hesabın var mı? giriş yap

  • gaudinin binanın yapımında kullandığı malzeme**, güneş ışığını ve bilumum kiri pisi emen bi malzeme olduğundan, zamanla kararma özelliğine sahiptir, bu sebeple ilk başta yapılan bölümlerle sonradan eklenen kısımlar arasında belirgin bir renk farkı vardır. gaudi, zamanında bu özelliğini sallamamıştır büyük ihtimalle çünkü binayı boyamayı düşünüyormuş kendisi. farklılığın diğer bi sebebi de, gaudinin başka malzeme kullanma lüksünün zamanında olmamasıdır. (bkz: maliyet). söylendiğine göre, kendisi gelecek nesillerin daha sağlam, yeni teknoloji malzemelerle binayı güçlendireceklerini söylemiştir. bu sebeple günümüzde granit başta olmak üzere çeşitli malzemelerle tamamlanmaktadır yapı.
    la sagrada familia kilise, katedral falan değildir, tapınaktır. en yüksek kulesinin 170 metre olması planlanmıştır, ancak gaudinin orijinal planında bu kuleyi camdan yapmak olduğundan, halen bu probleme bir çözüm aranmaktadır. şeffaf, dayanıklı ve cam gibi kırılmayacak madde bulunduğu anda yapılmaya başlayacağı söylenir ancak henüz daha bilemiyorlarmış ne yapacaklarını. bu en yüksek kulenin ucunda devasa bir haç olacakmış ve geceleri denizden bir fener gibi görünecek ve gemilere yönlerini bulmada yardımcı olacakmış*. gaudinin "hanging model" adıyla hazırladığı, yer çekimi ve ağırlık noktası gibi fiziksel olgularla binaların sağlamlığını, konstrüktif özelliklerini anlamada yardımcı olan, baş aşağı duran model, genellikle zincirlerin ve ağırlıkların kombinasyonu ile hazırlanır. modelin normal halini görmek için asılı duran modelin altına eğimli bir ayna koymak yeterli olur. "modernista" akımının babası olan gaudi, la sagrada familia ile harikulade bir iş çıkarmıştır ancak la pedrera'nın inceliği ve bütünlüğünü* taşımaz.
    binanın diğer bir özelliği de, katalanların kesinlikle türk olduğunu kanıtlamasıdır. şöyle ki, bahsi geçen yapının hemen altından hızlı tren geçirmeye karar veren katalan yetkililer, koca barselonanın başka yerini bulamamışlar, illa ki para basan, dünyanın en ünlü şantiyesinin altından geçirmeye karar vermişler. halkın tepkisini çeken bu karar, yetkililerce "bizce hiçbi zararı yok, şahane olucak bak valla" şeklinde geçiştirilmeye çalışılmaktaymış. işi üslenen şirketin başka projelerde yaptığı 2 tünel girişiminin daha kullanılmadan yıkılmış olması, halkın tepkisine kabartma tozu eklemiştir. ancak, katalanların türk olduğunu söylememin tek nedeni bu değil. sagrada familia'yı, anlaşılan o ki, fazla benimseyememiş katalan yetkililer, zamanında tapınak alanına dahil olan bölgeye "hayatta bitmez lan bu, ahaha tipe bak" türevinde yaklaşımlarıyla kaçak bina yapımına izin vermiştir. kayıtlarda park olarak geçen bölgede her yer bina doludur şu an. ancak azimli bir grup inanan, yapı bittiğinde (!), *sol taraftaki binaların yıkılacağını, onların yerine orda şukela bir glory facade yükseleceğini düşünmektedir.*
    gidip de kulelere tırmak isteyenlere tavsiye, passion facade tarafından kasmayın, gidin nativity facadein yanındaki asansöre, yarısı kadar bir bekleme süresi oluyor. ayrıca turla gitmemişseniz, ve bir rehber istiyorsanız, sakın ola ki tapınağın sunduğu rehberli tur olayına girmeyin, gidin bankodan autoguide alın paşa paşa, kat kat fazla bilgi aldığınız gibi, tura katılan abuk insanlarla da iletişime girmek zorunda kalmazsınız. zira rehberli turda, rehberiniz passion facade, nativity facade ve iç tasarım hakkında genel bilgi verdikten sonra sizi şutlayacak, müzeyi gezdirmeyecek ve birçok ayrıntıyı da anlatmayacaktır. son olarak, eski de olsa bir öğrenci kartınız varsa (üzerinde tarih olmamak kaydıyla) her türlü giriş ücretinin neredeyse yarısını ödemek gibi bir ayrıcalığınız oluyor.

  • türk vatandaşları olarak allah bizim belamızı versin zaten.
    kendi memleketimizde bile biz ikinci sınıfız. suriyeliler elit.

