hesabın var mı? giriş yap

  • ülkede asgari ücretli, memur ve emekli sayısı ortalama %80 iken bunların fakir fukara olduğunu olduğunu beyan eden bir açıklama olmuş.
    asgari ücretli ve memurlar kazançlarını çalışarak elde ederken emekliler de yıllarca maaşlarından kesilen kesintilerle devletten emekli aylıkları alıyor. tüm bunları göz ardı eden sayın bakan bu insanlara sanki ceplerinden (bkz: sadaka) veriyormuş gibi konuşuyor.

    peki biz bunları hak ediyor muyuz, evet sonuna kadar hak ediyoruz. çünkü her halk layık olduğu şekilde yönetilir.

  • şu anlama gelmektedir:

    1- önce gerekli yere gidip o formu dolduracaksın ve sana her türlü özel harcamalarının hesabını soracaklar. misal ailenden, eşten dosttan, her neredense bir şekilde para almışsan ve onunla harcama yaptıysan sana gelirin var kardeşim senin diyecekler.

    2- bununla kalmayıp evine gelecekler. evet evine gelip evini inceleyecekler, ailenle senin özeliniz olan eşyalarınıza bakacaklar. ve yine ailenin, eşinin dostunun vs. aldığı şeylere bakarak onları senin gelirinin de hesaplanmasında kullanacaklar. yani onları senin gelirin olarak yazacaklar.

    3- bütün bunlar yapılan 26 yaşında, lisansüstü eğitimine devam eden, sadece babası çalışan ve ayda 900 tl alan 3 kişilik bir ailenin çocuğu bir öğrenci var diyelim. o öğrenciye diyecekler ki senin gelirin ayda 300 lira, o yüzden her ay 35 tl ödeyeceksin. bu uygulamayı savunan beyinsizler için tekrarlıyorum; o evde 3 kişi yaşıyor, eve giren para sadece 900 lira, evde çalışmayan 2 kişi var ve bunlardan biri hatırı sayılır miktarda eğitim masrafı (yol parası, lisansüstü eğitim olduğu için okuması gereken bir sürü kitap, okulda yeme içme parası... vs.) olan bir lisansüstü öğrencisi. ve sen o öğrencinin aylık gelirini 300 tl sayıp o gelir için o aileden her ay 35 tl keseceksin.

    daha bunun içinde ev kirasını saymadım, zaten sinema tiyatro falan ne haddimize vatandaş kısmı olarak. belki kira bedeli o 28 kriterden biridir, belki değildir. ama fark etmez. kira ödemediğini varsaydığım bu bahsettiğim durumda olan birinden her ay 35 tl alacak bu uygulama. bunu yaparken de vatandaşın özel hayatına zorla müdahele ederek özelini hiçe sayacak, seni birey olarak yok sayıp sadece ailenin bir üyesi kabul edecek, bunu da kendi zorunlu yükümlülüğü olan vergi/sgk sigorta primi denetimini doğru düzgün yapmayı beceremediği için yapacak. ayrıca bu bahsettiğim durumda olan biri 35 tl ödeyince de bütün sağlık hizmetlerini ücretsiz alamayacak. zaten bu ödenecek paraların büyük bir kısmı sağlık dışında yerlere aktarılacak, devleti soyanların iç ettiği paraları o 5 kuruş geliri olmayan öğrenciden çıkaracak... ve bütün bunlara rağmen hala daha bunu savunabilen beyinsizler/vicdansızlar var. ulan bu ülke hiçbir haltı haketmiyor be. daha da beter olalım anasını satayım.

    not: ayrıca aylık geliri 900 tl olan kişiden 106 tl alınacak. bir de aylık geliri 1800 tl olan kişiden de, 1800 tl üzeri herhangi bir miktar - mesela 30000 (yazıyla otuz bin) tl - olan kişiden de 212 tl alınacak. tam bir eşitlik abidesi çok şahane uygulama. allah padişahımız sayın recep tayyip erdoğan efendi hazretlerinden razı olsun.

    edit: bu entry üzerine gelen ailesi o kadar kazanıyorsa ne işi var yüksek lisansla, doktorayla, gitsin çalışsın, zaten yüksek lisans lüks... temalı mesajlar da devletin yaptığı bu zorbalıktan daha az vahim değil. yalnız ne hikmetse onların hiçbiri devletin böyle yaparak özel hayatı ve bireyi hiçe saymasıyla ilgili hiçbir şey diyemiyor. yeni bir tanım yapalım o halde bu zorba uygulamaya; yüksek lisansı lüks olarak görenlerin savunduğu uygulamadır bu.

