hesabın var mı? giriş yap

  • görsel
    2 gün önce yayınlanan ve asıl derdimizin barajlar değil yer altı sularımızın tükenmesi olduğunu gösteren araştırmadır.

    detaylar için link

  • kendi hayatı sonuçta ne düşündüğü umurum bile değil ama senin için onca uğraşan insanın emeğini ziyan ettin. bu insanlar senin yüzünden yarın öbür gün aynı motivasyonla benzer bir mağdura yardıma koşamayacak maalesef.

  • kitaplardan çok bu kitapları okumayı seçen insanlar yanlış yönlenmiş durumda. bazı insanlar travmalarına kişisel gelişim kitaplarıyla çözüm arıyor. haliyle olmuyor. biraz niye olmuyoru anlatmaya çalışacağım.

    bir sorununuz var diyelim, kişisel gelişim alıp çözüm bulmaya çalışıyorsunuz. kitap size şunu öğütler:
    "bunu bunu yaparsan, gelişirsin, şunu yaparsan şu hale gelirsin, planlı ol, hayal et... vs vs."

    insanların psikolojik olarak bilmediği en temel konu: özellikle travma esaslı rahatsızlıkların motivasyonla değil sebep olan gerçek kaynağın ne olduğunu bulduğunuzda çözülmesidir.

    kıscası terapi sizde şunu yapar:
    "kötü hissetmene sebep olan gerçek sebep nedir?" bunu ancak bol bol konuşarak ve anlatarak hatırlayabilir, ilişkilendirebilir ya da terapist sayesinde bulmayı başarabilirsiniz. bu yüzden seanslar uzun sürebilir.

    kısacası terapide amaç "gerçeği" bulmaktır. gerçek ortaya çıktığı anda semptomlar kaybolur. örneğin birine aşıksın, ayrılık acısı çekiyorsun fakat gereğinden fazla uzun sürdü ve sende bozuk bir süreç yarattı, bunun sebebi hiç düşünmediğin bilinçaltı bir süreç olabilir. bazı yetenekli insanlar bunu düşünerek ya da yazarak da bulup çözebiliyor. çok derinse tabii ki işe yaramıyor. mesela taciz sonrası ya da baba sorunları sebebiyle çok başarılı olan kadınlar mevcut. kendini değersiz hissettiği için devamlı motive durumda gelişiyor ama mutsuz. o kadar başarılı olmasına rağmen neden değersizlik hissini atamıyor? gelişim kitaplarında yazdığı gibi başarılı olabileceği her şeyi yapmış ama hala yetersiz hissediyor.

    terapist sizi yaşam koçu gibi motive etmeye çalışmaz, "aslansın kaplansın, bırak ona mı kaldın" demez sadece fark etmeni sağlar. asında büyü olaylarına çok benziyor bu durum, zaten eskiden de psikolojik rahatsızlıklar büyüyle/musallatla ilişkilendirilirmiş. ortaçağda cadı diye yakılırmış insanlar. yine aynı durum var: mesela hoca/büyücü gelip o büyünün nerede olduğunu ve neden oluştuğunu bulmaya çalışır. yani gerçeği arar. büyünün kaynağı bulunduğu anda bozulur. etkisini yitirir. belki de psikologlar modern büyü bozanlardır diyebiliriz.

    sense kişisel gelişim kitabı okuyarak örneğin "güçlü olmak" gibi bir şey okuyarak eğer bir travman varsa güçlü olamazsın. ancak koşullar uygunsa o kitabın sana faydası olur.

    beyin ilginç bir organ... bir şeyi neden yaptığını anlayınca herşeyi çözüyor ve rahatlıyor. bir şeyi çözmeye çalışırken psikanaliz* veya bilişsel terapiler işe yarayabilir. psikanliz de esas amaç bilinçaltınızda bulunan konuyu açığa çıkartarak bilince getirerek gerçeğe varmakken; bilişsel de terapist yardımıyla "duygu durumunuza sebep olan davranışı değiştirmekle" ve içselleştirmekle ulaşabilirsiniz.

