hesabın var mı? giriş yap

  • tabi yapacak ulan. siz burayı özgür ve adil bir platform mu sandınız? lan ülkenin insanı ne ki internet sitesi ne olsun?

    edit : @four994 nickli arkadaşımız olayı haberleştirmiş. burada bulunsun. kendisine teşekkür ediyoruz.

    edit : link yenilendi.

  • sarhoşken denmez hayvan herifler, alkollüyken diyeceksiniz.
    sarhoşlukla alkollü olmanın farkını öğrenin, gerçek hayatta da çok işinize yarar.

  • "zeki müren, halk müziğimizi nakış nakış işlemişti, telifini ödeyip, aşık ali izzet'in mühür gözlüm şiirini satın almış, aranjman olarak okumuştu, şarkıyı zeki müren'in filminde seyrettim, sazı alıp, köylü yüreğimle ezgiledim, köy düğünlerinde söyledim, bi zaman geçti, son model bi araba geldi, zeki müren seni izmir fuarı'na çağırıyor dedi, gittim, bir ay çaldım, telif hakları bana ait olan şarkıyı nasıl çalarsın diye tek kelime etmedi, bi gün biri geldi, zeki müren seni çağırıyor dedi, gittim, gazino patronuyla aynı masada oturuyor, ayağa kalkıp, ağabey hoş geldin dedi, önünde viski var, ne içersin dedi, rakı dedim, türküye başladı, tarif etmem imkânsız, ikinci dörtlüğü yakaladım, devam ettim, gene ayağa kalktı, "olamaz böyle ses" diyerek, başını duvarlara vurdu, rahmetliye çok şey borçluyum..."

    neşet ertaş

  • galatasaray'in golcüsüdür. ama gol atmasi icin belli sartlarin olusmasi gerekmektedir.
    -top defansin arkasina sarkacak,
    -burak ofsaytta olmayacak,
    - kaleyi direk karsidan görecek,
    - top ayagindan acilmayacak,
    -gününde olacak.

    bütün bu sartlar olusursa, %50 ihtimalle golu atabilir kendisi.

  • otobüste ineceğim durağa yaklaştığımda tuşa bastıktan sonra başka birinin beni tuşa basarken gördüğü halde gelip göz göre göre aynı işlemi tekrar yapması. lan arkadaş neyin kafasındasın şeffaf değilim lan ben, bastık işte amk bir kere yapmak yetiyor zaten şu işi. ne yaptım da o 45 dakikalık yolculukta tanımamana rağmen bana olan güvenin sarsıldı anlamıyorum.

  • açıklama : entry, ekşi şeylerde görmüş olduğunuz yazı artık güncel olmadığından değiştirilmiştir. çok sinirimi bozuyordu, dayanamadım, düzeltiyorum.

    görüntü kalitesi sorunu tarzında sorun yaşayanların ilk başta bitrate ile çözünürlüğün aynı şey olmadığını bilmesi lazım. netflix yüksek bitrate, düşük çözünürlükte yayın yapıyor. youtube'da 1080p diye izlediğiniz videonun aslında aşağı yukarı 2.3mbps bitrate'i var. netflix'in 1080'de 8mbps'e kadar çıktığı oluyor. neredeyse üç katı kalitede.

    eskiden ctrl + alt + shift + s'ye basarak bitrate'inizi değiştirebiliyordunuz. bu sayede hep en üst kalitede içerikler izlenebiliyordu. artık bu yapılamıyor. netflix bunu kaldırdı. yine de hala ctrl + alt + shift + d yaparak hangi kalitede izlediğinizi görebiliyorsunuz.

    netflix chrome, firefox, safari, opera gibi tarayıcılara 720p limiti koydu. biri bunu aşıp 1080p izleyebilmemiz için bir eklenti yapmıştı ama netflix bu açığı buldu ve kapattı.
    bilgisayardan 4k netflix izlemenin tek yolu eski edge. chromium tabanlı olan yenisi değil, eskisi. yeni edge* belli bir bitrate'e kadar 1080p izletebiliyor ama uygulama kadar vermiyor. daha yüksek bitrate ile 1080p izlemenin tek yolu da 3 yıldır güncellenmeyen windows store app'i.

    eğer eski edge veya windows store app'ini kullanarak içerikleri hala düzgün kalitede izleyemiyorsanız isp'nizin netflix'i yavaşlatmış olma ihtimali çok yüksek. bunu test etmek için fast.com'dan hız testi yapabilirsiniz, testi netflix server'larına bağlanarak yaptığı için bir yavaşlatma olup olmadığını görebilirsiniz.

    netflix'in neden tarayıcılarda bu 720p sınırlamasını yaptığı konusu açık. dünyanın tüm internet trafiğinin yaklaşık %15'ini netflix oluşturuyor. zar zor idare ediyorlar. bu tür katakullilere başvurmak zorundalar. anlayan insan zaten çözümü buluyor. anlamayan zaten ha 720p izlemiş, ha 4k izlemiş. ne fark eder?

