hesabın var mı? giriş yap

  • yukarıda birinin daha yazdığı gibi orada mahsur kalıp da öldüyse en korkunç korku filminden daha ürkütücü bir ölüm olmuş demektir. düşünüyorum da ben asansörde kalıp sesimi kimseye duyuramasam, günlerce bi umutla beklesem ama kimse duymasa.. yok yok düşünmeyeyim en iyisi. sanırım birinin öldürüp cesedi oraya koyması iyi ihtimal oluyor bu durumda.

  • bence artık şu whatsapp grupları filan kesinkes kapatılmalı. zaten resmiyette böyle bir uygulama yok, olmamalı da. öğretmenle veli telefonda değil, eskiden olduğu gibi resmi bir ortamda yani okulda ciddi bir şekilde yüzyüze görüşmeli. çocuk oyuncağı değil bu işler.

    edit: başlık başa kalmış.

  • dünyaya ayak bastığında ilk sözü şu olmuştur: "allah insanı susuzlukla terbiye etmesin."

  • hemen her konuda bir aforizma sahibi bernard shaw bu konuda da şu açıklayıcı ifadeyi dile getirmiştir:

    "i learned long ago, never to wrestle with a pig. you get dirty, and besides, the pig likes it."

  • "yaptığı kazayı, alkol ya da uyuşturucu etkisi altında olduğu için ilk anda üstlenmeyip sonradan çakallık yapmıyorsa ahlaki olarak erdemli bir davranışa imza atmış yazar."

    hangi ahlak?
    hangi erdem?

    arkadaş iyi misiniz? tamam adamı seviyorsunuz filan anladık onu ama 2 insanın ölümüne sebep olmuş ve olay yerinden kaçmış. nasıl erdemden, nasıl ahlaktan bahsedersiniz.

    ayrıca itirafının neresi takdirlik?

    lan adam teslim olmasını bile sosyal medyadan şov haline getirerek yapıyor.

    emrah serbes sosyal medyadan kendini takip edenlere şov yapacağına ölümlerine sebep olduğu insanların sevenlerine hesap versin.

    tekrar ediyorum; ölümlerine sebep olduğu insanları kaza yerinde bırakıp kaçmıştır, bu da yetmemiş bu suçu arkadaşı üstlenmiş ve adaleti yanıltmıştır.

    bir insanı seviyor olabilirsiniz ama savunmak adına gerizekalılık yapmanıza gerek yok, o ölen 2 insan sizin aileniz canınız olabilirdi, biraz empati lütfen.

  • paranla rezil olmaktır istanbul’da yaşamak. taksiye binmek için bile bazen insanlarla kavga etmektir.
    200 tl’ye kahvaltı yapmak için sıra beklemektir.
    haftasonu sahile gidip kalabalıktan havasız kalmaktır.
    trafikte önün doluyken kıçına bir arabanın yapışıp seni selektör manyağı yapmasıdır. 70 m2 komşu bina manzaralı evlere 3000 tl kira vermektir.
    mecbur olmadıkça burada yaşayana allah akıl fikir, mecbur olup burada yaşayana da allah sabır versin.

  • ferhan sensoyu anma toreninde kultur ve turizm bakani ve akpli beyoglu belediye baskaninin oldugu salonda "70 senedir bu ulkeyi din bagimlisi hukumetler yonetiyor, ama ona ragmen 70 senedir inatla tiyatro yapiyoruz biz, ferhan da inadina tiyatro yapti hep" demis sanatcidir. helal olsundur.

