hesabın var mı? giriş yap

  • bayraksız bir ırkçının yapmaya çalıştığı provokasyonu geri püskürten bir cevaptır. bana kalırsa ilber hoca daha sert bi cevap bile verebilirdi. çünkü önderleri apo'nun da m.ali birand röportajında söylediği gibi bu ve bunun gibiler hoş laftan anlamaz.

    tarihi, bayrağı, vatanı bile belli olmayan, meseleye yekten "dünyada türkler kadar geçmişiyle övünen bir ırk yok, türkler kendi söyledikleri yalana kendileri inanıyor" diye giriş yapması zaten ne denli kompleks sahibi bir ırkçı olduğunu gösteriyor.

  • neden okuduğumuzu düzgün anlamıyoruz? neden sorgulamıyoruz anlamıyorum. esp'yi her markada aynı adla adlandırılmasını gerektiğini sanmak nedir? mazdanın bütün donanımlarında esp vardır. ama mazda buna dinamik stabilite kontrolü (dsc) demektedir.

    esp harflerini göremeyince vurun abalıya.

  • toplamda 310 saat dinlemeye ulaştığım platform. bilen bilir benim gibi konsantrasyon sorunu olanlar için bu bir mucize. bu vesileyle tecrübelerimi ve tavsiyelerimi paylaşmak istedim;

    doğrusunu söylemek gerekirse, sesli kitaba bu derece bağlanmadan önce seslendirenin bu kadar etkili olabileceğini düşünmüyordum. hiç ilgilenmediğim alanlardaki kitapları saatlerce dinleten, en sevdiğim kitapları ise ilk 5 dakikada kapattıran seslendirmeler var. kötü seslendirmeler için belki isim vermem gerekiyor ama saatlerce uğraşan seslendiriciye * bu emeği karşılığı kötü bir şey yazmak içimden gelmiyor. bazı ünlü isimler ise tamamen hayal kırıklığı yarattı bende. ilk denemelerinde bırakanlara tavsiyem farklı seslendirmeleri de denesinler ve mümkünse yüksek puan alan seslendirmelerden başlasınlar. ben şuraya favori seslendiricileri iliştireyim.

    şerif erol : bu beyefendi ağzından çıkan her kelimeyi dinletiyor. ben; tutunamayanları, don kişot'u, 1984'ü, suç ve ceza'yı ve hayvan çiftliği'ni bitirdim. tutunamayanlar'da özellikle selim'in günlükleri bölümü mükemmel.

    tolga korkut : yine muhteşem bir okuyucu ancak benim asıl dikkat ettiğim karakterleri o anki duygu durumlarına göre tiyatral bir şekilde seslendiriyor ve bunu koca koca kitaplarda bile tek bir sefer olsun atlamadan yapıyor. dinlenen diğer kalın kitaplarla kıyaslandığında bunun ne kadar zor olduğunu fark ediyor insan. ben millenium serisini dinledim yaklaşık olarak 35-40 saat arası falan. kitap zaten güzel okuyucu da iyi olunca storytel boş zaman aktivitesi olmaktan çıktı tabi. işte, evde, yemek yerken. her an dinlemeye başlandı,

    canan çiftel : anna karenina'yı başarılı bir şekilde seslendirmiş. 2 haftada bitirmiştim 33 saatlik kitabı.

    zeynep aşkın: bu hanfendi storytel'de yok ama seslendirme üstadlarından söz açmışken kendisinin büyülü sesini es geçmek olmaz. youtube'da mevcut.

    benim favorilerim şimdilik bunlar. diğer yandan aynı seslendiricilerin seslendirdikleri diğer kitaplara odaklandığımdan henüz keşfetmediğim seslendiriciler de vardır elbet. ama yeni başlayanlar için bu isimler yardımcı olabilir.

    bunun dışında kategori olarak sesli sahne ve radyo tiyatrosu var sevdiğim. yurtdışındayım doğal olarak kendi dilimde tiyatroya, oyuncunun pür sesine hasret kaldım. belki o yüzden bu kadar sevdim. şu sesli sahne kategorinizi biraz zenginleştirin artık diyerek eleştirimi de yapayım.

    podcastler kategorisini ilginç bir şekilde kaldırmışlar. kategori içeriği duruyor ama başlığı yok. o yüzden tek tek aramak gerekecek. o kategoride tavsiyem nilay örnek - nasıl olunur. nilay örnek'de konuklar var sadece sevdiğiniz konuğu dinlemenizi tavsiye ederim. bazı konuklar aşırı sıkıcı.

    dergilerden episode'u sevdim. notos'da iyi ama bazı seslendiriciler bazı bölümleri aceleye getirmiş gibi. çok fazla pazarlama, kişisel gelişim dergisi var ilgilenmediğim için dinlemedim ama ilgilisi için iyi olabilir.

