hesabın var mı? giriş yap

  • soğutur. ısı ile sıcaklık farklı şeyler.

    reaktörden atmanız gereken 100 joule enerji var diyelim. bunu sıcaklığı 25 derece 1 metreküp suyla da atabilirsiniz, 35 derece 1 metreküpten daha çok suyla da. sadece sistemden daha fazla su geçirmeniz gerekir.

    mühendisler daha iyi açıklar tabi. köpekbalığı uzmanı bile olan sözlükte bunun da uzmanı çıkar.

  • kayıtlara geçsin diye söylüyorum, kendisi benden çok daha yakışıklıdır, kız olsam şu anki halime vermeyip direkt rüzgar'ı tercih ederdim. ciddiyim.

    28 m turkey.

  • servis şoförü bir abimiz var, çok iyi bir insandır.
    hiç kimseyi kıramaz, nerede olursan ol görevi olmasa da hızır gibi yetişir gelir.
    kurban bayramından önce müdür beyi sorup duruyordu odasında mı onunla bir şey görüşeceğim diye.
    her gün soruyordu bir türlü denk gelemiyordu, bir gün aradım abi gel yalnız şu an müdür bey dedim.
    utana sıkıla girdi odaya. ne konuşuldu bilmiyorum, araya epey bir zaman girdi nasıl oldu hatırlamıyorum o abinin bir hafta boyunca 2 bin lira için bayram arifesi utana sıkıla müdürü sorduğunu öğrendim.
    öyle üzüldüm ki, boğazım düğüm oldu resmen.
    onun üzerinden de epey zaman geçti abiyle bir yerde rastlaştık bi emrin, arzun var mı diye sordu estağfurullah dedim gözleri dolu doluydu sustum kaldım.
    dün akşam beni eve bırakırken insanın rızkı için rezil olması çok ağır be kızım dedi.
    kıytırık bir sebepten fırça atmış müdürlerden biri.
    bir kolim vardı zorla aldı elimden kapıya kadar taşıdı.
    böyle iyi bir insanın bin türlü eziyetle iki kuruş kazanmaya çalışırken kötü hissettirilmesini sindiremiyorum.
    eczacılık ve hukuk okuyan iki kızı olan emekli bir öğretmen bu adam.

    edit: entry' i okuyup burs göndermek isteyen bir sürü kişi oldu, var olun. ne diyeceğimi bilemedim, yardımcı olmak isteyen herkes sağ olsun.

    nicklerini paylaşmayı uygun bulmuyorum(zaten isimlerini, kim olduklarını ben de bilmiyorum) birkaç yazar cüzi olarak olarak tanımladığı fakat öğrencinin şu an ihtiyaçlarını karşılamaya gerçekten yardımcı olmuş paylaşımlarda bulunmuş, yardımcı olan herkes sağ olsun.

  • bir dolu safın ekşi sözlük şikayet butonunu kullanmasına vesile olmuştur. hukuki yola başvuracağını söyleyenler, olayı ciddiye alanlar, aptal aptal konuşanlar. sizin keyfiniz için ben 80 adet mail okumak zorunda mıyım? başvuranların bir kısmının sözlük yazarı olduğu düşüncesindeyim ayrıca.

    şu ana kadar iki şikayetçi facebook hesabını deaktive ettiğini belirtti.
    ayrıca 25i üzerinde(bunu da saymayı bıraktım) şikayetçi, oltaya geldiklerini anladıktan sonra özür mektubu gönderdiler, kendilerini takdir ettim.
    bir şikayetçi internette başka bir sitede kendisini sapık dolandırıcı diye afişe edildiğinden bahisle, o siteyi de kapatın diye talepte bulundu.
    okuduğum kadarıyla(artık okumuyorum) üç şikayetçi ana avrat dümdüz gitmiş, bir adet ölüm tehdidi, bir adet "anasını göndersin" talebi bulunmakta.

    sayı 80' in epey üstüne çıkmış durumda. (400' ü çoktan geçti sanırım an itibariyle)

    bu yazıyı okuyabilecek kadar başlığı takip etmiş sayın şikayetçi okurlar. allah aşkına hemen atlamayın, herkes kendi profilini görüyor, kimsenin bir başkasını afişe ettiği filan yok. şikayetlerin bir kısmı o derece komik, hatta bazıları o kadar feci ki, kitap yazsam en çok satanlara girer eminim.

  • how i met your mother'ın en gerçekçi karakteri.

    diziye ne zaman başladığımı hatırlayamıyorum. bitirmem 2020 mayısını buldu. bu uzun arayı iyi ki bırakmışım diyorum şimdi. çünkü barney stinson gibi muhteşem bir karakteri şu anki ruh halimle yeniden keşfetmek benim için çok güzeldi.

    yeniden başlayıp kısa sürede bitirdikten sonra dizinin komik yanı bir yana, zamanın insanın üzerinden silindir gibi geçip gitmesine tanık olmak buruk bir hoşluk yarattı. ikili ilişkiler, arkadaşlıklar, aile bağları -ya da kopuklukları-, verilen kararlar, nedenler, sonuçlar falan derken aslında ince ince işlenen pek çok temaya tanık olurken, barney'nin karşılaşmayı tercih edeceğim tek insan olduğuna karar verdim.

    barney stinson ilk başlarda sadece eğlencesine bakan, kendinden başka kimseyi önemsemeyen, eğlencenin de hakkını veren bir karakterken, zaman geçtikçe kırıklıkları, beklentileri, kalbi daha net görülebilen bir insan oluyor. yavaş yavaş açıyor kendini. bu durum hayatınızın belirli bölümlerinden tanıdık gelmiştir size de mutlaka.

