hesabın var mı? giriş yap

  • türkiye'de devrin, alışkanlıkların, utanma duygusunun ne kadar değiştiğini gösteren saat.

    80'lerin başında elimde tereyağlı ekmek ile sokağa kaçmaya çalıştığım çocukluk yıllarımda annem bana "oğlum, öyle dışarı çıkılmaz, onu alamayanlar var, hem diğer çocukların da canı çekebilir" şeklinde uyarılarda bulunurdu.

    şimdi iste gösteriş, sonradan görmelik ve yüzsüzlük prim yapıyor.

  • pedofil kardeşler örgütüne gönül vermişleri her şekilde üzecek olan karar.

    mısır'ın neredeyse yarım yüzyıllık virüsü olan bu pedofil kardeşlerin gerçek taleplerini burdan görebilirsiniz. video'yu koyan kişi de video açıklamasından göreceğiniz üzere bu pedofil kardeşleri destekleyen biri.

    kendisi hüsnü mübarek'e karşı sokağa çıkan milyonlarca insanın mücadelesine konmuş bir adamdır. yüzde 46 katılımın olduğu seçimlerde yüzde 25 alıp ikinci tura kalmıştır. öyle halkın büyük bölümünün sevdiği bir adam falan değildir. zaten kendisine karşı yapılan protestolar da mübarek'e karşı yapılanlar kadar büyüktür. çünkü kendisi dünyanın her yerinde iktidara gelen islamcıların yaptığı gibi kendisini padişah yapacak anayasa düzenlemelerine koyulmuştur. tayyip'in de zamanında söylediği gibi bunlar için demokrasi amaç değil araçtır.

    o yüzden mursi denen gavatı savunanlar kimsenin kendilerine sempatiyle bakmasını beklemesin. müşlümanlayın yönetmeşine ijin veyilmiyoymuş hiçbir yer :(:( dünyada müslümanların yönettiği her yerde özgürlük ve insan hakları geriler. ortadoğu'da bunun aksini gösteren tek bir örnek bile yok. bundan sonra da olmayacak. o yüzden nazilere, ku klux klan'cılara, engizisyon mahkemelerine nasıl bakıyorsak bu mursi dalyarağını destekleyen ihvancılara, selefi vahabi köpeklere, pedofil kardeşlere öyle bakıyoruz.

  • bir kaç yıl önce(2018 veya 2019 hatırlayamadım tam) , gecici olarak istanbul anadolu yakasında bir benzlikte pompacılık yapıyordum. biraz mental açıdan kötü dönemlerimdi. neyse

    bir gün ümit bey geldi.kibar bir şekilde hal hatır sorup, istediği miktarı söyleyip markete yöneldi. açık kahve(veya koyu lacivert ) rengiydi sanırım, bir bmw ile gelmişti. verdim benzinini, beklemeye koyuldum.

    hava buz gibi. ellerim donmuş. ümit bey karşıdan geliyor. elinde, starbucks makinesinden alınmış koca boy kahve. yüzünde bir gülümse ile bana uzattı ve "afiyet olsun" dedi..

    uzun zamandır düşünürüm. o kahveyi benim için mi almıştın ümit bey, yoksa tadını beğenmeyip de, çöpe gitmesin bari deyip mi verdin bana :)))))

    her durumda da klass bir insan. o an beni çok mutlu etmişti.işi rast gitsin...kahve + mütevazililiği

    not : o makineyi her gün görür, bazen canım ceker ama kazandığım paraya göre lüks kaldığından almazdım hiç. sizin sayenizde ilk kez o gün içmiş bulundum :)

    edit : ümit bey twitterda bir yazarımıza cevap vermiş entry e dair : "bunun redbull, kola, dondurma, bisküvi versiyonlarını da duyabilirsiniz. insanların enerjisi ve iletişimleriyle alakalı biraz anlık gelişen rutin refleksime dönüştü sanırım"

    edit : sene eklendi.

    edit: tamam arkadaşlar. en güçlü ihtimaller. 1.bana aldı 2.aslında kendine aldı ama beni görünce içinden bana vermek geldi o an. :) ya önemli değil. o an çok mutlu olmuştum.

