ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
camel'a %46.1 zam gelmesi
-
kendi kimliğini içtiği sigara üzerinden şekillendiren,başkalarıyla aynı sigara markasını paylaşmanın orjinalliklerini zedeleyeceğine düşünen insanları sevindirmiştir.
emrah serbes
-
2.5 yılda açık cezaevine alınmış. nasıl bir adalet mekanizmamız var, nasıl bir infaz yapımız var anlamakta zorlanıyorum. adam katil arkadaşlar. alkollü araç kullanıyor, önüne 3 kişi atlıyor da frene asılamıyor değil.
konuyu unutmuş olabilirsiniz; hatırlamak istiyorum. 1. alkollü araç kullanma var. 2. aşırı hız var. 3. olay yerinden kaçma var. 4. suçu başkasının üzerine atmak ve yalan beyanda bulunmak var.
lan bu adamı nasıl savunabiliyorsunuz siz? değil edebiyatını sevmek, anası babası olsan savunamazsınız, katil amk adam katil.
kaymakamın elini sıkmayan liseli
-
elinin hamile kalacağından korktuğu için liseli genci son derece haklı bulduğum hareket.
ramazan davulcularını şikayet ediyoruz kampanyası
-
bir kaç gün içerisinde karakola giderek ilk adımını atmayı planladığım kampanyadır.
şöyle diyeceğim:
"karakolunuzun görev alanında bulunan mahallede ikamet etmekteyim. bir kaç gündür gece 2-3 sularında ellerine davul almış motosikletli ve kamyonetli şahıslar bu davulları çalmak suretiyle mahallede dolaşmakta ve huzur ve sükunumu ihlal etmektedirler. bu şahısların tespit edilerek haklarında kabahatler kanunu, çevre kanunu ve ilgili mevzuat uyarınca adlı işlem yapılmasın talep ederim".
peşin not: anne-babamın da doğruladığı üzere ilk orucumu 6 yaşında tuttum. son 20 yıldır zaruret hali hariç bir ramazan orucunu bile kaçırmadım. hatta teravih namazını hatimli kıldıran camiler'in müdavimiyim. şuan size oruçlu olarak sesleniyorum.
gelin özeleştiri yapalım. oruç tutmayanlara "inanmıyorsun bari saygı duy" demek kolay. senin oruç tutmayanlara saygın var mı? hatta oruç tutanlara saygın var mı? gecenin vaktinde istisnasız herkesi rahatsız ediyorlar ve buna karşı çıkmayı bırak, destek oluyorsun. çocuğu olan var, hastası olan var. benim gibi yemeğini yeyip yatan, sahura kalkmak istemeyen var. nasıl bir hoşgörü dini bu? gerçek islam bu değil. vallahi de billahi de bu değil. bak bu sefer gerçekten de değil.
bu zulümdür, eziyettir, dinde yeri yoktur. ve ben inanıyorum ki allah bunun hesabını hepimizden soracaktır. buna bir son verilsin; oruç tutan müslümanlar tarafından.
hastası olunan sözler
-
"komik olmak iyidir, çok güzel gülen kadınlar tanırsın."
bim'in başarısının sırrı
-
ucuzluğun yanında tanıdıklık hissidir. herhangi bir şehirde herhangi bir bim'e girdiğimde kendimi evimde hissediyorum. başka hiçbir market, bakkal, dükkan, marka bana bu hissi yaşatamadı.
bir de her zaman her yerde bulunurluğu var. istediğin yerden ev tut, bim'i buluyorsun. içinde ne olduğunu da biliyorsun. henüz bim rezaleti de görmedik sanırım.
a101 de benzer politika izliyor ama çoğunlukla onların kasiyerleri aksi, nalet ve mendebur oluyor.
canım bim. yarın gideyim de bir dost yoğurt filan alayım bari.
chplilerin darbe gecesi ne yaptığı sorunsalı
-
marmaris'te oteldeydim.
yok o başkasıydı.
dördüncü murat
-
iv. murat koydugu yasaklara uyulup uyulmadigini bizzat kendisi kontrol etmeye merakli bir padisah oldugu için yine bir gün kiyafet degistirerek bir sandala biner. amaci sahil seridinde içki içilip içilmedigini kontrol etmektir. iv. murat'i tanimayan sandalci arada bir cebinden bir sise çikartip yudumlamaya baslayinca padisah sorar :
- "nedir o içtigin ? "
sandalci bekri mustafa'nin ta kendisidir; kendini kolay ele vermez.
