hesabın var mı? giriş yap

  • halk ile asıl dalga geçen; herkesin eşit ya da birbirine yakın gelir düzeyine sahip olması gerekirken halkı "gariban" sınıfı düzeyine getirenler ve onların şakşakçılarıdır.

  • allah'tan arada "öncelikle, türk insanı gerçekten de farkındalığı yüksek bir kitledir. " cümlesine rastladım hızlıca geçerken. yoksa bütün yazıyı okumak zorunda kalacaktım.

  • bir kaç gün içerisinde karakola giderek ilk adımını atmayı planladığım kampanyadır.

    şöyle diyeceğim:

    "karakolunuzun görev alanında bulunan mahallede ikamet etmekteyim. bir kaç gündür gece 2-3 sularında ellerine davul almış motosikletli ve kamyonetli şahıslar bu davulları çalmak suretiyle mahallede dolaşmakta ve huzur ve sükunumu ihlal etmektedirler. bu şahısların tespit edilerek haklarında kabahatler kanunu, çevre kanunu ve ilgili mevzuat uyarınca adlı işlem yapılmasın talep ederim".

    peşin not: anne-babamın da doğruladığı üzere ilk orucumu 6 yaşında tuttum. son 20 yıldır zaruret hali hariç bir ramazan orucunu bile kaçırmadım. hatta teravih namazını hatimli kıldıran camiler'in müdavimiyim. şuan size oruçlu olarak sesleniyorum.

    gelin özeleştiri yapalım. oruç tutmayanlara "inanmıyorsun bari saygı duy" demek kolay. senin oruç tutmayanlara saygın var mı? hatta oruç tutanlara saygın var mı? gecenin vaktinde istisnasız herkesi rahatsız ediyorlar ve buna karşı çıkmayı bırak, destek oluyorsun. çocuğu olan var, hastası olan var. benim gibi yemeğini yeyip yatan, sahura kalkmak istemeyen var. nasıl bir hoşgörü dini bu? gerçek islam bu değil. vallahi de billahi de bu değil. bak bu sefer gerçekten de değil.

    bu zulümdür, eziyettir, dinde yeri yoktur. ve ben inanıyorum ki allah bunun hesabını hepimizden soracaktır. buna bir son verilsin; oruç tutan müslümanlar tarafından.

  • "yaşayandan çok yaşamayan vardır burada.."

    esenler otogarını betimlemek isterken ülkenin özetini geçmiş.

  • izledikten sonra soğuk lahmacun yemiş kadar mutsuz olduğum gudik performanstır. o nasıl bir gırtlak kullanımı, o nasıl bir ingilizce, bu nasıl sistem, bu nasıl teokrasi...

    vay anasını sayın seyirciler.

    so guu so guu... on dakika ara...

    http://youtu.be/vbx9rue9mwk

  • saat 01:30 civarlarında balat'ta asayiş polis birimine bağlı bir polis otosunun çevirmiş olduğu taksi şoförüne dayak atması olayıdır.

    taksiyi durduran polis taksiciyi aşağıya indirir, aralarında bir konuşma geçer sonrasında taksici trafik polisi değilsiniz der bu kısmını duydum ben ki taksici haklıydı polisler asayiş birimine bağlılardı. sonrasında üç polisten birisi taksicinin kafasına durup dururken yumruk atar ve tokat atmaya başlar, diğer arkadaşları ayırmaya çalışırken bu polis tekme atmaya devam eder. tam o sırada biz ve bir kaç kişi aşağıya iner ancak sanki mahalle kavgasına yetişirmişcesine başka bir polis aracı gelir. orada olan hiçbir insan müdahale edemez taksici tartaklanarak arabasına bindirilir ve yoluna devam eder. ancak giderken arabasının camını açar ve şu lafı der "teröriste gelince kaçarsınız, bize gelince vurursunuz taksiciyiz ya biz".

    etrafta olan hiçbir insan polislere bir şey diyemez çünkü bunu yapan polisler bence terörist kadar tehlikelidir hiç kimse hatta kanun bile onlardan güçlü değildir. video çekmeyi akıl edemedim ancak sinirden elim ayağım titrerken bunu yapanların plakasını alabildim bununla ne yapabilirim hiç bilmiyorum. ne yapmam gerektiği konusunda yardım edebilecek olan varsa çok mutlu olurum çünkü vicdanım çok sızlıyor.

