hesabın var mı? giriş yap

  • sevgili dostlar,

    zorlu piyasa şartlarında satış yapmanız gereken bir mesleğiniz varsa veya alış veriş yaparken kötü niyetli bir satışçının taktiklerinden korunmak istiyorsanız kullanılan algı yönetimi ve ikna tekniklerini bilmenizde fayda var.

    sizinle tam on adet basit ve etkili teknik paylaşacağım.

    teknik 1 : ödüllendirme etkisi

    "bugün satın alırsanız yüzde on beş indirim alabilirsiniz" (satın alma eylemi indirim ödülüyle desteklenir ama ödül sadece o gün geçerlidir)

    teknik 2 : cezalandırma etkisi

    "bugün saat 18.00'e kadar sipariş vermediğiniz takdirde yüzde on beş indirim fırsatını kaybedeceksiniz"

    teknik 3 : gizli bilgi avantajı etkisi.

    "ben sizin yerinizde olsam bugün bu ürünü alırım çünkü firmamız kasada özel bir indirim çeki verecek ama sadece özel müşterilere haber verildi. sizi sevdiğim için bu özel bilgiyi sizinle paylaşıyorum. karar sizin"

    teknik 4 : gizli bilgi korkusu etkisi.

    "benden duymuş olmayın ama bu gece yarısı tüm ürünlere yüzde otuz zam gelecek. merkezden talimat geldi bu gece yansıtacağız. ben olsam bu ürünü alır evime öyle giderim."

    teknik 5 : samimiyet etkisi.

    "gelin bir kahvemizi için, yılbaşı sepetimizden de verelim. kahvemizi içerken size ufak bir ürün sunumu da yaparız. bir şeyler almak zorunda değilsiniz kesinlikle"

    teknik 6 : geçmiş iyilikler etkisi.

    "biliyorsunuz size bu ürün hakkında özel bir fiyat verdik ve sadece size özel bir teklif hazırladık. ekibimiz sizin siparişiniz için 2 hafta çalıştı. geçmişte ödemeler konusunda da yapıcı tutumumuzu biliyorsunuz. bu seneki satın almanızı da bizden yaparsınız gerçekten seviniriz."

    teknik 7 : hayal kurdurarak beyni güdüleme etkisi.

    "bu evi satın aldığınızı bir düşünün. mükemmel manzaralı salonda içeceğiniz kahveleri. ferah mutfakta geçireceğiniz zamanları ve yaz aylarında güzel bahçenizde yapacağınız mangalları. parayı düşünmeyin sadece hayal edin ve bana ne hissettiğinizi söyleyin"

    teknik 8 : özel hissettiren sıfatlar verme etkisi.

    "sizin gibi eğitimli, rasyonel ve kariyerli bir insanın bu otomobili alırken tereddüt etmemesi gerekir. örneğin sizin özelliklerinize sahip olmayan müşterilere bu arabayı göstermiyoruz bile. benim anladığım kadarıyla bu araç sanki sizi yansıtıyor. ama gene de siz bilirsiniz"

    teknik 9 : iyilik isteme etkisi.

    "bu ürünü satın almakla sadece bir ürün satın almış olmayacaksınız çünkü her satışın yüzde beşi otomatik olarak sokak hayvanlarını koruma derneğine bağışlanıyor. bana konuşmanızın başında hayatınızın neşesi kedi ve köpeğinizden bahsetmiştiniz. biliyorsunuz onlar kadar şanslı olmayan canlar var sokaklarda. ama tabi başka yerden de alabilirsiniz sizin kararınız"

    teknik 10: aile baskısı tekniği.

    "bu ev için tam beş teklif var. bir saat içinde bana kararınızı bildirmeniz lazım. ama ilk gelişinizde eşiniz evi çok beğenmişti. çocuklarda bahçedeki salıncaklara bayılmıştı. aşırı düşünmekten bu evi kaçırıp ailenize döndüğünüz zaman "evi ne yazık ki başkası aldı" cümlesini kurduğunuz zaman yüzlerinin ne hal alacağını tahmin ediyorsanız o şekilde karar verin. bunu söylüyorum çünkü ailenizi çok beğendim üzülmelerini istemem"

    evet dostlar. kısa ve basit örnekler verdim umarım faydalı olur.

    ek olarak bu tür konular ilginizi çekiyorsa benzer bilgiler içeren videolarımın bulunduğu bir you tube kanalım var. günde bir video bile izleseniz oldukça yararlı olacaktır. yakın zamanda oraya çok ilginç bazı teknikleri yüklemeyi düşünüyorum.

    buyurunuz linki.

    https://www.youtube.com/c/aydınserdarkuru

    sevgilerimle

  • mizmizlanarak ve hayatinizdan sikayet ederek hicbir seyi degistiremezsiniz.
    hepimizin korkulari kadar hareket alani var. ve cesaret edemeyecegimizi dusundugunuz seyleri yapmadan gecirdigimiz her gun, cesaret ettikten sonra kayip bir zaman parcasi gibi gorunse de, aslinda bir butunun parcasi.
    yani pismanlik diye bir sey yok esasen.
    siz isterseniz olur, olmuyorsa; yeterince istemiyorsunuzdur aslinda.
    birinin veya bir seyin sizi gelip kurtarmasini bekliyorsaniz; o is yaş.
    kendinizden baska careniz yok...