    benzer şekilde koçluk hizmeti veren insanlar da size yardımcı olamaz. çünkü size dikte verirler. motivasyonla sorunlar çözülmez. siz doğruyu bilseniz bile ilişkilendirmeniz yanlışsa, bunu içselleştiremediyseniz çözüm bulamazsınız.

    mesela freud özellikle psikanaliz konusunda çok çalışma yapmış bir psikolog ve şunları diyor:
    --- spoiler ---
    "...nevroz, bir tür bilgisizliğin, aslında bilmemiz gereken ama bilemediğimiz ruhsal bir sürecin sonucu olarak görülüyor."
    "...bu kişiler travmatik olayla işleri bitmemiş, sanki gerçekten önlerinde duran bir görevmiş gibi yapmaya devam eder."
    "...söz konusu bilinçdışı süreç, bilinçli hale geldiği anda belirtiler kayboluyor."
    --- spoiler ---

    müthiş bir açıklama. bazı insanlar hatalı olduklarını biliyor, bunun engellenemez şekilde hayatlarını etkilediğini biliyor ama çözemiyor ve çözümü motivasyonda arıyor.

    oysa ki çözüm sadece "neden olduğunu" anlamanızda saklı. bu sıkıntınızın neden olduğunu anlayamazsanız, hiç bir motivasyon işe yaramaz.

    tek cümleyle özetlersek: "kişisel gelişim kitapları ise sadece motive edecek sistemler sunar, yol gösterir fakat farkındalığı vermez."

  • sözlüğün ziraat mühendisilerinden biri olarak oturup kabaca hesapladım. kabaca diyorum çünkü şu an günümüzdeki veriler ve tahminler ile hesapladığım bu maliyet yarın iki katına dahi çıkabilir.

    gece dolar fırlamasından sonra şöyle #129408707 bir entry girmiştim. orada da bahsettiğim gibi gübrelerin fiyatlarında tonda 5 kat ve daha fazlasına kadar zam gerçekleşti bir yıl içerisinde. ilaç ve gübre bayileri silahlı güvenlik tutmayı düşünmeye filan başladı çünkü iki torba üre gübresi 1000 lirayı aştı. günümüzdeki maliyetler önümüzdeki buğday hasadının maliyetlerini verdiği için günümüz dolar kurunu bir dahaki hasada kadar daha az göreceğiz.

    ekmek maliyet hesaplamamıza gelirsek, önce bir kg buğday üretim maliyetini hesaplayalım. bazı kaynakları en son vereceğim, bazıları da sektörde olduğum için bildiğim maliyetler, onları direkt yazacağım:

    -tohum: 105 tl
    -gübre, yaprak gübreleri: 592.5 tl
    -zirai ilaç:52.5 tl
    -mazot: 50 tl
    -icar kirası: 280 tl
    -hasat ve nakliye: 60 tl
    -genel gider ve amortisman %5: 57 tl
    -finansman gideri %5.25
    -1 daa(dönüm) buğdayın toplam maliyeti: 1.256,85 tl
    -ortalama buğday verimi kg/daa: 296
    1 kg buğday üretim maliyeti: 4.25 tl

    buraya kadar bu derece ayrıntılı bilgi verebiliyorum zira işin içindeyim. lakin sonrası daha tahmini olacak.

    günümüzde 50 kg bir çuval unun maliyeti yaklaşık 151 tl satışı 180 tl.
    2022 yılı tahmini çuval un satış fiyatı 257 tl. içinde buğday üretim maliyeti ve değirmen çalıştırma işcilik, amortisman dahil.

    bir çuval un ile çıkan ortalama ekmek adedi 290.

    bugün sadece bir ekmek için gerekli olan unun maliyeti 0.62 tl.
    2022 yılı bir ekmek için gerekli un maliyeti 0.88 tl

    buna istinaden günümüze oranla 2022 enerji maliyetlerinin en az %40, işcilik maliyetlerinin(asgari ücret tahmini zammıyla oynayabilir) %30 oranında artması bekleniyor.
    ekstradan maya, su, tuz gibi hammadde maliyetlerinde de en az %30'luk artış tahmin ediliyor.

