hesabın var mı? giriş yap

  • fulbright bursları amerikan ve türk hükümetinin ortak para akıttığı bir havuzdan verilerek amerika'da yüksek lisans-doktora imkanı sağlar. hükümet kaynaklı bir burs olduğu için prestijlidir. her ne kadar amerika'ya gidiş için iyi bir destek olsa da* sizi amerikanın en iyi üniversitelerine göndermek için her şeyi karşılamaya yetecek bir burs değildir. o kadar çalışır hayvan gibi mezuniyet ortalaması ve toefl gre skorları elde edersiniz ama yine de yıllık 40000 50000 dolar tuition masrafı olan okulların kapısının önünden geçemezsiniz fulbrightlıyım diye**. bu nedenle okul tercihlerini yaparken çok yükseklerden uçamazsınız. bu durumda bile gittiğiniz eyalete göre aylık olarak verilecek olan para sizi krallar gibi yaşatacak bir meblağ değildir ve burs doktora-yüksek lisans farkı gözetmeksizin 2 yıl süreyle verilebilmektedir.

    iki hükümetin ortak çabasıyla insanların iyi bir eğitim alabilmesini sağlamak kulağa hoş gelir. ama bu denklemde de düdüklenen ülke türkiye olmaktadır. çünkü iki kaynaktan para gelmekte fakat bu paranın tamamına yakını * amerikaya gitmektedir. burs gidiş dönüş uçak biletinizi karşılayacaktır* ama türk hava yollarından almayacaksınız bileti. ancak delta airlines gibi amerikan bir hava yolundan alırsanız bursunuz dahilinde alınabilir biletiniz. onun dışındaki paranın çoğu zaten okul tarafından eğitim ücreti* olarak alınacaktır kalan kısım da sizin orada yaşamanız için gerekli masrafları teşkil edecektir. bu açıdan bakınca nasıl düdüklendiğimiz açıklık kazanır sanırım.

    ama bunlar fulbright bursunun amerikada yüksek lisans için iyi bir imkan olduğu gerçeğini değiştirmez ve amerikada bu bursun limiti dahilinde olup da türkiyedeki benzer bir yüksek-doktora programlarından daha çok şey bulabileceğiniz bir çok okul vardır. sonuçta nature'daki science'daki makalelerin tamamı harvard stanford yale çıkışlı değildir. önemli olan gittiğiniz yerde sizin çalışma kapasiteniz ve azminizdir. bu bilgiler ışığında alınan burs afiyetle yenmeli ama herşeyin pespembe olmadığının da farkında olunmalıdır.

  • bu gösteriye (bkz: ardha) deniyor. katar kültürü ile yetişmiş neredeyse her erkek birey birer kılıç sahibi olduğundan ve bunlar dededen toruna kadar geçebildiğinden, kılıç gösterileri onlar için inanılmaz önemli.

    bu sebeple ardha gösterisini dini bayramlarda, ulusal kutlamalarda kısacası ota boka bir sebep göstererek yapmaktalar.

    dünya kupası ile bunun ne alakası var diyebilirsiniz ama bu dans ile bi nevi kültürlerini dünyaya tanıtmaya çalışmışlar. tabi ki de bi boka benzememiş.

  • amerika'da yasayan bir cocugun istedigi bir oyuncagi alabilmesi icin 100 dolara ihtiyaci olur. bu 100 dolara sahip olabilmek için günlerce, gecelerce dua eder. sonunda, sahip olamayinca da tanriya mektup yazmaya karar verir. amerikan posta idaresi, üstünde yazili adres olarak sadece "tanri, abd" olan mektubu baskana vermeye karar verir.

    baskan mektubu alinca cok hoslanir, cok duygulanir fakat 100 dolarin kücük bir cocuk icin fazla oldugunu düsündügü için; 100 dolar yerine 5 dolar koyar. cocuk gercekten de 5 dolara sahip olmakla tatmin olur ve tanrıya tesekkür mektubu yazmaya koyulur:

    - sevgili tanrim, parayi yolladigin için tesekkürler. ama mektubu beyaz saray üzerinden yollamissin ve tabii her zamanki gibi oradaki ibne de 95 dolarini kesip silah almis olmali. bana 5 dolar ulasti. yine de tesekkürler.

  • there is only one god and his name is death.
    there is only one thing we say to death "not today".

    syrio forel

    gariptir ki böyle bir günde böyle bir debe...

    bu böyle mi gidecek ? sürekli bir yerlerde bizden uzak yerlerde, bizim tanımadığımız birileri ölecek biz sadece rahmet dileyeceğiz ve unutup gidecek miyiz hep ?
    isyanım var artık hiç olmadığı kadar sinirliyim içimdeki siniri dışa vuramıyorum ve gittikçe daha da sinirleniyorum
    son bir senedir sürekli bombalar patlıyor bu ülkede #61427288
    bir insanda çıkıp "yahu neler oluyor hiç böyle bir yer değildi burası" diyemiyor, biz bu tür olaylara alıştırıldık mı ? yoksa bomba bizden uzakta patladığı için görmezden mi geliyoruz ?
    patlamaları görmezden gelerek ya da alıştırılarak bir ülkenin batışını seyrediyoruz ve bunu görmemize rağmen uyarmaktan başka elden bir şey gelmemesi işte en çok o koyuyor

  • kesinlikle içinde bulunduğum ikilemdir.

    okuduğum bölümden ötürü akademik altyapıyla yetiştirilmiş olmama rağmen içimde bu tarz bir isteğin tek bir emaresine bile rastlamadım yıllardır.
    eskiden beri içimde resmen esnaf bir dayı var ve sürekli olarak durup durup ''hadi'' diye sesleniyor. üstelik etrafımda ve ailemde tek bir esnaf bile yokken sadece bende böyle bir aşk olması da genetiğin mucizesi.
    büfe olur, efendime söyliyim tekel bayisi olur, restoran olur, hep sürekli bir alayım satayım, ticaret yapayım, dükkan işleteyim hevesindeyim.
    bi laboratuara kapandığını düşün, makalelere gömüldüğünü falan, bi de işlek caddede büfe falan işlettiğini. oha lan büfe süper olm.
    ama sermaye şart.

  • erkek çocuk ile aralarındaki farkı bir kız babası olunca anladım. tabii sağdan soldan duyuyorduk ama farkın bu derece ciddi olacağını hiç tahmin etmezdim. ikisini de tabii ki çok seviyorum o ayrı bir konu fakat kız çocuk gerçekten çok farklı. eve geldiğimde direkt boynuma atlaması, o işveler o cilveler tam bir küçük şeytan.

    geçenlerde fena hasta oldum. influenza, covid movid ne varsa toplanmış. yataktan kalkamıyorum o derece. fena da susadım ki erkek olana(9 yaş) seslendim, bir bardak su getirsin diye ama oyun oynuyorum bilgisayarda baba dedi bitsin getireceğim. hay senin oyununa diye iç geçirirken, bizim küçük şeytan(3 yaş) elinde bir bardak su yanıma geldi. diğer elinde de ıslak bir bez alnıma koymaya çalışıyor. geldi sarıldı, öptü falan. ulan bir iyi hissettim kendimi sormayın.

    annesine de bağırıyor oradan, babama ıhlamo(ıhlamur) yap diye:)) neyse ki bir kız çocuğumuz var da şu hastalığı bir şekilde atlattık. velhasıl kelam, kız babası olmak insana kendini gerçekten değerli hissettiriyor.