  • mikrofonun karşısına kendini atıp dakikalarca propoganda yapıyorsan sonuçlarına da katlanacaksın. dede mede fark etmez.

    neden bizim dedemize ninemize böyle şeyler yapan olmuyor acaba bir düşünelim bakalım. belki parti örgütünden fırlamış gibi konuşmalar yaparak insanları dellendirmedikleri içindir.

    ek: bu entry'i düşünce ve ifade özgürlüğü açısından eleştirenler olmuş. ben dede fikrini açıklayamaz demiyorum, açıklar. ama onun fikrine katılmayanlar da bunun karşılığında dedenin eline verm- protesto hakkını saklı tutar. sonuçta burada akp'lilerin diğer partililere yaptığı gibi sözlü ya da silahlı bir saldırı yok. basit bir tepki gösterme var. demokrasi böyle bir şeydir. öğreneceksiniz zamanla.

  • sirf kiz cocugu tutkusu var diye erkek dogmus cocugunu aynen bir kiz cocugu gibi yetistiren (o sekilde giydiren, o sekilde muamele eden vesair) ve buna ragmen icten ice ondan nefret ettigi pek de supriz olmayan bir anne, kalitsal bir akil sagligi problemi, bunu daha da beter hale getirecek agir bedensel saglik problemleri, buna bagli olarak butun zamanini odasinda eski kitaplarla ve mektup yazmakla gecirme zorunlulugu, "yav seni bir doktora gostersek" diyecegine koru korune her anlattigina inanan alik arkadas cevresi, kotu tasvirler ve cok guclu bir hayal gucu birlesince ortaya bir lovecraft cikmasi cok da sasirtici degil.

    lovecraft'i diger cogu yazardan, hatta diger cogu insandan ayiran ozelligi anlattiklarina/yazdiklarina hicbir kusku duymadan inanmasidir. artik kesin olarak kanitlamak zor olsa da evinde gecirdigi zamanlarda cagin bilinen okult gruplarinin yayinlarini takip ettigini, duygusal/ruhsal problemlerinin donusturdugu bilincalti ile bu konulara sarildigini, tipik bir akil sagligi problemli hasta gibi kafasinda yarattigi kurgu gercekligi gercek dunyaya yansittigini anlamak zor degil. bir dusunun ki erkek cocugu halde obsesif annesi tarafindan saclari uzattirilip kiz cocugu gibi eteklikler giydiriliyor, buna bagli olarak kurabilecegi butun normal sosyal cevreden dislaniyor(her cocuk gelisebilmek icin arkadasa ihtiyac duyar), ustune titizlenen annesi tarafindan sagliginin bozuk oldugu surekli tekrarlaniyor ve bunun sonucunda zaten gercekten pek duzgun olmayan sagligi hepten beter duruma geliyor. odasinda oturup dis dunyaya mektuplar gonderiyor. elbette bunun cok derin bir sonucu olmasi kacinilmaz.

    aslinda lovecraft'in yasadigina kendini inandirdigi seyler (yani ancients temasi) kendi bulusu degildir, cagin "onemli" okult gruplari (onemliymis, bildigin kolpa aslinda) ordo templi orientis, rose croix, golden dawn zaten "eski tanrilar, onlarin gizlenisi ve geri donusu, dunyanin misyonu" gibi seyleri coktan ortaya atip bir kulliyat olusturmuslardi o zamanlar. hatta lovecraft'in siklikla kullandigi "grakgonddde, mrkf tsr" tarzi isim ve cumleler (yani "oryantal dogu havasi tasidigina inanilan sesler") o gruplar tarafindan zaten coktan benimsenmisti. iste lovecraft bu gruplarin dusunce yapisindan etkilenmis ve yazdigi hikayelerle konuyu cok daha edebi ve ileri bir seviyeye tasimistir. bu sebeple ordo templi orientis'in sonraki yillarda sahiplenip bastaci ettigi bir yazar, anton szandor lavey'in (evet o keltos) saygiyla baktigi bir oncul haline gelmistir.

