hesabın var mı? giriş yap

  • hala pr çalışması, beğeni alınca aktı, cingöz recai diyen, aşağılık kompleksinden kurtulamamış insanların olduğunu bize gösteren nefis twit.

    işin ilginci adamın milyarlarca dolar serveti var, istese tüm dünyada üretebildiğinden fazla iş bağlayabilecek potansiyeli var, uzaya uydu göndermiş, sen daha iyi fikri olmadığını ve twitterdan atatürk yazarak pr yaptığı söylüyorsun. haklısın tabii.

    büyük oyunu bozdunuz, tebrikler.

  • hak yemek istiyorsan sende kalsın. ancak doğrusu ilgili firmaya ulaşıp ürünü iade etmektir. bir pazaryeri sitesinden fazla ürün gelmişti. ilgili telefon numarasından firmaya ulaşıp gerekli ödemeyi kendisine yapmıştım. hakkımızı da yedirmeyelim, başkasının da hakkını yemeyelim lütfen.

  • sevgiyi bilmedikleri, bencil oldukları, kolay elde edildikleri ile ilgili ileri geri konuşulmuş. bu kız çocuklarından biri olarak yazıyorum bunları.

    geçtiğimiz hafta kırmızı oda dizisinden bir sahneye denk geldim. şöyle diyordu:

    “babalarının elinden tutmadığı kızlar için hayatta iki seçenek vardır: ya birinin ellerini tutması için umutsuz bir arayışa girmek. ya da kimsenin elinden tutmasına gerek yok diyerek kendini tek başına kalmaya mahkum etmek. aslında bu iki yolun da kendine göre virajları vardır. en sağlıklısı bunların ortasındaki yol. yani kendine yetebilen ama birine ihtiyaç duymaktan da utanmayan bir kadın olabilmek.”

    babasıyla aynı evde yaşayan ancak baba sevgisinden mahrum büyüyen, aynı yol ayrımında çok kez kalmış ve her seferinde ikinci yolu seçmiş biri olarak, kendimi, bunun etkisi ile hayatımda aldığım kararları, bununla nasıl baş ettiğimi çokça düşünme fırsatım oldu bu hafta.

    baba sevgisinden mahrum kalan kız çocuklarının bir çoğunda yaşanan güven ve öz saygı sorunlarının literatüre “babasız kız sendromu” "fatherless daughter syndrome" olarak geçen bir duygusal bozukluk olduğunu öğrendim. görmezden gelindiğinde, etkilerinin bir kadının tüm yaşamı boyunca süreceğine inandığım için paylaşmak istedim.

    zira türk kültürüne bakıldığında babanın çocuk gelişimindeki rolü anne sevgisinin yanında genelde ikinci planda bırakılıyor. olur ya, bir tek kişide bile bu farkındalığı oluşturabilirsem kardır düşüncesiyle yazıyorum bunları.
    bu konu ile ilgili birçok araştırma okudum bu hafta. çalışmaların çoğu abd menşeili ve sonucunda ortak kanı şu: baba varlığından ya da sevgisinden mahrum yaşayan çocuklar daha endişeli, güvensiz, saldırgan oluyorlar. ikili ilişkilerde de ciddi bağlanma sorunları ve terk edilme korkusu yaşıyorlar.
    bir kız çocuğu için babasının yokluğu onu görmezden gelmesiyle başlıyor ve maalesef bu o kızın ruhunda silinmez bir iz bırakıyor. her ne kadar üstesinden geldiğinize inansanız da. yapılan araştırmalar, babasının küçük kızı olmayan kadınların ilerleyen dönemde nelerin üstesinden gelmesi gerektiğini iki ana başlıkta şöyle özetliyor.