- "kuvvet surubu" der. "ben bundan iki yudum çekince kendimi aslan gibi hissediyorum. kürek çekmek viz geliyor".
padisah tadina bakmak isteyince, bekri mustafa, nasilsa denizin ortasindayiz, bizi kim yakalayacak, diye düsünüp siseyi uzatir. padisah iki yudum alir almaz kükrer :
- "bre zindik ! bu sarap. sarap içmeyi yasakladigimi bilmiyor musun ?
bekri mustafa sasirir :
- "sen kimsin ki içkiyi yasakliyorsun ?" der.
- "ben iv. murat'im !.." yanitini alinca bekri mustafa küregi kaptigi gibi ayaga firlar
- "simdi atarim seni denize, daha iki yudum aldin, kendini iv. murat sanmaya basladin. iki yudum daha alsan, dünyayi ben yarattim diyeceksin".
tourette sendromu
-
çocuklarda görülebilecek olan devamlı olarak başını sallama
veya saçlarını arkaya alma, devamlı olarak burnunu çekme, kuş sesleri gibi
sesler çıkarma gibi garip hareketler aslında turet sendromu denilen bir hastalık
için başlıca belirtiler olabilir. beyindeki bu bozukluk nedeniyle bedensel
hareketlerde düzensizlik olur. turet sendromu; binlerce kişiyi etkilemektedir.
hastalar bazı hereketleri tekrar tekrar yapmakta ve kendi kontrolleri dışında
birtakım sesler çıkarmaktadırlar.
belirtileri nelerdir ?
tekrarlanan hareketlerin bazılarına “tik” denir. gözleri
kırpıştırmak, omuz silkmek, baş sallamak, yüzün seyirmesi ve devamlı tekrarlanan
bedensel hareketler bunlara örnek olarak gösterilebilir. turet sendromu
hastaları bazen başkalarının yaptığı hareketleri de devamlı tekrarlayıp
dururlar, hastaların çıkardıkları sesler arasında burun çekmek, kuru kuru
öksürerek boğazı temizlemek, öksürmek, hırıldamak bağırmak ve haykırmak gibi
sesler sayılabilir. bazı hastalar ise gerek kendi söyledikleri gerekse
başkalarının söylediği bazı sözcükleri devamlı olarak tekrar ederler. hatta
kasıtlı olmayarak bazı ayıp ve karşısındakini küçültücü sözleri de devamlı
olarak kullanırlar.
hastaların karşılaştığı zorluklar nelerdir ?
turet sendromu gerek hastalar gerekse aileleri için çok üzüntü verici
bir hastalıktır. işin kötüsü halk arasında genellikle bu hastalığın ne olduğu
pek bilinmediğinden hastalara akıl hastası veya terbiyesiz kişiler gözü ile
bakılır. tabii hastalar ne terbiyesiz kişilerdir ne de akıllarından zorları
vardır. turet sendromu olan bazı kişiler kendilerine uyuşturucu kullanan kişi
gözüyle bakıldığından film seyretmeye gittikleri sinemalardan ve yemek yemeye
gittikleri restoranlardan atılmaktadır. turet sendromu hastaları tiklerini ve
sözlerini kontrol elmeye çalıştıkça iş daha da kötüleşmektedir. hastalar için
gündelik basit işleri bile yapmak zordur, turet sendromu hastası olan bazı
çocuklar okulda öğretmenleri tarafından yaramaz ve huzur bozucu çocuklar olarak
bilinmektedir. bu nedenle öğretmenlerin ve okul danışmanlarının bu konuda daha
uyanık olmaları için eğitilmeleri gereklidir. bununla birlikte, bazı aileler
turet sendromlu çocuklarını durumlarından endişe ettikleri ve yardım için nereye
başvuracaklarını bilmedikleri için etraftan kaçırıp saklamaktadır.
tedavi edilebilir mi ?