    yani kısaca günümüzde 2 tl olan istanbul ekmek fiyatının 2022 yılında şu anki tahminlerimize göre sadece ürün hammadde maliyetlerini dahil ettiğimizde en az 3.64 tl olması, tüm maliyetler dahil edildiğinde en az 4 lira olması bekleniyor.

    bu sadece ekmek. buğday diğer temel gıda maddelerimiz olan makarnanın, simitin de hammaddesi. özellikle makarnalık buğdayda maliyet artışlarının yanında tarım bakanlığının korkunç politikaları yüzünden dehşet bir artış söz konusu. fakat bu başka bir entry konusu.
    ne diyeyim, tüm simülasyon oyuncularına kolaylıklar dilerim.

    edit: entryi yazalı henüz iki ay oldu. yukarıda yazdığım 1000 lira gübrenin fiyatı 1500 oldu. dolardan da hızlı artıyor mübarek.

    kaynaklar:
    -öncelikle kendi bilgilerim :)
    -gaziantep ticaret borsası
    -ekmek yapım maliyetleri hakkında bilgi almak için tıkladığım bir kaç haber tık tık
    -itb bitkisel üretim raporu tık

  • öyle ya da böyle, beğenirsiniz veya beğenmezsiniz ama çocuklar duymasın dizisi gerek rating, gerekse uzun süreli olması bakımından türk televizyonculuk tarihinde önemli bir yere sahip. (bakınız burası önemli, burada dizinin kalitesini tartışmıyoruz.)

    peki zamanında tekrarları bile rating listelerinde üst sıralarda yer alan bu dizinin aslında bizlerin hatta anne babalarımızın bile çocukluğunda yer alan taşdevri (bkz: taşdevri) (bkz: flintstones) çizgi dizisinden epey esinlenildiğini iddia etsem…

    haluk = fred çakmaktaş

    meltem = wilma çakmaktaş

    selami = barney moloztaş

    gönül = betty moloztaş

    havuç = bambam

    duygu = çakıl çakmaktaş

    çizgi dizide de fred (haluk) kaba saba iken barney (selami) light erkek.

    fred (haluk) ve barney (selami) aynı iş yerinde çalışıyorlar.

    barney (selami) ve betty (gönül)'ün de çocukları olmuyor.

    wilma (meltem) tüm maçoluğuna rağmen fred'in tırstığı karısı.

    fred (haluk) ve barney (selami)'nin patronu bay slate (bkz: bay slate) de tıpkı fıs fıs ismail (bkz: fıs fıs ismail) gibi sürekli başlarının birlikte belaya girdiği ama bölüm sonunda sorunu tatlıya bağladıkları bir karakter.

    daha yazamadığım ve irdelenirse çıkacak pek çok benzerlik sebebiyle tekrar iddia ediyorum ki, çocuklar duymasın taşdevri'nden araklanmıştır.

  • bir bilişim öğretmeni arkadaşımın anlattığına göre okullarda ciddi hareketlenmelere sebebiyet veren durum. fizik ve kimya başta olmak üzere bir çok branştan öğretmen neden bu dersi biz vermiyoruz da bilişim öğretmenleri veriyor diye söylenmeye şimdiden başlanmışlar. sonradan kodlamanın optik kağıtları işaretleme olayı değil de programlama olduğunu öğrenince geri adım atmışlar.

    çocuk ölü doğdu beyler. dağılın.

  • salaklık eninde sonunda kaybettirir işte, bir dümen tutturmuşsun, yedi sülaleni kurtaracak parayı öyle yada böyle bulmuşsun, ne mal gibi milletin gözüne gözüne dolarları, hayatını sokarsın. vizyonsuzluk işte kendin için yaşa lan hayatını her zaman, gösteriş için değil.