hesabın var mı? giriş yap

  • kokusudur. öyle 100 metreden gelmemelidir bu koku, konuşurken bakışırken bir anda yüzünüze çarpar, ne olduğunu şaşırırsınız. sonra koklamaya çalışsanız da o ilk etkiyi yakalayamazsınız. detayın allahıdır.

  • bir tek benim başıma mı geldiğini merak ettiğim olay. bim'e girdiğimde daima kasalar boş oluyor zira kasiyerler birçok işle ilgileniyorlar, ürün yerleştirme vesaire. o sırada siz boş olan kasalardan birine yönelirsiniz ve ekseriyetle kasiyer sizi diğer kasaya çağırarak ''buyrun böyle alayım.'' der.

    hayır %50 şansım var zaten neden hiçbir zaman tutturamıyorum ya da işin ucunda bir ibnelik mi var bilemedim.

  • bu sözlüğe neler oluyor ya. 3 tane genç doktorun özkıyımına nasıl doğal seleksiyon dersiniz. anlamını bile bilmediğiniz kavramları yersiz yersiz kullanmayı kesin artık. yazdım yazdım sildim. çok üzücü.

  • sonuçları google'dan çeken motorumsu. json olarak gelen sonucu sayfaya döküyor. ahanda link. test diye arattım google custom search'ten sonuçları aldı geldi. merak edenler herhangi bir browser'ın geliştirici konsolunda network tabına basarak görebilir. adamlar 10 yılda json parse etmeyi öğrenmiş herhalde.

    edit: benim de bir arama motorum olsun diyenler google'ın ücretsiz hizmetini kullanabilirler. buradan buyrun. facebook kullanabilecek kadar internetten anlıyorsanız siz de yaparsınız :)

    edit2: (bkz: #65674964)

    edit3: bakanlık alakamız yok diye bildiri yayınlamış. acayip güldüm ya. neyse vurmayın artık öldü adamlar.

    edit4: m. serdar kuzuloğlu 2010'da bu adamları fena haşlamış.

  • şöyle bir sebebi olabilir.

    bu olay bir kere benim başıma gelmişti.

    şu rezervuarın direkt içine atılan mavi su yapıcı zımbırtılar belli bir süre içinde apartman şebeke suyuna karışmış ve musluklardan mavi su akmasına sebep olmuştu.

    ek: la yalnız adam havuz suyu gibi dedi. olm havuz suları; havuzun seramiklerinden dolayı mavi görünüyor ibiş.

  • öyle bir his ki sanki içimdeki tüm mutluluk hücrelerini ameliyatla almışlar. boş bir kabuk gibi kalakalmışım. azkabanda 100 yıl geçirmişim de içim kurumuş gibi. ya şu da olumlu güzel bir habermiş falan diye sevinesim, komik şeylere gülesim bile yok. komedi filmleri/dizileri bile komik gelmiyor.

    mut yetmezliğinden ölücem arkadaş bu kadar da mutsuz olunmaz ki.

  • ensar ve diğer tecavüz, pedofili, çocuk gelin olaylarında kullanılmayan skandal kelimesinin bu pankart için kullanılması tek bir şeyi anlatıyor: ahlak olarak çökmüş durumdayız. az bile diyorlar, avrupa ve türkiye kelimelerini aynı cümlede kullanmaları bile hata. skandalmış. sen bunu söyleyerek tüm bu ahlaksızıkları normal karşılıyorum, ben de olsam aynısını yapardım diyorsun.

  • yılmaz erdoğan andropoz'da anlaşılan.

    gerisi spoiler.

    kendine öyle bir karakter yazmış ki yaşlısı genci herkes aşık oluyor.

    pavyondaki borderline konsomatris aşık oldu buna.

    sonra ders verdiği kızın evindeki 21 yaşındaki hizmetçi kızın bi anda kanı kaynadı buna.

    en son da ders verdiği kızın anası rolündeki selma ergeç buna vuruldu.

    dudağını ısırıyor falan.

    of senaryo zaten sıkıntılı ama yönetmen de yönetememiş.

    yılmaz'ım rambo okan gibi o daracık omuzlarıyla vurduğunu deviriyor boyuna posuna bakmadan.

    testesteron falan alıp biraz kas yapsaydı da hapisteyken çalışmış kas yapmış derdik.

    ulan andropoz sen neler yapıyorsun insana.

  • hep bir isyan, hep bir özlü sözle gönderme, hep bir 'adam'lık vurgusu içeren instagram paylaşımları ile kendini gösteren arayıp da bulamama hali.

    ara ara kaybolup yeni sevgilileriyle resim paylaşırlar. bir süre sonra o kişi de 'adam' olmadığından ilişki biter ve yine adamlığa gönderme başlar.

    bu adam gölge adam sanırsam.