  • o unutulmaz günde, o "anlatılmaz, anlattıkça yaşanır; hatırlandıkça coşulur" maçta ben oradaydım. hiç unutmuyorum, - galiba - 12.55 gibi garip bir başlangıç saati vardı maçın, ali sami yen stadı kapalı tribünü alt bölümün en ortasındaki yerime ulaştığımda seremoni başlamak üzereydi, üzerinde biletimdeki numara yazılı koltuk dışında başka yer olmaması olağanüstü iyi bir şeylerin yaşanacağının müjdecisi gibiydi âdeta. uğur tütüneker kaleciyi çalımlayıp eski açık tarafındaki kaleye (ki tam 4 yıl sonra eintracht frankfurt'a karşı gene aynı kalenin filelerini havalandırmıştı.) ilk golü gönderdi, devre arası herkes heyecanlı, sevinçli ve umutlu görünüyordu, çoğunluğun beklentisi "3 - 0 ve uzatmada işi bitirme"ydi, mustafa denizli numaralı tribünün altındaki tribününde hapsedilmişti isviçre`nin uefa'sı tarafından, oysa ilk maçta saha ortasına kadar girip hakeme itiraz eden neuchatel antrenörü gilbert giresse devre arasında gene sahanın ortasındaydı.
    ikinci yarı galatasaray onbiri, tribündeki onbinleri, tanju çolak ile uğur tütüneker'in ard arda gelen ve birbirinden organize golleriyle coşmuş, mağrur ve arkaları sağlam isviçrelileri sürklase etmiş, en önemlisi de "biz yapamayız, ilk maç 3 gol yedik, biz kim 4 - 5 atmak kim, tarihimizde yok öyle bir mucize, buna inananlar deli" şeklinde öznel yorum (!) ve görüşleri tarihe gömmüştü. beyaz formalı metin yıldız, cevat prekazi, cüneyt tanman, ismail demiriz, savaş koç, arif kocabıyık ve bu muhteşem zaferin ardından demir parmaklık cezasından kurtulan mustafa denizli dakikalarca tribünler önünde zafer turu attılar.

    daha sonra ilginç şeyler oldu, uefa maçın tekrarına karar verdi, ulusça büyük tepki gösterdik, isviçre ile her türlü ilişkinin kesilmesi bile tbmm'de gündeme geldi, ne idüğü belirsiz ucuz kahraman müsveddeleri (ki onların çocuklarını bugün de mağdur olmadıkları halde federasyon, tahkim kurulu vd. hakkında atıp tutarken görüyoruz, orman kanunu cumhuriyeti(!)nin odun üyeleri) haksızlığı düzeltip adaleti sağladıklarını ilan ettiler, işin kötüsü birçok koyun sürüsü üyesi bu teneke yalancılara inandılar. oysa galatasaray'ın başında bugünkü gibi basiretsiz bir yönetim yoktu o gün, futbol davalarının o dönem (ve uzun yıllar boyunca) avrupa'daki en büyük uzmanı, bayern münich kulübünün avukatı bir alman ile anlaşarak maç sonucunun (5 - 0'lık skor 5 jüri üyesinin birden onayıyla kesinleşti, adalette de 5 - 0'lık bir galibiyet almış olduk) tescilini sağladılar.

    türk futbol tarihinde bir dönüm noktasıydı, aşağılık kompleksimizi o gün mağlup edip çimlere gömdü sarı kırmızılı aslanlar, tıpkı 1993 manchester united maçları ve 2000 uefa kupası finalinde mağlup ettiği gibi. keşke bugün "isviçre bizden iyi, barajı geçemeyiz" diye ahkâm kesen futbol uzman(!)ları da o gün isyankâr mucizeye tanıklık etmiş olsalardı...

  • nezahat onbaşı vardı mesela.. annesi öldüğü için 9 yaşından itibaren alay komutanı olan babasının görev aldığı cephelerde yer aldı.. asker yetişti ve bir çok savaşta yer aldı.. neden biliyor musun ? bayrağı ve toprak bütünlüğü için, bağımsızlığını sağlayabilmek için.. kendi ülkende duracaktın, savaşacaktın o zaman.. madem milli marşın senin için bu kadar önemli, savaşacaktın.. iki mermi sesiyle kaçmayacaktın topraklarından.. halide edib adıvar gibi, şerife bacı gibi savaşıp kahraman olarak anılacaktın yüzyıllar sonra bile.. yok öyle iki mermi sesi duyunca topraklarını satmak.. bak biz de milli mücadele veriyoruz ülkeyi size bırakmamak için.. avucunuzu yalarsınız yani.. yakında hepiniz gideceksiniz..

  • belki milyarlarca dolar serveti olan bir adamın istanbul trafiğinde araba sürüyor olduğunu gördük bu sayede. bu zenginler zerre yaşamayı bilmiyorlar amk memleketinde.

    edit: gelen mesajlarda genel anlamda araba kullanmanın keyif olduğu ve sürülebileceği minvalinde şeyler yazıyor. eğer ki aziz bey bir ferrari ne bileyim bir bugatti falan sürüyor olsaydı bunu anlardım ama genel olarak "makam" aracı kıvamında kullanılabilecek manda kasa bir jipi kendisinin kullanıyor olması onu esenler'de 10 dairelik iki apartmanının inşaatı hala devam eden bir müteahhit seviyesine indiriyor. hatta bir de altında chevrolet captiva olsaydı tam olurdu. rispekt.