    gelmistir de ne olmustur? burada sadece "muhtesem eserler birakti sen ne konusuyorsun hala duduk?" gibi bencil bir bakis acisiyla yaklasmaktan ziyade bir insanin cok yanlis sartlar bir araya geldiginde nasil goz gore gore kaybolusa gittigini gormek onemli. yoksa tamam anladik seviyorsun kitaplarini, ben de abartmamak kaydiyla severim o konumuz degil. kafadan sakat bir anne yetmezmis gibi cevresinde toplanan ve mektuplastigi alik otesi arkadas cevresi; bozulan akil sagligini iyice koruklemis, gerceklik duygusunu tamamen kaybedip zaten inandigi hikayelere tamamen saplanmistir. "yasadiklarim beni cildirtacak, yazmak istedim... ama pek azini" diyen, "eskinin tanrilari sirlani ifsa ettigim icin beni oldurecek, takip ediyorlar... sanirim sona yaklastim" cumleleriyle mektuplar gonderen bir adama "anlat abi anlat, dinliyoruz seni. ee daha ne yapmislar?" seklinde yaklasan bu super zeki arkadas cevresi lovecraft'in sonunu hizlandirmistir. iste o bu yuzden sozlugun orasina burasina yazdigim cesitli yazilarda hep bahsederim, "hecini goruyorum, sunlari bunlari yapiyorum" diyen insanlara "yaaa cok dogru, bilmem kim hoca da soyledi varmis oyle seyler, new age uzmani soyledi sen kristal cocuklardan biriymissin" seklinde yaklasimlar gosterirseniz o kisinin kaybolusunda asla geri donduremeyeceginiz vebaliniz olur. lovecraft'in cevresinde okultcu zat-i muhteremler yerine biraz farkli bir grup olsaydi tamam belki bugun o lovecraft adindan o kadar bahsedilmezdi ama en azindan bir insan bosu bosuna kaybolusa gidip kendini harcamazdi. (bkz: psikoz), (bkz: sizofreni), (bkz: paranoya) (bkz: paranoid sizofreni). simdi burada "her anlamadiginiz insani hasta olarak yaftalarsiniz zaten" bos beles geyigine hic girmeyin, yok illa ki girecekseniz grip oldugunuzda da totem dikip ona tapin iyilesin oyle gelip ahkam kesin. lovecraft'in ailesi yasantisi ve karakterine bakildiginda cok buyuk bir uzman olmaya bile gerek yoktur, akil sagligi problemleri olan biridir, cevresi de bunu korukleyip hayatini kaydirmistir. lovecraft oldugunde -ki hic sasirtici degildir cunku kendisi uzun sure zaten bozuk olan beden sagligini iyice mahvetmek icin yeni vehimlerle ve gun isigi gormekten korkar hale gelerek yasayip cok hizli bir sekilde tamamen cokertmistir- "onu korumayi basaramadik, onu oldurduler, eskiler onu oldurduler!!!1!" diye dunyanin her yerine mektuplar yollayan arkadas ve hayran kitlesine sahiptir. boyle arkadas cevresine tukureyim. eskiler oldurmusmus, keske seni de oldurselerdi it.

    neyse cok ciddi yazi oldu biraz da yazim tarzindan bahsedip havayi yumusatayim;
    simdi lovecraft yazi seklinde degilde anlati (meddah gibi yani) seklinde yaysaydi hikayelerini, cok baska sonuclar olurdu, ornek;

    +karanlikta... koseden tanimlanamayan... isimlendirilemeyen... igrenc... igrenc otesi.... yivisik... korkunc... dehset birsey cikmisti...
    -nasil bisey abi? dogru duzgun anlatsana alla alla!
    +hmmm.... boyle.... pullarla kapli.... tanimlanamayan... igreeenccc... korkunc.... birsey....
    -lan bi adam gibi anlat hayvan herif, nasil birseydi yani?
    +solungaclar.... evet.... solungaclari vardi!!!
    - balik diyosun yani? abi bosver sen bu hikaye isini, sana bakkal tukani acalim biz.

