hesabın var mı? giriş yap

  • ben hakkımı helal etmiyorum. şimdiden söyleyim de ne yediğinizi bilerek yiyin, sonra öbür tarafta şey olmasın.

  • emisyon emisyon atalarını incelememiz gerekirse:

    1. emisyon döneminde 500 tl'lik banknotlar kahverengi ve sarı renkte olup tedavüle 5 aralık 1927'de girip tedavülden 15 aralık 1939 yılında çıkartılmıştır. paranın ön yüzünde sivas gökmedrese arka yüzünde ise sivas şehrinden bir görünüm vardır. ana metin arapçadır.

    2. emisyon döneminde 500 tl'lik banknotlar zeytuni yeşil renkte olup tedavüle 15 haziran 1939'da girip tedavülden 24 nisan 1946'da çıkmıştır. ön yüzünde ismet inönü portresi, arka yüzünde ise rumelihisarı'ndan bir görünüm vardır.

    üçüncü emisyon döneminde 500 tl'lik banknotlar zeytuni yeşil renkte olup tedavüle 24 nisan 1946'da girip tedavülden 15 nisan 1953'te kaldırılmıştır. paranın ön yüzünde ismet inönü portresi arka yüzünde ise ankara sanat okulu'nda uygulamalı ders yapan öğrencilerin resmi vardır.

    dördüncü emisyonda pas geçilmiştir.

    beşinci emisyon döneminde 500 tl'lik banknotlar kahverenginde olup tedavüle 15 nisan 1953'te girmiş tedavülden 1 eylül 1976'da kalkışmıştır. paranın ön yüzünde atatürk portresi arka yüzünde ise istanbul sultan ahmet camii, dikilitaş ve hipodrom resmi vardır.

    altıncı emisyon döneminde 500 tl'lik banknotlar zeytuni yeşil ve mavi renkte olup tedavüle 1 eylül 1971'de girip tedavülden 15 haziran 1984'te kaldırılmıştır. paranın ön yüzünde atatürk portresi arka yüzünde ise istanbul üniversitesi girişinin resmi bulunmaktadır.

    yedinci emisyon döneminde 500 tl'lik banknotlar mavi renkte olup tedavüle 1 temmuz 1983'te girp tedavülden 21 ağustos 1989'dan kaldırılmıştır. ön yüzünde atatürk portresi arka yüzünde ise izmir saat kulesi bulunmaktadır.

    piyasadan kaldırıldığı 1989 yılından günümüze 25 yıl geçmiş. 26. yılında galiba tekrar merhaba diyeceğiz kendisine. ilk defa piyasadaki en yüksek değerli banknot olacak. çoğunlukla 1000 tl'nin arkasında ikincilikle yetinmiş hep. arıca hakkında bu kadar uzun yazı yazınca kendisi ile bir duygusal bağ oluştu gibi aramda.

  • defalarca tarifi verilmiş, o konuya hiç girmiyorum ama -neyi niçin yaptığınızı- bilmenizde fayda var.

    ılık su ile ıslatmanın sebebi nişastanın çabuk çözülmesidir. suda bekletin. içine tuz atarsanız çözülmeyi çabuklaştırır.

    musluğun altına pirinci koyup suyu birden açmayın kırılır. elinizi siper edin. daha sonra ben "bişey yapmadım kieaaa bu pirinç dandikmiş ama yaa" gibi ergen stajyer moduna girmeyin

    teflon tencerede (!) başlayın mümkünse, o tencerede mükemmel yaptıgınıza inanıyorsanız sizi alüminyum tencere ya da bakır tencereye buyur ederiz. "teflon tenceredeki tadı hiçbir tencerede alamıyorum" diyenleri odunla kovalarım. bari kendinize dürüst olun. pilav dediğin bakır tencerede olur. bakır alaşımı pirince ayrı bir tat verir. çelik en sağlıklısıdır.

    pirinciniz ne kadar fazlaysa pilavınız o derece iyi olur. 30 kilo ile yapacağınız pilavda fazladan eklediğiniz 1-2 litre suyu o pirinç kapatır ama 200 gr pirinçten yapılan pilav zordur. ona göre ayarlayacaksınız. baldo pirince 1'e 1,5 su oranı iyidir.

