hesabın var mı? giriş yap

  • bir daha görüşmeyi düşünmediğiniz adamların hesabı bölüşme ısrarınızı anlamalarını beklemeyin.

  • ankara - altınpark'ta bir çay bahçesi. arkadaşımla birlikte birer çay içer konuşuruz diye gitmişiz. iki kişiyiz ve başka müşteri yok. çay bahçesini yeni devraldıkları belli çünkü şark köşesinde yerleri olduğunu 3 defa hatırlattılar.

    garson- (arkadaşıma) ne alırsınız?
    arkadaşım- iki çay lütfen
    garson- (bana) siz ne alırsınız?
    ben- ben arkadaşın çaylarından birini içerim.
    garson- ????????

  • sevgili okuyucular biliyoruz ki hepiniz amerikan filmlerindeki soygun sahnelerini severek izliyorsunuz. soyle izbandut gibi uc bes zenci onumu kesse, cuzdanimi, saatimi goturse, o heyecani, o adrenalin kafasini ben de yasasam diyorsunuz, hatta aranizdan bazilarinin acaba gotu de kaptirir miyim diye gozleri parliyor. jurimiz sizler icin abd'yi dolasti, bu heyecani belki biraz da sopa esliginde tadabileceginiz en iyi on mekani belirledi:

    10) new orleans: turistik bolgelerine cok yakin mahallelerinde her turlu suc bulunan guneyin incisinde nice turist bourbon street'den kafasi dumanli cikip kendini soydurmustur, hem eglence hem heyecan arayanlar icin.
    9) washington d.c.: baskentte ham tarihe taniklik edip hem de bir iki blok otede telefon, saat ne varsa birakabilirsiniz.
    8) detroit: downtown detroitin tek eksigi sert gecen kislarda ne sizin ne de sizi soyacaklarin disarida dolasmaya dermaninin kalmamasi, yazin soyulmak isteyenler icin ideal.
    7) memphis: elvis'in kentinde koca beyaz kicinizi sokacaginiz her mahallede tehlike sizi kovalayacak, adrenalininiz selale olup akacak.
    6) st. louis: nehrin dogru tarafinda misiniz? hemen bir seven-eleven'in icindeki atm'den para cekin, eger sizi takip etmeye baslayan insanlar gorurseniz dogru yakadasiniz, birazdan olaylar gelisecek.
    5) philadelphia: west philadephia ve camden'de bazi adreslere guvenlik sebebiyle pizza sirketlerinin kurye gondermedigini soylersek buranin ne kadar heyecan dolu oldugu anlasilir, ustelik yuksek tecavuz orani gotu kaybetme ihtimalini de yukseltiyor.
    4)miami: dogru mahalleyi bulursaniz heyecan yasarken ispanyolcanizi da gelistirebilirsiniz.
    3)chicago: south side da herhangi bir durakta metrodan inin ve olaylarin sizi bulmasini bekleyin, cok uzun surmez.
    2)baltimore: the wire dizisinin atmosferini yasamak icin limandan iceri bir iki blok yurumek yeterli, bir klasik olarak edgar allen poe'nun evini bulmaya calisin.
    1)los angeles: eger baltimore bir roller coastersa, south central l.a. disneyland adamim. sadece soygun degil, silahli catisma, cinayet veya riot bile mumkun burada.

    bu listemize ny bronx, las vegas, boston roxbury gibi guzide mekanlar giremedi, unutmayin herkesin tercihi farklidir, kendinize uygun yeri bulun.

  • iletişim daire başkanlığı çalışanı arkadaşlar tarafından hala bir kusur bulunamamış başlık. fahrettin abilerinden fırçayı yiyecekler bu gecikmeler yüzünden.

