hesabın var mı? giriş yap

  • annemdir.

    içinde babamın isminin yazdığı ince, düz, sade bir halka ama annem için her şeyden değerli. bu alyans annem için ne kadar değerliyse babamın alyans takmayışı da o kadar dertti. babam nişanlandıktan kısa bir süre sonra ekonomik sebeplerden dolayı kendi yüzüğünü satmak zorunda kalmış. yıllarca belini doğrultamadığı için de ikinci bir alyans alamamıştı.

    anneler malum kirli çıkıdır, ellerine üç beş kuruş geçse hep biriktirirler. ne zaman kenarda köşede bir birikim yapsa babama yüzük almayı teklif ederdi, babam da çok isterdi, birçok erkeğin aksine alyans takmayı sevdiğini söylerdi, her ne kadar çok kısa bir süre takmış olsa da belki de tadını çıkaramadığı için hep içinde kalmıştı. ama yıllarca annemin birikimleri hep farklı yerlere, onlara göre bir alyanstan daha gerekli olan yerlere yani bize harcandı; kardeşim ve bana.

    nihayet yıllar sonra annem de işe girmiş çalışıyorken alyans alacak kadar parayı biriktirdiler. hiç unutmam hep beraber gittik seçmeye, bir tane beğendik içine annemin adını yazdırdık. ikisi de öyle mutluydular ki.

    bir süre taktı babam alyansını. sonra hastalandı, art arda ameliyatlar, kemoterapiler, işten ayrıldı. ekonomik sıkıntılar yine başladı derken babam yine alyansını satmak zorunda kaldı. bir alyans kaç para edebilir ki? en azından bizim aldığımız çok bir şey değildi ama hayat bazen insanı bir liraya bile muhtaç edebiliyor, işte öyle bir zamanda sattı babam alyansını. her ne kadar üzülseler de buna mecbur olduklarını farkındaydılar. yine alırız dedi babam anneme.

    yine alırız dedi ama yine alacak kadar yaşayamadı maalesef.

    annem için bu alyans babamdan sonra parmağından çıkması düşünülecek bir şey bile değildi, gözü gibi, ne bileyim eli gibi bir şeydi. insan eşi ölünce gözünü çıkarıyor mu? en fazla kalbini çıkarıyordu sanırım, bu da öyle bir şeydi.

    yine alırız demişti ya babam, o hep istediği ama almanın bir türlü kısmet olmadığı alyanstan kardeşimle ben aldık anneme, babamdan dört yıl sonra içine ikisinin adını yazdırdık. 27 yıldır hiç çıkarmadığı incecik alyansının üstüne taktı, sanki babam yıllarca parmağında taşımış da ölümünden sonra anneme emanet etmiş gibi, öyle bir bağlılıkla.

  • bu müzik türünde, rüyalar aleminde çıktığınız gezintiden başınızı döndüren hislerle geri dönmeniz muhtemeldir. içinize işler ve zihninize yerleşir. sevenleri, bu türün örnekleri tarafından esir alınmaya meyillidir çünkü shoegaze bir çeşit aşk gibidir. blaue blume grubunun epoch şarkısı ise bu türde verilmiş olan en güzel örneklerden biri olabilir;

    youtube
    spotify

    ''i saw you forever at the party
    i never thought you'd see me
    i saw you forever at the party
    i never thought you'd see me
    i saw you forever at the party
    i never thought you'd see me
    i saw you forever at the party
    i never thought you'd see me

    that night when i drank my wine it was like the music tinted the air
    one particle louder, more demanding than the other
    in an inferno of color
    we rushed through the streets gullible and smiling
    hand in hand, not far from the end where we stood and watched
    while the city collapsed in the horizon like a burning cathedral
    you kissed my ear and whispered something and threw yourself
    into the flames, and i quickly followed
    ´cause you were mine

    i saw you forever at the party
    i never thought you'd see me
    i saw you forever at the party
    i never thought you'd see me
    i saw you forever at the party
    i never thought you'd see me
    i saw you forever at the party
    i never thought you'd see me

    scornfully we laughed while the fire consumed our loving bodies
    left were only the ashes that burned in the morning wind way up in the sky
    it was in those days the recession raged and meteors burned in
    the atmosphere over russia
    we didn't change the times and we really didn't care!

    life beneath the sun was like a dream to us, the lucky ones, the lucky ones
    i you want me, tell it before the sun rises, tell it before the swans fly away
    i you want me, tell it before the sun rises, tell it before the swans fly away
    i you want me, tell it before the sun rises, tell it before the swans fly away
    i you want me, tell it before the sun rises, tell it before the swans fly away
    love me forever, until the sunlight blows up in our sleepy eyes
    love me forever, until the sunlight blows up in our sleepy eyes
    ha ha ha''

  • eskiden sadece türkler regl oluyor sanırdım. anneme söyledim o da sadece kendi mahallesindekiler oluyor sanırmış. bizde durum genetik galiba.

  • ismini zühtü koyup, sırt üstü yatmayı ögrettim diye bissürü eleştiriye maruz kaldıgım kus modeli. millet konusmayi ogretiyo, naapcak kardesim kus konusupta bakkala gidip ekmek mi alcak? hayvancagız sırt ustu yatmayı ogrendide en azından hayatını ayakta gecirmicek artık.

  • fırından alınmış 4 taze ekmek 3 simit, sütçü - yoğurtçudan alınmış 250 gram kaymak, börekçiden alınmış kürt börekleri su börekleri ve kol börekleri ile dedemlere hücuma geçmiş bulunmaktayım.

    şu sıralarda da annem balları reçelleri açmış, sucuklu yumurtayı ısınmaya göndermiş, muhlamayı oyuna alıp almamakla arada kalmıştır.

    bayram kahvaltısı ne güzel şeydir.

  • bir akit haberi.

    süper bişi, türkmenistan, kazakistan ve bosna hersek liderleri geliyormuş.

    akpli'ler mutluluktan havaya uçuyormuş, geziciler ve cehapeliler kıskançlıktan sokaklara çıkacakmış.

    link

  • "toprak sevdiklerimizi aldığı için mi böyle güzel kokar?" demiş şair. ölüm yıldönümüymüş bugün, çok komiksin azrail!