  • 2. sayfa magazin programında yaptığı açıklamalardır.

    şu şekildedir:

    “terbiyesizlik yapmadım. dönüp bana ‘sus mu diyorsun’ dedi. ben de hayır ödülünüzü alın onunla konuşun dedim. çünkü zafer konuşmaları ödülle yapılır. ben bu kadar ciddiye almadım olanları. ben hiçbir şey söylemedim, linç yemeye başladım. sonra ona sahip çıkmaya başladılar. demek ki ona sahip çıkanlar başka insanlar. oyunculuğuma laf edenleri ciddiye almıyorum. orada konuşma uzadığı için sıkılmış olabilirim. kendi meslektaşlarını aşağılaması benim hoşuma gitmedi. organize bir şekilde linç girişimi var.”

    “ben nihal yalçın’ı sadece oyuncu kimliğiyle değerlendiriyorum. benim sevdiğim bir oyuncu. ‘kadınların konuşması bastırılıyor’ denildiğinde olayın içeriğine bakmaya başladım. yalçın’ın paylaşımlarına bakmaya başladım. ‘selahattin demirtaş’a özgürlük’ falan demiş. demirtaş ‘öcalan’ın heykelini dikeceğiz’ dedi hanımefendi bunu mu savunuyor? pelvin buldan falan da ona sahip çıkıyor. türk ordusuna silah doğrultan, ateş eden, polisini, öğretmenini öldüren terörist örgütün tümüyle karşısındayım. ben pkk’nın terör örgütü olduğuna inanan bir insanım. şimdi gidip onlara sormak lazım. siz pkk’nın terör örgütü olduğuna inanıyor musunuz? abdullah öcalan’ın bebek katili, terörist başı olduğunu söyleyebiliyor musunuz? lanetliyor musunuz?’ diye.”

    https://www.sozcu.com.tr/…i-gittigime-pisman-oldum/

  • türkçe yazmasından kaynaklanan bir durum. tıpkı yüzde işareti gibi. biz yüzde elli deriz, %50 yazarız. gavurlar fifty percent der 50% yazar.

    18+ da gavurcadır, türkçesi de artı onsekizdir.

    bu kadar basit.

  • moleküler biyoloji ve genetik mezunuyum, bir de üzerine yüksek lisansım var. vakti zamanında staj yaptığım özel bir tanı laboratuvarına bir kadın gelmişti. hamile; amniyosentez yapılmıştı ve bebeği için duchenne muscular dystrophy(dmd) baktık. kadının hali hazırda dmd hastası bir çocuğu vardı. 20 yaşını görmeden ölmeye mahkum, engelli bir genç.
    taşıdığı bebek de dmd hastası olacak. o da yirmisini görmeden ölecek. fiziksel aktivitelerinin çoğundan mahrum, öleceğini bile bile 20 yıl yaşayacak.
    çünkü annesi o bebeği aldırmamak için direniyordu.
    şimdi sorarım burada yaşama hakkı diye çığlıklar atan, rampa yapalım diye saçmalayan insanlara böyle korkunç hastalıklardan muzdarip çocukları bir rampa kurtarır mı? bu çocukların ölecekleri günü bilmelerinin verdiği ancak hayal edebileceğimiz endişesini, mutsuzluğunu, acısını hafifletir mi sunacağınız çözümler?
    elbetteki yürüme, görme gibi bedensel küçük kayıplar elbirliğiyle giderilebilir yada hepimiz downlı bir çocuğa bir şekilde bakabiliriz. ama kalıtsal olan ve ciddi bedensel engellere sebep, ölümcül hastalıklar söz konusuysa milyon kez düşünmeniz lazım. ama düşünmeniz gereken şey rampa yapmak değil küçücük bedenleriyle o ağır mı ağır yükleri sırtlanan minicik çocukların ruh halleri, akıl sağlıkları.
    eğer kazanıyorsanız gidin taşıyıcılığınıza baktırın arkadaş,annesi babası bile olsanız bir insanın hayatını başlamadan karartmaya hakkınız yok...