hesabın var mı? giriş yap

  • polisin üst arama yetkis vardır lakin karışıklığa sebep olan husus şudur; polis cebinizi eliyle yoklamak suretiyle arayabilir fakat elini cebinize sokamaz. çantanızı açıp göstermenizi isteyebilir ve çantayı dışarıdan eliyle yoklayabilir fakat elini çantanızın içine sokamaz.

    dışarıdan cebizinizi veya çantanızı yokladıktan sonra hala şüphe duyduğu birşey varsa sizden göstermenizi talep edebilir, bu durumda gösterip göstermemek sizin insiyatifinizdedir. eğer ki göstermek istemiyorsanız sizi en yakın karakola davet eder, orada bakar.

    kaynak: ilgili kanun ve yönetmelikler...
    edit; işin mantığı şudur: polis elini cebinize sokarsa bulduğu şeyin size ait olmadığını polisin cebinize soktuğunu iddia edebilirsiniz, bunu önlemek adına eliniz cebinize sokması yasaktır.

  • arkadaşlar, şimdi adliyeden geliyorum. her gün saat 12 civarı yapıldığı gibi yine adliye meydanında toplanmak isteyen avukatların girişine bu sefer özel güvenlik görevlileri ve polis izin vermedi. polis/özel güvenlik darp ederek, yerlerde sürükleyerek 2 avukatı gözaltına aldı. gözaltına alınan avukatların serbest bırakılması için avukatlar tarafından oturma eylemine başlandı. yaklaşık 4-5 dakika sonra da 100'e yakın çevik kuvvet adliyeye girerek, 50'ye yakın meslektaşı yine darp ederek, cüppelerini çekiştirerek, yerlerde sürükleyerek ve hatta kelepçeleyerek gözaltına aldı. taksim'de, ankara'da, izmir'de, adana'da halka müdahale ederken "polisimize taş atıyolar, kamu malına zarar veriyolar, molotof atıyolar" diyerek gerekçelendiriyordu devlet müdahalesini, cübbesini giymiş avukatlar da mı taş atıyordu, molotof atıyordu lan? avukat dediğin kamu görevlisi sayılır, öyle canın istedi diye avukatı gözaltına almayı bırak, ağır ceza suçüstü hali olmadıkça üzerini bile arayamazsın. ama gördük ki hak, hukuk falan hikaye.

    olaylar başladığından beri sağduyulu olmaya çalıştım ama hala ve hala "polis müdahalesinde haklı, adamlar kamu malına zarar veriyor" diyen adamın, akp ile demokrasiyi aynı cümle içinde kullanan adamın akıl sağlığından şüphe ederim ben.

  • aslında buraya mı yazılır bilemedim ama deniycem... neden böyle girdik çünkü bizim kız daha diyalog kuracak yaşta değil (21 aylık) ama şöyle bir diyalog(umsu) geçti aramızda geçen sabah...

    efendim önce açıklama... bu aylardaki bebekler konuşma çabası içinde oluyorlar. duyduklarını tekrar ediyorlar... biz de o yüzden habire kızla konuşuyoruz. karşımızda sanki 40 yaşında kadın varmış gibi habasa anlatıyoruz, yok büyük ortadoğu projesi yok gençlerbirliği kasımpaşa'yı yener mi? yok ergenekon davası falan... neyse...
    her bebek gibi bu kız da sabah daha karga bokunu yemeden uyanıyor. annesi de benden rica etti, bugün sen kalk diye, kalktık. yumurta falan hazırladık, kahvaltı ediyoruz... ben de hani öğreteceğim ya:

    -hadi kızım bak yumurta...
    -... (açmış ağzını yumurta bekliyor)
    -tamam al bunu. ama bu yumurta, yumurta... neymiş yumurta
    -... (ikinci lokma beklentisi)
    -aferin kızıma neymiş bu yumurta... yu-mur-ta
    -... (aç bırakıyoruz sanki it oğlu iti)
    -yu-mur-ta..
    -... (yok efendim söylemiyor)
    -eh be. al tamam söylemezsen söyleme...

    neyse efendim sıkıldım bende... yedirdim yemeğini falan, açtım sabah haberlerini izliyorum... haberlerde gördüğüm bir şeye kızmış olmalıyım ki:

    -aptalll!!!
    -aptal (gram hatasız)
    -hassiktieer
    -hattüütü
    -ohaaa
    -ooooaaaa
    -lan?!?
    -ban (hem de zıpalayarak söyledi)
    -...
    -...
    -yumurta
    -...

    asi karı...

  • sadece bana mı oluyor bu merak ettiğim hede.
    ne zaman berberden çıksam nereye gideceğimi, ne yapacağımı bir anlık unutuyorum.

    edit: beyler bayanlar, berberden çıkar çıkmaz yaşadığım gel git ile bu tespiti yazmıştım, ancak bakabiliyorum ekşiye.

    bir çok kere yazıldığını gördüm "şu mesajimdan sonra mesaj kutum doldu" diyenleri, ya hadi oradan toppik seni, mesaj kutusu dolmuşta ne olmuşta.. inanmazdım!
    evet bir tespit ile mesaj kutusu patlayabiliyormuş. yuh ya şimdi nasıl cevap vereceğim tüm mesajlara.