bugüne kadar turet sendromu’nun tedavisi bulunmuş değildir. bazı
hastaların durumları ilaçlarla kontrol altına alınarak normal bir yaşam
sürmeleri mümkün olmaktadır. hastaların devamlı yaptıkları hareketler ve
çıkardıkları sesler genellikle stres ve heyecanlanma gibi duygulara bir tepki
olarak görüldüğünden stres kontrolü ve gevşeme egzersizleri yararlı
olabilmektedir.
kaynak: http://www.webhatti.com/…164513-turet-sendromu.html
kilo verdirme gücüne sahip laflar
-
bir dönem diyetisyene gidilmiş ve başarılı bir şekilde 10 kiloya yakın kilo verilmiştir. daha sonra çeşitli nedenlerle diyet bırakılmış ve o 10 kilo aynen geri alınmıştır. bu geri alma sürecine askerliği nedeniyle şahit olamayan arkadaşa asker ziyaretine gidilir. arkadaş nizamiyeden çıkar çıkmaz sorar: "olm sen diyetisyene gidiyodun, naaptın diyetisyeni mi yedin?"
eve dönülür, eşofmanlar giyilir, yürüyüşe çıkılır, spor salonuna yazılınır.
ben seni sadece arkadaş olarak seviyorum
-
en son bu cümleyi kurduğumda;
"madem öyle hanımefendi, cuma 10-11 arası halı saha maçı var. kaleye yazdım seni. gol yersen dağıtırım kafanı" cevabını almıştım. bir daha da sarfetmedim tabi. hey gidi hırçın tsubasa.
deb editi: yenercan sözlük seni çok sevdi. ota boka penaltı deyip maçı kaybetmek pahasına bana attırdığın 23 golü bilmiyorlar tabi.
odada sarı ışık sevenler derneği
-
2700 kelvin'i severler.
geçmişte ışık üzerine araştırmalar yapan biri olarak kısmen dahil olduğum dernektir. renk sıcaklığıyla alakalıdır.
sarı ışık - 2700 kelvin
beyaz ışık - 6500 kelvin
normalde ben de sarı ışık seviyorum ama çok sarı uyku getiriyor. onun için tavsiye edeceğim 2 kelvin derecesi var ki tadından yenmez. 3500k ve 4000k. türkiye'de 3500k ışık veren ampul biraz zor bulabilirsiniz ama 4000k hemen hemen her elektrikçide vardır.
buradan daha detaylı görebilirsiniz.
bunun basit bir örneğini mağazaların müşterileri güzel göstermek için kullandığı ışıklandırmalardan anlayabilirsiniz. mağazalar eskiden 2700k yani tam sarı ışık kullanırlardı. bu da yüzdeki pürüzleri hataları pek belli etmez. ama sapsarı ışık loş bir hava kattığı için zamanla bu alışkanlık yerine 4000k'e bıraktı. daha hoş bir iç görüntü oluşuyor, gözü yormuyor, hatalar beyaz ışığa nazaran az. bembeyaz ışık ( 6500k snow white ) kullanan yerlerin direk müşteriyi kaçırdığını düşünüyorum. bol ışık ama insan rahatsız oluyor, kendini çirkin hissediyor.
diyeceğim o ki sarı ışık ( 2700k ) kullananlar, 4000k ( gün ışığı )'e bir şans versin. eminim çok beğeneceksiniz. isterken gün ışığı diye isteyin kutusunda da 4000 ya da 3500k'i doğruladığınızda alın.
polisle dalga geçen pakistanlılar
-
edit:
gelen mesajlardan sonra anladım ki bu insanımsı varlıklara müstehak bir toplumuz. içimizdeki gerçekten iyi insanlar kusura bakmasınlar.
bizim toplumumuz bu insanlıktan nasibini alamamış, görmemiş şempanzelere layık maalesef.
diyorum ki su veren itfaiyenin hortumunu. pılımı pırtımı toplayıp en kısa zamanda defolup gideceğim buradan. aklınız varsa siz de yapın bunu.
edit2: şunu da söylemeden gidemeyeceğim. "bana dokunmayan yılan bin yaşasın" kafasıyla olmaz. o yılan döner bir gün sizi de ısırır.
lige ara verilirse boşanmak için hakim bulamayız
-
hayatımda gördüğüm en boş adamın sözleri.