hesabın var mı? giriş yap

  • insanoğlunu tarihin başlangıcından beri hem felsefi hem de bilimsel açıdan uğraştırmış olan sorudur.

    bu entry'de konu biyolojik olarak ele alınacaktır. başlamadan önce evrim dediğimiz sürecin hiçbir şekilde gerçekleşmediğini ve tüm canlıların zamanın başlangıcından beri aynı olduğunu düşünüyorsanız okumaya devam etmeniz için bir sebep olmadığını belirtmek isterim. zira söz konusu görüşü benimseyerek tartışacak olursak bu bir felsefe mevzusuna dönüşür. bu türden bir fikir başka bir entry'nin konusu pekala olabilir.

    soru üzerinde düşünmek için iki tane tavuk öncesi canlı hayal edin. tahminen tavuğun dünya sahnesine çıkması için şu iki seçenekten biri gerçekleşti:

    a) 1 no'lu tavuk atası canlının yumurtalıklarında bir şekilde bir mutasyon meydana geldi ve bu tavuk atası canlı, kendi türüne ait olan yumurta yerine bir tavuk yumurtası yumurtladı.

    b) tavuk atası canlı kendi türüne ait bir yumurta üretti fakat yumurta canlının vücudundan çıktıktan sonra mutasyona uğrayan genler, civcivin gelişmesi sırasında onu değiştirerek yumurtadan bir tavuğun çıkmasına sebep oldu.

    buraya kadar yalnızca iki seçeneğimiz varmış gibi görünüyor değil mi? a şıkkı dogruysa yumurta tavuktan önce, b şıkkı dogruysa tavuk yumurtadan önce oluşmuş demektir. ama olay burada bitmiyor.

    bu noktada karşımıza daha karmaşık bir sorun çıkıyor. tavuk yumurtasının ne olduğuna karar vermeliyiz.* şöyle: bir gergedan hayal edin. bu gergeden yumurtlar ve yumurtanın içinden bir zürafa çıkarsa yumurtaya ne demeliyiz? gergedan yumurtası mı, zürafa yumurtası mı?

    bu yeni problem, şıklarımıza bakarak varabileceğimiz sonuçları iki katına çıkarır. yani a ya da b şıklarından birinin doğru olduğunu bilimsel olarak ispat etmeyi başarsak bile bu, tavuk mu yumurtadan çıkar, yumurta mı tavuktan sorusunu cevaplamamız için yeterli olmayacaktır.

    öyleyse asıl sorulması gereken soru şudur: tavuk yumurtası nedir?

    (kaynak: fi tarihinde okudugum bir yazı ya da izlediğim bir program. maalesef hatırlamıyorum. aklımda kaldığınca, dilim döndüğünce anlatmaya çalıştım)
    edit: bkz

  • ikinci videodan çıkan sonuç gerçekten vahim.

    ancak ben şakayı yapan arkadaşların iletişiminde de bir sorun olduğunu düşünüyorum.

    orjinalinde, "arkanızdan gelen kızların ne kadar güzel olduğunu farkettiniz mi?", "arkanızdaki çift sizce de çok uyumlu değil mi?" gibi iltifatlar hoş ve naif bir ses tonuyla söylenirken, türk versiyonunda söylenen "dünyanın en güzel/ dünyanın en karizmatik..." gibi ifadeler dalga geçiyormuş izlenimi uyandırıyor.
    ilkinde güzelliğinizin farkına varın gibi bir sosyal mesaj veriyorken, ikincisi fazla abartılı bir yaklaşımla "hadi lan oradan" cevabını hak ediyor.

    aynı deneye maruz kalsam, ilk yaklaşıma gülümseyip teşekkür edecekken, ikincisine, "bu mu lan dünyanın en karizmatik adamı" cevabını yapıştırırdım.

    dönüp bakmaya tenezzül bile etmeyenlere ise diyecek bir sözüm yok.

  • oğlunun otomobil kullanırken levent yüksel dinlemesine sinirlenen baba kasedi alıp camdan aşağı fırlatır ve olaylar gelişir.

    -noldu baba?
    -böyle ibneleri dinlemeyin ulan!(o arada bülent ersoy'un kasedini teybe yerleştirir)
    -??!
    -işte böyle ibneleri dinleyin!
    -2 x ??!

  • ağabey sevgisini sonuna kadar işleyen dizi.

    --- s01e01 spoiler ---

    - nâzım, dünkü haberin yazısı hazır mı?
    - değil.
    - niye değil; n’apıyorsun sen?
    - ilham bekliyorum.
    - ne ilhamı nâzım! sen nâzım hikmet değilsin, gazetecisin oğlum sen. ne ilhamı bekliyorsun?
    - bi’ şiir yazmam lâzım yasemin hanım.
    - ne şiiri nâzım?
    - son yüzyılın en acıklı ayrılık şiiri.
    - yapma ya! kimden ayrıldın bakiyim bu kadar?
    - abimden.
    - ne?!
    - içim acıyor yasemin hanım.
    - belli oluyor da… şu ‘abimden ayrıldım’ meselesini anlat bakayım.
    - abim evleniyor yasemin hanım.
    - e, ne var bunda nâzım?
    - sizin hiç babanız evlendi mi yasemin hanım?

    --- s01e01 spoiler ---

  • bim'in internet sitesinde yazana göre ibrahim halit çizmeci adlı vatandaş. bir yerden de giriş yapmak lazım tabii yatırımcı olarak ama ileride bir toplantı oldu mu adamı yerin dibine sokuverirler valla.

    - bence şirketin politikasında değişmesi gereken şeyler var.
    + ibrahimcim şimdi boş ver politikayı da çayları tazelesen diyorum.
    - ayıp oluyor ama mustafa bey yine konuyu 10 tl. ye getireceksiniz değil mi?
    + abi valla o kadar sempatiksin ki, payını verip yollamıyorum hususi, toplantılara neşe getiriyorsun allahıma.

    http://www.bim.com.tr/…skileri/ortaklik-yapisi.html

  • misal, 10-15 yıl önce öyle olsaydı ben üniversite okuyamayacaktım.
    çünkü maddi imkanım yoktu.
    kredi mi?.. üç kuruş öğrenim kredisi bile vermemişlerdi o zaman.

    sonuçta, üniversitede okuyamayacaktım.
    şu anda yaptığım mesleği yapamayacaktım.
    tanıdığım benim gibi onlarca arkadaşım gibi...
    çok muhtemeldir ki, çocuğuma da üniversitede okuma şansını, yani parayı sağlayamayacaktım.
    işçi çocuğuydum.
    işçi olarak kalacaktım.
    çocuğum da öyle kalacaktı..

    ama aldığım her nefes için vergi ödemeye devam edecektim.
    peki her bir boku devletten parayla satın alabileceksem, ben neden bu kadar çok vergi ödüyorum anasını satayım? bir tek polisin copu mu bedava kamu hizmeti olacak bu ülkede?