    evet defeatle belirtildigi uzere kendisi baliga benzer bir varligi butun hikaye boyunca "igrenc, yapis yapis, korkunc, tanimlanamayan, dehset" gibi vasat ve birbirini tekrar eden sekilde tanimlar. butun hikayeleri genelde boyledir. ha bazi hikayeleri gercekten muthis bir yaraticiliga sahiptir ama genel tanimlari asla vasatin ustune cikmaz.

    ayrica tarihin en buyuk fake'lerinden birine imzasini atmistir. bugun hala "abi british museum'da varmis bir arkadas gormus" diye dolananlarin bulundugu necronomicon kolpasinin yaraticisi bizzat kendisidir, tarihte ne abdul el hazret diye biri vardir ne de ona atfedilen kitap bir dogu kulturune benzerlik gosterir. batili mantigiyla lovecraft'in ortaya atmistir kolpa otesi hoax'tir, o yuzden lovecraft icin tarihin bilinen ilk "forward mail'cisi" diyebiliriz (mektupla gonderiyor ya o bakimdan).

    kendisinin etkilendigi kaynaklarin (bkz: ordo templi orientis), (bkz: rose croix), (bkz: golden dawn) tarihcelerini incelerseniz, neden lovecraft'in da arap ve dogu kulturune bu kadar saplandigini gorursunuz. o gruplar zaten lovecraft'dan yillar once "dogu'nun eski tanrilari" mitini el altindan yayiyorlardi.

    son bir mavra; eger bugun eksi sozluk'te yazar olsa karmasi buyuk ihtimalle viyadukten yukari olmazdi. hem fasist (sozlukte sevilmez) hem escinsel (bu da hala kabul gormedi tam olarak) hem troll ("nekronomikon'la olu kaldiran saygisiz tip") hem de tanimlari vasatin bile altinda olan ("igrenc, yivisik, tanimlanamayan" tamam abi bu kadar tanim yeter yolluyorum) biri sonucta. severim, saygi duyulacak hikayeleri vardir.

    guzel bir ancient temali oyun icin (bkz: darkseed 2)

  • bana ilk tanışdığımız günlerde bunu söyleyen kişiyle 5 yıl kadar ilişki yaşadım, sonrasında evlendim, evlendikten 3.5 yıl sonra boşandım. kendisinin çeşitli beyanlarından aşağıya parçalar bırakıyorum;

    "senin en kötü özelliğin kanaatkarlığın"

    "hiç hırsın yok"

    "bir şirkete bağlandın mı, oradan devam ediyorsun, isteğin yok vizyonun yok.

    "kendini sürekli eziyorsun, aşırı alçak gönüllüsün, kendini göstermiyorsun"

    vs.

    bugün gündelik hayatın bir çok konusunda ters düşer durumdayız. 6.5 yaşında bir oğlum var. velayeti annesinde.

    hakkımda bugün itibariyle söylediği olumlu tek şey şu sayılır: "sen çok iyi bir babasın"

    sonuç olarak: "babalık" vasfı, babalık vasfıdır. başka kulvarlarda size yardımcı olmayabilir. haberiniz olsun.

  • karsi tarafin kisisel ilgi alanlarini fazlasiyla benimseyip, "bak ne cok ortak yonumuz var" mesaji vermek var bir de. en baba angarya bu bence. hayatinda bir kere sergi gezmemis insan, ekpresyonizm sevdalisi oldugunu soyluyor. oburu gidiyor jazz'a merak sardim son zamanlarda diyor, evine gidip baksan kuschel rock 11'e rastlarsin en fazla. hepsi bildigin angarya ama karsi tarafi etkileyeceksin ya aklin sira...

    tiyatroya gittim ben de mesela bir kere. keske kizi etkilemek icin oyun hakkinda mal mal yorum yapacagima, ya ben bir bok anlamiyorum tiyatrodan ama seni gorunce kalbim yerinden cikacak gibi oluyor deseydim. belki baska bir herifin kollarina gitmezdi o zaman. hayir,simdi tiyatrodan nefret etmezdim lan en azindan.