hesabın var mı? giriş yap

  • o kadar çok youtuber var ve o kadar farklı isimde, etikette videoları var ki tüm anahtar kelimeleri ele geçirmiş durumdalar. youtube buna bir çözüm bulmazsa kendi bacağına sıkmış olur.

    youtube'u nasıl çöplüğe çevirdiklerini örneklerle anlatayım:

    >> mesela "olta" konusunda merak ettiğiniz bir şey var, oltacılıkla, balık avlamayla ilgili / alakalı videolar gelsin diye "olta" (ve alakalı anahtar kelimeleri) arattınız, karşınıza çıkan ilk sonuç: "kuzenimi nasıl oltaya getirdim?" (youtuber videosu)

    >> "pasta" dersiniz: "arkadaşıma pastalı şaka [suratına pastayı yapıştırdım]" (youtuber videosu)

    >> "covid" dediniz. "salgınlar insanlığın sonunu mu getirecek?" (farklı rivayetler ve efsaneler içeren youtuber videosu)

    bu örnekler uzar gider... youtube'un farklı filtreleme seçenekleri mevcut olsa da, o kadar fazla entertainment / clickbait / çöp video barındırıyor ki, bazen insan ne yaparsa yapsın bu video çöplüğünden kurtulup istediği sonuca ulaşamıyor.

  • klasik koşullanma yoluyla öğrenme, ilk kez rus bilim adamı i.pavlov (1849-1936) tarafından ortaya atılmıştır. köpeklerde mide ve tükrük salgılarını çalışması sırasında köpeğin henüz eti görmeden deneyi yapan kişinin ayak seslerini duyduğunda da aynı güçte salya salgılaması pavlov’ın dikkatini çekmiştir. daha sonra bu olguyu sistematik olarak laboratuar ortamında araştırmaya karar vermiştir. pavlov, köpeklerin niçin yiyecek verilmeden önce salya salgıladıkları sorusu üzerinde durmuştur. çünkü yiyecek ağza konunca salyanın akması doğal bir tepkidir. ama salya, yiyeceği veren kişi görüldüğünde de akmaya başlarsa başka bir durum var demektir. pavlov bu gözlemlerinden sonra aç köpeği ses geçirmeyen bir odaya yerleştirmiştir. önce köpeğin tükrük bezinin bir kısmı açığa çıkarmış ve salyanın ağzından dışarı çıkmasını sağlamıştır. daha sonra çıkan salya miktarını ölçmek içi bir kayıt aracı geliştirmiştir. şartlanmanın oluşabilmesi için köpeğe, düzenli olarak yiyecek vermeden zil sesi verilmiştir. tabi ki başlangıçta sadece zil sesine köpek salya tepkisi göstermemiştir. pavlov daha sonra zil sesinin hemen arkasından köpeğe et tozu vermiştir böylece zil sesiyle yiyeceği eşleştirmiştir. bu işlem tekrar tekrar yapıldıktan sonra zilin ses çıkardığı ve arkasından et verilmediği zaman da köpeğin salya salgıladığını gözledi. oysa köpeğin eti ağzına alınca salgılaması gerekirdi. fakat köpek kulak kabartması beklenen zil sesine karşı salgı akıtmayı öğrenmiş oluyordu. bu durumda köpeğe hiç ilgisi olmayan bir uyarıcı karşısında salya akıtması öğretilmiş olmaktadır. bu olayda et, koşulsuz yani doğal uyarıcıdır. (ucs= unconditioned stimulus). koşulsuz uyarıcı, organizma için doğal olan ve tepkiyi otomatik olarak meydana getiren uyarıcıdır. etin meydana getirdiği salya ise koşulsuz yani doğal tepkidir (ucr= unconditioned response). koşulsuz tepki, koşulsuz uyarıcının organizmada meydana getirdiği doğal ve otomatik tepkidir. ses, henüz ilişkilendirilmeden önce bir nötr uyarıcıdır. ses, bir süre et ile birlikte verilip ete gösterilen tepkinin sese de gösterilmesi sağlandıktan sonra, diğer bir deyişle, etin meydana getirdiği etki, ses tarafından paylaşıldıktan sonra, koşullu uyarıcı (cs = contidioned stimulus) haline gelir. başlangıçta nötr bir uyarıcı iken, koşulsuz uyarıcı ile birlikte verilerek koşulsuz uyarıcının meydana getirdiği etkiyi paylaşması sağlandıktan sonra tek başına verildiğinde de organizmada doğal ve otomatik tepkiyi oluşturan uyarıcıya koşullu uyarıcı denir. köpeğe tek başına ses verildiğinde, meydana gelen salya salgılama tepkisi koşullu tepkidir. koşullu tepki; sadece koşullu uyarıcının meydana getirdiği doğal, otomatik tepkidir. aslında koşulsuz tepki ve koşullu tepki her zaman aynıdır. örneğin; pavlovun koşullama deneyinde koşulsuz tepki de koşullu tepki de salyadır (slavin, 1986, s. 106; gibson ve chandler, 1988, s. 208-211)klasik koşullanmanın gerçekleşmesi için aşağıdaki koşulların oluşması gerekir. (erden, 1998, s.125). 1. koşullanmanın olması için, öncelikle yiyecek-salya örneğinde olduğu gibi, doğal bir uyarıcı-tepki bağının olması gerekir. insan organizmasında göze ışık tutulunca gözbebeğinin büyümesi, göze üflenince gözün kırpıştırılması, dize vurulunca ayağın yukarı doğru hareket etmesi, ani bir gürültü karşısında irkilme gibi tepkiler koşulsuz uyarıcı ve tepki bağlarıdır. 2. koşullu uyarıcının koşulsuz uyarıcıdan hemen önce verilmesi, iki uyarıcının birleştirilmesi gerekir. pavlovun deneyinde köpek, zil sesi ile eti birleştirmektedir. 3. koşullu uyarıcı ile koşulsuz uyarıcı bağının tekrarlanması gerekir. ancak bazı korku yaratan durumlarda tek bir yaşantı da öğrenmeyi sağlayabilir.

