ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
yardım hesabı açıldı milletimiz cömerttir
-
"yeter ama ya. s. git." denmesi gereken açıklama.
telefonu seni seviyorum diyerek açan sevgili
-
bring bring (sevgilinin numarasi görünür)
-seni seviyorum
-güzel.. ben aysecanin babasiyim
-olsun sizi de seviyorum... kelebekim ben...
türkiye'nin en hoşgörülü şehri
-
mugla'dir
kur'an kursuyla, pub ayni sokakta.
kimse kimsenin sacina basina orucuna karismaz.
insanlar cok daha sakin ve oturakli.
ataturk'u de sever, orucunu da tutar.
bir izmirli olarak soyleyeyim, kesinlikle izmir degildir.
kardeş payı
-
sevmek senede üç bölüm izlicem diye bütün yıl sherlock holmes'u beklemek gibidir.
olm adamlar resmen sevmenin en doğru tanımını yaptılar
elektrik kesilince hortlayan edebiyat sevgisi
-
sadece bende mi var emin değilim ama çok büyük bir ruh hastalığı belirtisi olabilir bu. lan ne zaman elektrik kesilse kitaptı dergiydi bir şeyler okumak, çılgıncasına edebiyatla yoğrulmak istiyorum. öpesim geliyor o koca koca ciltleri, klasikleri. mum ışığında ya da aynı zamanda radyo da çalan pilli büyük ışıldağın ışığı altında kitap okumak... aman yarabbim. sanki bir dostoyevski oluyorum, romalı perihan oluyorum.
mum ışığı ve o ışıkta yazıp okuma çabasında olan ben.... elektirik kesilmeden önce de bir şeyler okuyor olsam neyse de... kesintiden önce hep öküz gibi meheheheh diye diye camış keyfiyle en güzel dizileri, üst bitmesine dua ettiğim la liga maçlarını seyrediyor olmam ilginç. ama elektrik kesildi mi... mum ışığı ve edebiyat... o ince stabilo kalemle kitabın altını çizmeler, akla gelen şiirler "yalnızlık vurdu bu akşam kapımı sözsüz soluğunun gri rüzgarlarında" derken elektriğin gelmesi ve ayı gibi mumu üfleyip tv'ye koşmak "anaa malaga üçüncüyü de yemiş la" şeklindeki isyanım. az önce proust olmuştum oysa ki, balzac'tım goriot baba'yı yeniden yazan...
bizim ailede bir sorun olabilir gerçi. normal tv izleyen aile elektrik kesilince adams ailesi gibi oluyor. annenin duygulanıp "yıllar geçiyor, ömür de geçiyor be" diye iç çekmeleri, babanın "televizyonun fişini çekin de elektirik gider gelir yanmasın alet" hassasiyeti, kardeşin içe kapanıp dertli dertli şarkı söylemesi... ve mum ışığında ben ve edebiyat... ama yine de elektiriksizlik kötü be.
not: bu entry'imi elektrik kesintisinde evde olduğu zamanlarda sürekli "elektriksiz yaşamak mı zor susuz yaşamak mı?" isimli söylev ve demeçlerini bizlerle paylaşan dayıma ithaf ediyorum. ve yıllardır içimde bir volkan gibi büyüyen şu cevabı veriyorum buradan ona: bence susuzluk. ama elektrik de ekmek su gibi artık çağımızda.
arka kamera kasasında 2 tane süs kamera vardır
-
reeder telefonlardaki kamera sahtekarlığı iddiası sonucu reeder firmasının web sitesine eklediği uyarı. o aslında olmayan 2 kamera süs kameraymış. telefonu süslemişler, herhangi bir fonksiyonu yokmuş.
görsel
(bkz: tüketiciyle dalga geçmek)
the godfather
-
ilginctir ki, the godfather uclemesinde, portakal cok onemli bir yer tutar. tahminimce sicilyanin portakali meshur oldugu icin olsa gerek, bu film serisi bir portakalin bakis acisiyla da izlenebilir. bakiniz the godfather serisindeki portakal olgusu:
-ilerde michael corleone'e ihanet edecek olan sal karakterini ilk defa gordugumuzde bir portakal soymaktadir, sal ilerde olecektir.
-woltz karakteri bir sahnede bir sepet portakalla birlikte gorulur, daha sonra adamin atinin kafasi kesilir.
-don corleone* vurulmadan hemen once manavdan iki tane portakal alir.
-bes ailenin katildigi toplantida tattaglia ve barzininin onune birer kase portakal konur, bu kisiler olur.
-ve en onemlisi, vito corleone olmeden once bahcede torunuyla oynamaktadir, soyle ki, portakal kabugundan takma dis yapmistir kendine, sonra o da olur.
bu olay serinin diger iki filminde de var ve de tesaduf olamayacak kadar fazlalar, hatta ikinci filmden simdi hatirladigim bir sahne, vitoyu isinden eden mahallenin kabadayisi fanucci olmeden once portakal kasasindan bir portakal aliyordu. bu konu kesinlikle arastirilmalidir.
game of thrones
-
--- spoiler ---
sevgili jon snow;
gece nöbeti yeminin "gece çöker ve şimdi benim nöbetim başlar. bu ölümüme kadar sona ermeyecek" maddesindeki hukuki bir boşluktan yararlanarak gece nöbetini bitirebilirsiniz, sigorta priminiz 1800 günü geçtiği için emekli maaşınızda herhangi bir düşüş olmaz.
ali tezel
--- spoiler ---
snow white'ı pamuk prenses diye çeviren ilk insan
-
bence çevirinin en güzel kısmını
“mirror mirror on the wall, who’s the fairest of them all?” u (ayna, duvardaki ayna, kim en “beyaz”?)
“ayna ayna söyle bana, benden güzel var mı bu dünyada?”
diye çevirerek yapmıştır.
aşırı ırkçı ögeler barındıran bu masal ülkemizde standart bir peri masalı olarak yer alıyor ve küçücük çocukların beynine en azından bir de güzel olmak için illa beyaz tenli olmaları gerektiği saçma kompleksini kazımıyor.
yine karbeyaz yerine pamuk prenses diye çevirmek de odak noktayı eski avrupanın beyazlık eşittir asalet sevdasından uzak tutmuş.
bu çeviriyi yapan adam ya da kadını tekrar tebrik ediyorum. çevirinin gurusudur bana göre kendisi.
çok sosyal olunmasına rağmen sevgilinin olmaması
-
aile kazancim ayda 20 bin civarinda, zengin degiliz'den sonrasini okumadim.
eksisozluk linc ekibi birazdan buraya gelir. ben espriyi yapip, kacayim:
hep 50 tl'lik entrylere tanim yazdigim icin buna yazmiyorum.
beşiktaş'ı bırakıp fenerbahçe'yi tutmak
-
bunu yapabilen zaten hiç beşiktaşlı olmamıştır.
not:fb