hesabın var mı? giriş yap

  • 2005 ağustosu. annemi kaybedeli 3 ay olmuş. henüz travmayı atlatamamışım. babamla zaten yüzyüze bakmıyorum aylardır. birilerinin vasıtasıyla bir tersanede işe başlamışım. sahip olduğun tek para o kişinin cebime koyduğu 50tl.. kaldı ki o paranın yarısını işe başlayabilmem için gerekli olan evrakları hazırlamak için harcamışım.

    farklı bir yerde kalıyorum bir kaç aylığına tek başıma. eş yok, dost yok, arkadaş yok. her sabah tren ile gidiyorum işe, bazen dayanamayıp bir poğaça yiyorum. bazen akşamı düşünerek almıyorum hiçbişey. günlerim böyle geçiyor ardı ardına. bir akşam eve geliyorum, evde bulunan buzdolabını karıştırmaya başlıyorum ve müthiş bir olay! iki adet neredeyse elim kadar köfte buluyorum. benim için ziyafet sayılabilecek bir yemek. tabi sonrası pek iyi olmuyor. aylardır durduğu buzdolabından çıkan köfteler beni bir güzel zehirliyor. sabaha kadar istifra ediyorum. ertesi gün işe bile gidemeyip yorgan döşek yatıyorum evde.

    artık maaşımı almama bir kaç gün var, iple çekiyorum kazanacağım parayı. gözümün önünden hayal gibi geçiyor özlediğim yemekler. işten çıkıyorum, bilenler bilir, tuzla tersaneler bölgesinin en sonundan içmeler tren istasyonuna kadar yürüyorum trene binmek için. kanter içinde varıyorum yaklaşık 1 saatlik yürüyüş sonunda. istasyonda bir arkadaşıma rastlıyorum, biraz muhabbetten sonra arkadaşım büfeye gideceğini, benim bir şey isteyip istemediğimi soruyor. birşey istemediğimi söylüyorum. bir iki dakika içinde geri geliyor ve elindeki iki dondurmadan birini bana veriyor...

    dünya üstünde yürüdüğüm sürece unutamayacağım şeylerin arasındadır o dondurma... alt tarafı basit bir dondurma.

  • - hasan olm kız seni kesiyo
    +hangisi len?
    - bak şu karşıdaki yeşilli.
    +aa hakketten, direk bakıyo.

    - ne oldu konuştunmu?
    +abi maketmiş o, barın maskotuymuş.
    - hadi yaa tühh... güzelde bişeydi.
    +konuştum ama yinede biraz, bi anda duramadım şoku atlamadım.
    - olm sanki kıpırdadı o demin ama neyse...

  • işık kaynağı kullanarak fotoğraf üzerinde bir takım çizimler yaratmaya yarayan yeni bir akımdır.
    öncelik ile nasıl yapılacağına dair basit bir bilgi olması babında; ışık kaynağına ihtiyaç duyuyorsunuz ki yurdumuzda bulsak bulsak dandik fener buluruz diyip kullanmayınız, led ışıklar bu grafiti için biçilmiş kaftanı oynuyorlar. havai fişek ve meşale de kullanmak istiyorum bu işi yaparken diyebilirsiniz örnekleri var ama bir o kadar da tehlikeli oluyor. daha sonrasında fotoğraf makinesi gerekli oluyor, sabit hareket etmeyen bir zemin üzerinde veya tripod kullanarak, iso değerini 100 gibi ayarlayıp, enstanteneyi de olabildiğince kısmanız gerekmektedir. tabi fotoğraf çekme süresinide bir tahmini olarak 20 ile 30sn arasında tutmak pek güzel oluyor. elinizde ışık kaynağını alıp makinenin karşısına geçip, çizmek istediğiniz şeyi havaya çizmek kalıyor. böylelikle grafiticilerin karşılaşmış olduğu o illegal sorunlardan uzaklaşmış oluyorsunuz çünkü bu yol ile bütün her şeyin üzerine birşeyler çizebilirsiniz.

  • soru : bilgisayarın çalışma prensibini kısaca açıklayınız.
    cevap : bilgisayarın çalışma prensibi kısaca açıklanamaz.