  • bi keresinde kendi cep telefonumun üzerine yatmışım tabi farketmemişim, o da son aranan numara olan evin numarasını aramış, gittim açtım ev telefonunu hiç ses gelmedi ben de sapıktır diyip bi güzel küfrettim, sonra girsin ibneye diye telefonu açık bıraktım unutmuşum öle, yarım saat sonra bi arkadaşı cep telefonundan aramak için telefona baktığımda acı gerçeği öğrendim kendimden tiskindim...

    edit: yeni nesile açıklama yapma gereği hasıl olmuş. o yıllarda telefonlar tuşlu ve cep telefonundan ev telefonunu aramanın dakikası bir kaç milyon. öyle paket maket de alamıyorsun.

  • genelde matbaacılık faaliyetleriyle bilinse de kendisi döneminde ordu ve devlet düzeni hakkındaki fikirleriyle değişime ayak olmuş birisidir. yeniçeriler sonrası kurulan modern ordu olan (bkz: nizam-ı cedid) ismini ilk kullanan kendisidir. birinci mahmut'a sunduğu (bkz: usulü'l-hikem fi nizamü'l-ümem) kitabında osmanlı devlet kurumlarının bozulmasının sebepleri, ordudaki zayıflamalar ve avrupa devletlerinin güçlenmesinin sebepleri incelemiştir. devlet ve ordudaki bozulmaların düzeltilmesi üzerine çeşitli öneriler sunmuştur. kitapta monarşi, aristokrasi ve demokrasiyi işledikten sonra en iyisinin demokrasi olduğunu belirtir ki bu o dönemler için olağan dışı bir öneridir. avrupa ülkelerinin bu parlementer sistem ile bu kadar gelişebildiğini belirtmiş ve din temelli yönetim sisteminin giderek azaltılmasını savunmuştur. ayrıca bu düzenin yardımcı unsurları olan siyasi ve askeri kurumların düzenlerini, işleyişlerini ve ortaya konulmuş yeni teknikleri incelemiş, bu yeni sistemle birlikte rusların son dönemde büyük bir atılım yaptığını ve ileri ki yıllarda büyük devletlere çok büyük dertler açacağı savını ortaya koymuştur. güçlü bir devlet olmak için fizik, astronomi, coğrafya gibi bilim dallarından yararlanılmasını savunmuş ve düzenin bu şekilde gittiği sürece osmanlı ve islam ülkelerinin batı devletleri tarafından sömürüleceğini belirtmiştir.

    özet olarak, ibrahim müteferrika döneminin çok ötesinde bir insandır ve osmanlı devleti için büyük bir şanstır. esir olarak geldiği ülkeye büyük hizmetleri dokunmuştur. ölümünden sonra ise uzun yıllar boyunca matbaada kitap basılmamıştır ki bu örnek bile ne kadar önemli bir kişilik olduğunun kanıtıdır.

    * niyazi berkes - türkiye'de çağdaşlaşma kitabından derlenmiştir.

  • sonuna kadar haklı buluyorum istifa eden adamı.
    arkadaşlar uzman doktor dünyanın bir çok yerinde hemşirenin 4-5 katı maaş alır. bakın hemşire daha çok çalışıyor demekle o iş olmaz.bir firmada genel müdür işçiden az çalışır. ama şirket müdüre işçinin 10 katını verir.siz şimdi üst düzey yazılımcı inşaat işçisi ile aynı şartlarda mi çalışıyor sanıyorsunuz.isci her zaman daha çok çalışır daha pis iş yapar daha az kazanır. bir firmada bir yerde kim en az çalışıyorsa o en fazla kazanandir. neyse doktor işin tüm sorumluluğu alıyor uzman doktor olmakta o kadar kolay değil. bugün atama bekleyen binlerce hemşire var 100 bin hemşireyi kovsan 15 güne yeri dolar. 5 tane cerrah ilde istifa etse yeri dolmaz. o yüzden sağlık çalışanı diye birşey olmaz. doktor amirdir gerekirse 30 da alır 50 de alır anahtar adamdir. diğer kamu çalışanları ilede bir tutulamaz. dediğim gibi uzmanlık gerektiren bir iş yapıyor bir uzman doktor 10 senede yetişiyor. tüm kamu çalışanları eşit değildir. yarın devlet 100 bin polis 100 bin öğretmen 100 bin hemşireyi görevden alsa 15 güne yerine gelecek adam hazır. diyorum 5 cerrah istifa etse yerine kim gelecek özelde bir ameliyat artik 20 bin tl. 5 bin tl için bu adamlar istida ettiğinde halk olarak biz daha çok zarar görürüz.

  • herkes neyin peşinde düpedüz çirkin ya bu kadın.yok şöyle yok böyle vay memleketi filan ne diyosunuz ya siz.net şekilde çirkin fotojenik olmayan bir insan.guccinin anlaşma imzalaması bu gerçeği asla değiştirmez.