  • benim bir arkadaşım var, tanıdığım en kişilikli ve düzgün adamlardan biri. kadıköy'de tekel bayisiyken biri aklına girdi bar açtırdı bu adama. adam tuncelili, öyle bar ortamını gece hayatını bilmiyor, sevmiyor da... neyse, saflığı (salaklık anlamında değil, oldukça cindir kendisi) ve samimiyeti sayesinde açtığı yerin müdavimleri oluştu dört yılda...

    bir şeyler oldu, 3-4 ay uğrayamadım, neyse sonunda gittim yanına. dedim, nasılsın? dedi, sorma çok fenayım. dedim, hayırdır? dedi, çok fena bir şey olmuştur bana... dedim, delletme insanı, ne oldu yahu, anlatsana? başını öne eğdi, "aşık oldum" dedi utanarak...

    memlekete gittiğinde bir kadına vurulmuş. barı kapatıp kapatıp memlekete kaçıyormuş.

    "geçen eve gidiyordum. minibüsten inemedim, bir baktım sabiha gökçendeyim. ilk uçağa atladım elazığ'a gittim, oradan dersim'e geçtim. sevdiğim kadını iki saat görüp geldim..."

    adam her hafta tunceli'ye gidiyor. hiçbir şey beklemiyor, sadece bir ihtimal sevdiği kadın da onu sever diye umuyor.

    biz de dinlerken yutkunuyoruz arkadaşımla... "maltepe-beylikdüzü arası mesafe çok şekerim" diye lokasyon sorunu yüzünden başlamadan biten ilişkiler geçiyor gözümüzün önünden...

    adam gözümüzde adeta "parka gidecekmiş iki gözümün çiçeği" diyen bir yarı tanrı, adeta bir vecihi, o paraya öküz alırız diyen anasını sallamayan bir feyzo, sevda'ya sevdalı bir muhsin bey...

    her kazıktan sonra, "aşk ne ki, hofff!" desek de var böyle bir şey, böyle yaşayanlar...

  • yakışıklı erkeklere gelen arkadaşlık istekleri:

    - pelin
    - selin
    - buse

    bana gelen arkadaşlık istekleri:

    - günahkar sokakların tövbekar kızı
    - cemaati döven girl
    - vefasız alemin yorgun bacısı

    yazıklar olsun....

  • google'dan mail hesabı alamaz.
    çünkü google "hesabınızı doğrulayabilmemiz için telefon numaranızı girmeniz gerekiyor." der, aklı sıra çaktırmadan telefonunu alıcak kızın.
    türk kızı bu tip şeyleri yemez, bunlar hep ayak.
    offff... google bna yzıyo yhaa :s :s

  • (sonuna kadar okursan minnettar kalırım) son gelen zamlarla beraber özel okullardaki öğretmenler asgari ücretin altında çalışır hale geldı. kendı bulundugum okulla 2 saat maaş zammı kavgası verdim, resmen çocuk gibi dilendim ve mdr. dayanamadı 100 lira daha zam yaptı. evet çaycı abladan 500 lira daha fazla para alıyorum. bu platformda zamanında dokror maaşı az bulundu, devletteki öğrt.maaşı az bulundu ki hepsının de haklı talepleri vardı ancak özel okullarda çalışan öğretmenlerin durumu inanın en berbatı. geçen gün berber bile bana istinaden "yaa ıyı kı de okumadım yoksa arabamı hayatta alamazdım" diyor. adam bana bakarak halıne şükrediyor. bize verilen ekstra angarya işler;mesela haftada 2 gün nöbet tutuyorum, veli aramaları, mesela çocuk evde kitap okumuyor veli fırçayı bana atıyor. bunun gibi yüzlerce durumu sayabilirim. yemin ederim çopten karton toplasam daha mutlu olurdum ama lanet olsun ki bu sıfatı üstünden de atamıyorsun. çevremdeki insanlardan utanmasam vallahi de bilahi de çöp toplarım. yurt dışına işçi olarak 10 defa girişimim oldu ama maalesef hep sonuçsuz kaldı. değerli arkadaşlar destek istiyorum lutfen bu paylaşımı yukarda tutun. bizi bu hale getiren başta akp hükümeti olmak üzere belki biri bizim de sesimizi duyar. artık dayanacak gücümüz, metanetimiz kalmadı.

    not:bazı arkadaslar başlıga ya da imla ya takılmıs. arkadaşım haklısın ama lütfen meselenin özüne bak, o daha vahim!

    zorunlu açıklama: yukarıda yazdıklarıma bakarak kalıtemle ilgili fikir beyan etmiş arkadaş. bu kanıya nasıl vardın? hadi ben vasatım ulan tüm öğretmenler de mi vasat? sorun şu ki bu olayda bile sen başkasının mağdurıyeti üzerinden mastrubasyon yapacak kadar ahlaksızsın. sen kötüsün hem de en saf halinden.

  • bu kadar da boş duyar fazla gerçekten. bi sik yapmayıp 5000 lira maaş alan meslek grubunu yumuşak bir dille (hatta fazla yumuşak) eleştirmişlerdir. meslek onurunu falan bırak böyle bir mesleğin olması bile abesle iştigal ve israftır.