hesabın var mı? giriş yap

  • başlık "türk vatandaşlarının büyük çoğunluğunun rus roman karakterine dönüşmesi" olacaktı fakat karakter sınırı engel oldu.

    dışarıdan kendimize bakınca gogol'un "palto" kitabındaki akakiyeviç gibi palto almak için para biriktirir olduk.

    bugün sizi soğuktan düzgün şekilde koruyacak en dandik ceket 1500-2000tl

    bu ceket fiyatı gerçek insanlar ve kendini insan gibi hissedenler için. kendine her şeyi reva gören cahil zihniyet için 100tl ye de var.

    bu başlık kendine değer ve önem veren gerçek insanlar adına açıldığı için trollerin doluşmasına gerek yok. geçip şu fiyata da mont var demeyin.

    doğalgaz zamları yüzünden her sabah raskolnikov gibi titreyerek uyanmamıza da az kaldı. raskolnikov ile bir diğer özelliğimiz ise iki kesiminde beş kuruş parasının olmaması.

    tolstoy'un “insan ne ile yaşar” kitabındaki bir bölümde 2 dönüm fazla arazi alacağım diye gün boyu yürüyüp yorgunluktan ölen şark kurnazı köylüye ne demeli? siz bu karakterde kimi görüyorsunuz?

    yüzlerce roman karakteri sığabilir bu başlığa benim aklıma bu üçü geldi.

    umarım sofie'nin dünyasındaki gibi bir kaç sene sonra gerçekten bir kitap içinde yaşadığımı öğrenmem.

    edit:imla

  • geçenlerde hakkında şöyle bir paylaşıma denk gelmemle beni fazlasıyla güldürmüş olan, leyla ile mecnun'un vazgeçilmez karakteri.

    + adın ne?
    - erdal.
    + anlamı ne?
    - cennetten yeryüzüne düşen ilk bakkal tanesi.

  • 1- yaparız hayatım.
    2- gideriz hayatım.
    3- çıkarız hayatım.
    4- alırız hayatım.
    5- olur hayatım.
    6- nasıl istersen hayatım.
    7- sen daha iyi bilirsin hayatım.
    8- aaa çok iyi hayatım.
    9- özür dilerim hayatım.
    10- tabi ki hayatım.

  • cezzar ahmet paşa, bosna'da doğdu. 23 nisan 1804'te akkâ'da öldü. napoléon bonaparte'a karşı akkâ kalesi'ni savunmasıyla ünlü osmanlı veziridir. sayda bölgesindeki çatışmaları yatıştırarak, çeyrek yüzyılı aşkın süre tam bir egemenlik kurmuştur.

    gençliğinde istanbul'a giderek hekimoğlu ali paşa'nın hizmetinde bulundu. 1750'ye doğru mısır'a giderek kölemen beyi abdullah'ın hizmetine girdi. cidde yöresinde ayaklanan bedevilere karşı yapılan çete savaşlarına katıldı. abdullah bey'in öldürülmesine misilleme olarak 70 kadar bedeviyi öldürdü. bu nedenle kendisine arapçada "deve kasabı" anlamına gelen cezzar lakabı takıldı. daha sonra beyrut ve sayda hâkimi emir mansur'un ardından şam muhafızı osman paşa'nın hizmetinde bulundu.

    1775'te zahir ömer ayaklanmasının bastırılmasında büyük başarı gösterince akkâ muhafızlığına, kısa bir süre sonra da vezirlik verilerek sayda beylerbeyliğine getirildi. lübnan, ürdün ve filistin'deki karışıklıkları yatıştırdı. bu başarıları nedeniyle şam beylerbeyliğine atandı. napoléon bonaparte komutasındaki fransız ordusu1798'de mısır'ı işgale başlayınca, osmanlı devleti cezzar ahmed paşa'dan bölgede yığınak yapmasını istedi. bu arada bonapart, el-ariş, gazze ve yafa'yı işgal etmiş, mart 1799'da akkâ önüne gelmişti. ancak, iki aydan fazla süren kuşatma, osmanlı donanması ve nizam-ı cedid ordusundan destek gören cezzar ahmet paşa'nın güçlü savunması karşısında başarısızlıkla sonuçlandı. napoléon, 21 mayıs 1799'da akkâ'dan çekilmek zorunda kaldı.

    cezzar ahmed paşa’nın karşısında ilk yenilgisini yaşayan napolyon'un "akka’da durdurulmasaydım, bütün doğu’yu ele geçirebilirdim!.." sözü kaydedilmiştir. cezzar ahmed paşa ise 1804'te ölümüne değin akkâ beylerbeyliği görevini sürdürmüştür.

