hesabın var mı? giriş yap

  • yahu şu konu hakkında yazmak istemiyorum ama insanı gerçekten zorluyorsunuz arkadaş.

    yıllardır aynı klişe geyiklerden bıkmadınız. "liseli özentisi", "büyüyünce geçer", "kız düşürmek için ateist olmak"... uzar gider böyle. ateist dediğiniz adamların %99'u zaten bunu ulu orta paylaşmıyor, paylaşamıyor. nedenini merak ediyorsanız bir ara "modaya uyup" ateist taklidi yapın, anlarsınız. kız mı düşüyor yoksa kafanıza taş mı düşüyor.

  • fethullah gülen'e soracağımız konuları yanına gittiğimizde o bize açardı. keramet zannederdik. meğer telefonlarımızı dinliyormuş.

    latif erdoğan

  • -follow uplarımız ne durumda. hala feedback alamıyorsak biraz daha push edelim. deadline yaklaşıyor. schedule'un çok gerisinde kaldık. updateler ile ilgili bi meeting set edip finalize edelim artık.

  • bu konudan cok ceken biri olarak bulgularimi sizinle paylasmak isterim.

    deligin olusumu, kumastaki ilmegin deforme olup sokulmesi ve gittikce buyumesi seklinde.

    buna sebep olan iki asil olay var. birincisi kumasin cinsi. pamuklu kumaslarin ilmekleri polyesterli kumaslara gore daha cabuk atiyor. pamuk orani yuksek veya full pamuklu kumas daha kaliteli kabul edilir ama bu acidan bir dezavantaj. yani en sevdiginiz veya gorece en cok para verdiginiz tisortun delinmesi murphy ile ilgili degil.

    ikincisi ise camasir makinesinin tamburu. tisortun anasini belliyor resmen. tisort ne kadar cok yikanirsa ilmekler de o kadar deforme oluyor haliyle ve delik olusmak ihtimali artiyor.

    yer olarak gobek hizasi olmasi oturup kalkarken daha fazla buzulen yerlerin o bolgeler olmasiyla alakali. ayni sekilde kol kisimlarinda da siklikla olusuyor bu sebepten.

  • kriminal içerikli dizilerde, filmlerde ve belgesellerde suçluları yakalamak için çokça gördüğümüz parmak izi, nasıl böyle etkili bir yöntem haline geldi?

    parmak izi dediğimiz şey kabaca bir insanın parmağındaki sürtünme çıkıntısı diyebileceğimiz desenleşmiş yapının yüzeylerde bıraktığı izlerdir. günümüz bilimi parmak uçlarındaki budermatoglifik desenlerin kalıtsal olduğununu ve kişiden kişiye farklılık gösterdiğini bize sunmuştur. anlayacağınız bu izlere kişisel bir barkod diye bakabiliriz.

    tarihin tozlu sayfalarına baktığımıza aslında parmak izlerini ya da el izlerini çok önceden beri kullanmaya başladığımızı görebiliriz. eski kil tabletlerde ve ya yazışmalarda parmak izlerinin kullanıldığını biliyoruz hatta biraz daha ileri gidecek olursak eski insanlar parmak izlerinin bireylere özgü olduğunu ve benzersiz bir şekilde tanımlayabildiğini fark etmemişler ki , milattan önce yaşamış babil kralı hammurabi'nin dönemine ait bazı referanslar, o çağdaki hukuk görevlilerinin tutuklanan kişilerin parmak izlerini alacağını gösteriyor. ayrıca çin'in qin hanedanlığı döneminde ki kayıtlar, yetkililerin bir suç mahallinden delil olarak parmak izlerinin yanı sıra el ve ayak izlerini de aldıklarını bize göstermiştir.görsel-1

    tarihler 1684'i gösterdiğinde dr. nehemiah grew daktiloskopinin öncülerinden biri olduğunun bilmeden el ve ayak yüzeylerindeki bu çıkıntıları ve olukları, gözenekleri bilimsel bir gözle inceleyen ve tanımlayan ilk kişi oldu. ondan daha sonra hollandalı anatomist govard bidloo 1685 tarihinde " insan vücudunun anatomisi " adlı kitabında, parmak iziyle ilgili çizimler ve anlatımlarda bulundu.

    1788'e geldiğimizde alman anatomist johann christoph andreas mayer yazdığı anatomische kupfertafeln nebst dazu gehörigen erklärungen adlı kitabında ilk defa parmak iziniz eşsiz bir şey olduğundan bahsetmiştir ve şu sözleri söylemiştir;
    --- spoiler ---

    "deri çıkıntılarının düzeni iki kişide asla tekrarlanmasa da, yine de bazı kişiler arasında benzerlikler vardır. fakat diğer yandan farklılıklar belirgindir"
    --- spoiler ---

    1877'de amerikalı mikroskop uzmanı thomas taylor, the american journal of microscopy and popular science dergisinde yayınladığı bir yazıda, herhangi bir nesne üzerinde bırakılan parmak ve avuç izlerinin suçları çözmek için kullanılabileceğini öne sürdü.

    yine aynı tarihlerde dr. henry faulds, tarih öncesi çanak çömlek örneklerinde parmak izlerini fark ettikten sonra parmak izleri üzerine çalışmalara başladı. bu çalışmalarında faulds, yalnızca parmak izlerinin bir kimlik belirleme aracı olarak önemini kabul etmekle kalmadı, aynı zamanda bir sınıflandırma yöntemi de geliştirdi.