  • calikusu, sekiz-dokuz yaslarinda evde babamin eski ciltli, yer yer parçalanmis ve dili iyice arapçaya kaçan baskisini buldugum günden beri en cok okudugum, kimi yerlerini ezbere bildigim, hayatima damgasini çikmayacak bir sekilde vurmus bir kitaptir. o yüzden simdi bu satirlari yazarkenki zorlanmam.
    bir erkegin (bkz: resat nuri guntekin) bir kadinin içdünyasini bu kadar güzel anlatabilecegini, bu kadar ince, bu kadar hisli, bu kadar içten olabilecegini ben belki son olmasa da ilk defa çalikusu'nda gördüm.
    ve feride tüm zamanlar içinde en sevdigim roman kahramani oldu. tüm ele avuca sigmazliginin, içten coskusunun, çocuk nesesinin altindaki içliligi, kirilganligi, olgunlugu, eh, bunu söylemeden geçmek olmaz, idealistligi ve cesareti, bir de -doktor hayrettin bey'in de hakkinda söyledigi gibi- onu kavuran sevme sevilme ihtiyaciyla çok güzel, çok güzel demenin yetersiz kaldigi bir insan oldu feride benim gözlerimde. ve hatta nickimi lacrima'dan feride'ye çeviresim geldi simdi bir an, o raddededir. ben mi feride'ye benziyordum da o yüzden o kadar sevdim bu romani, bu kadini; yoksa bu kadar sevdigim için mi kitabi o kadar benzedim, ya da benzemek istedim feride'ye.. bilmiyorum. fakat itiraf edeyim ki, çocukluk yillarim dügünümden bir gün önce nisanlimin beni aldattigini ögreneyim de kendimi anadolu'ya vurayim, ögretmen olayim, isik saçayim gibi tuhaf fantezilerle geçti (aslinda bu hususta çok yalniz oldugumu da sanmiyorum, "feride'nin cumhuriyet kadinlari üzerindeki etkisi" ve benzeri birkaç yazidan okuduklarimi hatirlayinca).
    çok okudugumdan mi, yoksa resat nuri'nin içten tarzindan mi, yoksa ikisi mi bilmiyorum, ama bana kesinlikle fiction gibi, yaratilmis gibi, hayal mahsulü gibi gelmiyor anlatilanlar. gelmesinler.
    en sevdigim sahnelerse, ne bileyim, kamran'in at arabasiyla tekirdag'a yolculugu sirasinda enistesiyle feride hakkindaki konusmasi, feride'nin kamran'in evlilik fotografini gördügü an, "kalpsiz", uçar kaçar feride'nin aldatildigini ögrenmesinden hemen önce bir kayanin üzerine oturan kamran'in altina paltosunu serip "bundan böyle seni muhafaza etmek biraz da benim vazifem kamran" demesi, kamran'in buna "bunlar zannederim ki simdiye dek senden duydugum en güzel sözler feride" diye cevap vermesi, zeyniler köyündeki ölüm oyunlari, mühendislerin fransizca bilmedigini sanarak feride hakkinda fransizca konusmalari, müjgan'in feride'ye zorla kamran'i sevdigini söyletip sonra da "zannederim ki o da sana karsi lakayt degil feride" demesi, feride'nin müjgan'la kamran'in konusmasini duymamak için delice kaçmasi, sonra kiraz agacina çiktiginda yasli bir adamla yaptigi sohbet... bunlar saymakla bitmiyor.
    son olarak kitabin tüm güzellikleri yaninda dilinin ve üslubunun da hayranlik uyandirici oldugunu söyleyeyim, çalikusu'nun roman olarak tefrika edilmeden önce (sene 1922'dir) "istanbul kizi" adiyla bir tiyatro oyunu olarak yazildigini ve hatta feride isminin kitabin içerigine, mesajina da uygun olarak "basina buyruk, gururlu" oldugunu da ekleyeyim. kitap nasil bitiyorsa ben de öyle bitireyim bu feci bir his budalasi imaji çizdigimi düsündügüm entryimi: "yanlarindaki agacin dalinda bir çalikusu ötüyordu".