    kaynak wikipedi

  • http://en.wikipedia.org/wiki/photic_sneeze_reflex adresinden edindiğim bilgilere göre, ingilizce bilmeyenler için aşağı yukarı çevirisine benzer bir şeyler:

    adı ışıksal hapşırma refleksiymiş, güneş hapşırması veya fotojenik(?!) hapşırma olarak da bilinirmiş.
    bir insan yaklaşık 5 dakika karanlıkta kaldıktan sonra görüldüğü iddia edilmiş, halbuki kesin değilmiş, ve bu reflekse sahip herkeste böyle olmazmış. bu tıbbi vaka(evet tıbbi bir vakaymış) aynı zamanda insanın art arda çok kereler hapşırmasına da sebep olabilirmiş. bu vaka tüm insanların %17 ila %25'inde görülürmüş, ve en çok da caucasian ırkında görülürmüş. genlerde de otozomal dominant** olarak taşınırmış bu genetik özellik(evet genetikmiş de aynı zamanda).

    bu vakadan ilk defa aristo bahsetmiş kitaplarından birinde.

    muhtemel sebep trigeminal sinir çekirdeğindeki genetik bir bozuklukmuş. trigeminal sinir denen beşinci cranial* sinir hapşırıklardan sorumluymuş. araştırmalara göre* bazı insanlarda bu sinir ile görsel impulsları beyne ileten sinir arasında bir bağlantı varmış. görsel sinirin aşırı uyarılması trigeminal siniri tetikliyormuş, ve bu da hapşırmaya sebep oluyormuş. başka bi teori de diyormuş ki gözyaşı kanallarından burna sızan gözyaşı damlaları ışıksal hapşırma refleksine sebep oluyormuş. refleksin hızı ilk teoriyi destekliyormuş çünkü gözyaşları üretilip de taa burna sızana kadar hapşırık üstüne hapşırık patlatıyormuşuz zaten. ayrıca aniden soğuk hava teneffüsü veya kuvvetli bir tatlandırıcı(ağır mentollü sakız gibi) da hapşırmaya sebep olabiliyormuş, bu da trigeminal sinire yakın herhangi bir sinirin aşırı uyarılmasının hapşırığa yol açabileceğini gösteriyormuş.

  • hamit altıntop sakatlandığında halama akciğer kanseri teşhisi koymuşlardı.

    halam, onca kemoterapi gördü akciğer kanserini yendiğini öğrendim bugün, bu hamit hala iyileşemedi.

    bacağı komple koptu yeni bacak mı diktiler bu adama nasıl bir sakatlık bu amk.

    edit: adam yılda bi kere aklıma gelir entry yazarım, bileğini kırar. adını anmamı istediğiniz kaynananız filan varsa söyleyin yani.. biraz okkalı anarım adını direk mefta.

  • iş yerinin tuvaletine girdiğimde tarihi aptallıklara ve dalgınlıklara imza atan iş arkadaşıma rastladım.
    n' aber m' aber biraz lafladık. sonra bir anda farkettim ki bunda bi gariplik var. bayağı zayıflamış gibi duruyor.
    "aaa ne kadar inceymiş bunun bacakları" diye düşünmemle birlikte duruma uyandım; arkadaş ayağında bir külotlu çorap ve çizmelerle ellerini yıkıyor.
    -senin eteğin nerede? dedim.
    -haaaa o mu? yeni konak' tan aldım, dedi.
    -yok, nerede onu soruyorum, dedim
    -kemeraltının girişinde, metronun konak durağında inince, ayy sen nasıl bilmiyorsun yeni konak' ı? dedi.
    -kızımmmm donla geziyorsun, dedim.
    -aaaaaaaaa? nerede benim etek? dedi.

    sonra olay anlaşıldı. tuvalate girince kırışmasın diye eteği çıkarıp askıya asmış.
    sonra tuvaletten öylece çıkmış.
    keşke uyarmasa mıydım diye düşündüm. harika bir şirket efsanesi olacaktı. vicdan micdan muhasebesi, kıyamadım. zaten gene sifonun üzerinde unuttuğu 290 milyarlık çekle bir efsaneye imza atmıştı.

    zaten ben de 5 dakika boyunca donla gezen bi insanla diyaloğa girmişim de farketmemişim. eleştirecek de yüzüm yok.

  • (ekim 2005, isimler ve mekanlar degistirilmistir)

    - anne, ayse'ye kirmizi cok yakisiyor.
    - hmm. ayse kim?
    - bi arkadasim.
    (ustune varmayalim)

    (aralik 2005)

    - anne ben asik oldum
    - kime asik oldun?
    - ayse'ye. ama soylemiycem. evlenme teklif edinceye kadar soylemiycem. sen de kimseye soyleme (yazma demedi ki)
    - tamam canim.

    (ocak 2006, oglanin asik oldugu kizla tanisilir. aileler tanisir. cocuklar arkadasliklarina devam ederler, ailecek gorusulur, ama esas oglan, her firsatta, nasil askimi belli etsem/etmesem, nasil evlenme teklif etsem derdiyle ugrasiyordur. esas oglanin gunu, ayse'nin ona olan davranislariyla sekilleniyor, kiz esas oglana ilgi gostermezse evde firtinalar kopuyor, kapilar carpiliyor, kiz esas oglanin bir dedigine gulumsuyorsa hayat pespembe oluyordur)

    25 nisan 2006

    esas oglan eve gelir... yuzunden dusen bir parca... aynen aktariyorum.