  • mustafa kemal atatürk'ün en net fotoğraflarından birisi.

    netleştirilen fotoğrafta atatürk'ün trablusgarp derne'deki italyanlara karşı savaşırken, savaş uçaklarının bombalamasıyla fırlayan bir kireç taşının yaraladığı gözünün durumu ise ilk kez bu kadar yakından görülmüş oldu.

    gözü nasıl bu hale geldi?

    atatürk'ün akrabası ve yakın arkadaşı, o sırada derne şark kolu komutanı olan fuat bulca, o anları, anadolu ajansı'nda 1924-1928 yılları arasında muhabirlik, hâkimiyet-i milliye'de istihbarat şefliği ve fıkra yazarlığı yapan tarihçi ve yazar cemal kutay'a şöyle anlatmıştı:

    "işte bu sırada gökyüzünde bir gürültü duydum. iki italyan hücum uçağı çok alçaktan uçuyor ve bizim arkamıza saldırarak bombalarını koyuveriyordu. mustafa kemal'in yanına vardığımda onun yüzünü tanınmaz bir halde buldum. bir elinde kılıcı vardı, diğer elinde mendili gözünü kapatıyordu. yaralandığını zannettim. hayır, yaralı değildi. fakat harabeler arasında yıkılan bir sütundan fırlayan kireçli bir taş parçası şiddetle gözüne çarpmıştı. sönmüş kireç olmasına rağmen, bir kısmı göze nüfuz etmişti.

    ocak 1912'deki baskından sonra mustafa kemal, derne'de hastaneye yatırılır. gözü kanlıdır. ateşi vardır. ilk müdahalenin ardından selanik'e dönmesi tavsiyesi edilir ama dinlemez. bir ay kadar hastanede yatar.

    derne komutanlığı'na atanınca iyileşmeden kalkıp savaşa katılır. ancak hastalığı nükseder ve 15 gün yataktan kalkamaz. gözlerini açamayacak haldedir. zarar gören gözü görmüyordur.

    'zamanla açılır' diyen doktorlara inanmaz. 24 ekim 1912 günü derne'den ayrılır. mısır ve romanya üzerinden istanbul'a döner. kasım da viyana'ya gidip, tanınmış bir göz hekimine muayene olur.”

    atatürk burada tedavisine devam etse de gözündeki şehla hal onu ölümüne kadar bırakmaz.

    görsel

  • sidika'nin listede olmasi sasirtmamistir. sen anlamazsin z kusagi, anlasaydin baban yerine sen giderdin bakkala.

  • çok imrendiğim insan.

    yaşım inşallah doğacak çocuklarımın büyüdüklerini görmeye yeterse mutlu bir şekilde, huzurlu yuvamda yapmayı o kadar çok istiyorum ki anlatamam.

    düşünsenize... bodrum'da sıcak bir yaz akşamı, denizden gelinmiş hafif yorgunluk var hanımla bahçede koltukta keyifli keyifli oturuyoruz. çocuklardan oğlan olan mangalı almış eline yakmış ızgarayı, kız olan sofranın son rötuşlarını yapıyor. sonrasında oğlanla kız ''yemekler hazır hadi gelin'' demişler. şahane bir deniz manzarası var, rakılar konulmuş, sohbet gani. yaşlılığın da vermiş olduğu ağırlıkla 2. dubleden sonra hafiften kafalar güzelleşmiş bizim çocuklarla hayatı konuşuyoruz. bir insan başka ne ister ki?

    tek sıkıntılı tarafı, çocuklar yemeğin sonlarına doğru kalkacaklarını hissettirecekler o çok can sıkacak. malum bodrum gecelerine akacaklar. inşallah öyle güzel anlaşırım ki onlarla, bu tarz muhabbetlerde hep evde kalmayı yeğlerler.

    yaşlandık ulan, daha çocuklar doğmadan yaşlandık!

  • iki yumurta kırınca kardeşi kardeşe kırdırıyorum diye düşünüyorum, evet duygusal bir insanım.