yapılan testlerde rhoads'ın kanında alkol ve uyuşturucu bulunmamış, lüzumsuz şöfor aycock'un kanında ise kokaine rastlanmış. alkol ve uyuşturucu kullanmayan, daha bir saat önce bu konuda arkadaşını uyaran rhoads, kokain çekmiş bir lüzumsuz yüzünden dramatik bir şekilde ölmüştü.

    gitar tekniğinde, fiziksel gövdelerde vs. çığır açan birisiydi rhoads. ossy osbourne'in black sabbath sonrasında dip yapan kariyerinin ayağa kalkmasındaki en büyük etkendi belki de. mahçup, iyi bir insandı bunların yanında. osbourne'ın dediğine göre randy ile beraber ilk yaptıkları şarkı goodbye to romance'dı. şarkıyı dinler ve sözlerini incelerseniz, rhoads'ın veda mektubu gibidir, ilahi bir tesadüfle. ve evet uçağın kanadı kırılmıştı. şarkıda dediği gibi "i've been the king, i've been the clown, now broken wings can't hold me down, i'm free again"

  • olay gerçektir
    astsubay başçavuş-oğlum sana bir şey sorucam ama doğru cevap ver
    dobermann-emredersiniz komutanım
    astsubay başçavuş-sen sivil hayatta da mı böyle baştan savma çalışıyosun yoksa askerdesin diye siklemiyor musun?
    dobermann-askerdeyim diye siklemiyom komutanım
    astsubay başçavuş-afferim len doğruyu söyledin git bana çay getir
    dobermann-emredersiniz komutanım
    astsubay başçavuş diğer astsubaya dönerek
    -doğruyu söylesin canımı yesin süper çocuk bu

  • başlık, akıllara aşağıda yer alan, benim de bir zamanlar bir yerde okuduğum hikayeyi getirmiştir.

    çapa tıp fakültesi'nde okuyan arkadaşlar anatomi hocasi sami zan'ın ününü
    bilirler.

    sami hoca sırf üreme organlarını kendi üslubuyla anlatan ve her dersinde 400 kişilik anfiyi dişarıdan gelenlerle birlikte yaklaşık 700-1000 kişiyle dolduran çok değerli bir hocadır... anatomi derslerinin birinde, erkek menisindeki yüksek glükoz, yani bizim bildigimiz şekerin seviyesini anlatıyordu. o yıl liseden mezun genç bir ögrenci kız arkadaşımız el kaldırdı ve bombayi patlattı:
    "anladığım kadarı ile, menide çok şeker olduğunu söylüyorsunuz.."
    "evet aynen öyle" dedi sami hoca ve dediklerini destekleyen istatistik oranlarin tablosunu gösterdi. arkadaşımız gene elini kaldırıp söz istedi:
    "o zaman tadı neden şekerli değil, tuzlu?.."
    anfide korkunç bir sessizlik oldu... ve sonra bütün anfi gök gürültüsü gibi bir kahkaha koyverdi... yüzü birden kıpkırmızı olan arkadaşımız, hızla defter ve kitaplarını toplayıp kapıya koşarken, sami hoca çok ciddi bir yüz ve buz gibi sesle derse devam etti...

    "şeker tadı alınamaz. çünkü şekeri hisseden tat alma hücreleri insanın dilinin ucundadır... gırtlak derinliğinde ise, acıyı ve ekşi tadı algılayan reseptörler bulunur..."

  • ikinci çin japon savaşı'nı tetikleyen vakaların en önde gelenlerinden birisi. 7 haziran 1937 gecesi cereyan etmiştir.

    1931'den itibaren mançurya'yı ele geçirip mancukuo adlı bir kukla devlet kurduran japonya, kuzey ve kuzeydoğu çin'de adım adım nüfuzunu ve kontrol sahasını arttırmakta iken cereyan eden bir olaydır. japonlar kontrol bölgelerini daha efektif hale getirmek için pekin'in güneydeki milliyetçi çin güçleriyle tek bağlantı yolu olan marco polo köprüsü'ne (avrupalılar tarafından verilen adlardan biridir, çinliler ve japonlar köprüye daha başka isimler vermişlerdi) hakim olmak istiyorlardı. ancak çin açıkça aleyhlerine olan bu durumu kabul etmiyordu. dolayısıyla bu bölgedeki çin ve japon güçleri arasındaki ortam sürekli gergindi. bu şartlar altında japonlar köprü yakınlarında sürekli (gece tatbikatlarını da içeren) tatbikatlar yapmaya başladılar (bölgede boxer ayaklanması sonrası yerleşik çeşitli işgal güçleri vardı. ancak japonlar bunlardan en kalabalık olanıydı ve diğer ülkelerin kuvvetleri ancak nadiren tatbikat yapmaktaydı.). çin yetkilileri japon yetkililerini bu tatbikatların sivil halkı endişelendirdiğini belirterek, bu konuda tedbir alınabilmesi için, tatbikatları yapmadan önce kendilerine haber vermeleri konusunda ikaz ettiler. japon yetkilileri bu konuya olumlu yanıt verdiler. ancak, söz konusu olayın olacağı gece, önceden bildirilmemiş bir tatbikat başlatıldı. bir saldırı başlayacağı endişesine kapılan çinli askerler de birkaç uyarı atışı yaptılar. daha sonra tatbikattan geri dönen japon askerleri arasında bir er eksik çıkınca, bağlı olduğu komutan askerin çinlilerce esir edildiği kaygısıyla üstlerine rapor verdi. bu durum ortamı gerdi; japonlar bölgedeki kasabaya girip askeri arama talebinde bulundular. ancak çin komutanları bu talebi kabul etmeyip, aramayı kendilerinin yürüteceğini, japonların ise aramalarda gözlemci bulundurabileceğini belirttiler.

    japonların bu yaklaşımı kabul etmesine rağmen böyle başlayan olayda ortam giderek gerildi. 8 haziranda sabaha karşı arama çalışmalarına başlanmak üzereyken bir japon asker grubu kasaba etrafındaki çin savunma hatlarını geçmek istedi ve geri çevrildi. bunun üzerine japonlar bir ültimatom verdi. üstelik japon gözlemcilerin de bulunduğu arama ekipleri kasabada aramaya başladıktan sonra, kendi gözlemcileri de içeride olduğu halde bazı japon güçleri kasabaya ateş açtı. daha sonra japon piyadeleri köprüye taarruza geçti ve ağır kayıplar vererek köprüyü ele geçirdiler. ancak bir karşı hücumla sonra çinliler köprüyü geri aldı.

    9 haziran günü sözlü bir anlaşmayla çatışmalar kesildi; çin'in bir özrünü de içeren bazı aksiyonlarla durum yatıştırılacaktı. ne var ki, bu noktada kalsa ufak bir çatışma olarak kapanacak konu, iki taraf güçlerinin ateşkesi sürekli ihlal etmesiyle büyüdü ve savaşa dönüştü. bölgedeki kwantung ordusu komutanları bu durumu genişlemek için fırsat addettiler ve olay en sonunda bir savaş boyutuna ulaştı. böylece 7 yıl devam edecek bir savaş başlamış oluyordu.

    bu olayın planlı bir harekat olup olmadığı (japonların bölgede daha genişlemek için yaptığı bir provokasyon olduğu ihtimali üzerinde çok durulmaktadır, ancak araştırmacılar konu üzerinde mutabık değildir) halen bir tartışma konusudur. söz konusu kayıp asker ise sonradan sağlam olarak bulunmuştur.