    edit: temmuz değil ağustos olması gerekiyor, sinirden ne ay kalmış ne başka bir şey.

    edit2: 34a80163 bunu yapan polislerin aracının plakası.

    edit3: ispiyonlamışlar ama kimse kusura bakmasın kafasına göre adam döven, silah çekip vuran polis benim için terörist kadar tehlikelidir. ben genelleme yapmıyorum sadece bunu yapan polisler olduğundan bahsediyorum.

    edit4: ayrıca bu entryi girmemden sonra beni seri eksi oylayan arkadaş, umarım sen veya ailenden biri bir gün o taksicinin durumuna düşmez.

    yıllar sonra gelen edit: çok isterdim gerçekten o polisi bulduk ve gerekeni yaptık demeyi o yüzden söylüyorum.

  • türk hava yolları covid döneminde iptal ettiği uluslararası uçuşumdaki 2 biletime (yaklaşık 2000 usd) çöktü.

    o iletişim merkezi, vs. çalışmıyor güvenmeyin.

    yıllar sonra biz tüketici mahkemesine başvurduk, umudumuz pek kalmasa da.

    siz bekletmeden bunu yapın..

    malesef eskilerin güvenilir thy si iki kuruşumuza göz dikmiş durumda.

  • bir üst modeli tavuğun suyunun yarısıyla çorba,diğer yarısıyla pilav yapan kızdır.hatta kemikleri de mahalledeki köpeklere verir.öyle candır.

  • abd'de sağcıların kongre binası basmasından bile mağduriyet çıkarabilmiş.

    görüldüğü üzere siyasal islamcılar tüm varlığını mağduriyete borçlu, her koşulda/şartta mağdurlar.

  • bilinen en güçlü asittir. elinize bir damla damlatsaniz hiç yokmuş gibi içinden geçer. geçmekle kalmaz tüm elinizi anında eritir.

    teflona işlemez. elinize dökdüğünüzde bir saniyede eritecek güçte olan şey teflon tavada uslu uslu durur. kimya işte. böyle garip işliyor.

    fakat muhafazası zordur. suya karşı anında tepkime oluşturur. havadaysa su molekülleri olduğundan anında patlar. saklamanın tek yolu nemden arındırılmış teflon kaplar. zaten satın alınabilecek bir asitte değil.

    edit: iphone işlememesi hakkında video clickbait ve yalandır. bırak iphonenu yedi sülalesini eritir o asit.

  • lavoisier'nin döneminde, doğada dört element bulunduğuna inanılmaktaydı: ateş, hava, su, toprak. laovisier, deneyleriyle bunun doğru olmadığını ispatlayarak aşağı yukarı şu sonuçlara ulaşmıştır:

    * toprak bir element değildir, içinde pek çok madde bulunmaktadır.
    * havada birden fazla sayıda madde bulunmaktadır, yani hava da element değildir.
    * su, birden fazla elementten oluşan bir bileşiktir.

    lavoisier'in bu çıkarımları, fransa'da o dönem önemli bir yargıç olan ve dört element teoreminin en şiddetli savunucularından biri olan bir muhteremi* oldukça kızdırır. zira kendisi -ne haddineyse- dört element teoremini savunan birçok makale yazmıştır ve lavoisier'nin söylediklerinin ardından gülünç duruma düşmüştür. böylece lavoisier'e kafayı takar ve makamının gücünü kullanarak kendisine saldırmaya başlar. sonunda, vergi ile alakalı bir sebepten dolayı lavoisier'i hapseder ve kendisini savunma hakkı tanımadan onu idam ettirir. lavoisier'nin idamının, fransız devrimi'nden iki yıl sonra gerçekleştiğini, yani bu esnada fransa'nın -güya- cumhuriyetle yönetildiğini de belirtmek gerekir. bu arada yargıç müsveddesinin söylediği unutulmaz "cumhuriyetin bilimadamlarına ihtiyacı yoktur" sözü de, fransızlar için bir utanç abidesi olarak yüzyıllar boyu hatırlanmayı hak edecektir.