  • 2 yıl oldu. 730 gün boyunca her aklıma geldiğinde gözlerim sulandı, burnumun kemiği sızladı. her sıkıldığımda, güzel olan şeyi paylaşmak istediğimde, anneler gününde, doğumgününde, doğumgünümde başkalarının önemli günlerinde senden telefon bekledim. bazı akşamlar rüyama girdiğinde dünyanın en mutlu insanı oldum.

    önemli toplantılarıma hayır duanı almadan girmeye hala alışamadım. tıpkı kandillerde evin telefonunu çevirdiğimde babamın sesini duymaya alışamadığım gibi. karadeniz’e bilet almaya elim bile varmıyor, seni büyüdüğüm evin kapısında görmek istiyorum çünkü hala. soğuk bir mermerle çevrili bir toprak parçasında değil.

    o çok sevdiğim ıspanaklı börekler senin elinden olmayınca birer kor parçasına dönüşüyor. ipek eşarplar bile canımı acıtan birer nesneye dönüştü . “annem beğenir” diyerek alamayacağımı biliyorum artık hayatım boyunca.
    bendeki sarı kafalı , çırpı bacaklı çocuk seninle beraber toprağa girdi.üstünden iki sene geçti acın küllenmedi , küllenmeyecek.

    seni hala çok seviyorum.

  • şu vasıfsız elemanlar kadar şımartılan başka bir grup yok. işi bu olm, yapacak. fırtınada motosiklet güvensizse arabayla getirsin.

  • evime gelip wi-fi sifresini soran akrabalarim ve arkadaslarim yuzunden gidip bir tane (bkz: traffic shaper) ve bir tane de (bkz: access point) alip, gelenlere ozel misafir agi yaratip, onun sifresini de ucubik bir sey yapip kullanim kotasini 512 kbit/saniye ile sinirlandirdim. her gelen sifre istiyor, misafir sifresini veriyorum, bu cok yavas deyince de, benimki de oyle gulum deyip baglandigina baglanacagina pisman ediyorum. bir sonraki asamada, virus bulastirmak icin bir tane makina koyacagim ki, alsin ebesinin megabaytini...

  • goztepe civarinda adamin biri bagirdi:
    - isiklarda indirir misin?
    sofor biraz yavasladi soona afalladi birden;
    -abi burda isiklar yok ki???
    -canim indiriver iste bi yerde...(tanik olunmustur bizzat tarafimdan)

  • kezbanın hakim olanı da hiç çekilmiyor dedirten, görev başındaki memura (belediye çalışanı) hakaret suçu işleyen bir hukukçunun söylemi.

    ayrıca, sarı montlu meriçin de ağzını köpekler öpsün. kimi ısırdı, hayır kimi ısırdı diye soruyor, ısırılan iki kişi gösterilmesine rağmen "acaba ne yaptı da ısırdı" diye savunuyor. bunlar başıboş köpeklerden daha tehlikeli yemin ediyorum. tek dileğim bunların da başıboş köpekler tarafından saldırıya uğraması. ben bu kadar cahilliğe dayanamıyorum.

  • eski mezunlardan bir arkadaş, fakülteye dair ilginç olaylardan bahsediyor. şimdilerde asistan olan bir hocanın, dersten geçiş hikayesi...

    bunlar 9 kişi devamdan kalıyorlar. hoca çağırıyor odasına. diyor işte, gençler niye gelmediniz, niye kaldınız? anlatın sebebini, inanırsam geçiricem.

    öğrenci 1: babam felç geçirdi
    öğrenci 2: iflas ettik
    ö.3: sevgilim terk etti
    ö.4: babaannem sakatlandı
    ö.5: evimiz yıkıldı
    ö.6: tüp patladı
    ö.7: sel oldu
    ö.8: bıçaklandım

    türevi felaket senaryoları...

    hoca: sen niye gelmedin?
    bizim asistan: hocam geç yatıyorum, uyanamıyorum.
    hoca: niye geç yatıyorsun, bir yerde mi çalışıyorsun?
    asistan: yok. takılıyorum öyle

    hoca: seni geçirdim. diğer sekiz, siz kaldınız.

  • özellikleri şunlardır:
    - fiziksel cazibeye ters orantılı özgüven
    - 1000 metreye kadar trip atma kabiliyeti
    - atmosfer olaylarını etkileyebilecek güçte pöfleme
    - evlendikten sonra dahi 7 aya kadar vermeyebilme
    - 1 dakikada 42 bin karaktere kadar mesaj yazabilme
    - ikili kimlik (evde yarılana kadar açık çay, dışarda cafe latte)
    - bele yönelmiş kızılötesi ışınları engelleyebilen alttan çıtçıtlı body
    - her erkeğin taşıyamayacağı çelik gövde
    - saçın üzerine sabitlenmiş anti serpinti güneş gözlüğü
    - 54 metre ötedeki hava akıntısını algılayıp üşüyebilme