    tavuk ya da et suyundan kullanmıyorsanız siz ot tüketiyorsunuz demektir. o hazır tabletleri et suyu yerine koyuyorsanız neyse ben bir şey demiyorum

    pirinci iyice kavurduktan sonra bir çay kaşığı şeker ilave edin. bu şeker ısının etkisiyle birlikte karamelize olur ve pilava kendine has bir tat verir. pilav ile birlikte karamelize olan tadı dilimiz algılayamaz, uyumlu olduğu için değişik gelir. dikkat edeceginiz nokta şekeri gidip suyuna ilave ederseniz pilavınız şekerli olur. evet bildiğiniz şekerli.. sizi gidi çaylaklar!

    limon suyunu idareli kullanın derim. pilavınız gereğinden fazla beyaz olur. ben hafif ekşi tat aldığım için kullanmam. bu tadı aldığım pilavı yapanlara saygı duyarım işini biliyor demektir ama bokunu çıkarmaya da gerek yok. rahmetli babam anneme limon tuzu atmayı öğretmiş ama ne işe yaradığını söylememiş.. bende keşfedemedim. hiçbir etkisi yok. hurafe.

    çok fazla su eklediginizde kapağını kapatmadan önce bayat ekmek koyun, fazla suyu emer, tuz attığınızda ise patates vb bunları biliyorsun işte..

    suyunu verdiğinizde tencerenin kenarında yapışanları da içine ilave edin. onlar sert kalır ve ağıza geldiginde hoş olmaz

    suyu verdikten sonra ocagın altını kısmayı biliyorsunuz lakin tamamen kapatmadan önce sonuna kadar açıp içinizden 5' e kadar sayın sonra tamamen kapatın. bu tencerenin ısısının muhafazası için iyidir, hoştur, güzeldir.

    bu liste zamanla güncellenecektir.

    edit: güncellenemedi

  • birkaç ay önce izleyip keşke lisedeyken izleseydim dediğim anime. kesin öğretmen olurdum. zaten çok seviyorum öğretmeyi. hele bir de onizuka'yı erkenden tanısaydım kariyer planlarım eminim çok değişirdi. tüm seri boyunca kendisine hayran bıraktı kişiliğiyle. insanlarla, özellikle de öğrencilerle kurduğu ilişkiler ve bağlar çok etkileyiciydi. adam gibi adamdı be. bizim niye böyle öğretmenlerimiz olmadı diye durup düşündüm. insanları sevmek bu kadar mı zor? bir öğretmenin öğrencilerine değer vermesi, onları kazanmaya çabalaması, onları hayata katması, aşağılamaması ve her şeyden önemlisi sevmesi bu kadar mı zor? bence hiç de zor değil. işte bu yüzden en sevdiğim ve örnek aldığım karakterlerden biri olarak kalacak onizuka.

  • debe editinden sonra bir ekleme: başlık başa kalmış. bu utançla fazla kalamamış arkadaş belli ki ahahah.

    dostum sen de japon'la koreli'yi ayırt edememişsin.

    japon 3 aslında bir koreli. adı da song hye kyo.

    bu durumda beyinsiz kim oluyor?

    ekleme: japon arkadaşları olan biri olarak söylüyorum; onlar bile çinlilerle korelileri japonlardan ayırt etmekte zaman zaman güçlük çektiklerini söylüyorlar. sana n'oluyor demezler mi?

    al bir fotoğraf daha.

    ekleme 2: dostum japon 3'ü değiştirmişsin de bari edit yapsaydın. ayıp değil mi, insanı yalancı çıkarıyorsun. hem entry'yi değiştirdiğin de belli oluyor ahaha. kaçabilirsin ama saklanamazsın.

    ekleme 3: senin çinli 5 de koreli çıktı yaa. onun adı da ju ji hoon imiş. hatta trt'de bir ara yayımlanan düşlerimin prensi (goong) adlı dizideki başrol. ahaha. tanıdık gelmesine şaşmamalı.

    bak bu da kendisine ait bir görsel.

    neymiş, google görsellere japon çinli falan yazıp önümüze çıkan ilk fotoğraflara atlayıp burada millete beyinsiz demiyormuşuz. millete öylece beyinsiz demek hoş olmuyormuş, değil mi?

    debe editi: debeye ilk kez giriyorum. mutlu ve gururluyum ahah. buradan bana şükela veren herkese, sürekli kore dizisi yayımlayan trt'ye ve japon arkadaşlarıma sonsuz teşekkürler!