    öz saygı sorunları:

    nedir bu öz saygı önce kısaca ona değineyim. kişinin kendini sevmesi, özgüvenle çok karıştırılıyor bu tanım. özgüven başarıdan besleniyor. öz saygı ise başarısızlıklara rağmen yola devam etme gücünü veriyor insana.

    bir yazar ve boşanma danışmanı olan deborah moskovitch'e göre, çocuklar babaları evden ayrıldığında ya da onların hayatlarına daha az dahil olduğunda genellikle kendilerini suçlarlar. çocuğa yaşadığı duruma dair bir açıklama yapılmadıysa, çocuk mutlaka kendi senaryolarını oluşturur. ve o senaryoda genelde kendini suçlar. babası tarafından sevilen kızların fiziksel görünüşlerine sahip olsa, daha güzel/sevimli olsa sevileceğine inanır. yaş ilerledikçe bu kadınların özgüveni düşer, hiçbir erkek tarafından çekici bulunmayacağına dair bir inanç gelişir. üstelik bu özgüven ve özsaygı eksikliği sadece ikili ilişkilerde geçerli olan bir konu da değil. akademik, kişisel, profesyonel, fiziksel, sosyal ve romantik olarak her alanda bunun etkilerini görecektir.

    ilişki kurma ve sürdürme mücadelesi:

    yapılan araştırmalar, babaları olmadan büyüyen kadınların ilişki kurmada zorlandıklarını ortaya çıkartıyor. babaları tarafından duygusal olarak reddedildikleri için tekrar incinme riskini almak istemiyorlar. bilinçli veya bilinçsiz olarak insanlara yaklaşmaktan kaçınıyorlar. kendilerini çok az açığa çıkardıkları ve başkalarını tanımak için çok az çaba harcadıkları yüzeysel ilişkiler kuruyorlar. duygusal veya fiziksel olarak babasız büyüyen kızların, yetişkin olduklarında depresyonla mücadele etme olasılıkları da daha yüksektir. terk edilmekten ve reddedilmekten korktukları için, bu kadınlar genellikle kendilerini duygusal olarak izole ederler. hak etmediklerini düşündükleri ve incinmekten korktukları için sağlıklı duygusal ilişkilere karşı mesafelidirler.

    araştırmalar, dünya üzerinde her üç kadından birinin kendini babasız olarak görmekte ve terk edilme duygusuyla mücadele etmekte olduğunu gösteriyor. bu gerçeği bilmek, ortak bir sorunu paylaştığımızı bilmek bana yardımcı oluyor.

    durup düşündüğümde bu etkileri belirgin şekilde kendimde görmüyorum ancak bu duyguların yakınlarında çok dolaştım. o anda verdiğim tepkinin, mücadele ettiğim duygunun kaynağını anlamak çocukluk yaralarımı çokça iyileştirdi. ama hiç yara almamış gibi olmuyorsunuz, bir iz mutlaka kalıyor. bu bir gerçek.

    kendini annenize babanıza rağmen sevmek, onlar tarafından duygusal olarak reddedildiğiniz halde sağlıklı ilişkiler kurmaya çabalamak, çocukluktan gelen ön yargılarınızı kırmak kolay değil. normal birisine göre çok daha fazla kişisel çaba gerektiriyor.

    o sebeple dilerim hiçbir kız çocuğu, babasının küçük kızı olmadan büyümek zorunda kalmaz.

  • atatürk'ü kullanıp para kazanmaya doymamış birinin yeni hedesi.

    bununla sürekli allah ve bilmem ne diye kitap çıkaran adamlar arasında cidden ne fark var?

  • çok istediği halde çocuk sahibi olamamış ağabey telefonda "çocuklar nasıl?" diye sorduğunda, sırf özlem duymasın diye sadece şikayet etmek, haylaz, vurdumduymaz olduklarını anlatmak. aslında ne mükemmel, başarılı, saygılı, merhametli v.s. olduklarını anlatamamak.
    bir de bunun üzerine ağabey'den "çocuk oğlum onlar, olacak o kadar. hem sen çok mu matahdın?" diye fırça yemek.

  • herkes eğlenebildiğim kızla evlenirim demiş de, burada başlığın asıl anlamının ne olduğunu herkes biliyor ve yine erkeklerin yüzde 95'i evlenmeyi düşündüğü kızın geçmişte "eğlendiğini" sorgulayıp kafayı yiyerek karşısındaki kıza da çileyi çektiriyor. burada yazılanlar o yüzden hiç samimi gelmiyor ne yazık ki. eğlenebildiğim kızla evlenirim diyen erkeklerin hepsi eğlenemediği kızlarla evlenip sonrasında da çileler içinde "evlenmeyin abi rezil kepaze çok iğrenç bir yaşam keşke evlenmeseydim hayatımı yaşamaya devam etseydim" diyor.

  • pandemi hastanesinde çalışan bir sağlık çalışanıyım ve istifa etmek istiyorum... neden mi?