  • inen kedidir. merdivenlerin duvara birleştiği kısımdaki dekoratif taşların yer seviyesine paralel olması gerektiği sonucuna ulaşabilecek kadar zeki olan herkes bunu çözebilir.

    edit: resmin üst kısmındaki bölümün döşemenin üstü (yani katlarda üzerinde yürüdüğümüz kısım) olduğunu düşünen arkadaşlar olmuş, orda gözüken kısım bir üst katın döşemesinin alt kısımı (yani o katın tavanıdır) o açıdan bakılınca o şekilde görülmesi beklenen bir durumdur zaten. ayrıca entryde bahsettiğim taşlar merdiven süpürgeliğidir, her merdiven süpürgeliği o şekilde değildir bazısı bir bütün ve kesintisiz devam eden halinde, ancak bu fotoğraftaki gibi olanları için konuşursak o çıkıntıların uzun boyutlarının zemine paralel olması gerekmektedir. ki bu da fotoğrafta zeminin bizim baktığımız açıda olduğunu ve kedinin bize doğru geldiğini (kısacası indiğini gösterir). mimar değilim, lakin bir inşaat mühendisi olarak üç boyut algısı ve yapı ile ilgili bazı kavramlar açısıdan yeterli seviyede olduğumu düşünüyorum.

    ayrıca bir farklı husus ve yaklaşım da şudur: kedi ne iniyor ne de çıkıyor, çünkü bu sadece fotoğraftır, fotoğrafladaki görüntüler hareket etmezler. son olarak; zaten oynanmış ve sırf bu tartışmaya neden olması açısından dizayn edilmiş bir fotoğraf hakkında konuştuğumuzu da unutmamamız gerekir.

  • albüm reviewlarında ismin ne kadar önemli olduğunun güzel bir kanıtı gibi. artık çok saygın olduğu ve yerini / yeteneğini kanıtladığı için herkes midnights albümüne 100 verip geçmiş sanki. oysaki 19 yaşında tek başına yazıp bi iki kişiyle prodükte ettiği speak now albümü şu albümün 10-15 katı kalitede ve derinlikte. hatta o albüm bu “midnights” konseptine çok daha uyuyor bence.

    intikam arzusunda uyuyamamak >>better than revenge - mean
    pişmanlıktan uyuyamamak >> back to december
    aşktan uyuyamamak >> enchanted
    aşk acısından uyuyamamak >> last kiss
    travmalardan uyuyamamak >> dear john, innocent

    gibi. ve bu şarkıların hepsi de midnights’ta aynı konsepti işlemeye çalışmış şarkıları 10-15e katlıyor. o albümün metacritic puanı 77 mesela çünkü taylor o albümü yaptığında kendini kanıtlamaya çalışan 19 yaşında bir kızdı şimdi ise taylor swift ve bu kritikler tamamen bundan etkileniyor.

    bunun gibi az beğenilen bir diğer albümü lover idi ki o bile taylor için yeni soundlara sahipti. albümün çocuksu soundları olsa da bu soundlar “aşık, toz pembe” albüm temasına uyuyordu. midnights ise hem taylor’ın önceki işlerinin bir tekrarı gibi hem de soundlar konseptle hiç uymuyor. üstelik lover da yine bir sürü ilk dinleyişte çarpan güzel şarkılar vardı. midnights’ta o bile yok gibi neredeyse.

    bence jack antonoff ile çalışmayı reputationdan sonra bırakmalıydı. lover dinlerken de tam olarak bunu düşünmüştüm. loverda da sözleriyle vs güzel olabilecekken, altyapısıyla, pop müzikte kalma ısrarıyla sanki kötü olmuş hissiyatı veren şarkılar vardı. folklore ve evermore etkisiyle bu sorunu unutmuştuk ama midnights ile bu durum kendini tekrarladı. folklore ve evermore’u da yüksek oranda kurtaran aaron dessner imiş demek ki. yani bilmiyorum ya sorun taylor’ın popta özgün soundlar bulamayıp alternatif ve countrye daha uygun olması; yahut jack antonoff. artık her ne ise bu değişmeli bence sonraki albümlerde.

    velhasıl kırdığı rekorlara ve aldığı yüksek puanlara rağmen midnights taylor’ın en kötü albümlerinden biri sanırım.

  • şarkının orjinali sanırım japonca ve tarkan şarkının orjinaline gönderme yapıyor nakaratında;

    benoşinaynt saçlara
    haitonioat kaşlara
    osouzebaa dudaklara
    öp öp öp öp doyamadım

  • 'abbas güçlü ile genç bakış'ta soru soracak olsam, abbas güçlü'ye "bebekken de mi adınız abbas'tı?" sorusunu sorardım.