    henry sınıflandırma sistemine göre 12, her parmağa elde bulunduğu sıraya göre, sağ başparmak 1 numara ile başlayıp sol serçe parmak ile 10 numara olmak üzere bir sayı atar. sistem ayrıca parmaklara sayısal bir değer atar. örneğin bir sarmal deseni içeren; 1. ve 2. parmakların her biri 16 puan alır, 3. ve 4. parmaklar 8 puan, 5. ve 6. parmaklar 4 puan, 7. ve 8. parmaklar 2 puan ve son iki parmağın puanı ise 1 değerini alır. yay veya halka deseni gibi sarmal olmayan bir desene sahip parmakların değeri sıfırdır. sıralamada çift sayı şeklinde numaralandırılan parmak değerinin toplamı daha sonra hesaplanır ve bir kesrin payına yerleştirilir. tek sayı şeklinde numaralandırılan parmak değerlerinin toplamı paydaya yerleştirilir. birincil sınıflandırma 1/1 ila 32/32 arasında bir kesirdir. burada 1/1 tur olmadığını gösterir. desenler ve 32/32, tüm parmakların sarmal desenleri olduğu anlamına gelir detaylı açıklama için bkz*

    1882'de fransız antropolog alphonse bertillion , vücut parçalarının ölçümlerini kullanarak antropometri veya bertillon sistemi olarak bilinen bir sınıflandırma sistemi tasarladı123. bertillon'un sistemi, baş uzunluğu, baş genişliği, orta parmak uzunluğu, sol ayağın uzunluğu gibi ölçümleri içeriyordu. ayrıca, sabıka fotoğrafları olarak bilinen yüzleri fotoğraflamak için bir sistem kurdu. bu durum parmak izi olayını ikinci bir seviyeye itse de, dönemin popüler kültürlerinden biri olan mark twain 1883 yılında mississippi'de yaşam adlı kitabında parmak izi kullanılarak bir katil tespit edilmesini işledi. yine başka bir kitabı olan pud'n head wilson'ın trajedisi'nde parmak izi tanıma da dahil olmak üzere bir mahkeme duruşmasını, tasvir etti.

    yine edebiyatın insanın gözlerini açması gerçeklenmiş ve 1888 yılında
    ingiliz antropolog ve charles darwin'in kuzeni olan galton sir francis galton, bir kimlik belirleme aracı olarak parmak izlerini gözlemlemeye başladı. bu gelişmeler ışığında yıl 1891 gösterdiğinde arjantinli bir polis memuru vucetich juan vucetich, parmak izinin kullanıldığı ilk ceza dosyalarını başlattı. davada suçlu francis rojas başka birini için iki oğlunu öldürmüş ve kendi boğazını kesmişti. fakat bir kapı direğindeki kanlı bir izi, katilin kimliğini ele vermiş ve francis rojas tutuklanmıştı.

    bu gibi bir olaydan sonra parmak izine bakış açısı değişti ve 20 ekim 1897'de amerika birleşik devletleri ve kanada ulusal polis şefleri birliği, ulusal kimlik bürosu'nu açtı bu büroda suçluların parmak izi kayıtları ve kamera görüntüleri tutulmaya başlandı.

    o günden bu güne bir çok ülke hem suçluların hemde sivil kişilerin parmak izlerini kayıt altına almaya başladı. bu alınan kayıtlar olası bir suçun çözümünde bir veri tabanı olarak kullanmaya devam etmektedir diyebiliriz.

    kaynak:123

  • benim içime dert olmuş alacaktır. 1 mart 2010 tarihindeki malvarlığı açıklamasında görülen ve 16 haziran 2011 tarihindeki malvarlığı açıklamasında yerini aynen koruyan alacaktır.

    arkadaşım kimsin sen? sen kimsin ki başbakandan borç alıp 1 yıl boyunca ödemiyorsun? bak bu daha 2011 rakamı, yıl 2012 oldu belki hala ödemedin. başbakanın bankada 3 milyon 390 bin 384 tl'si, 25 bin euro'su, 199 bin 867 doları olabilir, parası var diye niye borcun üstüne yatıyorsun arkadaşım. neden bu halk çocuğunun parasını vermiyorsun? belki kendisi 4 milyona bir şeyler alacak ama 3 milyon 400 bin lirası olduğu için alamıyor? efendiliğinden alacağını da isteyemiyor, bunları düşünüyor musun hiç?

    bak arkadaşım, başbakan güzel bir insan, tutmuş sana 500 bin lira borç vermiş, tamam güzel kullanmışsın, işini görmüşsün ama yeter, yıl olmuş ver artık borcunu. hiç mi utanmıyorsun bu gariban dostu, halk çocuğu başbakanın parasının üzerine yatmaya? biliyorum o söyleyemiyor sana ama ben buradan sesleniyorum, versene olm artık şu borcunu!

  • avrupalıların oryantalist merakının bir örneği olan kişi.

    özellikle iskandinavlarda var bu, türkiye'yi çok egzantrik, oryantalist ve heyecanlı buluyorlar. hindistan'a gitmeyi gözü yemeyen türkiye'de buluyor kendini.