  • altında derin ve karmaşık bir dizi psikolojik faktörün yattığına inandığım korkunç bir his. duşakabinimizin su sızdırmaya başlaması, kombimizin titreye titreye çalışması, buzdolabımızın optimus prime 'a dönüşmesi gibi nedenlerle eve çağırdığımız tamirci karşısında neden çaresiz hissederiz kendimizi? neden sürekli ona yaranmaya çalışırız? neden "ustacığım bir şey lazım mı?" diye sorarız sürekli? o bir cerrah titizliğiyle işini yaparken hissettiğimiz gerilimin sebebi nedir? neden eve gelen usta bizden "kullanılmayan, böyle eski, pis bir bez" ya da "şöyle küçük bir iskemle" istediğinde heyecanlanırız?

    çocukken evde bozulan her elektronik alet karşısında "sen mi oynadın lan bununla?" diyen bir baba, hiç anlamadığımız bir konuda tamirata gelen adamın çıkaracağı masrafın belirsizliği, bir şeyi tamir ettirmenin getirdiği mutsuzluk ve gerilim hissi... hepsi ama hepsi bu suçluluğun nedenleri arasında sayılabilir. mamafih akılda tutulması gereken bir başka neden de bazı tamircilerin eve sıradan bir insan, normal bir tesisatçı şeklinde gelmek yerine sorgu meleği kılığında gelmesi olabilir. adam sizinle öyle bir konuşur ki ezilir büzülürsünüz. sizi sorgular da sorgular... sorun ondan önce gelen tamirciler ya da ustalardır. bu asabi ve kıskanç usta tipi adamın ruhundaki suçluluk hissini arttırır.

    - usta sorun neymiş?

    - kime monte ettirdiniz siz bunu?

    - valla eve taşınırken ustalar baktı...

    - ....

    - ne olmuş abi?

    - olacağı olmuş işte... işi bilmeyen adam bunu ekseriyetle böyle monte eder. bunu kompile yanlış monte etmişler...

    - tüh ya...

    - masraftan mı kaçtınız siz?

    - yo...

    - masraftan kaçarsanız böyle olur işte...

    - abi kaçmadık masraftan...

    - geçen bir başka yerden çağırdılar... duşakabini takar takmaz hadi selamunaleyküm... sular alttan banyoyu basmış... masraftan kaçmayacaksın, ustasını bulacaksın...

    - valla bilemedik abi... masraftan da kaçmadık ama...

    - kaçmayacaksın masraftan...

    - yok abi kesinlikle kaçmadık zaten...

    ***

    bu ne lan? yecüc mecüc gelse daha iyiydi... usta mısın csi dedektifi misin? kaçtım masraftan evet... ucuzu tercih ettim... allah belanı versin senin... zona oldu her yanım stresten, gerilimden... evet masraftan kaçtım... evet arkadaşlarla biz monte ettik onu... biz monte ettik... anlıyor musun biz... ucuz olsun istedim çünkü... masraf çoktu, artmasın istedim... suç mu? suç mu bu? amacın beni ağlatmak mı, üzmek mi? özür dilerim tamam mı usta... tamam mı? özür dilerim... allah kahretsin özür dilerim... yeter artık üstüme gelme... ühühühühühühühüh.... ya şimdi yazarken bile fena oldum... sanırım devam edemeyeceğim. burda keselim lütfen...

  • işten gelen ev arkadaşına "günün nasıl geçti" diye sorulmaz.

    bi kere sormuştum "sevgilin miyim lan ben" demişti. sonra bi aydınlanma falan,bu da bir antlaşma maddesi heralde diyerek olaysız dağılmıştım.

  • orhun yazıtlarından beri kullanıldığını sandığım türk özdeyişi.

    - tonyukuk, abi "orhun yazıtları" diyelim mi bu yazdırdıklarımızın adına?
    - yazıt mı? çince $½§ã yerine mi?
    - evet abi.
    - hmm.. yazıt.. yok yahu, olmuyor; bu $½§ã'nin türkçe'de tam karşılığı yok sanırım.
    - ulan herhalde olmayacak, ilk defa biz bir şeyler çizittiriyoruz taşa, biz bir şeyler bulmazsak karşılığı olmaz tabi.
    - değil ama, aynı tadı vermiyor, yazıt ziyadesiyle ajite edici, çok diskonnektivitant, çok maskülen.
    - bak sen.