    hep eksik büyüyen, eksiğini kendince tamamlayan ve her zaman "awesome" olan, bunun için de sürekli yalan söyleyen ama aslında dizideki en dürüst karakterlerden biri. birlikte olduğu kadınlar neyse tam olarak onu veriyor. kadın aptalsa barney de aptal, evlilik düşünen biriyse ve barney istemiyorsa anında uzaklaşıyor ve umut vermiyor. evlilik fikri mantıklı geliyorsa deniyor. aşkı da ne ted mosby gibi takıntı boyutunda ne de marshall eriksen gibi manipüle edilebilen cinsten. evliliğe bakışı da aynı şekilde. marshall gibi "evliliğin doğruluğu" veya ted gibi "yaşım geçiyor çoluk çocuğa karışmam lazım" gibi bir anlayışı yok. gerçekten sevdiği biriyle birlikte olduktan sonra evlilik/bekarlık çok da önemli olmuyor. sadece o insanla olmak istiyor.

    sorumluluk almaktan korksa da bundan kaçınmıyor. sevdiği kişi için ülke ülke gezip, aslında kendi standartlarının çok altındaki şartlarda yaşayabiliyor. ya da nora olayında olduğu gibi ihanetinin mide bulandırıcı olduğu gerçeğiyle yüzleşebiliyor. gerçekten sevdiği tek kadından bunu göremediğinde bile vazgeçmiyor. kırılsa da zaman tanıyabiliyor, duygularında değişme olmadığını kabullendiği zaman savaş vermekten çekinmiyor. cesareti hakikaten takdir edilesi.

    aşkı için karşısındakini değiştirmekten ziyade kendi yanlışlarını düzeltmeye çalışıyor, bunu da karşısındaki kişiyi elde etmek için değil, onunla mutlu olmak için yapıyor. örneğin robin'e yalan söylememeye söz verdiği için boşanma kararı aldıklarında "seni seviyorum ama..." diyerek dürüstçe ayrılmayı seçiyor. ayrılığı bile kolaylaştırıp güzelleştirebiliyor. barney stinson karakterinin "elde etmek" gibi sorunu yok biliyorsunuz. kaybetmemek uğruna yıpranmış bir ilişkide kan kaybetmektense, sevgiye zarar vermemeyi seçiyor.

    karakterin bu kadar başarılı yansıtılması hiç şüphesiz neil patrick harris'in oyunculuğuyla ilgili. benim için barney'i diğer karakterlerden ayıran iki önemli an var. birincisi 7. sezonun 10. bölümünde barney nora'yı robin'e olan aşkı için terk etmiş, robin'in de erkek arkadaşından ayrıldığını sanarak barda buluşmak için belirledikleri saatte beklemektedir. robin ayarlanan saatte ekiple gelir, sevgilisi de onlarladır. barney robin'e kısa bir bakışla sorar, robin'in cevabı olumsuzdur. harris o anki yıkımı öyle bir canlandırmış ki diziye dair asla unutamayacağım sahnedir. kin, nefret, pişmanlık gibi kötü hislerden tamamen uzak, çocuksu bir hayal kırıklığı. bu çok değerli bir sahne bence. marshall veya ted'den gelse çok alışılmış bir tepki olacaktı. ama onlardan böyle bir reaksiyon göremeyiz, çünkü bunu görebileceğimiz tek karakter barney'dir.

    ikinci an ise kızıyla ilk konuşması. her şeyim senin derken o kadar gerçekçiydi ki barney'nin bundan sonraki yaşamını kızına seve seve adayacak olmasında hiç şüphe duymuyor insan. zaten robin'den sonra gerçekten sevebileceği tek kadın kendi kızı olacaktı. ellie çok şanslı.

    çok yaratıcı yalanlar söyleyebilmesine, istediği an istediği kişiyi manipüle edebilmesine rağmen önemsediği kişilere dürüst davranmayı seçiyor. bağlılıkları yok gibi görünse de o grupta arkadaşlığa en fazla önem veren, bunu yitirmenin fikrine bile dayanamayan, herkesi bir arada tutmaya çalışan, zor zamanlarda arkadaşlarına yardım etmek için kendi işini bile tehlikeye atabilen, çok iyi bir arkadaş barney stinson.

    ikili ilişkilerde veya arkadaşlıklarda kazanan/kaybeden yoktur ama bence barney stinson, o ekibin gerçekten tek kazananı olmuştur.

    son olarak; kendisi literatürüme "erkeği bir de takım elbiseli görmek lazım" kalıbını yerleştirmiştir. bunu da atlamamak lazım.*

  • kemal kılıçdaroğlu'nun şu yaptığı sorumsuz ve dangalakça hatayı sırf akp'ye kıl olduğu için savunan, abuk subuk nedenlerle rasyonelize etmek isteyen insanlara bir sorum olacak:

    aynı şeyi -mesela- recep tayyip erdoğan'ın, herhangi bir durumda, herhangi bir koşul altında yapabileceğine inanıyor musun? şu pozisyona sence düşer miydi? bunun ihtimali var mı?

    ben söyleyeyim: yok.

    adama türkiye'yi güdüyor diye kızıyorsun, ama senin çobanın dağda yolunu kaybediyor. daha ne konuşuyorsun allahaşkına?

  • bilmesek bunların bir yakınına sarhoş bi şoför çarpti da öldürdu sanacagımız poz.

  • yazım kurallarını iyi bilmezseniz, "ulan dürzü, karı mı sattım..." yazacağınıza " ulan dürzü karımı sattım..." yazabilirsiniz.