hesabın var mı? giriş yap

  • bir değil iki güzel kadının başrole aşık olduğu ve başrolün onlara sürekli hayat dersi verdiği bir senaryo yazmış. yetmemiş yönetmiş. o da yetmemiş başrole de kendini koymuş. adam resmen dizi adı altında kendini tatmin edecek bir şey çevirmiş. yaşlısın, çirkinsin, fakirsin, sicilin temiz değil… ama herkes sana hayran öyle mi? resmen andropoz oyalanması, ego tatminine çevirmiş diziyi.

  • fırtına felaket. uçak öyle bir türbülansa girmiş ki, her yer zangır zangır sallanıyor. korkudan sapsarı olmuş yolcu, bakmış yanında bir rahip oturuyor;

    - "bir şeyler yapsanıza peder" demiş, yalvarır gibi. rahip istifini bozmadan cevap vermiş.;

    - "ben yönetimde değil, pazarlamadayım."

  • cuma akşamı girdiği evden pazartesi sabahı işe gitmek için çıkar.
    en büyük zevkidir sahaflarda kitap incelemek. eski türk musikisinden ya da türkülerinden koleksiyon yapar evde geçirdiği vakitleri bu müzikler eşliğinde gazete kitap okuyarak geçirir.
    eski model telefon kullanır, interneti gerekmedikçe kullanmaz. evdeki objelere duygusal anlamlar yükler, mektup yazar, hala fotoğraf baskısı yaptırıp albüme koyar.

    evli değilse aşkla, meşkle heyecanla işi olmaz. müzmin bekarlık yolunda ilerler, titizdir, kıldır, huysuzdur. yalnızlığı sever. anne babasına düşkündür. vazgeçişleri boldur, sendromları mevcuttur. sağlık olsun, hayırlısı, kısmet en çok kullandığı kelimelerdir.

  • çok saçma bulduğum bir yarışmaydı.. ta ki annemi kanser yüzünden kaybedene kadar.

    sağlığında annem sürekli izlerdi. ben de çok sıkıcı ve saçma olduğunu söyleyerek sürekli eleştirirdim. annem ise "ben eğlenmek için izliyorum, seviyorum" cevabını verirdi her seferinde.

    anneme ağustos ayı başında lösemi teşhisi konuldu ve o zamandan sonra kalan ömrünü hastanelerde geçirdi. hasta olduktan sonra hiçbir şekilde televizyona dönüp bakmadı. yaşamak için bir nedeni olsun, o hastane odasında yaşama bağlansın diye elimizden geleni yaptık. kitap, müzik, elişi, boya... ama televizyondaki hiçbir programa dahi dönüp bakmadı.

    sonra ölmeden bir kaç ay önce kafasını dağıtması için televizyon izlemesinin yararlı olacağını söylerken "survivor başlasa izlerdim. o beni eğlendiriyor" dedi. o günden sonra survivor başlasa diye dört gözle bekledim. neredeyse acun ılıcalı'ya bir şekilde ulaşıp ne olur başlatın, annemi eğlendirecek bu programa çok ihtiyacım var diye yalvaracaktım. gazetedeki "survivor şubatta başlayacak" haberini anneme müjde diye verdim.

    ama olmadı. annem survivor başlamadan bir kaç hafta önce öldü. şimdi ne zaman televizyonda görsem başımı çevirip bakamıyorum. acaba annem bu programı izleyebilseydi ölmeden önce, biraz olsun o hastane odasında eğlenebilir miydi merak ediyorum sadece.

  • hala en iyi bilgisayarın toplama bilgisayar olduğunu bilmeyen kestane nesil tarafından anlaşılamayan nesil.

