ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
can havli ile evrim geçiren hayvan
-
ayaklarından sakat olup polis gelince tabanları yağlayan dilencilere benzeyen hayvan.
https://youtu.be/apfgl6rhwg4
debe: yazacak slogan bulamadım. konu evrimden açılmış* şunu paylaşayım bari.
öğrenildiğinde ufku iki katına çıkaran şeylere de selam olsun, pomodoro tekniğini öğrenmeyen kalmasın.
edit: link düzeltildi.
boyu 1.50 olan kızlar
-
(bkz: birelli takvimi)
vefa küçük'ün rte'den aidat yatırmasını istemesi
-
türkiye’de canlı yayında bu cümleyi kurabilecek insan sayısı bir elin parmaklarını geçmez.
8 eylül 2015 ülkücülerin sokağa çıkması
-
"esmer, kavruk, kesin kürt o zaman" diyerek birbirlerine girişmeleriyle sonuçlanacaktır. zeka o kadar zira.
http://www.cumhuriyet.com.tr/…fer_ulkucu_dovdu.html
26 ağustos 2020 halis karataş'ın ata vurması
-
bu atlar hobi olarak koşmuyor arkadaşlar. seve seve yaptıkları bir iş değil. zorla yarıştırılıyorlar. yedikleri dayağın bini bi para. ne bekliyordunuz ki? yarış kazanıp para getirirse değerli, getirmezse hiçbir değeri olmayan işçiler bunlar. millet boşuna mı kıçını yırtıyor yıllardır hayvanların yarıştırılması yasaklanmalı diye.
tanım: yarış atlarının güzellikle koşturulabileceğini düşünen iyi niyetli insanları tanımamıza sebep olmuş durumdur.
manav olma arzusu
-
ilk yazılımcılarda gördüm bunu. ben de geyiğini yapmışımdır kesin. "abi bırakıcam bu işleri manav olucam". "abi gidicem ege kıyısında domates yetiştiricem" şeklinde.
isyanın sebebi belli: bir meslek zihinsel olarak çok yoruyorsa zihinsel yorgunluğu olmayan meslek stereotiplerinden birini seçip onu arzuluyoruz.
halbuki manava gidip bunu desen seni patlıcanla hıyarla döver. millet manavlığı bir tezgaha döşenmiş sebze meyveyi belli fiyattan satma işlemi zannediyor. keza domates yetiştirmeyi de "domates ekmek ve çıkan domatesleri toplamak" olarak. bunlar fiziksel efor gerektiren şeyler zannediyor. mesela domatesler niye çıkmadı, haşerat niye dadandı, niye mahsül kırıldı bunlar düşünce gerektirmiyor zannediyor.
manav için de öyle. en başta sattığın ürün "perishable good" yani sonsuza kadar saklayabildiğin bir şey değil. hızlıca elinden çıkarmak zorundasın. ona göre ideal fiyat aralığı tutturman gerekiyor karlılık için. stok ve halden toplu alımlar için de doğru planlama yapman gerekiyor. bu başlı başına endüstri mühendisliği alanına giren bir optimizasyon konusu. dükkanı kaçtan kaça açık tutacağın, ne zaman başını bırakabileceğin, çırak tutacaksan onun sigortası bile derdin oluyor.
onun haricinde manavlığı dışsal faktörler hiç yokmuş gibi hayal ediyorsun. mesela mahallenin polisi gelip iki salatalık tırtıklayınca parasını alamıyorsun. sıkıysa iste. çocuklar çilek aşırınca, ev sahibi kirayı tam gününde isteyince hesapların birbirine giriyor. buzdolabının elektriği gidiyor, dükkanı su basıyor. vitrin camını top kırıyor. fare dadanıyor. ilaçlaman gerekiyor. veresiye defterleri kabarıyor. bu sefer yanlışlıkla sebzeye sıktığın ilaçtan müşteri zehirleniyor. bir de sonunda yan sokağa migros gelmesin mi? hadi şimdi koca zincirin planlama ve işletme kabiliyetiyle tek başına mücadele et sıkıysa.
sonra kan ter içinde uyanıyorsun: "oh lan ne güzel kod yazıyorum, derliyorum, tek derdim bu".
mesleklerimizin kıymetini bilelim.
pisa testine sadece fen liseleri girse 3. olurduk
-
adama sorarlar o zaman her köşebaşına bir imam-hatip okulu açmanın ne işe yaradığını.
galatasaraylıların oy verdiği parti
ibda-c
-
çelik'i ölümle tehdit eden örgütmüş.
allahaşkına soruyorum, ölümle tehdit ettiği kişi çelik olan bir yasadışı örgüt olabilir mi ya?
7 temmuz 2016 telegraph'ın türk atletizmi makalesi
-
tamam dopingi sabaha kadar eleştir, oma lafım yok da. devşirmeyi eleştirecek en son 5-6 ülkeden birisin lan sen. allahtan fransız gazetesi değil. devşirme yasaklansa fransa bütün spor dallarında 3. lig seviyesini anca görür amk.
arçelik selamlique
-
(bkz: arçelik bulasique makinesi)