    1. herkes söylüyor bende tekrar etmek istemiyorum ama 2 hafta oldu hala koruyucu ekipman yok. kendi imkanlarımla 2 kutu cerrahi maske 1 tane n95 maske bone ve siperlik alabildim. tek kullanımlık olması gereken çıkar at önlüğü ve maskeyi üstüme zimmetlediler 2 haftadır mecburen kullanıyorum.

    2. geçen cuma 38.5 ateş ve soğukkanlı şikayetlerim oldu test yaptırmak istedim sağlık çalışanına tarama yapma durumumuz yok dediler. corona mıyım bilmek istiyorum aileme ve hastalarıma karşı sorumluyum dedim, kendini corona virüsü kapmış farzet çift maske tak çalışmaya devam et dediler.

    3. okullar tatil edildi 6 yaşındaki oğlumu bakacak kimsem olmadığı için 17 yaşındaki yeğenime bırakıp çıkıyorum. izin almam bir çözüm sunulmadan yasaklandı.

    soruyorum size bu koşullarda nasıl çalışmalıyız? oluşturdukları çaresizliğin farkındalar ve biz pes etmeye başlamadan onlar önümüzü kapattı. mecbur bırakılıp bu koşullarda çalışsamda süreç biter bitmez diplomamı yırtıp atacağım lanet olsun sisteminize...

    edit: öncelikle özelden destek mesajı atanlara canı gönülden teşekkür ediyorum.

    1. koruyucu ekipmanlar konusunu biraz açmak istiyorum malzemeler çok kısıtlı 2 haftadır sabırla ekipmanların gelmesini bekledik ama hala imza karşılığı günde 1 cerrahi maske veriliyor ve ısrarlarımız sonucu kullan at önlüğü 1 defalığına alabildik. acil servis ve klinikte tanı konulmuş hastalara müdahale edenler dışındakilere koruyucu ekipman verilmiyor ama hastanenin diğer bölümlerinde de hastaya temas ediyoruz etmeyede devam edeceğiz daha dün bile 2 gün boyunca tedavisiyle ilgilendiğim hasta corona pozitif çıktı pandemi kliniğine alındı halbuki hasta böbrek taşı düşürüyor risk taşımıyor gözüyle bakılıyordu. virüs yayılımı bukadar yaygınken kimin taşıyıcı kimin hasta olduğunu tespit etmek mümkün değildir buyüzden hastanede çalışan hastaya temes eden herkese koruyucu ekipman sağlanmalı. işten kaçmak gibi bir niyetim hiç olmadı yasal zorunluluktan ötürü değil işime karşı hissettiğim sorumluluktan dolayı zaten çalışıyorum ama çalışırken kendimi güvende hissetmek istiyorum.

    2. sağlık durumumu soranlara teşekkür ederim şuanda iyiyim, ateşim sadece 1 gün oldu belkide sıradan bir soğukalgınlığıydı yada coronayı böyle geçirdim bilemiyorum ama hastalık konusunda çok baskı var tek akciğer lobu olmayan sürekli öksüren ve ateşi yükselen iş arkadaşıma dahi rapor verilmedi gebe olan çalışma arkadaşımız göreve çağrıldı. tek istediğimiz insanca muamele fazlası değil .

    3. koruyucu ekipmanı hadi kendim birşekilde temin etsem hissettirdikleri değersizlik duygusunu içselleştirmeden aşmanın yolunu bulsamda çocuğumun bakımı konusu beni çaresizleğe iten en önemli etmen maalesef ve benimle aynı durumda olan birçok sağlık çalışanı var. eşimde özel sektörde sağlık çalışanı ve yayınlanan genelge bizi kapsamıyor kapsasa dahi yıllık izin kullan diyor senede 20 gün izin hakkımız var okulların açılıp açılmayacağı belli değil. özel kamu üniversite ayırımı yapılmaksızın ilk okul çağında çocuğu olan her aileden birine talebi doğrultusunda idari izin verilmeli. buna başka nasıl bir çözüm yolu bulurum inanın bilemiyorum.

    destek veren herkese teşekkür ediyorum.

    bu başlıklara da destek vermenizi rica ediyorum.

    (bkz: sağlık çalışanlarına ekipman sağlansın)

    (bkz: sağlık çalışanlarına covid-19 testi yapılsın)