    - ne oldu oglum, okul nasil gecti?
    - hayatimin en kotu gununu yasadim. ayse, baskasiyla evlenicekmis.
    - aa nerden cikti simdi bu, oglum daha erken boyle seyleri dusunmek icin, o da farkinda degildir bu islerin daha.
    - yok, kararliymis, alp'e soyledi. hem de benim onumde.
    - ne dedi tam olarak?
    - alp, ayse'ye, esas oglan sana asik, seninle evlenmek istiyor, dedi, ayse de, ben firat'la evlenicem, dedi.
    - cok kesin konusmus ya.
    - kesin konustu anne. anneanneme, kardesime soyleme. babama aksam soyleriz.
    - tamam canim. ama bak, yine soyluyorum, evlenmek icin daha erken, baska asik olacak kizlar var dunyada, hem belki ayse sana asik olur, daha zaman var..
    - anne ne diyorsun, neredeyse 6 yasindayim artik. hic evlenmiycem ben...

    (gece uyuyamadi cocukcagiz. dolabin altinda fare var, eve hirsiz mi girdi diye bin bir turlu bahaneyle donup durdu yatakta. aslinda aklinda olan ilk hayal kirikligini gizlemeye calisti galiba. simdiden boyle basladiysak, ohooooo).

  • enterensan olay.
    sebebi neymis ki?
    kriz mi var yoksa?

    edit : yahu gecen hafta turgut reisteydim. esnafin fiyatlari yine kol gibiydi. simdi sezlongu bedava yapmislar da bilmem ne. kardes 20 senedir bu isi yapiyorum diyorsun. umarim 20 senede kenara halktan aldiginiz fahis paralar karsiliginda biraz atmissindir. yoksa bu sene batar gidersin. ayrica kriz sana varsa, tatile gelen yazlikciya da var . tabi markete gider adam parasi yoksa virus ortaminda niye sana gelsin.

    gurbetci ya da yabanci turist meselesini de corona bitmeden ulkeyi acanlara soyle. ya da butun dunyayla kavga edip, biz gucluyuz diyenlere anlat.

  • genelde ana kazananın (ki genelde erkek olur) evin tüm masraflarını kazanıp, yan gelirin (genelde kadın olur) aldığı maaşı kendi kredi kartına yatırmasıyla ortaya koyacak bir şeyin kalmamasında oluşur. yani ben en azından evliyken öyleydi. hanımefendi 200 liralık mascara kullanırken ben arka tarafta arkadaşlarımla çay içecek parayı bulamadığım günlere vesile olmuştur. büyük dengesizliktir. kazandığın para eşit olmayabilir ama o oranda yükün altına girilmelidir.yıpratıcı

    edit: boşandım yahu

  • endişe verici gelişmedir. endişe veren şey atatürk'e hareket edenlerin olması değil, bizzat atatürk'ün kurduğu bir devletin resmi yayın organında bu hainlere yer verilmesidir. atatürk düşmanları 1923'ten beri bu topraklarda var oldu ve olmaya da devam edecek. 1 kasa dolusu şeftalide 1-2 tanesinin çürük olması gibi bir durum bu, adetullahtandır. lakin kadir mısıroğlu gibi, osman yüksel serdengeçti gibi vatanın kurucusuna hakaretler yağdıran adamlara trt'de yer verilmesi anlam verilemeyen, insanı endişelere gark eden gelişmelerdendir.

    debe editi: mustafa kemal; asırlardır islam'a hizmet etmiş, onun koruyuculuğunu yapmış anadolu halkına allah'ın bir lütfudur. islam'a birçok hizmetleri dokunmuş bir milletin tarumar edilmesine yaradan'ın gönlü razı olmamıştır ve m. kemal'i muvaffak eylemiştir. ifade özgürlüğüymüş. annesine babasına tecavüz eden, onları bakım evine göndererek evlerinde kedi-köpek besleyen batı'yı ve onun kavramlarını bir kenara bırak. meseleye böyle bak sevgili kardeşim. bir milletin millet olabilmesi için ortak değerleri olmalı, tarih bilinci olmalı. atatürk bu toprakların ortak değeridir. atatürk sevgisi ise bu milleti bir arada tutan bir yapışkandır. kadir geceniz hayırlı olsun, bu topraklara hizmet etmiş iyi kötü bildiğiniz herkes için ufak bir duayı çok görmeyin.

  • gerizekalı gibi videonun tamamını izlemeden gelip yorum yapmayın. kadın kürtçe konuşan kadını stüdyodaki kızlara kürtçe hakaret ediyor diye yayından aldı. lafın sonunu başıyla birleştirip algı kasmaya çalışmayın.