hesabın var mı? giriş yap

  • dün itibariyle malum ortamlara düşmüş olmasından faydalanarak izlediğim, keyifli bir coming out of age filmidir. senaryonun çok fazla gerçek olması, diyaloglarda hepimizin kendi hayatından bir şeyler bulabilmesi dolayısıyla beni etkilemiştir. fazlasıyla beğendim ama overrated bulunabileceği konusunda şüphelerim var çünkü eşşek ne anlar hosaftan.

  • benim kedim kendi başına dört kat aşağıya iniyor, apartman kapısı açıksa dışarı çıkıyor, mahallenin kedileriyle oynayıp esnafı ziyaret edip geri yukarı çıkıyor. kapı kapalıysa birinin açmasını bekleyip o kişi daha ne olduğunu anlamadan jet hızıyla aradan sıvışıyor.

    kedimi hem bana hem de kapıcımıza şikayet ettiler. tırsıyorlarmış.
    tamam anlıyorum, korkabilirsin ve ben artık kedimi kendim indirip kendim çıkartacağım ama ben geçen gün 41 numara ayakkabı büyüklüğünde fare gördüm merdivenlerde. ondan niye kimse tırsmıyor? onu niye kimse şikayet etmiyor?

  • kelimeyi parcalayinca cyberpunk la neyin kastedildigi daha iyi anlasiliyor. cyber enformatik, teknolojik ve mekanik bi dunya betimlerken, punk kirliligi dibine vurmus, uyusturucunun boku cikmis, siddet dolu, over populated bir urban life izlenimi veriyor.

    bir cok yazar türün tartışmasız babası olarak william gibsonın aynı sene içinde nebula, hugo ve philip k. dick ödülünü alan neuromancer ını gösterir. takipçileri bruce sterling, greg bear, pat cadigan, george alec effinger, micheal swanwick gibi yazarlardır.

    sosyolojik acidan incelendiginde cyberpunk eserleri aslında birer düzen eleştirisidir. 80 li yıllarda ekonomik kaygıların insani değerlerin önüne geçisine bir protestodur. bakın eğer bu yolda ilerlerseniz, haliniz bu olur denmektedir. seçilen karakterler o dünyada yaşayanlardansa biraz daha bize benzeyen, insani değerlerini kaybetmemiş, ama o dünyada marjinal kalmış insanlardır. eleştirilen noktalar özellikle uyuşturucu, teknoloji, mod, kültür ve politikadır.

    türün kökleri 80 lerin öncesine dayanır. distopik romanlar ve philip k. dick in eserleri cyberpunk yazarlarina türün temellerini atmakta öncülük etmiştir denilebilir. dick in sinemaya blade runner ismiyle aktarılan do androids dream of electric sheep eseri ve daha az bilinen dedalusman i insani değerlerden uzak bir dünyada insanın yabancılşmasını ve toplum içinde çaresizce bir yer arayaşışını konu eder.

  • okuduğunu anlamaktan aciz yazarların akraba evliliği sandığı eylem.bu eylemdeki tek sıkıntı düğünde kız tarafı mıyım yoksa erkek tarafı mı sorunsalıdır.

  • her yarışmacı elendiğinde kazandığı yarışmalar, kazanç sonrası sevinçleri falan gösterilirdi. anıl giderken düşüp ayağını kırışı ve donk diye kafasını vuruşu gösterildi.

    adam sakatlanıp yatmaktan başka bi şey yapmadı ki dklajglasşfag.

  • kisa donem askerligimin 4. ayi mevsim bahar olmus. dortlu yuruyus kolunda egitime giderken uzman bagirir "saaayyyy"

    boluk her sol adimda baslar saymaya

    boluk: bir
    boluk: kiii
    boluk: ucc
    boluk: dorttt
    kuzgun: bess
    uzman: kim lan o 5 diyen
    kuzgun: benim guray uzmanim (ne bok yedim gene amina koyyim..)
    uzman : sen kadir yarbayin yazicisi degil misin?
    kuzgun: evet guray uzmanim
    uzman: ictimaya, egitime falan gelmiyodun sen. hayirdir?
    kuzgun: cok kilo aldim guray uzmanim. malum bahar da geldi ufak ufak takilicam buralarda musade ederseniz.
    uzman: iii bi daha olmasin.
    uzundonem: ulan ben yapsam olumu dirimi #?!*#$?*diniz...

  • 2002 dünya kupası dendiği zaman 3 şey anılarımda canlanıyor

    1. annem hayati bir ameliyat olmuştu, yoğun bakımda yarı baygınken bir tek beni aldılar yanına, bana ilk cümlesi şu olmuştu, "brezilya maçı noldu, yendik mi?"
    2. ilhan mansız'ın enfes çalımı ki biz bunu sokaklarda bol bol yapardık, sıkıysa o maçta yap derler adama...
    3. hasan şaş'ın içinde uranyum varmışçasına durmaksızın koşması...

    dikkat ettimde hepsi aynı gün ve aynı maç ile ilgili :)

  • borcum mu var geçen aydan
    olacak mı bana faydan
    alem çıkmış zaten raydan
    bana ne lan çıkmam saraydan