  • beyler toplanın size tamamen bilimsel ve öğrenimi kolay bilgi vaad ediyorum.

    herkesin bildiği bir ilacı, augmentini ele alalım. augmentin 1000 mg amoksisilin (klavulanik asit dahil) içerir. bu ilacın 4 adet muadilini yazalım: klamoks, croxilex, klavunat, amoklavin. bu ilaçların hepsi 1000 mg amoksisilin içerir. bu duruma farmasötik eşdeğerlik denir. peki nedir aradaki fark? bunu anlamak için önce biyoyararlanım nedir bilmek lazım.

    biyoyararlanım bir ilaçtan gördüğümüz faydayı ifade eder. yani bize ne kadar etki ettiğini. orijinal ilaç olan augmentinin biyoyararlanımı %100 kabul edilir. yukarıda saydığım muadillerinin de %80-125 arasında olma zorunluluğu vardır.

    gelelim zurnanın zırt dediği yere. kötü gözle baktığımız muadil ilaç, aslında orijinal ilaçtan %25 daha etkili olabilir. bahsettiğim ilaçlardan hangisi %80 hangisi %125 etkili bunu ne doktor ne de eczacı biliyor. ben eczacıyım bilmiyorum. bilen doktor ve eczacıya da rastlamadım. çünkü bu alenen paylaşılan veya kolayca ulaşılan bir bilgi değil. o halde hangisi daha etkili bilmiyorsa doktor neden x ilacını yazıyor veya eczacı neden y ilacını veriyor bunları açıklayalım sonraki paragrafta.

    doktor:
    - ilaç firmasıyla maddi anlaşması vardır.

    - yazdığı ilacı biliyordur, aklına ilk o geliyordur. (piyasadaki muadillerin çoğunu bilmiyor doktorlar, bu bir eksiklik de değil)

    - yazdığı ilacın daha etkin olduğuyla ilgili hastalardan geri dönüş almıştır.

    eczacı:
    - ilaç firmasıyla maddi anlaşması vardır. (hakkıdır, parasını ilaç ticaretinden kazanıyor. zaten adam ilaç firmasından alıyor ilacı, tabi ki oturup pazarlık, anlaşma yapacak. devletten aldığı bir maaşı yok. karını arttırmak istemesi son derece normaldir.)

    - yazılan ilaç elinde yoktur.

    - yazılan ilaç fark çıkarıyordur ve hastalar para vermeye itiraz ediyordur.

    gelelim daha da önemli bir bilgiye. orijinal nedir muadil nedir. orijinal ilaç, o ilacı keşfeden firmanın ilacıdır, muadil ilaç ise gerekli izinleri alıp o ilacı üreten bir başka firmanın ilacıdır.

    beyler türkiye'deki ilaçların neredeyse hepsi zaten muadildir. yani yukarıda bahsettiğim augmentin de zaten muadildir, çünkü amoksisilini keşfeden gsk (augmentini üreten firma) değil ki, hatta k.asitle kombinasyonunu deneyen ilk firma bile değil link. neyin kavgası bu? majezik dediğiniz ilaç muadil mesela. kanser gibi ilaçlarının patent süresi dolmamış hastalıkların dışındaki ilaçların hepsi muadil zaten, hangi orijinalden bahsediyorsunuz siz?

    başlığı açan arkadaşın olayı muadil ilaç değil daha farklı birşey, çünkü muadil ilaç daha ucuz olur genellikle, daha pahalı olmaz. ya o eczacı çok farklı bi kazık denemiş ya da arkadaş yalan söylüyor.

    boşuna dövüşmeyin aldığınız tüm ilaçlar muadildir. sağlık sisteminin, hastanede ve eczanede dönen dolapların, yediğimiz kazıkların içinde muadil ilaç olayı denizde su damlası kadardır. ınsanların en kolay farkettiği şey olduğu için millet bunu dolandırıcılık sanıyor. oysa en dolandırıcılık olmayanı bu.

    son olarak güvendiğiniz, vicdanlı doktorları ve eczacıları tercih edin.

    edit: muadilin muadili diye birşey yoktur. piyasadaki bütün muadiller %80-125 aralığındadır. %80'i baz alıp, onun da %80'ini tutturup %64 biyoeşdeğerlikte ilaç üretilmesi bilgisi hayal ürünüdür.

    kırım kongo kanamalı atesi ekledi; ilaç firmaları genelde %95-105 aralığını tutturmaya çalışıyormuş.

    edit2: beecham ko-amoksilavı ilk kullanan firma fakat zamanla gsk'ya satıldığı için şu anda patent sahibi de gsk oluyormuş bu da augmentini orijinal ve diğerleri için referans ürün yapıyor.