  • kısmen haklı.

    doğru olan şu, bisikletle işe gitmek doğrudan medeniyt değildir.

    bisikletle işe gitmek istediğinde sorunsuz bir şekilde "gidebiliyorsan" işte o medeniyettir.

  • türk kızı başlıkları yine hortladığına göre özgecan'ı unutma evresine geldik anlaşılan. neyse bir dahaki tecavüz/cinayete kadar hadi hep birlikte türk kızlarının ne kadar kezban olduğunu çeşit çeşit başlıkta inceleyelim.

  • tck md.1225/z "göğüs dekoltesi tamamıyla açık, sütyen giyilmeksizin, toplum içinde kendini gösteren kişi, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır"

  • yeni gelen köylü kız zehranın süt kızıymış, ulan bu ferihayla mehmet ikiz değil miydi? bi de bu süt kızı mı emzirmiş zehra, oha lan inek mi bu, nasıl bitmeyen bir süttür bu?

  • bu sehri terkedemeyisin asil nedeni "ihtimaller hastaligi" dir.

    6 aydir denize inmemissinizdir ama denizin orda oldugunu bilmek, "gidebilme ihtimali"ne baglanirsiniz.

    evci bi insansinizdir, ama gece hayati, bar vs gibi ortamlarin varligini bilme ve istegidiniz zaman "ulasabilme ihtimaline" baglanirsiniz.

    butun konserler, muzeler, tiyatrolar etkinlikler ordadir ama gitme sikliginiz senede bire donusmustur bile hayat temponuzdan, fakat nasi olsa elinizin altindadir dimi "istediginiz zaman kacabilme" ihtimaline baglanirsiniz.

    iste bu sehirde kaldikca nufuz eder bu hastalik, gittikce kronikleserek.
    ihtimaller hastaligi.

  • normal olandır. sen mobilyacıdan köfte yersen dinazor bile çıkar . köfteciye gidip sehpa yap bana diyor musun?

  • vurgunu kısaca özetlemek gerekirse:

    -eğer esnaf iseniz 1 ekim 2013 itibariyle akıllı pos cihazı satın almak zorundasınız.
    -cihazın fiyatı 590 euro.
    -alınmak zorunda olunan cihaz sayısı 2 milyon.
    -cihaz çin malı.
    -türkiye'ye getiren şirket: mt bilgi teknolojileri ve dış ticaret anonim şirketi.
    -şirketin sahibi: rte'nin kankası ethem sancak'ın yeğeni murat sancak
    -şirketin genel müdürü: mehmet erdoğan (hani 40 kilo uyuşturucuyla yakalanıp, satıcı değil içici olduğu anlaşılınca serbest bırakılan başbakan yeğeni)

    ek bilgiler:
    -590 euro ile şu an en kralından bir laptop alabilirsiniz. bu da perakende fiyatı. eğer ben 2 milyon tane alıcam derseniz, muhtemelen 200 euroya bile alabilirsiniz aynı laptop'ı

    soru:
    -birileri ahlaktan mı bahsetmişti?
    -birileri müslümanlıktan mı bahsetmişti?

    hesaplayan adam modu:
    -590 eurodan 2 milyon cihaz = 3 milyar küsür tl (iyi para)

    ithaf:
    -fışkiyeler kırıldı, ekonomi zarar gördü diyenler

    haber ayrıntıları:
    http://www.odatv.com/…hangi-akpliler-var-0110131200

  • mazhar alanson'a hak verenler olaya bardak yönünden bakmış. çocuk anladığım kadarıyla onları çiziyor yani süblimasyon bir baskı yapmıyor. özetle stüdyodan kovulan bardakçı genç değil ressam bir çocuk. tuvalinin bardak olması yaptığı sanatı niye alaşağı etsin ki?

    öte yandan şakayla karışık çocuğun kovulması oradaki izleyicilerde gülümseme ve alkışa neden oluyor hatta sunucu da kahkahayı patlatıyor. işin burası daha da enteresan bence. kovandan çok kovmasına izin verenlere kızdım ben. yazık.