  • üst edit: bana kiralık ilan gönderenlere çok teşekkür ederim. araştırmaları son 2 haftadır sürdürüyorum. görmediğim pek ilan kalmadı diyebilirim. ancak değerli zamanını ayıran sizler benim canımın ciğerisiniz. hep böyle güzel kalın!

    herkese merhaba,

    iş değişikliği sebebiyle ümraniye'de ev arayışım bulunuyor. 1+1 ve 2+1 olarak ev bakıyorum ancak ne yazık ki uygun bir fiyatta kiralık ev bulamıyorum.

    ev fiyatları;
    dökük olarak 2500 tl'den başlıyor.
    normal olarak 3500 tl'den başlıyor.
    iyi olarak 4500 tl'den başlıyor.

    bu fiyatlara ek olarak, faturalar + yemek + aidat + eşya taksiti, ödemeleri eklenince 5 bin liraya yaklaşıyor hatta fazlasıyla geçiyor. bir insanın tek başına berbat standartlarda bir eve çıkması imkansız gibi duruyor. bu şartlarda eve çıkan birisinin üsküdar'a gideyim de kız kulesine karşı şöyle bakıp döneyim demesi için 40 kere düşünmesi, hesap kitap yapması gerekiyor.

    7000, 10000, 15000 hatta 40000 tl'ye kiralık yerler mevcut buralarda kimler kalıyor.
    250 tl indirim talep ettiğim pazarlıklar oluyor. evlerini boş tutuyorlar yine de 250 tl altına düşmüyorlar. böyle bir şey olabilir mi ya, ev sahipleri veya emlakçılar bu durumu gerçekten düşünmüyor mu?
    işin en garip tarafı bu evler sürekli tutuluyor. eskaza bir ilan yakalasam 2500 tl altında ya kaporası verilmiş ya da ilanı kaldırmayı unutmuşlar.

    arkadaşlar bir insanın normal bir evde yaşaması neden bu kadar zor. son bir ayda 1500 tl olarak açılmış ilanlar yılbaşından sonra 3500 tl olarak güncelleniyor.

    edit: mesaj atan arkadaş, bu şehirde öğrenciler yaşıyor onları da düşünsene. zor bela ailesi okuması için devlet üniversitesine gönderiyor. yurtlarda yer bulamıyorlar. hadi biz çalışıyoruz ucu ucuna yettik. onlar ne yapacaklar!

    edit2: allah aşkına paylaşımlı odalarda nasıl kalacaksın burası türkiye. nasıl güveneceksin, kime güveneceksin?

    edit3: bazı arkadaşlar, elinizi vicdanınıza koyun gerçekten. eğer yoksa bile bir zamanlar nasıldı diye hatırlamaya çalışın. burada bahsettiğimiz konu, sadece dijital bir kırıntı değil. mevzu bahis insanların gerçekten sokakta kalması. üniversite hayaliyle, yeni evli mutlu bir yuva hayaliyle, güzel bir çocuk yetiştirmek hayaliyle, kendi özgürlüğünü tatmak hayaliyle yaşayan insanlar için bu hayallerinin yok olması demek.
    lütfen ama lütfen entry girerken bu noktaya dikkat edin.

    edit4: bir arkadaş mesaj kutuma şu garip şeyi iletmiş. "1+1 bakiyorum yazmissin 1 bak o zaman. tek oda mutfak."
    allah razı olsun parkta yat dememiş :(

    edit5: çeşitli arkadaşlar avrupa yakasına (beylikdüzü, bahçelievler) yerleşmemi öneriyorlar.
    iş ümraniye'de taş mı yiyelim?

    edit6: arkadaşlar bir mal o fiyattan piyasaya sunulmus olsa bile takas gerçekleşmediği sürece onun gerçek değeri olmaz.
    bu işin kontrolü basit, bir şekilde o muhitte son 10 tutulan evlerin özellikleri ve fiyatlarını vereceksin. araya bir makas belirleyip ev sahibinin ilan sınırını çizmek gerekiyor.
    madem serbest piyasa bir dökün bakalım verileri, arz - talep diyip kaçmak kolay.